Günay:Müze yağması 12 Eylül'de başladı

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Resim ve Heykel Müzesi'nde yaşanan hırsızlık olayıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Günay, Günay, müzedeki soygun olayını anlatırken lafı 12 Eylül dönemine getirdi ve..

Günay:Müze yağması 12 Eylül'de başladı
Günay:Müze yağması 12 Eylül'de başladı
GİRİŞ 12.03.2010 13:36 GÜNCELLEME 12.03.2010 13:36
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, müzedeki soygun olayını anlatırken lafı 12 Eylül dönemine getirdi ve "Müzedeki eserlerin asılları zaten 12 Eylül döneminde üst yöneticilere yaranmak isteyen kişiler tarafından hediye edildi. Bu olaylar yeni bir şey değil yani. Şimdi yine diyecekler ki lafı yine 12 Eylül'e getirdin. Ama ne yapayım o zamanlardan başladı bunlar." dedi.

''TABİİ 1980'Lİ YILLARDAN BU YANA, BEN DE BU MÜZELERİN ESKİDEN BU YANA İZLEYİCİSİ OLAN BİRİ OLARAK, SERGİLERİN TAKİPÇİSİ OLAN BİRİ OLARAK TARTIŞMALARI, ESKİDEN BU YANA NERELERE KADAR UZANDIĞINI, KİMLERE KADAR UZANDIĞINI BİLİYORUM''

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde Hoca Ali Rıza'ya ait kara kalem çalışmalarının 2008 yılında orijinallerinin bulunduğunun iddia edildiğini ancak bunların fotokopi olduğunun tespit edilerek durumun emniyete intikal ettirildiğini belirterek, ''Son tartışma budur. Bunun ötesinde ne 4 bin tablonun yarısının yok olduğu ne de 500'ünün kayıp olduğu gibi bir tartışma şu anda bugüne ait bir tartışma değildir'' dedi.

Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde düzenlediği basın toplantısında, 1980 yılından bu yana geçen 20 yıl içinde çeşitli vesilelerle Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nden kayıp tablolarla ilgili iddiaların gündeme geldiğini söyledi.

Konuyla ilgili çeşitli tarihlerde raporlar hazırlandığını ve bu raporlarda da tablolarla ilgili bazı kayıplara yer verildiğini anımsatan Günay, müzede bir restorasyon çalışması yapıldığını, ardından hizmete açıldığını, bakanlık tarafından öğretim üyeleri ve bilim adamlarından oluşturulan bir komisyonun da müze envanteri ve eserlerle ilgili bir süredir çalışma yaptığını ifade etti.

-''YAKIN YILLARA DÖNÜK YENİ BİR OLAY YOK''-

Son günlerde basında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Ömer Osman Gündoğdu'nun, Emniyete yaptığı bir başvurunun yer aldığını belirten Günay, başlıklara bakıldığında müzede son dönemde çok büyük kayıpların olduğu izleniminin doğduğunu kaydetti. Günay, şöyle konuştu:

''2007'deki sayımda var olduğu söylenen ve sonraki tartışmalarda fotokopi olduğu ortaya çıkan, merhum Hoca Ali Rıza'ya ait kara kalem çalışmaları var. 13 kara kalem, kısmen suluboya ama çoğunlukla kara kalem çalışmaları var. Bunların bir dönem orijinallerinin bulunduğu 2008'de iddia edilmişti. Fakat komisyonumuz bunların orijinal değil, fotokopi olduğunu tespit etti ve bunu emniyete intikal ettirdik. Son tartışma budur. Bunun ötesinde ne 4 bin tablonun yarısının yok olduğu, ne de 500'ünün kayıp olduğu gibi bir tartışma, şu anda bugüne ait bir tartışma değildir. Aslında böyle bir tartışma da yoktur zaten.

Tabii büyük bir duyarlılık gösterildi. Ben bu duyarlılığa teşekkür ederim ama bu duyarlılığın doğru bilgiler üzerinden devam ettirilmesi ve burada iyileştirme çalışmaları yapanların moralini bozmaması da sanıyorum burada çalışanların hakkıdır. Tabii 1980'li yıllardan bu yana, ben de bu müzelerin eskiden bu yana izleyicisi olan biri olarak, sergilerin takipçisi olan biri olarak tartışmaları biliyorum. Eskiden bu yana nerelere kadar uzandığını, kimlere kadar uzandığını biliyorum.

Eski raporlara baktığınızda, eski raporlara gerek yok, Meclisteki soru önergelerine baktığınızda, basındaki tartışmalara baktığınızda, burada isim zikretmek istemiyorum, bunların muhataplarının kimler olduğunu, hangi dönemlere ait olduğunu, 1980 ile 2000 arasında nasıl bu konuda yoğun bir tartışma olduğunu herhalde hepiniz bir kez daha bileceksiniz. Bugüne dönük bahsettiğim yakın yıllara dönük sınırlı olaylar dışında yeni bir olay yok.''

''(12 EYLÜL DÖNEMİNDE) BAZI ORİJİNAL ESERLER, ÖNEMLİ YAPITLAR, ÇEŞİTLİ KURUMLARA, ÇEŞİTLİ ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERE, MAKAMLARINI RENKLENDİRMEK, SÜSLEMEK İÇİN GÖNDERİLMİŞ''

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''(12 Eylül döneminde) Bazı orijinal eserler, önemli yapıtlar, çeşitli kurumlara, çeşitli üst düzey yöneticilere, makamlarını renklendirmek, süslemek için gönderilmiş'' dedi.

Bakan Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde düzenlediği basın toplantısında, sözlerine İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümünü kutlayarak başladı. Günay, ayrıca karikatürist Turhan Selçuk'un vefatından duyduğu üzüntüyü ifade ederek, başsağlığı dileğinde bulundu.

Son günlerde basın organlarında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesine ilişkin tartışmaların yer aldığını anımsatan Günay, elindeki bilgi ve belgelere göre 20 yılı aşkın süredir bu tartışmaların aynı boyutlarla devam ettiğini dile getirdi. Günay, ''Son dönemde bazı kara kalem çalışmalarının yerine fotokopi konulmasıyla ilgili bizim elemanlarımızın yaptığı emniyet başvurularından sonra sanki Resim ve Heykel Müzesinde hemen bugünlerde çok büyük ihmaller, hatta tırnak içinde ihanetler olduğuna ilişkin bazı haberleri, başlıkları, burada çalışan bilim komisyonunun, denetim elemanlarının ve müzede geçmiş yıllarda yaşanmış sorunları gidermeye çalışan Bakanlık elemanlarımızın emeklerine karşı bir haksızlık olarak niteledim'' diye konuştu.

Müzeleri ve sanat mekanlarını iyileştirme konusunda titiz bir çalışma yürüttüklerini belirten Günay, ancak haberlerin özellikle başlıklarına bakıldığında geçmişten bu yana yaşanan sorunların bugünlerde, bu aylarda yaşanıyormuş gibi bir izlenim doğduğunu söyledi.

Günay, 1980 ortalarından 2000 başlarına kadarki dönemde, Bakan onaylarından geçmiş denetim raporlarının ellerinde bulunduğunu ifade ederek, 1980 yılında Altıncı Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün özel gayretleriyle kurulan müze açılınca 1980'in başında, 12 Eylül öncesinde çeşitli kurumlardaki sergilerin, koleksiyonların buraya devredilmesinin Başbakanlık talimatıyla istendiğini anlattı.

Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Fakat ne yazık ki bunların bir kısmı gerçekleşmemiş, bir kısmı eksik gelmiş, gelenlerin bir kısmı düzgün bir biçimde kayda geçmemiş, bir kısmının yerine reprodüksiyonlar gelmiş, gelenlerin bir kısmı da zamanın yöneticileri, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, o dönemin yöneticileri tarafından bazı orijinal eserler, önemli yapıtlar, çeşitli kurumlara, çeşitli üst düzey yöneticilere, makamlarını renklendirmek, süslemek için gönderilmiş. Çünkü bir talihsizlik olmuş, bu müze Nisan ayında açılmış, 12 Eylül'de de darbe olmuş Türkiye'de ve sanıyorum o dönemde devletin üst makamlarına gelmiş olanlara devletin zenginliklerini armağan etmek, yerini sağlamlaştırmanın temel yollarından biri olmuş. Oradan başlıyor. Yine lafı 12 Eylül'e getirdiğimi bazıları söyleyecekler ama işin gerçeği bu. Yerlerinde kalmak için devletin zenginliklerini tabii devletin başka kurumlarında ama o makamlarda oturanlara, onların odalarını süslesin diye gönderilmiş.

Bunları bugün iddia etmiyorum, bunlar 8 Ocak 1996 tarihli başmüfettiş raporlarıyla sabittir. Birçok eserin kayıtları olmaksızın başka kurumlara dağıtıldığı, eksik geldiği, birçok eserin gönderilmesine rağmen buranın envanterine girmediği 1996 tarihli raporla sabittir. 1998 tarihli soruşturma raporunda aynı şekilde onlarca eserin Devlet Resim ve Heykel Müzesi koleksiyon ve envanterinde bulunması gerekirken dağıtıldığı ya da dağıtılma esnasında kaybedildiği teftiş kurulu raporlarına geçmiş ama ne yazık ki bütün bu raporlar resmi belge olmasına rağmen bunların gerekleri yerine getirilmemiş. Yani ilgililer hakkında cezai, hukuki, mali soruşturmalar sonuçlandırılmamış ve zaman aşımına uğratılmış.''

Son yıllarda kamuya dağılmış olan resim ve heykel koleksiyonun toplanması konusunda büyük dikkat gösterdiklerini dile getiren Günay, ''Hepimiz bir dikkat gösteriyoruz. Benden önceki bakan arkadaşlarım da göstermişler. Son yıllarda biz de çeşitli kurumlara yazdık ve 120 kadar tabloyu geri topladık. Şimdi kamu kurumlarına artık reprodüksiyon veriyoruz, asıllarını vermiyoruz. Ben kendi bakanlık binamızdan bile sanıyorum 8 kadar tabloyu buraya iade ettirdim'' dedi.

Müzenin sergi imkanlarını artırmaya çalıştıklarını da ifade eden Günay, depoda saklanması gereken ve gerekmeyen eserleri de bir ayrıştırmaya tabi tuttuklarını söyledi.

Binada 2007 yılında 17 güvenlik kadrosu varken şu anda 24 güvenlik kadrosu bulunduğunu belirten Günay, restorasyon sırasında kamera düzenlemesi yapıldığını, bunları eksik gördükleri, bazı noktalara kör kaldığı için bunları tamamlamaya çalıştıklarını bildirdi. Günay, ''Bu çalışmalar yapılırken burada sanki müzede birdenbire ilk defa fark edilmiş, binlerce eser yok edilmiş, yüzlerce eser çalınmış gibi bir görüntünün ortaya çıkması gerçekten duyarlılığın ötesinde biraz ifade talihsizliği oldu'' diye konuştu.

-''TİTİZ BİR ÇALIŞMA SÜRDÜRÜLÜYOR''-

Uşak Müzesinden Karun hazinelerinin bazı parçalarının çalınmasının ardından Bakanlığın müzeleri genel bir denetime aldığını anımsatan Günay, 2006 ve 2007 sürecinde Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinde denetim yapıldığını kaydetti. Müzedeki çeşitli teknolojik eksiklikler, arızalar ve alt yapı sorunları nedeniyle müzenin 2000 yılında kapatıldığını, 2007'de bir restorasyon projesi yapılana değin 6 yıl kapalı kaldığını aktaran Günay, göreve başladığı dönemde restorasyon çalışmasının sürdüğünü, hızlandırılması için de özel bir gayret göstererek bu çalışmayı tamamladıklarını söyledi.

Günay, Şubat 2008'de müzenin yeniden açıldığını belirterek, ''O tarihte bir müfettiş raporu tutulmuş, müfettiş eskiden bu yana kayıp olduğu bilinen ya da kayda geçmiş eserler dışında geri kalanların yerinde bulunduğu, orijinal olduğu yönünde bir rapor vermiş. Bu raporu yeterli görmeyerek 2008 başında daha kapsamlı bir denetim başlattık'' dedi. Bu denetimin halen sürdüğünü, 2009 yılı Ağustos ayında 3 kişilik bir baş müfettiş heyeti görevlendirildiğini anlatan Günay, 2008 yılının başından bu yana hem eserlerin orijinal olup olmadığı, yeni bir kayıp olmadığı gibi konularda titiz bir çalışma sürdürüldüğünü kaydetti. Günay, ''Çünkü bugüne kadar sayım yapılmış sadece, aslına uygun olup olmadığı tespiti yeterince yapılmamış. Şimdi bir yıla yakın süredir dikkatle bu çalışma yapılıyor'' diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı Günay, bir komisyonun son üç aydır, önce yaptığı ve imza aşamasına getirdiği çalışmayı yeniden, üzerinden geçerek, asıllarına uygun olup olmadığı konusunda yeni bir çalışma yaparak yinelediğini kaydetti. Günay, 2007 yılında restorasyon çalışmaları sürerken sanat değeri yüksek olduğu ya da öğrencilere ait olduğu halen tartışmalı bulunan iki objenin çalındığını, bununla ilgili soruşturma başlatıldığını ve o dönemin yöneticilerinin değiştirildiğini kaydetti.

Yine 2009 yılı başında da üç tablonun İstanbul'da satılmaya kalkışıldığını, ''içeriden bir iş birliği olduğu şüphesiyle'' bir soruşturma başlatıldığını, kuşkulanılan bir elemanın işine son verildiğini anlatan Günay, ''Bunun dışında herhangi bir çalıntı tartışması yok. Son üç yıl, beş yıl, hatta 2000'den bu yana yeni bir tartışma yok'' dedi.

-''BURADA EN KÜÇÜK İHMALİNİ GÖRDÜĞÜM ARKADAŞI ÖNCE DENETİME, TEFTİŞE GÖNDERİYORUM, GEREKİRSE SAVCILIĞA GÖNDERİYORUM. HAPİSHANEYE GİRERLERSE KİMSE İÇİN KILIM KIPIRDAMAZ''

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'ndeki olayla ilgili, ''Eski yıllarda teftiş kurulu raporları ortaya çıkmış, fakat yargıya götürme konusunda o dönemin yöneticileri, çalışma arkadaşlarını koruyucu davranmışlar. Burada herkesin huzurunda söylüyorum. Kimse benden böyle bir davranış beklemesin'' dedi.

Günay, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde düzenlediği basın toplantısında, müzede iyileştirme çalışmaları yaptıklarını belirterek, resim ve heykel yarışmalarında ürünleri dereceye girmemiş amatör ve profesyonel sanatçılara en kısa sürede eserlerini müzeden almaları çağrısında bulundu. Günay, ''Çünkü bu müzenin bir de onların bıraktığı eserlere depo yapma imkan ve kapasitesi yok. Almadıkları takdirde hem kendilerine bir depo kirası çıkaracağız, tebliğ edeceğiz. Hem de eserlerini bir zimmetle kayıt altına alarak okullara, hastanelere dağıtacağız. En kısa süre içinde, Mayıs ayı sonuna kadar eserlerini alsınlar, almayanlar eserlerini öteki kamu kurumlarında aramak durumunda kalacaklar'' diye konuştu.

Günay, ''Bugüne kadar son olayla ilgili olarak bazı şeylerin hep içeriden yapıldığı söylendi. Bu, 'içeriden yapılıyor' denilen açıklamalarla ilgili ilgili emniyete bildirilen bir olay var mı?'' şeklindeki soru üzerine, bütün tartışma konularını teftişe ve gerekirse yargıya intikal ettiklerini söyledi. Günay, şöyle devam etti:

''Eski yıllardaki yaklaşımla bizim temel farkımız şudur, eski yıllarda teftiş kurulu raporları ortaya çıkmış fakat yargıya götürme konusunda o dönemin yöneticileri, çalışma arkadaşlarını koruyucu davranmışlar. Burada herkesin huzurunda söylüyorum. Kimse benden böyle bir davranış beklemesin. Burada en küçük ihmalini gördüğüm arkadaşı önce denetime, teftişe gönderiyorum, gerekirse savcılığa gönderiyorum. Hapishaneye girerlerse kimse için kılım kıpırdamaz. Benim için önemli olan devletin kültür varlıklarının korunmasıdır. Onun için şu anda yargıda olan bir işlemimiz var. Onun dışında içeriden herhangi bir işbirliği, bu konularda bizim teftiş raporlarıyla tespit ettiğimiz herhangi bir husus yok.''

Müze envanterinin sağlıklı tutulup tutulmadığına yönelik soru üzerine de Günay, şöyle konuştu:

''Müzenin bir envanteri var, 4 bin kadar kaydı var. Ama buradan çıkışlar olmuş. Çıkışlar zaman zaman kayda geçmemiş veya bazı kurumlardan istenmiş, istenen ürünlerin buraya girip girmediği tartışmalı, şimdi bunlara bakıyoruz. Müze bir kayıt sistemi kurmuş ama kayıt sistemini işletmekte ihmaller olmuş. Buna 'envanter yok' diyemeyiz, 'düzenli bir kayıt sistemi yok' dememiz gerekiyor. Ama şimdi başka bir şey yaptık. Müzenin kendi açtığı defterleri bir envanter olarak kabul etmiyoruz. Şimdi biz bütün bu denetimle yeni bir kayıt sistemi kuruyoruz. Bütün bu defterler noter tasdikli. Noter tasdikli olduğu için de bir sayfa ekleyip çıkaramazsınız'' diye konuştu.

Bakan Günay, İbrahim Çallı'nın müzede bulunan bir eserinin sahte olduğu yönündeki iddialarla ilgili soruya da, ''Şu anda iki eserle ilgili komisyonumuzun böyle bir kaygısı var. Fakat komisyon, raporunu tamamlamadığı için bu konuda nihai görüşünü belirtmiş değil. Kuşku var sadece, önemli kuşku var ayrıca ama nihai görüşünü belirtmeden, yazılı belgeye bağlamadan bizim müze müdürlüğümüzün 'bu tablodan şüpheleniliyor, bunu çıkarayım, şunu asayım' deme yetkisi yok'' karşılığını verdi.

Onun dışında kuşkulanılan başka bir eserin bulunmadığını belirten Günay, ''Yani burada gezerken, hangi salonda, 'eyvah bu salonda sahte mi, değil mi, röprodüksiyon mu' diyebileceğiniz herhangi bir eser yok. Böyle yanılsamalar da müzeyi çok ciddiyetsiz bir duruma düşürür. Bundan özenle lütfen sakınalım'' dedi.

-''100 CİVARINDA BİR ESER TARTIŞMASI VAR''-

Günay, ''1980'den bu yana kaç kayıp eser olduğuna'' ilişkin soru üzerine de, ''100 civarında bir eser tartışması var. Komisyon raporu bağlamadığı için tam bir rakam söylemek benim için haksızlık olur. Ama artı eksi 100 civarında bir tartışma. 2001 yılında o zamanki Sayın Bakan'ın Meclis'te bir soru önergesine verdiği cevapta 107 geçiyor. Şimdi biz biraz daha bunun altında bir yerlerdeyiz. Ama o civarlarda bir 80'li yıllardan beri süren bir tartışma var'' karşılığını verdi.

Bakan Günay, ''(Bazı tablolar, makam odaları süslüyor kamu kurum ve kuruluşlarında) dediniz. 120 tabloyu da aldığınızı söylediniz. Kayıp sayılanların içinde bu tablolar da var mı?'' sorusuna da şu karşılığı verdi:

''(Kayıp) dediğiniz şu, bir kuruma gönderilmiş gözüküyor, kurum 'bende yok' diyor. Size gönderilmiş gözüküyor, sizde çıkmıyor. Kayıp bu. Yoksa ben geçen aylarda önemli bir kamu yöneticisinin odasında iki tane bildiğim bir ressama ait resim gördüm. 'Bunlar bize ait olabilir, bunların kaydı var mı' dedim. Ciddiye aldı arkadaşımız, arkamdan o gün akşam üzeri bunların kayıtları geldi, bu kayıp değil. Hatta güvende, kimden isteyeceğim belirli, depoda duracağı yerde bir bakanın, müsteşarın ya da üst düzey yöneticinin odasında, arkasındaysa o güvende. Bunlar kayıp değil. Ama bunlar da çok yaygındı, bunları toparlıyoruz.''

 Günay, bir başka soruyu yanıtlarken de Milli Kütüphane koleksiyonları müzeye devredilirken Hoca Ali Rıza'nın tablolarından yüzlercesinin kaybolduğu iddialarının ortaya atıldığını, bunların da doğru olmadığını bildirdi. Milli Kütüphane koleksiyonunda şu anda 321 Hoca Ali Rıza tablosu olduğunu, Nisan başında da Milli Kütüphanede özel bir sergi açılacağını kaydetti.

Bir başka gazetecinin, ''Hoca Ali Rıza'nın beş kara kalemi dışında beş resmin daha çerçevesinde bulunmadığı söylenmişti'' demesi üzerine de Günay, ''Paspartu ve kenarında bazı notlar olan beş paspartu boş. Burada eser var mıydı, bir çerçeveye mi girdi sonra, hangi eserdi, bu konuda bir bilgi yok'' karşılığını verdi.

Günay, fotokopilerin ne zaman konulduğunun bilinip bilinmediği yönündeki soruyu da, ''Bu 2000'li yıllardan önceye mi dayanıyor, 2007'de var olduğu söyleniyor, var olduğu söylenenler de acaba fotokopi miydi, sayım mı yapıldı, o raporu yeterli bulmadığımız için denetim raporlarını devam ettirdik'' dedi.

Bakan Günay, dönemin yöneticilerinin makam odalarına konulmak üzere 1980'lerin başında verilen tabloların sayısına ilişkin soru üzerine de 1996 tarihli soruşturma raporunda, bir banka genel müdürlüğünce Bakanlığa müzenin açılışında gönderilen 19 eserden hiçbirinin dönemin bakanlık bürokratı tarafından müzeye teslim edilmediği ve bunları bazı yöneticilerin makam odalarına dağıttığı, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisince gönderilen 467 eserden altısının kaybolduğu yönündeki örnekleri anlattı.

1980'in ortalarında denetim yapma şansının o günkü Türkiye koşullarında olmadığını, ama daha sonra bu tartışmaların gündeme gelerek rapora bağlandığını ancak zaman aşımına uğratıldığını belirten Günay, şunları kaydetti:

''Bunlar büyük ihmallerdir. İhmalin ötesinde büyük kusurlardır. Bunlar ağır kusurlardır. Bunların böyle rapora bağlanmasına rağmen zaman aşımına uğratılması, gereklerinin yerine getirilmemiş olması, kamuda bağışlanmaması gereken büyük kusurlardır. Ama ben bir geçmiş tartışması, bunun üzerinden bir polemik açmak istemiyorum. Ama gerçekten envanter kayıtları, depo koşulları özensiz, sergi imkanları, iç ve dış fiziki imkanları yetersiz bir önemli müze devraldık. Bunun göreve geldiğimden beri farkındayım. 2007 sonunda bana teslim edilen raporu yeterli görmedim. 2008 ve 2009 başında yeniden denetimler yaptırdık. 15 aydan bu yana önemli bir komisyon burada çalışıyor. Son basın haberleri de bizim yaptığımız emniyet başvuruları yüzünden ortaya çıkmıştır. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.''

-ERMENİ TASARISI-

Günay, İsveç Parlamentosunda Ermeni tasarısının kabul edilmesine ilişkin soruya da, ''Üzüntü verici buluyorum. Haksızlık, yani tarihe bu kadar siyaseti sokmaya çalışmak, siyasetle tarihi yargılamaya çalışmak çok büyük haksızlık'' karşılığını verdi.

Antakya Medeniyetler Korosu ile Berlin'de bir gösteri yaptıklarını belirten Günay, ''İçinde her meşrepten, mezhepten, etnik kökenden yurttaşlarımız vardı. Bizim böyle tartışmalarımız yok. Bugün dünyanın bazı siyasi çevrelerinin bunu kaşımaya çalışması ve buradan Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışması çok büyük bir talihsizlik. Türkiye, çeşitli alanlardaki yeni iyi niyetli adımlarını çeşitli kuşatmalar altında veriyor. Bu da bir başka talihsizlik ama bunlar Türkiye'nin çoğulcu yaklaşımlarını, anlayışını, demokratik gelişmesini kesintiye uğratmaz'' dedi.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 1
  • Hüsnü Çarıkcı 14 yıl önce Şikayet Et
    iyiki 12 eylül var.... iyiki var diyorum yoksa bu adamların dayanakları olmayacaktı. yağmanın soygunun büyüğü sizde. bide ergenekon mergenekon diyen yorumcuya sesleniyorum bu bakandamı işi gücü bıraktı ergenekonlamı uğraşıyor. yazık sizlere ya bu kadar dar görüşlü olunabileceğinin örneklerini teşkil ediyorsunuz...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan tarihi İsrail kararları
Sokak köpekleri Ardeşen'de vatandaşların hayvanlarını telef etti