Tam Bitti Derken - Tarihe Yön Veren Geri Dönüşler
Tunahan Elmas’ın Tam Bitti Derken adını verdiği bu kitabı, tarihin akışına yön veren isimlerin ortak bir özelliği üzerinden vücuda gelmiştir.

Tunahan Elmas'ın ilk kitabı 'Tam Bitti Derken - Tarihe Yön Veren Geri Dönüşler'le ilgili merak edilen soruları sorduk. Elmas 15 yaşındaki ilk roman denemesinden, tarihe olan merakı ve Fenerbahçe'ye dair her sorumuzu samimi bir şekilde cevapladı.
Merhaba Tunahan, öncelikle yeni kitabın hayırlı olsun. Bu kitap, senin yazarlığa attığın ilk adım. Nasıl hissediyorsun?
Hayırlı olsun dileğiniz için teşekkür ederim. Son 6-7 aydır bunun heyecanını yaşıyordum aslında ama kitap şekillendikçe, son aşamaya yaklaştıkça heyecanım artmıştı. Baskıdan çıkan ilk kitabı elime aldığımda sanki evladımı elime almış gibi tuhaf bir hisse kapılmıştım. Kelimelerle pek anlatılacak bir durum değil aslında. Neredeyse bir senedir bu anı bekliyordum. Güzel bir his olduğunu söyleyebilirim.
Tunahan, kitap yazma fikri nerden esti? Bir gün oturuyordun da ‘kitap mı yazmalıyım’ dedin? Bu süreç nasıl başladı?
Aslında uzun bir hikayesi var. Çocukluk yıllarımdan beri kitaplara yoğun bir ilgim var. Beni tanıyan herkes bu ilginin yakın şahididir zaten. Hatta bu ilgi bazı noktalarda saplantı derecesine de varabiliyordu. Kitap yazma fikri ilk olarak 14-15 yaşımda başladı. Facebook’a düzenli postlar yazıyordum ve genelde insanlardan hep olumlu dönüş alıyordum. Aynı dönemde edebiyat hocamın teşvikiyle kompozisyon yarışmalarına katılıyordum. Bunlardan da sık sık derece aldıklarım oluyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 2009 yılında bir roman yazma fikri oturdu kafamda. Ve başladım. Biraz yazdım ama devamını getiremedim. Hikaye iyiydi ancak 15 yaşında bir gencin çıkarabileceği şeyler çok çok sınırlıydı. Sonrasında o defteri, belki ileride açarım deyip kapattım. Romanın yazdığım bölümlerini hatıra olsun diye çıktı alıp odama koydum. Kitap fikrinin ortaya çıkışındaki başlangıç noktası bu şekilde.
Peki ilk deneme başarısız olmuş, ikinci denemeye nasıl karar verdin?
Lise dönemimdeki sonu gelmeyen roman maceramdan sonra yazı yazabilmek için çok daha fazla okuma yapmam gerektiğini düşünerek okumalarıma ağırlık verdim. Yazıya da devam ettim. Bloglar kurdum, oralara yazılar yazdım. Üniversite için İstanbul’a geldikten sonra çeşitli dergilere yazılar yazdım. Şimdi ve Burada programında siyasi tarih üzerine belgesel hazırladığımız dönemde tarihin arşiv-araştırma bölümünde yoğun bir vakit geçirdim. Tabi bunlar yazı dilimi de geliştirdi. En son yenişafak.com'da gündem/politika editörlüğü ve daha sonra gzt.com'da yayın yönetmenliği görevlerini yürütürken yazı dilimi iyice geliştirme fırsatı buldum. Aynı dönemde köşe yazıları da yazıyordum ve sosyal medyada çok iyi geri dönüşler alıyordum. Bu dönemde kitap yazma fikri gelişti. Sağolsun dostlarım cesaretlendirdi, öyle ki kitabın konusunu dahi bir dostum buldu ve bu konu ‘bence tam sana göre’ dedi. Konuyu duyar duymaz ‘işte bu’ dedim. Buradan başlamalıyım… Ve hikaye böyle başladı. Sağolsun bu noktadan sonra da kitabın yayınevi Timaş çok destek oldu. Yazarlıktaki amatörlüklerimi aşmam için ciddi katkı sundular ve çok güvendiler.
Sen sosyal medyada ve iş hayatında siyasi tarihe özel işler yapıyorsun. Ancak lisansını hukuk fakültesinde yaptın. Tam Bitti Derken de bir siyasi tarih kitabı. 23 yaşında tarih alanında bir kitap yazmak çok çılgınca bir cesaret değil mi? Tepkiler nasıl?
Vallahi tepkiler gayet güzel. Zaten benim siyasi tarihle ilgili yazdığım yazıları sosyal medyadan beni tanıyan insanlar biliyordu. Tabi olumsuz eleştiriler de geliyor ‘sen tarihçi misin, her fenomen kitap yazıyor’ gibi gibi. Öncelikle sizin aracılığınızla da belirteyim; ben tarihçi değilim. Ne haddime yani. Böyle bir iddiada bulunacak kadar ahmak bir insan da değilim. Fenomen de değilim ama :) Ben bir araştırmacıyım ve yazarlık yapıyorum. Türkiye’de yakın siyasi tarih anlatımında ciddi bir problem olduğunu düşünüyorum. Araştırma kitapları hedef kitleye uymuyor. Zaten çok okuyan bir toplum değiliz. Burada gençlere tarihi sevdirmek niyetiyle yola çıktım. Mesela ‘Tam Bitti Derken’de ben defalarca dibe vurmuş, hapis cezaları yemiş, sürgünlere gitmiş adamların o dip noktadan tekrar nasıl ayağa kalkıp zirveye ulaştıklarını kendi üslubumla kaleme aldım. Bu hikayeleri yazarken, onların anılarından, hatıratlarından, haklarında yazılmış kitaplardan faydalandım. Tamamen tarihsel gerçekliğe bağlı kaldım. Uydurma bir hikaye yazmadım. Tüm kaynakları da kitabın sonunda kaynakça bölümümde belirttim. Bu kitapla birlikte özellikle bizim kuşakta ilk zorlukta pes edenlere tarihten ilham verici hikayeler anlatmak istedim. Birbirinden tamamen farklı isimleri kitapta bir araya getirmemin sebebi de her görüşten insanın kendine ait bir şeyler bulmasını sağlamaktı.
Evet farklı görüşten insanlar var. Bu çeşitliliğin sebebi her görüşten insana hitap etmek mi?
O sebeplerden bir tanesi. Her görüşten insanın okuyabileceği bir içerik ana hedefimdi. Ancak birbirinden çok farklı görünen insanların ortak kesişim noktası hepsinin zorlu bir hayatın sonunda zirveye çıkmaları. Tabi keşke hepsi zirveye çıkmasaydı da diyorum ancak hikayeleri nasıl biterse bitsin yazılmaya değer bir hayat bıraktıkları büyük bir gerçek. Bunu inkar etmemek lazım. Hem kitapta bu insanların siyasi hayatları dışında, özel hayatları, psikolojileri ve mücadeleye bakış açılarına yer verdim. Mesela dünyayı temelden sarsmış bir adamın, gençlik yıllarındaki buhran dönemlerinde yazdığı mektuplarda, günlüklerde çıkan şeylerin çarpıcılığı, o hikayenin bütününde çok daha anlamlı oluyor. Ben de Tam Bitti Derken’de bunu vurgulamaya çalıştım.
Kitap ne kadar satarsa kendini başarılı sayarsın? Böyle bir kota belirlendin mi?
Hayır. Ne kadar sattığı önemli değil. Anadolu’nun bir şehrinde eline aldığı bu kitabı okuduktan sonra eğer ki bir gencin hayatında bir şeyler değişebilirse, yani bu kitaptan sonra başka bir tarih kitabı daha okumak isterse kitap amacına ulaşmış sayılır. Gönlüm ister herkes alsın, okusun ancak başarıyı satış rakamları olarak değerlendirmiyorum. Başarı, o kitabı okuyan insanlarda olumlu bir iz bırakıp bırakmayacağımız üzerinden belirlenir benim için.
Kitabın alt başlığı ‘Tarihe Yön Veren Geri Dönüşler’. Sen geri dönüşlere inanır mısın peki?
Tabi. Her gidişin bir dönüşü vardır muhakkak. Yürekten inanıyorum hem de
Yazarlığa devam edecek misin?
Niyetim devam etmek yönünde. Zaten ikinci kitabım için çalışmalarıma ara vermeden başladım. Bu sene boyunca onunla ilgileneceğim. Ben bu alanda güzel işler yapmak ve gençlere tarihi sevdirmek istiyorum.
Peki tarih doğru anlatılıyor mu ?
Tarihte tek bir doğru yok ki doğru anlatılsın. Herkesin kendine göre bir doğrusu var ve olayları o şekilde değerlendiriyor. Bu durum gerçeğin değil, duyulmak istenen söylendiği bir tarihe kapı aralıyor ve çok yazık oluyor.
Önceden sık sık Fenerbahçe ve futbol tweetleri atıyordun. Bu aralar hiç sesin çıkmıyor. Sebebi yazılan kitap mı yoksa Fenerbahçe’nin gidişatı mı?
Kitap demeyi çok isterdim ancak Fener’in gidişatı. Ama son birkaç haftadır düzelme emareleri var. Toparlayacak gibiyiz inşallah.
Okuyuculara bir mesaj var mı?
Bitti denilen yerde, tekrar başlayacak umudu yüreklerinde bir ömür yeşertecek umudu bulmaları dileğiyle.. Bu şekilde bitireyim ve Haber7 ailesine röportaj için çok teşekkür ederim.