Sancak Şehri Kemah keşfedilmeyi bekliyor…

Sancak şehri Kemah ilçemiz Erzincan ilimize bağlı, Erzincan-Elazığ güzergâhı üzerinde, Munzur Dağlarının eteğinde, Fırat’ın ana kollarından biri olan Karasu’nun dirsek yaptığı yerde kurulmuş, Erzincan’ın bir ilçesidir.

Sancak Şehri Kemah keşfedilmeyi bekliyor…
Sancak Şehri Kemah keşfedilmeyi bekliyor…
GİRİŞ 05.10.2010 17:54 GÜNCELLEME 05.10.2010 17:54

Nidayi SEVİM'in gezi yazısı

 Fırat’ın en önemli kolu olan Karasu, Erzincan-Kemah arasındaki Kemah Boğazından ve Kemaliye yakınlarında çok dar ve yüksek kayalıkların oluşturduğu kanyonlardan geçerek Keban’a ulaşır. Buradan sonra Fırat adını alan Karasu, Dicle ile birleşerek Suriye-Irak topraklarından geçerek, tarihte Mezopotamya kültürlerinin oluşumlarına katkıda bulunduktan sonra Basra Körfezine dökülür.

KEMAH TÜRKLEŞİYOR

Anadolu-Türk mimarisinin erken dönemlerinde önemli gelişmelere sahne olan Kemah’ımızın tarihçesi yapılan arkeolojik çalışmalardan anlaşıldığına göre M.Ö. IV. Bine kadar uzanmaktadır. Erzincan-Elazığ-Malatya-Tunceli illeri arasında bağlantıları olan ilçemiz, XII. – XIII. Yüzyıllarda bölgedeki güçlü atabeyliklerden birini kurmuş olan Mengüceklere merkez olmuş ve onların hâkimiyetinde en parlak devirlerinden birini yaşamıştır. Mengüceklileri takiben diğer Türk Beylikleri ve Devletleri zamanında da bu çevrede bir hayli imar faaliyetlerinde bulunulmuştur. Önceleri İran’da devlet kurmuş olan Persler, Partlar ile M.Ö. VII.-VI. Yüzyıllarda Hazar Denizi ve Karadeniz’in kuzeyinden gelen Arsaklılar ve Romalılar arasında el değiştiren Kemah ve çevresi, Milattan sonraki VI. – VIII. Yüzyıllarda da Bizans, Sasani ve İslam Devletlerinin nüfuz alanına girmiştir.

Malazgirt Savaşı (1071)’nı takip eden yıllarda Sancak Şehri Kemah’ımız ve yörenin hâkimiyeti Müslüman Türklere geçmiştir. Şanlı Malazgirt Zaferinden sonra Büyük Selçuklu hükümdarı Alp Aslan’ın arkadaşları ve kumandanları olan beylerin kurduğu Atabeylikler döneminde Anadolu’da Türkleşme, İslamlaşma hızlanmış ve Türklerle gelen İslam düşünce-inanç sistemi ile kültür ve sanatın etkileri, bu atabeylikler vasıtasıyla yerleştirilmeye çalışılmıştır. XII. – XV. Yüzyıllarda farklı devletlerin egemenliğine giren Kemah 1503 yılından itibaren Safevi egemenliğine girdi. Bu devirde Kale Şah İsmail taraftarı Mehmet Bik Varsak tarafından savunuluyordu. Yavuz Sultan Selim Han’ın bizzat iştirak ettiği bir kutlu kuşatmadan sonra, 15 Mayıs 1515 tarihinde Kale ile birlikte Kemah ve bölgesi Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine girmiş, İslam sancağı ebediyete kadar dalgalanmak üzere kale burçlarına dikilmiştir.

KEMAH KALESİ GEÇİLMEZ

Kemah’ımızın kadim zamandan beri çeşitli devletler ve Beylikler tarafından ısrarla yurtluk yapılmak istenmesinin başlıca sebeplerinden birisi de hayati önemi haiz geçiş noktası üzerindeki stratejik Kemah Kalesidir. Kemah Kalesi; üç yönden akarsularla çevrili, etrafı derin kayalıklarla yarılmış bir coğrafyanın ortasında, beşgen formu ve müstahkemliği ile dikkat çeker. İçerisinde orduların bile saklanacağı büyüklükte merdivenli yolları, oyukları, dehlizleri, yine gerektiğinde ordulara yetebilecek miktarda doğal su birikintileri ve sarnıçlara sahip konumuyla bu kale, tarihte hep vazgeçilmez, müstahkem bir rol üstlenmiştir. Bu özelliklerinden dolayı savunulması oldukça kolay olan kalenin üzerine büyükçe bir şehrin kurulmasına müsait olması da şehrin dışına fazla çıkılmaması için bir gösterge olmuştur.

Sancak şehri Kemah’ımız, ilk çağlara ait açık hava tapınakları, kült merkezleri, ortaçağlara ait manastır, kilise, ayazma, şapel, gözetleme kuleleri, Selçuklulara ait kümbetleri, Osmanlı dönemine ait cami, mescit, medrese, han, hamam, türbe, çeşme, mezar taşları, boyut evler gibi kültür varlıklarının yanı sıra; temiz havası, soğuk suları ve doğal güzellikleriyle de keşfedilmeyi ve dünyaya açılacağı günleri beklemektedir.

KEMAH ERKANI ÇALIŞIYOR

Kemah’ımızın geçmişteki askeri stratejik önemini modern çağda kısmi olarak yitirmesi, çevresinin çok sarp ve arazinin parçalı oluşu, tarım alanlarının kıtlığı, bağ-bahçe tarımına elverişli arazinin yetersiz olması sebebiyle nüfusu günden güne azalmakta, kadim zamandan beri nüfusu üç bini geçemeyen ilçemizin köylerinde kış aylarında hane sayısı 5’e 10’a kadar düşmektedir. Dünya ölçeğindeki kültürel varlıklarının bile farkında olmadan uzun yıllarını geride bırakan ilçemizde artık değişim rüzgârları esmeğe başladı. Yakın zamanda ilçede bir yüksekokul’un faaliyete geçmesi, Eriç Barajı ve HES Projesi, gurbetteki Kemahlı işadamlarımızın dev yatırımları olan Anadolu Organik Ürünler Ltd. Şti. ve Kemahlılar Besicilik ve Süt Ürünleri A.Ş.’nin kısa süre içerisinde faaliyete geçecek olması gelecek adına umut verici gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Diğer yandan EMIT Fuarında Kemah’ımızın tarihinin, kültürünün ve ürünlerinin tanıtılması, Tarihi Kentler Birliği Üyeliği, Medya İletişim Birimi ile çeşitli tanıtım organizasyonlarının yapılması, Atatürk Üniversitesinin çok değerli üyeleri Prof. Dr. Hamza Gündoğdu, Doç. Dr. Ahmet Ali Bayhan, Yrdç Doç. Dr. Ali Murat Aktemur, Öğr. Gör. Sibel Tığcı ve Arş. Gör. Muhammet Arslan tarafından hazırlanan “Kültür Varlıkları ile Kemah” isimli çok kıymetli eserin ilçemiz, ülkemiz ve dünya kültürüne kazandırılması gibi gelişmeler uzun vadede ilçemize önemli katkılar sağlayacaktır. Adı geçen projelerin hayatiyet kazanmasında önemli katkıları bulunan eski kaymakamımız Sayın Eyüp Çalışır, Eski Belediye Başkanımız Sayın Şükrü Balcı ve Kemahlılar Derneğinin değerli yöneticilerinin büyük gayretlerini, katkılarını unutmamak gerekir. Kendilerine Şükran ve minnet duygularımızı yineliyoruz.

BÜTÜN YAZICIOĞULLARA RAHMET OLSUN

Yeni Kaymakamımız Sayın Gökmen Çiçek soy ismi ile müsemma Çiçek gibi bir devlet adamı. Göreve başlayalı çok kısa bir zaman olmasına rağmen birbirinden başarılı hizmetlere imza attı. Gece-gündüz, Cumartesi-Pazar, yağmur-çamur demeden köy köy dolaşıp sorunları yerinde tespit edip çareler arıyor ve anında uyguluyor. Hükümet Konağının önünde maruzatı için bekleyen yaşlı bir köylümüzün koltuğuna girip makam odasına kadar götürüyor derdini dinleyip yarasına merhem olmaya çalışıyor. Kaymakamımızın bu gayretini ve özverisini görünce efsane valimiz rahmetli Recep Yazıcıoğlu aklıma geldi. Zira devletin sıcak yüzü ile onun zamanında tanışmıştık. Allah Rahmet eylesin ve onun gibilerin sayısını artırsın.

İmkânların elverdiği ölçüde her yıl “rüzgârın sert, yiğidin mert olduğu yere” doğduğum, büyüdüğüm, kendimi bildiğim yere Kemah’a gidiyorum. Bunun adına ister tatil deyin ister sıla-i rahim. Bundan da büyük bir keyif alıyorum ve her fırsatta da bunu dile getiriyorum. Aynı zamanda etrafımdakilere de bu nimetin önemini gerekliliğini telkin ediyorum. Bu senede Rabbim nasip etti 10 günde olsa gittim. Çeşitli ziyaretlerde bulundum. Her gittiğimde farklı ve yeni duygularla geri dönüyorum. On günlük kısa zaman diliminde fırsatını bulup geçen yıl göreve başlayan Belediye Başkanımız Hüsamettin Şanal Beyi de makamında ziyaret ettim. Çalışmaları ve projeleri hakkında geniş bilgi aldım. Birlikte ilçemizde bulunan kültür varlıklarını inceledik. Çeşitli ziyaretlerde bulunduk. Önceki yıllarda başlayan projelerin uygulamasına tam gaz devam ediliyor.

KEMAH'A SAHİP ÇIKALIM

Bunların yanı sıra Kemah evleri Projesi, TOKİ Projesi, Modern Kemah Stadyumunun faaliyete geçmesi, Sevgi Pınarım Derneği ile birlikte SODES ve AB projeleri ortaklığı, çeşitli alt yapı çalışmaları ve çevre uygulamaları gibi kısa zamanda birçok proje hayata geçirilmiş. Hüsamettin Şanal Bey, tecrübeli, geniş ufuklu, vizyon sahibi, dinamik ve hayalleri olan bir Belediye Başkanı. Kemah için yapılacak her türlü yatırıma, projeye, organizasyona, atılacak her adıma ön koşulsuz destek olmaya, beraber yürümeye söz veriyor ve ekliyor: “Gelin bilinen tarihi altı bin yılı bulan Sancak Şehrimiz Kemah’ımızın dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz tarihi yapılarına sahip çıkalım. Gelin turizmin alt yapısını birlikte oluşturalım. Gelin birlikte misafirlerimizi ağırlayacağımız mekânları özümsemiş gençler yetiştirelim, yamaç paraşütü ile Kemah Dağlarından barışa, kardeşliğe, özgürlüğe uçalım, sağlıklı yaşam için basalım pedala. Fırat’ın tadını raftingle çıkaralım. Toprağımızı bilinçli işleyelim, yaylalarımızda hayvanlarımızı yeniden yayalım. Maharetli ellerde bakırlarımızı işleyelim, el emeği göz nurunu kazanca dönüştürelim. Kemah cevizini, tuzunu, balını, kaymağını, tulum peynirini güler yüzümüze katıp dünyaya sunalım.”

Yararlanılan Kaynaklar:
Kültür Varlıkları ile Kemah, Atatürk Üniversitesi Yayınları, 2009
Sancak Şehri Kemah Dergisi, 01, 2010

HaberKültür.Net

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Bakan Hakan Fidan'dan son dakika açıklamaları!
Muleka golle döndü! Beşiktaş 5 maç sonra nefes aldı