Çete şikayetçisi işadamı öldürüldü
Çıkar amaçlı suç örgütü oluşturduğu iddiasıyla haklarında dava açılan Söylemez Kardeşler çetesinin şikayetçilerinden biri olan fabrikatör Ali Açıköz önceki gece esrarengiz bir şekilde öldürüldü.

Fabrikasına el konulmak istendiği iddiasıyla Söylemezler çetesi aleyhine ifade veren Açıköz, Beykoz Anadolu Hisarı’ndaki evine girerken başına aldığı iki kurşunla hayatını kaybetti. İstanbul Organize Şube Müdürlüğü ekipleri cinayeti araştırıyor. Şüpheliler listesinin ilk sırasında ‘Söylemez Kardeşler’ çetesi yer alıyor.
Söylemezler’e suç örgütü kurdukları iddiasıyla geçen yıl operasyon düzenlenmişti. İstanbul Adliyesi’ne sevk edilen çete elemanlarından çoğu serbest bırakılmıştı. Savcının itirazı üzerine mahkeme serbest kalan zanlılar hakkında iki gün sonra gıyabi tevkif kararı vermişti. Ancak zanlılar polisin aramalarına rağmen hâlâ bulunamadı. Ümraniye’deki Konveyör Sanayi Fabrikası’nın sahibi olan Ali Açıköz, Söylemez Kardeşler dosyasında şikayetçi sıfatıyla adı geçen 7 isimden biriydi. Şikayetçilerden dördü şikayetlerini geri almıştı. Açıkgöz ise öldürüldüğü güne kadar kararından vazgeçmedi.
Söylemezler çetesinin, fabrikasını ele geçirmek istediğini iddia eden Açıköz, yakın çevresine ve polise “Bana davadan çekilmem için baskı yapıyorlar. Bunun için de bir avukatı aracı olarak kullanıyorlar.” dedi. Açıköz bu nedenle geçtiğimiz yıl haziran ayında polisten koruma talebinde bulundu. Açıköz polise şöyle ifade verdi: “İşlerimi bozan, aile düzenimi sarsan bu şahıslar hakkında devletin gerekeni yapmasını; kanun ve kurallara uyan sade vatandaşların bu insanlara karşı korunmasını talep ediyorum.”
Polis yetkilileri ise Açıköz’ün öldürülmesiyle önemli bir tanığın daha ortadan kalktığını belirterek, “Bu dosyada şikayetçi olan şahıslar dava sürecinde tek tek şikayetlerinden vazgeçti. Bu duruma başka çete soruşturmalarında da sık sık rastlanıyor.” diyor.
Terörle mücadelede kullanılan tanık sisteminin çetelerle mücadelede de kullanılması gerektiğine vurgu yapan emniyet yetkilileri, “Bir ayda 2 çete operasyonu yapılsa ve her birinde 10 kişi şikayetçi olsa bir yılda yaklaşık 240 kişinin devlet tarafından korunması gerekir. Ancak mevcut yapıda bunu sağlamak mümkün olmuyor. Devlet sadece terörle mücadelede tanık koruma programını eksiksiz yürütebiliyor.” diye konuşuyor.
Terör suçları ile organize suçları birbirinden ayrı düşünmemek gerektiğini belirten uzmanlar, “Organize suçlarda müşteki ve tanıkların daha fazla korunması için yasal düzenlemeler yapılmalı. Batı ülkelerinde tanık koruma programlarına milyon dolarlar harcanıyor.” fikrinde birleşiyor.
Söylemez Kardeşler soruşturma dosyasında müşteki sıfatıyla yer alan Ali Açıköz’ün Ümraniye Hekimbaşı Karadeniz Caddesi üzerinde Konvenyör Sanayi Fabrikası bulunuyor. Açıkgöz’ün polise verdiği ifadeye göre Söylemezler çetesi fabrikayı baskı ve cebir ile ele geçirmeye çalıştı. Açıköz’ün ifadesi kısaca şöyle: 2001 yılından beri yürüyen bant imalatı yapan Telbant Sanayi ve Dış Ticaret AŞ’nin sahibiyim. Ticari faaliyetlerden dolayı şirket zor duruma düştü. Bazı arkadaşlarımdan borç para aldım. Bir senedi ödeyemediğimden haciz kararı alındı. Zor duruma düşünce işyerimi Ümraniye’ye taşıdım. Şirketi de arkadaşım İbrahim Duman üzerine yaptım. 2002 yılının 10. ayında avukat Hasan Bilgiç’in Laleli’deki bürosuna gittik. Bilgiç, müvekkili olduğu işadamı Dr. Sena Söylemez’in yatırım yapmak istediğini söyledi. Birkaç gün sonra avukatla birlikte Sena Söylemez ve mafya tipli kalabalık bir grup fabrikaya geldi. Bu görüşmede şahıslara 300 bin ila 400 bin dolar paraya ihtiyaç duyulduğunu söyledim. Onlar da bunun kendileri için sorun olmadığını belirtti. Herkes çıktıktan sonra fabrikanın yemekhanesinde takım elbiseli 3 kişinin oturduğunu gördüm. Neden burada durduklarını sordum. Artık bu fabrikayı Sena Söylemez’in emriyle kendilerinin koruyacağını ifade ettiler. Üç koruma bellerindeki silahları yemekhane duvarlarına sakladı. Bu durum uzadıkça çok sıkılmaya başladık. Ancak elimizden fazla bir şey gelmiyordu. Bir süre sonra üç korumadan dolayı işyerinde çalışanlar ile müşteriler tedirgin olmaya başladı. Bu durum 6 ay kadar devam etti. Sonra Söylemez Kardeşler’den biri yanında Selim Sever ile birlikte işyerine geldi. Artık vekillerinin Selim Sever olduğunu, kendilerini onun temsil edeceğini, her şeyden onun sorumlu olduğunu söyledi. Korumalar ve Sever, işyerinde çalışanları tehdit ve hakaretle kovmaya başladı. Bu durumun şirkete el koymak amaçlı olduğunu anladık. Şirkete ait 200 bin dolarlık borcun bir kısmını sildirmişler. Ancak bunu nasıl yaptıklarını bilmiyorum. Sever’e müdahale etmek istediğimde ise hakaret ve tehditlere maruz kaldım. Baskı ve strese dayanamadığımdan tüm olabilecek kötülükleri göz önüne alarak polisi aradım.
‘Üniformalı Çete’ olarak biliniyorlar
Söylemezler Kardeşler, Muş’un ileri gelen ailelerinden. En büyük özellikleri aile içinde asker, polis ve avukat olması. Söylemezler, kamuoyunda “Üniformalı Çete” olarak tanındı.
Mehmet Emir Söylemez, ailenin en büyüğü. Mehmet Sena Söylemez, çetenin lideri konumunda. GATA mezunu. Tabip üsteğmenken re’sen emekliye sevk edildi. Birçok kez PKK terör örgütü ile ismi geçtiği için yargılandı. Mehmet Faysal Söylemez ise malulen emekli hava astsubayı. Mustafa Söylemez, komiser rütbesindeyken müstafi sayılarak meslekten çıkarıldı. Mehmet Zait Söylemez, Muş’ta avukatlık yaptı. Mehmet Sıddık Bakır, komiser yardımcısıyken meslekten ihraç edildi. Söylemez Kardeşler dava dosyasındaki iddialar ise şöyle:
22 Ekim 2002’de İkitelli’de Zeynep Yıldırım ve eşinin telefonla tehdit edilmesi ve aynı gün işyeri önünde tabanca ile ateş edilmesi.
2003’te Kadıköy’de İskele Otopark isimli işyerinde tehditle, korku ve paniğe yol açmak.
Abdurrahman Gölbaş’ın gasp amaçlı tehdit edilmesi ve kaçırılması.
2004’te Mehmet Demirbaş’ın alacağı ile ilgili baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılması.
Ümraniye’deki Konveyör Sanayi Fabrikası sahibi Ali Açıköz’ün baskı ve cebirle sindirilmesi.
Ali Aydın adlı şahsın emniyeti suiistimal yoluyla cep telefonunun alınması ve ölümle tehdit edilmesi. Kemal Karasu isimli şahsın Adnan Karasu isimli şahıstan alacağının tahsil edilmesi. Mehmet Okçu’nun Ahmet Ava’dan 400-500 bin Euro alacağının tahsil edilmesi.
Çetin Çakan adlı işadamının otosunun gasp edilmesi. Adnan Okumuş ve Mustafa Okumuş’tan tahsilat yapılması.
Şakir Sinan’ın Büyükçekmece Tepekent’teki kooperatif yöneticilerinden alacağının tahsil edilmesi. Şeref Dalkıran’dan Ferit Temel isimli bir şahsın alacağının tahsil edilmesi.
Muş Şeker Fabrikası’nın fuel oil ihalesine fesat karıştırılması.