Resmi tarih mi, gayri resmi tarih mi?

Tarihte ne olup bitmişse bunların bilinmesi herkesin yararınadır. Körü körüne düşmanlık besleyip, o kötü bu iyi demek popülizme kaçmak ya da olaylara at gözlüğüyle bakmak demektir. Herkesin bir tarihi olması kimseye bir yarar sağlamaz..

Resmi tarih mi, gayri resmi tarih mi?
Resmi tarih mi, gayri resmi tarih mi?
GİRİŞ 21.02.2006 14:25 GÜNCELLEME 23.11.2019 12:29
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Karizma dergisi son sayısında Türkiye'nin yıllardır kanayan ama son dönemlerde hiç değilse tarihi romanlarla bir nebze olsun kabuğu kırılan bir tabusunu bir kez daha tartışmaya açıyor.

 

Derginin içeriğini ve böyle bir dosyanın neden açıldığını editör yazısında Cem Küçük şu şekilde ifade ediyor:

 

 

***

 

 

Tarihi ne kadar biliyoruz? Bu soruyu şöyle sormak daha doğru olur herhalde. Tarihimizi ne kadar biliyoruz?

İlkokuldan başlayarak tüm eğitim hayatımız boyunca öğrendiklerimizin ne kadar gerçeği yansıttığı tartışılır. Önemli orandakilerin gerçeği yansıtmadığı, en azından çarpıtıldığı artık bilinen bir gerçek… Ama bunun tek suçlusu da resmi ideoloji değildir. Çünkü bizde tarihi çarpıtmadan sadece gerçekleri kâğıda dökmek zordur. Hemen herkes kendi ideolojisine göre tarih yazmaktadır. Olan biteni bütün objektifliğiyle, tarafsız yansıtmak adeta suç sayılmıştır bu ülkede. O yüzden herkesin kendine göre resmi bir tarihi vardır.

Ne var ki bu, sadece bize özgü bir sorun değil. Batı da maalesef tarihi kendi kafasına göre çarpıtmaktadır. Mesela Osmanlı İmparatorluğu’nun en iyi ilişki kurduğu ülkelerin başında Fransa gelir. Ama Fransa ders kitaplarında Osmanlı hep gaddar, kötü niyetli ve nankör bir imparatorluk olarak lanse edilmiştir. Hâlbuki bunun böyle olmadığı tarihsel belgelerle ortaya konmaktadır. Aynı durum Balkan ve Arap devletleri için de geçerlidir.

Üzerinde bir türlü mutabakata varılamayan konulardan biri de Cumhuriyet dönemi ve Atatürk’tür. Herkesin kendine göre bir Atatürk’ü vardır. Ya çok iyi ya da çok kötüdür. Bu da dualizme (ikilem) sebep olmaktadır. Zaten biz de her şey ifrat ile tefrit arasında yaşanır. Ortasını bulmak diye bir şey mümkün değildir. Keza Abdülhamit, İttihat ve Terakki Dönemi vb. tüm makale ve kitaplarda aynı basiretsizliğe maruz kalmaktadır.

Peki, hem Türkiye hem dünya bu sorunları nasıl aşabilir? Yapılaması gereken şey basit... Gerçekten bağımsız, hiçbir ideolojiden etkilenmemiş kurulların oluşturulması gerekir? Tarihte ne olup bitmişse bunların bilinmesi herkesin yararınadır. Körü körüne düşmanlık besleyip, o kötü bu iyi demek popülizme kaçmak ya da olaylara at gözlüğüyle bakmak demektir.

Biz de bu sayıda dosya konusunu ‘Resmi Tarih mi Gerçek Tarih mi’ diye belirledik ve önemli akademisyen, tarihçi, gazeteci ve aydından makaleler aldık. Yavuz Bahadıroğlu, Ömer Lütfi Mete, Emre Aköz, Burhan Bozgeyik, İlber Ortaylı, Mete Tunçay, Mehmet Şevki Eygi, Caroline Finkel, Avni Özgürel, Ahmet Sait Akçay, Erhan Afyoncu, Nevval Sevindi, Mustafa Armağan, Mehmet Ali Kılıçbay dosyamıza katkıda bulunan isimler.

Bu sayıda röportaj konuğumuz Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Berktay. Berktay resmi tarih ve gayri resmi tarih üzerine önemli açıklamalarda bulundu.

Kayıtlar

Bu sayıda Adnan Şur ‘Varoluşun Tradejisi’ni, Orhan Türkdoğan ‘İstanbul Gecekondu Kimliği’ni yazdı. Serap Durusoy ‘Borç Affı Üçüncü Dünya Ülkelerinin Mutluluk İlacı mı?’, Tan Doğan da ‘Türkiye Nasıl Kurtulur?’ isimli makaleleri yazdı.

Kitap Eleştirileri

Kitap eleştirilerinde Cem Küçük, Umberto Eco ve Kardinal Martini’nin İnanç ya da İnançsızlık kitabını analizi etti. Meltem Özuğurlu Robert Kagan’ın Cennet ve Güç’ünü, son olarak da Adem Koçal, İsmail Bilgin’in Sarıkamış Beyaz Hüzün’ünü yazdı.

Yeni fikirler, görüşler ve önerilerinizle bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle...

 

 

Karizma Dergisi

 

 

Alayköşkü Cad. No: 11 34410 Cağaloğlu
İstanbul-TURKEY

 

 

 

 

Tel: 00 9 (0) 212 513 84 15
Fax:00 9 (0) 212 512 40 00
www.timas.com.tr
www.karizmadergisi.com

 

YORUMLAR 2
  • Fazlı Camcı 17 yıl önce Şikayet Et
    Bilgiye Ulaşım.. Değerli Hocam, Doğru ve faydalı bilgiye ulaşımı sağlayan en kolay, en hızlı, en güvenilir, en ahlaklı, vs. araç hangisi ise ondan yararlanmak doğru değil midir.? Okumak, neyi nasıl niçin okumak. Tv.seyretmek neyi nasıl niçin seyretmek. PC.karşına geçmek neden ve niçin. Bence bu sorular temelde aynı değil mi?. Televizyon kitabın yerini alamaz bu doğru. Herşey zaten kendisidir, hiçbirşey bir diğerinin yerini alamaz. Haberleşme içinde e.postayı hatta telefonu bırakalım, mektup mu yazalım.! Saygılarımla.
    Cevapla
  • Deniz Can 17 yıl önce Şikayet Et
    Internet versus kitap. Yazinizin ilk yarisina tümden katiliyorum, kitap okumaya zaman bulamamak mümkün degildir. Televizyonun da zararlari yararlarindan fazladir, ona da katiliyorum. Ama ben sizin yazinizi ve daha bir cok gazeteyi internetten okuyorum. Aklima takilan bir konuyu -genis anlamiyla- hemen internette bulup bilgileniyorum. Ayrica internetin getirdigi kolaylikri ve firsatlari yok sayarsak haksizlik ederiz. Kitap okumamanin özürü olamaz. Internet ve TV bile.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Yeni haftada kavurucu sıcaklar sürecek! Meteoroloji'den 2 bölgeye fırtına uyarısı
Trump, bu kez onlara savaş açtı: Hazırlıklı olun, her şey çok hızlı olacak