Siyahkalem'in sırrı ne?
Minyatür sanatında devrim yapıp Türk resminde çığır açan hayalet bir Osmanlı ressamın eserleri Kazım Taşkent'te sergileniyor. Peki kim bu Üstat Mehmet Siyahkalem? Gerçek bir Topkapı Sarayı gizemi: YAŞAR İLİKSİZ'İN HABERİ

Sanat ve siyaset dünyasında herkesin komplo teorileri kurup, hayali varsayımlardan yola çıkarak kendi kurgusu olan gizemleri oluşturduğu bir dönemde, sizlere tam anlamıyla gerçek ve gizemi yıllardır çözülemeyen bir hayalet ressam öyküsü sunuyoruz.
Kazım Taşkent Sanat Galerisinde gösterimi süren bir sergiden yola çıkarak bu gizemi dile getirme imkanı buluyor.
Zaman gazetesi'nden Gülizar Beki'nin deyimi ile Büyülü dünya seyre çıktı... Yüzyıllardır Topkapı Sarayı'nda saklanan paha biçilmez eserler, Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galeri'sinde arz-ı endam ediyor. Sergide Mehmet Siyah Kalem'in insan hayatı içerisinde doğaüstü güçler, cinler ve büyüyü resmettiği eserleri meraklı gözlere sunuluyor. Bu sergiyle birlikte altın paranın bin yıllık serüveni de görünür kılınıyor.
Siyahkalem tam bir muamma. Kim olduğu bilinmiyor, aslında böyle bir şahsın var olup olmadığı bile şüpheli. Onun varlığını kanıtlayan tek şey var; o da insan ve cinleri tasvir eden resimleri. Nerede yaşadığı, kim olduğu, ne iş yaptığı bilinmeyen bu şahsın resimleri.
Bu isimde birinin yaşayıp yaşamadığı bile tartışma konusu çünkü. Adına sadece resimlerine atılan imza rastlıyoruz. Ancak bu imzaların kendisine ait olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu. Çünkü hiç bir ressam kendisine 'üstat' diyecek kadar ukela olma ihtimali oldukça zayıf.
Bu imzaların resimlere bir başkası tarafından atılmış olması daha büyük bir ihtimal. Peki neden bir başkası bu resimlere sonradan imza atmaya gerek gördü? Eğer resimlerin yer aldığı mekan Topkapı Sarayı ise bu daha büyük bir gizem içeriyor demektir. Bu bağlamda 'Mehmet Siyahkalem' neden resimlerine kendisi imza atmadı sorusu oldukça önemli! Cevap korku olabilir mi? Sarayda bulunan ve resimlerine imza atmaktan korkan bir isim mi yaptı bu resimleri?
Neden korktuğu konusunda elimizde şimdilik sadece bir tek boyut var. İslam'da resim başlıbaşına bir tartışma konusudur. Detaylarına girmeyip ana hatları ile konuyu özetleyeceğiz: Müctehidlerin çoğu İslam'da resim sanatına yer olmadığına hükmetmiştir. Resmi caiz gören görüşlerde ise resmin tabiatta olduğu gibi aksettirilmesine sıcak bakmamışlar ve resimde üç boyuttan kaçınmışlardır. Gölge bulunmayan ve üç boyuttan uzak minyatürün İslam rnesim sanatında gelişmesinde inanç boyutunun önemi büyüktür.
Ancak Mehmet Siyahkalem Türk Resim sanatında tam anlamıyla devrimci bir ressam ve minyatüre getirdiği boyutla bir çığır açmış isim. Resimlerinde üç boyut ve gölge kullanmış olması alışılageldik kalıpların dışına çıkartmıştır.
Ancak onun özeliklerinden önce minyatürün özelliklerini anımsatmatla yarar var.
MİNYATÜR
Kağıt parşomen ve fildişi üzerine boya ve yaldızla ışık gölge boyut verilmeden yapılan resim sanatı. Ve bu sanat anlayışında yapılan resimlere verilen ad.
Eski Türk Minyatürleri Bizans İran ve islam minyatürleri yanında Timur Selçuklu Özbek minyatürlerinden farklı olarak Osmanlılar döneminde kendine özgü gerçekçi üslüpla öteki İslam minyatürlerinden ayrılan Osmanlı Minyatür sanatı,kitap sanatı kitap süsleme sanatı olarak tümüyle saraya bağlı kalmıştır.
Osmanlı minyatür sanatı en parlak devrini Kanuni zamanında yaşamıştır. Kanuni döneminin ünlü ressamlarından biri Matrakçı Nasuh olup 1537 tarihi eseri Derbeyan-ı Menazili Seferi Irakeyn Osmanlı ordusunun doğu seferindeki durakları şehir ve kasabaları 132 minyatürle ilginç tasvirleri halinde sunmaktadır. Kaleleri, şehir yapılarını, çadırları, kırlardaki köprü ve doğa manzaralarını yumuşak ve sert renk kontraslarıyla tasvir edildiği bu manzara resimleri aynı zamanda belgesel değer taşımakta bir çeşit harita duyarlılığını da içermektedir. Bu resimler hem duygusal hem de gözlemci bir yaklaşımla dikkatli bir şema bilinciyle saf yürekli doğa ve nesne sevgisini birleştiren ve bütün islam dünyasında benzerine rastlanamayacak birer şaheserdirler
FATİH DÖNEMİNDE MİNYATÜR SANATI
Mehmet II (Fatih Sultan Mehmet) zamanında İstanbul sarayı çok önemli bir resim faaliyetine sahne olmuştur.Fatih, sanat, fikir ve politika yönünde açık fikirli bir kişi olduğu için çağdaş Batı resmine ilgi göstermiş ve sarayına Gentile Bellini, Constanza da Ferrera gibi ünlü İtalyan sanatçılarını çağırmıştır. Bellini Fatih Sultan Mehmetin büyük ün kazanan portresini meydana getirmiştir.
Fatih Sultan Mehmetin Batı resmine gösterdiği bu ilgi Türk resim sanatçılarının, sözgelişi Ressam Sinan Beyin, İtalyan sanatçılarından etkilenmesine yol açmıştır.Ancak bu etkiler genellikle figürü modle ederek bir üçüncü boyut, belli bir kütle etkisi araştırmaktan öte gitmemiştir.Sinan Beyin, Fatihi gül koklarken tasvir eden portresi ün kazanmıştır.*
Topkapı saray kitaplığında bulunan ve hatalı olarak Fatih albümü adı verilmiş olan bazı kitaplar birçok minyatür ve hat örnekleri taşımakla beraber, bu örneklerin hiçbiri İstanbulda ya da Anadoluda yapılmış değildir.Uzak Doğu Resim Sanatıyla akrabalık gösteren ,büyücü, dev, derviş, göçebe, çeşitli hayvan tasvirleri vb. temaları içeren bu minyatürlerin birçoğu uzun resim rulolarından kesilmiş ve rulodaki hikaye sıraları göz önüne alınmadan albümlere yapıştırılmıştır.
Bu resim temalarının İslam öncesi Şaman inanışından etkiler taşıdığı ileri sürülmüştür. Bazı tarihçiler Mehmed Siyahkalem imzasını taşıyan bu resimlerin, 1512-1520 arasında hüküm süren Yavuz Sultan Selimin İran seferinden elde ettiği savaş ganimetleri arasında olduğu da ileri sürmektedirler. Ancak söz konusu resimler sarayın dışından gelmiş olsaydı, başka eserleri de olması gerekmiyor muydu? Bugüne dek Topkapı Sarayı dışındaki eserlerinin görülmemesi,. adından söz edilmemesi tuhaf değil mi?
Hayvan derisi giyinmiş, kırışık çehreli, boyunsuz, başları boynuzlu acayip cinlerin güreş, dans, dövüş gibi şiddetli hareket sahnelerinde gösterilidiği resimler, çizgi ve renk yetenekleri dahice olan sanatçıların elinden çıkmıştır. Bu resimlerin bir başka grubunu da giyimli, yüzleri sakallı figürleri, belli eylemler içinde gösterenler teşkil eder.
İSLAM'IN RESME BAKIŞI VE MEHMET SİYAHKALEM
Resimlerin çoğunda rastlanan Mehmed Siyahkalem imzası, muhtemelen sonradan eserlere konmuş olan ve belli bir resim tarzını tanımlamayı amaç edinen bir addır.* Bu resimlerin İranda, Herat Çevresinde 15. yüzyıl içinde yapılmış olduğu ve sanatçıların Türk ya da Moğol kaynaklı oldukları tahmin edilmektedir.
Anadolu çevresinde yapılmamış olsalar da, Fatih Albümündeki resimlerin gerçekçi özellikleriyle Osmanlı resimlerini etkiledikleri ileri sürülmüştür.
SİYAH KALEM VAR MIYDI YOK MUYDU?
Gerek tekniği gerekse tasvir ettikleriyle dikkate değer ve merak uyandırıcı. Resimleri dünyada efsane haline gelen, kimliği üzerindeki tartışmalar bütün canlılığıyla devam eden Mehmet Siyah Kalem'e ait çizimler, Topkapı Sarayı'nın kapalı kapıları ardından çıkıp ilk defa herkesin seyrine sunuluyor. Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde açılan sergi 20 Ekim'e kadar açık kalacak.
'Ben Mehmed Siyah Kalem: İnsanlar ve Cinlerin Ustası' başlıklı sergide izleyiciyle buluşan resimlerde; her şeyin bir ruhu olduğu ve gizemli güçlerin etkisi altında olduğu inancı tasvir ediliyor. Çizerinin gizemli kimliği kadar mitlerin hakim olduğu gündelik yaşamı; farklı halklar, farklı inançlar, farklı sınıflara ait tipler üstünde anlatmanın yanı sıra bu resimlerde doğaüstü kahramanlar ve büyülü ruhlar ürkütücü varlıklarıyla arz-ı endam ediyorlar. Resimler bu zamana kadar Topkapı Sarayında koruma altında idi. Siyah Kalem için derinlemesine bir inceleme yapan ve bunu 'Bozkır Rüzgarı Siyah Kalem' adıyla kitaplaştıran Mazhar Şevket İşpiroğlu'na göre Siyah Kalem'in resimlerinin ana konusu Orta Asya Şamanizmi ile İslami geleneklerin birbiriyle kaynaştığı dönemde ticari ve sosyal hayat içerisinde doğaüstü yaratıkların fantastik dünyası ve büyü. İşpiroğlu, Siyah Kalem'in 15. yy'da Türkistan'da yaşadığını tahmin ediyor.
Ancak bu yorumların yapılmış olmasının tek nedeni de bu güne kadar Üstad Mehmet Siyahkalem konusunda kaleme alınan tek eserin Mazhar Şevket İşpiroğlu'na ait olmasıdır. Yani tek bir kaynak ve tek bir yorum etrafında rivayetler kilitlenip kalıyor...
Karanlıkta kalan ve cevap bekleyen noktaları sorular halinde özetleyip, cevabını zamana bırakmak en güzeli olmalı:
1 - Mehmet Siyahkalem diye biri yaşadı mı?
2- Ona ait olduğu bahsedilen resimler tek bir kalemden mi çıktı?
3- Yavuz döneminde getirildiği iddia edilen resimlerin neden Fatih döneminde varlığı hissedildi?
4- Eğer resimler saray dışından birine ait ise neden o ressamın başka bir resimi veya ona ait olduğu iddia edilen başka bir resim bulunamadı?
5- Resimleri saray içinden birisi mi yaptı?
6- Resimleri yapan kişi neden eserlerine imza atmadı? Neden korkuyordu? Korku sadece mevcut ictihatların dışına çıkmıx olmasından mıydı, yoksa kimliği ile mi ilgiliydi?