Bakan Çubukçu "Ayrımcılık" dersi verdi
2009-2010 öğretim yılı bugün başladı. Tüm öğrencilerin ilk dersi ise ortak; Ayrımcılık... Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da eğitm yılının bu ilk gününün ilk dersinde öğrencilere "ayrımcılığı" anlatttı
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, yeni eğitim öğretim yılının ilk dersinde 'ayrımcılık' ve 'hoşgörü' konusunu anlattı. "Farklılıkları bir zenginlik olarak görmeli ve herkese kendimiz gibi bakabilmeyi becerebilmeliyiz." diyen Çubukçu, "Bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir davranışı başkasına yapmamalı, kendi duymak istemediğimiz bir sözü başkasına söylememeliyiz. Karşımızdaki herkesi kendimizin bir aynası olarak görmeli." ifadelerini kullandı.
Beşiktaş İsmail Tarman İlköğretim Okulu'nda ilk dersi veren Bakan Nimet Çubukçu, öğrencilerden ayrımcı bir tutum içerisinde olmamalarını istedi. "Çocuklar, benim sizden istediğim; bir başkasına karşı aşağılayıcı, alaycı, ayrımcı bir tutum içinde olmadan yetişmeniz. Ülkemizin geleceğinde sevgi ve barış ortamının oluşması açısından sizlerin bugün edineceği ayrımcı olmayan, 'eşit haklara sahip olduğum haklara diğerleri de sahip olmalı' diyebilmeniz önemlidir." diyen Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Farklılıkları bir zenginlik olarak görmeli ve herkese kendimiz gibi bakabilmeyi becerebilmeliyiz. Bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir davranışı başkasına yapmamalı, kendi duymak istemediğimiz bir sözü başkasına söylememeliyiz. Karşımızdaki herkesi kendimizin bir aynası olarak görmeli, farklılıklarımızın bir çatışma noktası değil, birlikte daha mutlu ve huzurlu yaşamamız açısından önemli."
Hoşgörü sayesinde insanların mutlu bir şekilde bir arada yaşabildiğinin altını çizen Çubukçu, "Bu topraklarda farklı yaşam biçimleri, farklı inançlar hoşgörü sayesinde bir arada yaşayabildiler. Tüm dünyada da böyle oldu. İnsanlık tarihinin kazandığı tüm değerler ve gelişmeler, toplumların ve ülkelerin hiç savaşmadığı bir döneme denk geliyor. 19. yüzyılın, parlak bir yüzyıl olmamasını savaş olmamasına bağlanmaktadır. Öte yandan, toplumlar ne zaman hoşgörülerini yitirmişse binlerce insanın ölümüyle, milyonlarca insanını ölümüyle sonuçlanan insanlık tarihinin en büyük yıkımları ortaya çıkmıştır. Hoşgörü kavramından söz edince bazen zannediliyor ki etnik yapıdaki başka birine, başka dilde konuşan birisine, başka bir cinsiyete veya ırka karşı gösterilen anlayış olarak algılanıyor. Ben, hoşgörü kavramını bunlarla bir arada kullanmıyorum. Çünkü hoşgörü, biraz da tolerans demektir. Hiçbirimizin diğerine tolerans gösterme üstünlüğünün olduğuna inanmıyorum. Hoşgörü kavramını kusurlara, kabahatlere karşı kullanmamız gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.
''İNSANLARIN BİRBİRLERİNİ KONUŞTUKLARI DİL, TEN RENGİ, KADIN YA DA ERKEK OLMAK GİBİ SEBEPLERLE KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ BIRAKMASI, DIŞLAMASI, REDDETMESİ VE ÖTEKİLEŞTİRMESİNİ AYRIMCILIK OLARAK TANIMLAYABİLİRİZ''
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, yeni eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla verdiği ''ayrımcılık'' konulu ilk derste, ''İnsanların birbirlerini konuştukları dil, ten rengi, kadın ya da erkek olmak gibi sebeplerle kötü muameleye maruz bırakması, dışlaması, reddetmesi ve ötekileştirmesini ayrımcılık olarak tanımlayabiliriz'' dedi.
Nimet Çubukçu, 2009-2010 eğitim öğretim döneminin başlaması dolayısıyla İsmail Tarhan İlköğretim Okulu'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, yeni eğitim öğretim döneminin öğrencilere, öğretmenlere, velilere ve eğitim camiasına hayırlı olması dileğinde bulundu.
Bakan Çubukçu, öğrenciler için uygun şartlar ve ortamlarda çağdaş bir eğitim verebilmek için bütün imkanları seferber ettiklerini, bu kapsamda sınıf mevcutlarının azaltılmasından, bilişim teknolojilerinin eğitimde kullanılmasına, müfredatın yenilenmesinden, ders kitaplarının ücretsiz dağıtılmasına kadar hemen her alanda geçmişe kıyasla çok iyi bir noktaya geldiklerini dile getirdi. Nimet Çubukçu, ''Ülkemizi Atatürk'ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarabilmek için eğitim alanında bugüne kadar nicel ve nitel anlamda önemli çalışmalar yapılmış ve büyük aşamalar kaydedilmiştir'' dedi.
Çubukçu, eğitim sistemine ilişkin sorunlar olmakla birlikte bunların çözümü yolunda son yıllarda çok önemli reformlar yapıldığını ve uzun soluklu projelerin hayata geçirildiğini kaydetti.
Bilim ve teknolojideki gelişmelerin eğitimde de değişimi zorunlu kıldığını, bu kapsamda okulların bilgisayarla donatıldığını, bilişim teknolojisi sınıflarının yaygınlaştırıldığını ve okulların tamamına yakınında internet bağlantısının yaygınlaştırıldığını anlatan Çubukçu, iyi bir eğitimin ancak iyi şartlarda ve uygun ortamlarda verilebileceği anlayışıyla okulların fiziki yapılarına önem verildiğini ve 41 çeşit yeni ve farklı okul projesinin hayata geçirildiğini dile getirdi.
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, 2003 yılından beri yaklaşık 739 milyon ders kitabının öğrencilere ücretsiz olarak dağıtıldığını, öğrenci pansiyonlarının açılmasına önem verilerek kapasitelerinin artırıldığını ve yapılan tüm bu çalışmaların eğitimde kalitenin artırılmasında büyük bir atılım yaşandığını gösterdiğini kaydetti.
Eğitimin toplumla bütünleşmiş, değişim ve gelişime açık, dinamik bir süreç olmak durumunda olduğunu, okulların da toplumsal ihtiyaç ve beklentileri karşılayabilmek için çevre ile bütünleşmek, çevrenin yardım ve desteğini almak zorunda olduğunu vurgulayan Çubukçu, bu bakımdan okul-öğrenci-veli iş birliği ve ailelerin eğitim sürecinin her aşamasında etkin olmasının günümüz eğitim anlayışının olmazsa olmazlarından olduğunu söyledi.
-''(BEN YAPTIM OLDU) MANTIĞI TERK EDİLDİ''-
Nimet Çubukçu, yönetimde de artık ''ben yaptım oldu'' mantığının terk edildiğini, bunun yerine ''biz'' anlayışının hakim olduğu takım çalışmasının tercih edildiğini ifade ederek, ''Bu doğrultuda okullarımızda etkili bir eğitim ortamına zemin hazırlayan ve kabul edilebilir öğrenci davranışlarını belirleyen bir okul iklimi oluşturmanın gayreti içindeyiz. Bugün artık okul-öğrenci-veli ve çevre tarafından paylaşılan, onları yönlendiren ortak değerlerin, alışkanlıkların, tutum ve davranışların yer aldığı, 'biz' duygusunun ve 'bizim okul' anlayışının hakim olduğu bir kurum kültürünün oluşturulmasına önem verilmektedir'' dedi.
Okulların fiziki şartlarının daha da iyileştirilmesi, çağın gereklerine uygun teknolojik altyapı ile donatılması yönündeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ve öğrencilere imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunmak durumunda olduklarını dile getiren Çubukçu, şunları söyledi:
''Bu hedefi yakalayıp, eğitim kurumlarımızın başarısını arzu edilen seviyeye çıkaracağımıza olan inancım tamdır. Unutulmamalıdır ki, öğrencilerimize vereceğimiz emek ve hizmetlerimiz, başka hiçbir meslek mensubuna nasip olmayacak kutsal bir görevdir. Türk toplumu binlerce yıldır barış, hoşgörü, adalet, insana saygı ve eşitlik anlayışıyla bir arada yaşayabilmenin en güzel örneklerini vermiştir. Bu bağlamda toplumsal cinsiyet eşitliği, engellilere saygı, sevgi ve hoşgörü ortamının oluşturulması ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması konularına da önem vermek durumundayız. Başarıya giden yolda el ele gönül gönüle hep birlikte olacağız.''
Bakan Çubukçu, öğrencilere seslenirken de kendilerine sunulan imkanlardan azami ölçüde yararlanmalarını, düzenli ve sistemli çalışmalarını ve bunun yanında kendilerini geliştirecek uğraşlar vermeyi ihmal etmemelerini istedi.
-''AYRIMCILIK'' KONULU İLK DERS-
Bakan Çubukçu konuşmasının ardından okulun konferans salonunda çocuklara ''ayrımcılık'' konulu ilk dersi verdi.
Öğrenmede nedenler ve sonuçlar arasındaki ilişkileri kavramanın ve öğrenilenleri içselleştirmenin önemli olduğunu dile getiren Çubukçu, herkesin emniyet kemeri takılması gerektiğini bildiğini, ancak bunu büyük bir çoğunluğun uygulamadığını söyledi.
Türk toplumunun binlerce yıldır bir arada yaşama, barış, hoşgörü ve adalet anlayışının yerleşmesinde ve uygulanmasında örnek olduğunu, ancak bu geleneğin geleceğe aktarılmasında gençlere büyük sorumluluk düştüğünü anlatan Çubukçu, ''Bu topraklarda farklı yaşam biçimleri ve farklı inançlar, ancak hoşgörü sayesinde bir arada yaşayabilmişlerdir. Toplumlar ne zaman hoşgörülerini yitirmişse, binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan kanlı savaşlar yaşanmıştır. Bugün insanlık için su ve ekmekten daha elzem hale gelmiş sevgiden, hoşgörüden, dostluktan, barıştan ve kardeşlikten söz edebiliyorsak, bunu Yunus Emre'nin, Mevlana'nın, Hacı Bektaş Veli'nin bu topraklara saçtığı sevgi ve hoşgörü tohumlarına borçluyuz'' dedi.
Çubukçu, öfkeye kapılmadan birini dinleme becerisi göstermenin, farklı düşünen insanlara tahammül etmeyi öğrenmenin hoşgörü olduğunu ve bu erdemi öğrenmeye önce aileden ve okuldan başlandığını söyledi.
Barış, hoşgörü, birlikte yaşama gibi kavramları içselleştirip hayata geçirmenin önündeki engellerin ise kendimizden farklı olanlara ilişkin ön yargılar, dışlayıcı tutumlar, bilerek ya da bilmeyerek yapılan ayrımcılık olduğunu ifade eden Çubukçu, şunları kaydetti:
''İnsanların birbirlerini konuştukları dil, ten rengi, kadın ya da erkek olmak gibi sebeplerle kötü muameleye maruz bırakması, dışlaması, reddetmesi ve ötekileştirmesini ayrımcılık olarak tanımlayabiliriz. Hiçbirimiz dışlanmak istemeyiz. Selam vermemek, görmezden gelmek, sırtımızı dönmek, alay etmek de karşımızdakini dışlamamızın bir yolu. Böyle yaparak kardeşliği değil çatışmayı, hoşgörüyü değil tahammülsüzlüğü, sevgiyi değil sevgisizliği beslemiş oluruz... Ve böyle bir ortamda yaşamak hiç kimseyi mutlu etmez.''
-''BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ''-
Bakan Çubukçu, birlik ve beraberliğin, birlikte yaşamanın filizlendiği yerin okul olduğunu belirterek, çocuklara ''yanınızda oturan arkadaşınızı, çevrenizdeki insanları, size benzeyen ve benzemeyen yönleri ile kabul etmek, farklılıkları kabul etmenin yoludur. Farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görmek ve herkese kendimiz gibi bakabilmek, bizim esas amacımız olmalıdır'' diye konuştu.
Ayrımcılığın diğer bir boyutunun da kız çocuklarına ve kadınlara yönelik yapılan ayrımcılık olduğunu dile getiren Çubukçu, ''Ayrımcılığın ve hoşgörüsüzlüğün olduğu toplumlar yoksulluk, şiddet, insan hakkı ihlalleri gibi sorunlarla boğuşurken dünyadaki bütün gelişmiş, kalkınmış ve demokratik toplumlarda kadınların sosyal, siyasi, ekonomik hayata aktif olarak katıldıklarını görmekteyiz. Bu topraklarda yaşayan her birey için özgürlüğün, eşitliğin, hoşgörünün yani demokrasinin sınırlarını genişleteceksiniz. Bunun yolu birbirinizi dışlamaktan değil, birlikte yaşamayı öğrenmekten geçiyor. Çünkü demokrasi birlikte yaşama kültürüdür'' dedi.
-İSTANBUL VALİSİ GÜLER-
İstanbul Valisi Muammer Güler de İstanbul'da 3 bin 199 okulda 523 bin 73 derslikte, 2 milyon 348 bin 245 öğrenci ve 89 bin 137 öğretmenle yeni eğitim-öğretim dönemine başladıklarını söyledi.
Bu yıl okul öncesi 89 bin, ilköğretime de 210 bin öğrencinin kaydolduğunu ve yeni kayıtların sayısının 402 bini geçtiğini belirten Güler, yeni öğretim yılında ilköğretimde şube başına 37, orta öğretimde de 34 öğrencinin düştüğünü ve İstanbul'da bunu daha da aşağı çekmenin gayreti içinde olacaklarını söyledi.
Bu yıl, eğitim ve öğretime 78 yeni okul ilave ederek başladıklarını dile getiren Güler, Hükümetin birinci önceliğinin eğitim olduğunu, İstanbul olarak kamu yatırımlarında birinci önceliği eğitime verdiklerini belirtti. Güler, 2003 yılından beri başlatılan hamleyle şu ana kadar 16 bin 907 derslikli 717 okul yaptıklarını ve 6 yılda 875 okul ve yaklaşık 22 bin derslik ilave etmiş olacaklarını kaydetti.
Depremle ilgili de okulların güçlendirildiğini ve şu anda depreme dayanıklılık yönünden en güçlü kamu binalarının okullar olduğunu dile getiren Güler, ''Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyası'' çerçevesinde 4 bin 500 derslikli 214 okul yapıldığını, 60 okulun yapımının sürdüğünü ve İstanbul'da toplam 460 protokol imzalandığını söyledi.
Gençlere, çağdaş, kaliteli ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda eğitim vermenin görevleri olduğunu ifade eden Güler, yeni eğitim öğretim döneminin hayırlı olması dileğinde bulundu.
Bakan Çubukçu, törende daha sonra, sınıfları gezerek öğrencilere dağıtılan kitapları inceledi. Çubukçu, ders kitapları arasında yer alan ve güvenli internet kullanımına ilişkin önerilerin yer aldığı kitabı öğrencilerden özellikle okumalarını istedi. Yeni atanan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da törende hazır bulundu.
ÇUBUKÇU: BEN BULUNDUĞUM KONUMA GELEBİLMİŞSEM, BİREYSEL HAYATIMDA CİNSİYETİMDEN DOLAYI AYRIMCILIĞA UĞRAMAMIŞ OLDUĞUM İÇİNDİR
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, 2009-2010 eğitim öğretim döneminin başlaması nedeniyle, İsmail Tarman İlköğretim Okulunda düzenlenen törenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Çubukçu, cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmadığı için bulunduğu konuma gelebildiğini ifade ederken, ''Benimle aynı şansa sahip olmayan sayısız kız çocuğu var bu ülkede'' dedi.
Bir gazetecinin ''Ayrımcılık'' konusunda ilk dersi veren Bakan Çubukçu'nun heyecanlanıp heyecanlanmadığını sorması üzerine Çubukçu, ''Heyecanlı'' olmadığını söyledi.
Çocukların konferansını dinlediğini, ancak bu toplumda öğrenilen şeyi uygulama konusunda sorun bulunduğunu dile getiren Bakan Çubukçu, konuşmasında da bunu anlatmaya çalıştığını belirtti.
Herkesin ayrımcılığın yanlış bir şey, hatalı bir tutum olduğunu bildiğini dile getiren Nimet Çubukçu, ''İnsanları ötekileştirmenin, ayrımcı bir muameleye tabi tutmanın haklar ve değerler bağlamında yeri olmadığını biliyoruz. Ama gündelik hayatta bu hepimizin karşısına çıkıyor veya biz kendimiz uygulayıcısı oluyoruz'' diye konuştu.
Bir şeyi bilmenin, öğrenmenin değerli olduğunu, ancak öğrenmenin başlı başına bir değer ifade etmediğini çocuklara anlattığını dile getiren Çubukçu, bunu hayatlarında uygulayıp içselleştirmeleri gerektiğini kaydetti.
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, kendisinin sembolik bir ders verdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Benim burada vermek istediğim şey, bütün okullarımızın, geleceği inşa ettiğimiz çocuklarımızın bu tür ayrımcı tutumlardan tamamen uzak, demokratik ve gelişmiş bir toplumun, özgür düşünce, eşit anlayışın oluşturduğu bir toplumun, ancak bireylerin bu düşünceye sahip olmasıyla mümkün olduğunu düşünüyorum. Bireyler farklı düşünürlerse, istediğiniz kadar ideal yasalar yapın, ideal ilkeler koyun, bunlar birilerinin hayatında yaşama geçmiyor. Birileri hala çatışmayı, ayrıştırmayı körüklüyorsa, o toplumda barışın sağlanması son derece güç olur.''
Bir gazetecinin ''Bu konuyu, demokratik açılım kapsamında mı tercih ettiniz?'' yönündeki sorusuna da Bakan Çubukçu, sadece bunun için değil, en iyi bildiği konuyu anlatmak istemesi nedeniyle tercih ettiğini belirtti.
-''OKULLARIN BOŞ OLDUĞU'' İDDİASI-
Nimet Çubukçu, bu alanda çalışma yaptığını, en iyi bildiği konuyu en kolay şekilde anlatabileceğini düşündüğünü ifade ederek, şunları söyledi:
''Ama bunun çocukların hayatında çok çok önemli yere sahip olması gerektiğini biliyorum. Ben bulunduğum konuma gelebilmişsem, bireysel hayatımda cinsiyetimden dolayı ayrımcılığa uğramamış olduğum içindir. Başarılı olan birçok insan, ayrımcı tutumlara maruz kalmayan insanlardır. Benimle aynı şansa sahip olmayan sayısız kız çocuğu var bu ülkede. Okula gönderilmiyor vesaire. Böyle bir toplumda bunların altını çözmek, vurgulamak gerekiyor. 'Haydi Kızlar Okula' kampanyası yapıyoruz. Bir zihniyet değiştirmeye çalışıyoruz. İşte bu zihniyetin değişeceği mekanlar okul sıraları.''
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, gazetecilerin ''Bazı okulların boş olduğu'' yönündeki hatırlatmaları üzerine de aldığı bilgiye göre, böyle bir şey olmadığını, okullara katılımın yüksek düzeyde bulunduğunu söyledi.
Bu yıl uzun bir yaz tatilinin üzerine bayram tatilinin de eklendiğini ve okulları geç bir tarihte açtıklarını ifade eden Çubukçu, yıl içinde belli sayıda günün, eğitim öğretim dönemi içinde tamamlanması gerektiğini kaydetti. Çubukçu, okullarda bir boşluk olduğu yönünde şu ana kadar kendisine ulaşan bir bilgi olmadığını söyledi.
Nimet Çubukçu, ''Andımız'ın kaldırılacağı'' yönündeki haberleri hatırlatan bir gazeteciye de ''Bu konuda bir çalışma yok. Olduğu zaman söylerim'' dedi.
-
ensar 15 yıl önce Şikayet Etya çıkarsa. bir bilet alın gerisini nimet ablamıza bırakın.belki çıkar.Beğen
-
Ahmet ÖCAL 15 yıl önce Şikayet EtKeşke öğretilenle uygulanan bir olsaydı. Eğitim fakültesini bitirmiş 3 senedir ücretli öğretmenlik yapıyorum.Öğretmenler arasındaki ayrımcılığı zaten anlatmaya gerek yok.Kadrolu, sözleşmeli, vekil ve ücretli.. işte ben bu ücretli de bile nasil ayrimcilik yapildiğini anlatacağım. Eğer yerel seçimlerde AKP nin adayı desteklenmişse okuduğun fakülte önemli değil görev alırsın.Ama yok AKP adayı desteklenmemişse Eğitim fakültesini de bitirsen sana iş yok.Ne güzel ayrimcilik dimi.Öğrencilere anlatmaya gerek yok.Bizleri örnek gösterin yeter Sn Bakanım...Beğen