Aşure günü ne zaman ibadetleri duası 26.10.2015

Muharrem ayının en önemli günü sayılan aşure günü ne zaman? Aşurenin önemi ve tarifini sizler için derledik.

Aşure günü ne zaman ibadetleri duası 26.10.2015
Aşure günü ne zaman ibadetleri duası 26.10.2015
GİRİŞ 26.10.2015 09:22 GÜNCELLEME 26.10.2015 09:23

Aşure gününün dinimizce önemi nedir? Aşure günü yapılması gereken özel bir ibadet var mıdır? Müslümanlar için önemli aylardan biri olan Muharrem ayının 10. günü başlayan Aşûre günü için neler yapılmalı, en güzel aşure tarifi haberimizde...

AŞURE NEDİR?

Selamet ve şehadetin bir arada yaşandığı günün adıdır AŞÛRE.
 
"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani ‘AlIah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, Kur'an-ı Kerim'de, kıymet verilen dört aydan biridir, Muharrem ayının onuncu günü Arapçada on manasına da gelen Aşure günüdür.

AŞURE GÜNÜ NEDEN ÖNEMLİDİR?
 

Muharrem ayı ve Âşure günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da önemli sayılmaktadır. Hatta Nuh ve İbrahim Aleyhisselâm’dan dolayı da İslam öncesi cahiliye döneminde önemli kabul edilerek oruç tutulmuştur. Ülkemizde ise aşure paylaşmanın ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. 
 
Bu günde on peygambere on değişik ikram ihsan edildiği dini kaynaklarda belirtiliyor. 


 
Hz. Eyyûb (a.s) hastalığından şifaya kavuşmuştur.
 
Hz. Eyyub(a.s) dermanı bulunamamış bir hastalığa yakalandı. Hiç şikâyetçi olmadı ve hep sabretti ancak yaralar kalbine ve dudağına ulaşmaya başladığında, zikir yapmasına mani olduğundan "Ey Rabbim! Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey şifa veren! Şifana muhtacım...” diyerek dua etti. Allah (c.c) tarafından kendisine su ihsan edildi ve o su vesilesiyle yaralarından kurtuldu.


Hz. İbrahim (a.s) ateşten kurtulmuştur.
 
Ateşe atılacağı sırada yanına aniden gelen Cebrail (a.s), Allahtan yardım istemesini tavsiye etmiş fakat O reddetmiş ve sadece “Allah bana yeter, O ne güzel vekildir.” demiştir. Allah, kendisini seçen kulu için ateşe serinlik ve esenlik emretmiştir. Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol! dedik” 
 
Hz. Yunus (a.s) balığın karnından kurtulmuştur.
 
Hz. Yunus (a.s) denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuştur. Her şeyden ümidini kestiği sırada (Allah’ım! Senden başka bir ilâh yoktur. Sen her türlü noksanlıklardan uzaksın. Ben kendine yazık edenlerden oldum.) diyerek dua etmiştir. Ve yedi gün sonra Yunus balığı tarafından sahile çıkarılmıştır.
 
Hz. Yusuf (a.s) kardeşleri tarafından atıldığı kuyudan çıkarılmıştır.
 
Babasının gözdesi olması nedeniyle kendisine hasetlik eden kardeşleri tarafından kuyuya atılmıştır. Kuyuda şu duayı okudular. “Ey gâib olmayan Şâhid, ey uzak olmayan Karîb, ey mağlup olmayan Gâlib! Sen benim üzerimden musibeti kaldır. İçinde bulunduğum halden kurtulacak kapı aç”. Oradan geçmekte olan bir kervan Ak tarafından bu günde kurtarıldı.
 
Bu günde; Hz. Âdem'in (a.s) tövbesi kabul edilmiştir. "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz."

DİNİMİZCE AŞURE GÜNÜNÜN ÖNEMİ NEDİR?

 
Aşure gününün dinimizce önemi nedir sorusuna açıklık getirmek gerekirse İslam tarihine göz atmak gerekir. Aşure günü ve Muharrem ayında peygamberler için çok önemli mucizeler gerçekleşmiştir. Bu sebeple dinimizce önemi büyüktür. Bu özel gün Hz. Adem'in işlediği günahın ardından tövbesinin kabul edilmesidir. Hz. İdris bu günde göğe yükseltilmiştir. Hz. Nuh'un gemisi bu günde tufandan kurtulmuştur. Hz. Yakup hasret acısı ile kavrulurken bu özel günde oğlu Hz.Yusuf'a kavuşmuştur. Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i ikiye yarıp, Firavun'u gazaba uğrattığı gün bugündür. Hz.İsa'nın doğumu ve ölümden kurtulup göğe yükselmesi yine bu güne isabet etmektedir. Hz. İbrahim'in zalim Nemrut'un ateşinden kurtulduğu gün de budur. Hz.Yunus'un balığın karnından kurtulduğu ve Hz. Eyüp'ün dertlerine şifa bulduğu gün de budur!

AŞURE GÜNÜ
 

Aşure paylaşmanın, dayanışmanın, birlikteliğin ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. Aşurenin bu mecazî anlamı toplumumuz için bugün her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Milletimiz, asırlardır sürdürdüğü gelenekle bugün de;"farklılıkların ahenk içindeki ortak tada katkı sağlamaları", "birlik"gibi kültürümüzün özünde hep var olan güzellikleri devam ettirme bilinci ile birbirinden farklı tatları aynı kazanda kaynatıp, aşure aşı yapmaya, birlikte yaşamanın sembolünü tadarken muhabbeti paylaşmaya devam etmektedir.
 

MALZEMELER

 
2 su bardağı dövme buğday
Yarım su bardağı kuru fasulye
Yarım su bardağı nohut
50 gr.kuş üzümü
50 gr.izmir üzümü
2-3 adet kuru incir
1 çay bardağı dut pekmezi
4-5 adet kuru kayısı (islimsiz,kayısı çiri)
Yarım portakal kabuğu
Yarım ayva
7-8 adet karanfil
1adet 10 cm. kadar çubuk tarçın
1 adet elma
Bir çay kaşığı tuz (tepeli olmasın,silmeden biraz fazla olsun)
Damak tadınıza göre şeker
 

SÜSLEMEK İÇİN

 
fındık
ceviz
fıstık
nar
 

HAZIRLANIŞI
 

Akşamdan ıslağa koyduğunuz dövme,fasulye ve nohutu sabah suyunu süzerek düdüklü tencereye alın. Bir elmanın üzerine karanfilleri batırıp aşurenin içine atın. Üzerine bir karışa yakın çıkacak kadar su ekleyin Kaynamaya başladıktan sonra kefini alıp,ağzını kapatın. En az bir buçuk saat altı kısık olarak pişirin Buğdayın iyice açılması lazım.Yoksa suyu özlü olmaz. Üzümleri bir cezveye alıp üzerine sıcak su koyun ve 5 dakika kadar kaynatın.Bu sayede kirli suyunu verecek ve aşureyi mat bir renge dönüştürmeyecek. Bundan sonraki aşamada aşure sık sık karıştırılacak.Aksi halde hemencecik dip tutacaktır. Üzümleri tencereye,Portakal kabuklarıyla beraber ekleyip,beş dakika daha pişirin. Şimdi küçük doğradığınız ayva,incir ve kayısıyı ekleyin. Bir çay bardağı kadar pekmezi şekeri ve çubuk tarçını bu esnada ilave edin. Şekeri azar azar katın.Miktarı damak tadınıza göre ayarlayın. 5 dakikada bu şekilde kaynadıktan sonra altını kapatın. İster sıcak ister soğuk,dilediğiniz gibi süsleyip servis yapın.

MUHARREM AYININ FAZİLETİ

Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adı ile Hayatın bütün safhasında olduğu gibi takvim safhasında da İslâm'ın belli bir tanzimi söz konusudur ve bu da dinin bütün esasları gibi vahiy ve nakle dayanmaktadır. Gerek âyet-i kerîmeler ve gerekse hadîs-i şerîflerin izahı ile İslâmi takvim ve ayların tayini açıklığa kavuşturulmuş ve İslâm'ın ana rükunlarından olan Oruç, Hac ve Zekat gibi ibadetler bu takvime bağlı kılınmıştır.

"Allâh-u Te'âlâ katında gökleri ve yeri yarattığı günden bu yana ayların sayısı on ikidir. Bu on iki aydan dördü (Receb-i Şerif, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları) haram aylardır." (Tevbe Sûresi:36)
Hazreti Ebu Bekir (Radıyallâhu Anh)'ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

"Şüphesiz ki zaman, dönüp dolaşıp Allâh-u Te'âlâ'nın gökleri ve yeri yarattığı gündeki halini almıştır. Sene on iki aydır. Bu on iki aydan dördü haramdır ki, üçü peş peşedir. Bunlar, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. Tek olan ay ise Cemadiyel Ahir ile Şaban arasındaki Mudar'ın (torunları olan Kureyş kabilesinin tazim ettiği) Receb-i Şerif ayıdır." (Buhari, Bedül Halk:2 No:3197; Müslim, Kasame:29; Ebu Davud No:1947; Ahmed İbn-i Hanbel, el-Müsned: 5/37; Beyhaki, Fedailül Evkat, No:1)

Muharrem ayı, âyet-i kerîme ile işaret edilen ve hadîs-i şerîfle de belirtilen dört haram aydan birisi ve İslâmi takvimin de ilk ayıdır. Muharrem ayı, kendisinde tutulan orucun ve yapılacak bir takım ibadetlerin özellikle teşvik edildiği aylardandır.

Hazreti Ebu Hureyre (Radıyallâhu Anh)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Ramazan ayının orucundan sonra en faziletli oruç Allâh-u Te'âlâ'nın ayı olan Muharrem ayındaki oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise gece yarısı kılınan teheccüd namazıdır." (Müslim, Sıyam:202; Ebu Davud, Savm:55; Tirmizi, Salât:324; Nesâî; Kıyamul Leyl:7)

Hadîs-i şerîfte Muharrem ayına Allâh-u Te'âlâ'nın ayı denilmesi, bu ayın şerefine işarettir. O yüzden bu ayda nafile ibadetlere ve oruçlara daha ziyade yönelmemiz lazımdır. Ayrıca bu ay içinde Hicri Yılbaşı ve Aşura Günü gibi önemli iki gün bulunmaktadır. Allâh-u Te'âlâ bu ayı ve içinde bulunan bu mübarek günleri en güzel şekilde idrak edip ihya edebilmeyi nasip eylesi (Âmin)
Âlimlerin görüşüne göre ibadetle geçirilmesi müstehap olan geceler on dört tanedir ki bunlardan bir kısmı da Muharrem ayının içindedirler.

Bu geceler Şunlardır:

1- Muharrem ayının ilk gecesi,
2- Muharrem ayının onuncu gecesi (Aşura gecesi),
3- Receb-i Şerif ayının ilk gecesi
4- Receb-i Şerif ayının orta gecesi (on beşinci gecesi),
5- Receb-i Şerif ayının yirmi yedinci gecesi (Mirac Gecesi)
6- Şaban-i Şerif ayının orta gecesi (on beşinci gecesi, yani Beraat Gecesi),
7- Ramazan-ı Şerif bayramı gecesi
8- Arefe gecesi (Zilhicce ayının dokuzuncu gecesi)
9- Kurban bayramı gecesi (Zilhicce ayının onuncu gecesi),
10- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi birinci gecesi
11- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi üçüncü gecesi
12- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi beşinci gecesi
13- Ramazan-ı Şerif ayının yirmi yedinci gecesi
14- Ramazn-ı Şerif ayının yirmi dokuzuncu gecesi. (Abdulkadir-i Geylani, el-Gunye: 1/327)
Yine yedi gün vardır ki, bu günleri devamlı ibadetle geçirmek müstehap sayılmıştır.

Bu yedi gün şunlardır:

1- Arefe günü (Zilhicce ayının dokuzuncu günü),
2- Aşura günü (Muharrem ayının onuncu günü),
3- Şaban-i Şerif ayının on beşinci günü,
6- Kurban bayramı günü (Zilhicce ayının onuncu günü),
7- Teşrik günleri (Kurban bayramında teşrik tekbirleri getirilen günler), (Abdulkadir-i Geylani, el-Gunye: 1/328)
Senenin ilk ayı olan Muharrem ayında kendimizi yenilemeli, eski yılda işlediğimiz günahlar için tevbe etmeli, yeni yılda daha güzel ameller işlemek için de kendimizi motive etmeliyiz.

MUHARREM AYINDA TUTULACAK ORUÇLAR

Hazret Ali (Radıyallâhu anh)'dan rivayet edilmiştir:
Bir adam Hazreti Ali (Radıyalâhu anh)'a gelerek ona: "Ramazan-ı Şerif ayından sonra hangi ayda oruç tutmamı tavsiye edersiniz?" diye sorar.

Bunun üzerine Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh) şu cevabı verir:

"Ben bu soruyu Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimize soran kimseye rastlamıştım. Nihayet bir adam sordu. O zaman bende yanlarında idim. Dedi ki:

'Ey Allâh'ın Rasûlü! Ramazan-ı Şerif ayından sonra hangi ayda oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"
Bu soru üzerine Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:

'Ramazn-ı Şerif dışında da oruç tutmak istersen Muharrem ayında tut. Çünkü o (Muharrem ayı), Allâh-u Te'âlâ'nın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, Allâh-u Te'âlâ o günde bir kavmin günahlarını affetti, bir başka kavmin günahını da affedecektir' diye buyurdular." (Tirmizi, Savm:40)

MUHARREM AYININ İLK GÜNÜ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ

Hazreti İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhüma)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

"Her kim Zilhicce ayının son gününde ve Muharrem ayının ilk gününde oruç tutarsa o kimse, geçmiş seneyi oruçla tamamlamış ve gelecek seneye oruçla başlamış olur. Allâh-u Te'âlâ tutmuş olduğu bu orucu, elli senelik günahına keffaret kılar (tutmuş olduğu bu oruç sebebi ile elli senelik günahı bağışlanır.)" (Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316; Abdurrahman b. Yusuf, İmadül İslâm:386)

MUHARREM AYINDA PERŞEMBE, CUMA VE CUMARTESİ GÜNLERİ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ

Hazreti İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhüma)'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

"Her kim, herhangi bir haram ay içinde Perşembe, Cuma ve Cumartesi günü olmak üzere üç günü (peşpeşe) oruçlu geçirirse, kendisine (bu oruç karşılığında) iki sene, (diğer bir rivayette) yedi yüz sene (diğer bir rivayette de) dokuz yüz sene (nafile ibadet) sevabı verilir." (Taberani, el-Evsat:1810, 2/468; Deylemi, Müsnedül Firdevs: 5696, 4/66; Abdülkadir-i Geylani, el-Gunye: 1/325, Suyuti, ed-Dürrül Mensur: 4/185; İmam-ı Gazali, İhyau Ulumi'd Din: 1/281; Ali el Mütteki, Kenzul Ummal: 24173, 8/561; Heysemi, Mecmaüz Zevaid:3/191) Hazreti Enes (Radıyallâhu Anh)'dan rivayet edilmiştir:

Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz buyurdu ki:

"Her kim Muharrem ayında Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri olmak üzere üç günü (peş peşe) oruçlu olarak geçirirse, o kimseye dokuz yüz sene (nafile) ibadet etmiş sevabı yazılır." (Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/156)

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Bakan Kurum, Balıkesir'deki hasarlı bina sayısını açıkladı
Azerbaycan Ermenistan Antlaşması! Savaş Bitti mi?