Solun Kürt meselesiyle imtihanı

Ergenekon'da sınıfta kalan şimdi Kürt sınavında. Sol, Kürt sorununda atılan ve atılması muhtemel adımlar karşısında titrek tavır alıyor, gelişmelerden korkuya kapılıyor.

Solun Kürt meselesiyle imtihanı
Solun Kürt meselesiyle imtihanı
GİRİŞ 18.08.2009 08:22 GÜNCELLEME 18.08.2009 08:22
Bu Habere 26 Yorum Yapılmış

Oral Çalışlar'ın köşe yazısı

Sol hareket, son yıllarda çok yıprandı, büyük siyasi ve ideolojik deformasyon yaşadı. Kendi geleneksel milliyetçi devlet geçmişiyle doğru bir hesaplaşma içine giremediği için, yeni Türkiye’yi de, yeni dünyayı da anlayamadı. Kendi toplumunun, o çok sözünü ettiği emekçilerin dünyasından koptu, halka güvensizliği had safhaya çıktı. Bu nedenle ne Kürt hareketindeki toplumsal derinliği görebildi, ne İslami kesimde yaşanan değişimi.

Solculuk özetle, negatif tepkisellikten öte bir ciddi siyasi akıma dönüşemedi. Kan kaybetmeye devam ediyor.

Son travma Kürt sorununda yaşanıyor. Gazetelerdeki yazılara bakıyorum, kendisini solcu diye tanımlayan bir çok isim ‘savaşa devam’ noktasına gelmişler. Çözüm umutlarının arttığı, toplumda yeni bir uzlaşmanın oluşmaya başladığı koşullarda solcu olduğunu iddia edenlerin önemli bir kesiminde tam anlamıyla bir anormalliği, bir ‘yaptırmayız ha!’ diyen devletçi-militer bakışı görüyoruz. Bu durum aslında bir çaresizliği, kaybedenlerin garibanlığını da ifade ediyor. O çok diklenen, çok yukarıdan bakarmış gibi görünen devletçi tutuculuğun, cahil okumuşluğun, sahte çağdaşlığın boyaları dökülüyor.

Solun çok önemli bir kesimi, Türkiye’nin temel eksenlerinden, toplumun genel yönelişinden kopmuş, kendilerini ‘değiştirilemez rejim’in ‘teminatı’ sanacak kadar şaşırmış durumdadır. Tabii bu kadar sağa savrulmak, bu kadar tutucu bir noktaya sürüklenmek, kaçınılmaz olarak solun iç tartışmalarını da kışkırtıyor. Soldaki hesaplaşmayı da zorluyor.

Zülfü Livaneli’nin Vatan gazetesindeki çıkışını, bir ‘yeter artık’ manifestosu diye de yorumlayabiliriz. Zülfü’nün çağrısı, artık solun içinde bulunduğu duruma isyan alanının iyice genişlediğine işaret ediyor. Zaten Baykal’ın izlediği ‘Türkiye’yi geçmişe kilitleme’, toplumu ‘geleneksel devlete boyun eğdirme’ çizgisinin sol açısından sınırları aşan bir noktaya geldiği gerçekti.

***

Solun değişik kesimleri -buna sosyalistlerin önemli bir bölümünü de ekleyebiliriz-, Ergenekon davasında kabul edelim ki kötü bir sınav verdi. Bu kadar önemli bir tarihsel hesaplaşmada, tutucu devlet despotizminin temsilcilerinden yana tavır aldı. Her aşamada yanlış yerde durdu, prestij kaybetti.

Şimdi, sol Kürt sınavında. Ergenekon davasındaki kötü performans kaçınılmaz olarak Kürt sınavındaki tutumu da olumsuz yönde etkiliyor. Sol, Kürt sorununda atılan ve atılması muhtemel adımlar karşısında titrek bir tavır alıyor, gelişmelerden korkuya kapılıyor.

Tabii, bu titremenin artık ne kadar solcu kaldığı, ne kadar solu yansıttığı da ayrı bir tartışma konusu. Örneğin Deniz Baykal ekolü, sol bir ekol müdür? Birçok solcuya göre Deniz Baykal’ın çizgisini solda kabul etmek mümkün değildir. Olabilir. Yalnız şunu unutmamak gerekir, Baykal’a kızgınlıklarını ifade eden solcuların ve sosyalistlerin bir çoğu da onunla uzun zamandır paralel refleksler gösteriyorlar. Baykal, Ergenekon davasının avukatı olduğunu söylüyor.

Baykal’a kızan solcuların, sosyalistlerin birçoğu Ergenekon davası için üzülenler kategorisine girmiyor mu?
Ancak şimdi bir dönüm noktasındayız.

Durumu idare etmek artık mümkün olmayacak gibi görünüyor. Sol iç sarsıntılar geçiriyor. Kürt meselesi Ergenekon davasından daha farklı toplumsal derinliği olan bir mesele. Bu konuda devletin yanında durarak, statükoyu savunarak, ‘tutuculuk’ yaparak geniş kesimleri ikna etmek daha zor olacak. Önümüzdeki günlerde bu nedenle sosyal demokrat solda da, sosyalist solda da daha ciddi hesaplaşmalar yaşanabilir. Bu yönde ciddi bir rüzgâr estiğini görebiliyoruz.

Bir başka tarihsel gerçeği de burada vurgulamamak haksızlık olur. Ülkemiz sosyalist hareketinin Kürt meselesinin toplumsallaşmasında çok emeği var.

Unutmayalım ki, 1960’larda yükselen sol hareketin önemli dertlerinden birisi de Kürt sorunuydu. 1960’larda Türkiye İşçi Partisi, Kürt sorununu gündeme taşıyan bir partiydi. Kürt özgürlükçü hareketinin önde gelen isimleri Türkiye İşçi Partisi içindeydi, yönetimdeydi. O dönemde Kürt muhalefetiyle, sosyalistler birlikte hareket ediyorlardı. Birçoğumuz, Kürt sorunuyla 1960’lardaki ‘Doğu Mitingleri’nde karşılaştık.

Ecevit liderliğindeki CHP’nin de 1970’li yıllardaki çizgisi bugünkü CHP’nin devletçi milliyetçilikten çizgisinden epeyce uzaktaydı.

Sol hareket, tarihinin en ciddi yol ayırımına yaklaşıyor. İyi de oluyor. Buradan öteye zaten yol yok. Bu ülkenin en temel özgürlük sorunu konusunda Kürtlerin yanında, onların demokrasi talepleriyle birleşmeyen bir sol olamaz. Olması mümkün değil.

Bu sınav başka sınavlara benzemiyor.

oralcalislar@gmail.com

(Radikal)

Yazarın diğer yazıları için bu linki kullanabilirsiniz

YORUMLAR 26
  • mustafa erkoc 14 yıl önce Şikayet Et
    şakamı bu. bu ulkede hala solun olduğuna inanan saflar varmı ya
    Cevapla
  • İsmail ÖBEK 14 yıl önce Şikayet Et
    lafı uzatma sahip çık. Göğsünü kabarta kabarta Türk'üm diyebilene Ne Mutlu,
    Cevapla
  • şakirt 14 yıl önce Şikayet Et
    israil. size soruyorum TÜRKİYEDE sadece güneydoğuda kürt yok başka yerlerdede var neden burdaki yerlerde güneydoğuda ki gibi olay olmuyor yada neden yer isteyen pkk kürt değil pkk burdan yer isteyemiyor çünkü buraları israilin işine yaramazda ondan israilin neden buraları istediğinide araştırın artık
    Cevapla
  • burhan kamalı 14 yıl önce Şikayet Et
    siyaset nedir?. kabul etmenizde olur ama benim terim sözlüğümde şöyle geçer "Sorun çıkartıp sonra ben düzelteceğim demektir " ama pekakada bitmiştir liderleri norveç ve isveçte belçikada otellerde saklanmaktadır geri kalan çullu çaputlu zerzevat ise ne yapcanı bilememektedir potansiyel kürt milliyetçiliğidir siyaset bu anda başlamaktadır rantı kim kapacak bende kopranın elinde bişe kalacak göreceğiz bu kürt ulusal hareketinin sonudur kemalizminde sorgulanmaya başlamasıdır
    Cevapla
  • halil yarbaşı 14 yıl önce Şikayet Et
    SOLCUMU,FAŞİSTMİ. Yoksa hainmi sola yani chp ye baktığımızda yıllarca Alevilere,kürtlere zulüm yapılıyor diye bağırıyordu meclise ilk pkk yı sokanlarda onlardı nasıl ak parti çıkıp ülkenin önene engel olan tümm takozları ortadan kaldırmak istedi, işte chp o zaman gerçek yüzünüğ gösterdi ak parti alevilere haklar dedi chp toplantıya katılanları düşkün ilan etti,ak parti akan kan dursun halklar kuçaklaşsın Türkiye gelişsin,zenginleşsin artık BÜYÜK TÜRKİYE KURULSUN dedi chp yok olmaz dedi bu chp kimlerin,hangi güçlerin emrinde?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Katil Netanyahu, UCM'ye meydan okudu
Fitch'ten Türkiye değerlendirmesi: Enflasyonda ciddi düşüş yaşanacak