40 yıllık Altın Portakal'ın 'en'leri
1964 yılında düzenlenmeye başlanan ve günümüze kadar sürerek en uzun soluklu sinema festivali unvanını alan Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yaşanan 'en'leri merak ediyor musunuz?

1964 yılında düzenlenmeye başlanan ve günümüze kadar sürerek en uzun soluklu sinema festivali unvanını alan Antalya Altın Portakal Film Festivali, 41'inci yılına 3 ekim'de merhaba diyecek.
Festival, bugüne kadar süre rekorunun yanı sıra sanatçıların kazandığı ödüller ve filmlerle de hafızalardan silinmeyecek izler bıraktı.
4-10 ekim 1964 yılında gerçekleştirilen Birinci Antalya Altın Portakal Film Festivali, film, yönetmen, kadın oyuncu, erkek oyuncu, görüntü yönetmeni, yardımcı kadın ve erkek oyuncu olmak üzere yedi dalda düzenlendi.
Bu dönemde, Türk sinemasında daha sonraki yıllarda büyük izler bırakacak ve ünleri artacak sanatçıların rol aldığı filmlerden biri olan Halit Refiğ'in yönettiği 'Gurbet Kuşları', En İyi Film seçilirken, Refiğ de En İyi Yönetmen ödülünü kazandı.
Birinci Altın Portakal'da meslek yaşamının ilerleyen yıllarında 'Türk sinemasının sultan'ı Türkan Şoray 'Acı Hayat', İzzet Günay da 'Ağaçlar Ayakta Ölür' filmiyle En İyi Kadın ve En İyi Erkek oyuncu dalarında ilk ödüllerini aldılar.
Türkan Şoray, 'Acı Hayat'la gelen ilk ödülünün ardından beşinci, 24'üncü ve 31'inci Altın Portakal film festivallerinde 'Vesikalı Yarim', 'Hayallerim Aşkım ve Sen' ve 'Bir Aşk Uğruna' filmleriyle üç ödül daha aldı.
Bale koşusundan beş ödüllük rekora
Altın Portakal, sinemanın altın yıllarında başlattığı ve yarattığı şenlik havasını sanatçıları halkla buluşturarak coşkuyla sürdürürken, Antalya halkı, her biri ayrı görsel özelliklerini kattığı rollerle gönlüne yerleşen sanatçıları, yakından görme olanağı buldu.
'Bale koşuşuna sahip narin yüzlü' sanatçı olarak nitelendirilen Hülya Koçyiğit, 1969 yılında Altıncı Altın Portakal Film Festivali'nde 'Cemile' filmiyle kazandığı ilk En İyi Kadın Oyuncu ödülüü, 40 yıl boyunca beş kez aldı.
Koçyiğit, daha sonraki yıllarda 'mücadeleci ve acıyı taşıyan kadın' tipleriyle de kariyerine devam ederken, 'Cemile'nin yanı sıra 'Tanrı Misafiri', Diyet', 'Derman' ve 'Karılar Koğuşu' filmleriyle En İyi Kadın Oyuncu ödülünü en çok alan sanatçı oldu.
'Bir bakış, bir ağlayış, bir ana'
Hülya Koçyiğit'in yanı sıra 1960'lı yıllarda hemen hemen aynı dönemlerde sinemada var olan Filiz Akın, Fatma Girik ve Türkan Şoray da rollerine kattıkları 'bazen bir bakış', 'bazen içli bir ağlama', 'bazen dünyaya meydan okuyan ana' gibi karakteristik özelliklerle ekol oluştururken, 'dörtlü kadın ekolü' hayranlarının kalbindeki tahtlarından halen inmedi.
Ekolün vazgeçilmezi Fatma Girik, Altın Portakal'ı 1965 ve 1967 yıllarında 'Keşanlı Ali Destanı' ve 'Sürtüğün Kızı' filmleriyle iki kez, Filiz Akın da 1971 yılındaki festivalde 'Ankara Ekspresi' ile bir kez En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı.
'Romantik Ferit'ten 'keskin dönüş'e
Yeşilçam'da 1960'ların sonları ve 1970'li yıllarda 'aile, aşk ve komedi' gibi unsurların harmanlanarak sunulduğu renkli çekilen filmler sinema seyircisinin karşısına çıkarken, bu harmanlama büyük bir ilgi görerek geçmişten gelen sanatçıların ününe ün kattı, yeni şöhretler de ortaya çıkardı.
Sinemadaki şöhret basamaklarının en önemli hızlı tırmanan yeni yüzlerinden biri de 'uzun boylu yakışıklı' Tarık Akan adlı genç oldu. 1970 yılında makine mühendisliği ikinci sınıfında okurken, 'Ses' dergisinin düzenlediği artist yarışmasına katılan ve asıl adı Tarık Tahsin Üregül olan Tarık Akan'ın, yarışmayla birlikte hayatı değişti ve oyuncu, 1970-75 yılları arasında neredeyse ayda bir film çekmeye başladı.
Yeşil gözlü, 1.90 metre boyundaki bu genç, Yeşilçam'da 'bütün güzel kadınlarının karşısına temiz yüzlü, romantik ve hayran olunacak sevgili' olarak çıkarıldı. Oyuncunun rol arkadaşı bazı kadın sanatçıların beyaz perdede Tarık Akan'ı boyuyla orantılı olması için ayaklarının altına yükseklik konulduğu söylenir oldu.
Kemal Sunal'ın 'Şaban' karakteri gibi 'Ferit' ismiyle romantik filmlerle özdeşleşen Tarık Akan, 1975'te sonra siyasal mesajlı filmlerde oynamaya karar verirken, bu kararla birlikte yapımcıların ambargosu yüzünden sinemaya 1.5 yıl ara verdi, daha sonra istediği türden pek çok filmde rol aldı.
'Romantik yakışıklı' rollerinden sıyrılarak yaptığı 'keskin dönüş filmleriyle' sanatçı, 40 yılı geride bırakan Altın Portakal Film Festivali tarihinde toplam altı kez En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı.
Yaklaşık 35 yıllık sanat yaşamında 1973'te 10'uncu Altın Portakal Film Festivali'nde 'Suçlu' filmiyle ilk kez En İyi Erkek Oyuncu dalında Altın Portakal ödülü kazanan Tarık Akan, 15'inci festivalde 'Maden', 21'inci festivalde 'Pehlivan', 26'ıncı festivalde 'Üçüncü Göz', 27'inci festivalde 'Karartma Geceleri' ve geçen yıl yapılan 40'ıncı Altın Portakal Film Festivali'nde 'Gülüm' filmleriyle altı kez Altın Portakal heykelciğine uzandı.
Ünlü oyuncu 13 yıl sonra gelen altıncı En İyi Erkek Oyuncu ödülüyle, elde edilmesi güç bir rekor kırarak, hem erkek hem kadın sanatçılar arasında Altın Portakal'ı en çok kazanan sanatçı unvanına sahip oldu.
Sinemada bir tarih: Atıf Yılmaz
Altın Portakal'a damgasını vuran bir başka sanatçı da, Türk Sineması'nın ünlü yönetmenlerinden Atıf Yılmaz oldu. 1947'de 'Tavanarası Ressamlar Topluluğu'na katılan ve aynı yıllarda 'Beş Sanat' dergisinde sinemayla ilgili yazıları yayımlanan Atıf Yılmaz, bir dönem senaryo ve sinema afişleriyle sanat hayatında adım adım ilerledi.
1950'de Semih Evin'in asistanı olarak sinemaya geçen ve bir yıl sonra 'Kanlı Feryat' filmiyle yönetmenliğe başlayan Atıf Yılmaz, birçok akımı denediği, bugün 45 yıla yaklaşan sanat yaşamında yönetmenliğin yanı sıra yapımcılık, senaristlik ve yazarlık da yaptı.
Yılmaz, Altın Portakal'da rekortmen unvanını altı kez En İyi Yönetmen seçilerek kazandı. Altın Portakal Film Festivali'nde ödül maratonuna, hala hafızalardan silinmeyen 'Keşanlı Ali Destanı' ile 1965'te yılında İkinci Altın Portakal Film Festivali'nde başlayan Atıf Yılmaz, 1972'de Dokuzuncu Altın Portakal'da 'Zulüm', 1976'da 13'üncü Altın Portakal'da 'Selvi Boylum Al Yazmalım', 1984'te 21'inci Altın Portakal'da 'Bir Yudum Sevgi' ve 1986'daki 23'üncü Altın Portakal'da 'Ah Belinda' filmleriyle En İyi Yönetmen ödüllerine sahip oldu.
Altın Portakal'a iki kez mola
1979'da 16'ıncı Altın Portakal Film Festivali, Sansür Kurulu'nun yarışmaya katılan bazı filmleri yasaklayarak, bazı bölümleri kesmek istemesi üzerine tüm yapımcıların festivalden çekilme kararı almaları ve 1980'de de askeri müdahale nedeniyle 17'inci Altın Portakal Film Festivali yapılamıştı.
Sadece iki yıl kesintiye uğrayan festival, 38 yıl boyunca Yeşilçam ve bugünkü Türk sinemasında önemli bir iz bıraktı. Festival, kesintiye uğramasına rağmen, yapılamayan yıllarda dahil edilerek, bu yıl 41 yaşına ulaştı.