400 yıllık hastalığın sırrı çözüldü!

Yale Üniversitesi'nden Prof. Dr. Murat Günel ve ekibi, Türkiye'de Van Gölü çevresindeki 9 ailenin çocuklarında beyin gelişmini engelleyen genetik bozukluğun nedenini tespit etti.

400 yıllık hastalığın sırrı çözüldü!
400 yıllık hastalığın sırrı çözüldü!
GİRİŞ 24.04.2014 19:23 GÜNCELLEME 24.04.2014 20:36
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Damar Cerrahisi Bilim Dalı ve Beyin Genetik Programı Direktörü ve aynı zamanda Beyin Tümörleri Araştırma Grubu Başkanı Murat Günel ve ekibi, Van Gölü çevresindeki dokuz ailenin çocuklarında görülen genetik bir hastalığın nedenini keşfetti.

Genetik üzerine çığır açıcı çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Günel, sonuçları bugün dünyanın en prestijli bilim dergilerinden Cell'de yayımlanan araştırması ve genetik çalışmaların geleceğine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'den özellikle beyin gelişiminde bozukluk olan çocukların genetik temelini tespit etme amacıyla çalıştıklarını kaydeden Günel, genetik şifreleri okuyarak bunların nedenini tespit etmeyi hedeflediklerini söyledi.

Bunun üç amacı olduğunu ifade eden Günel, "Birincisi erken tanı imkanını ortaya çıkarmak. İkincisi biyolojik temel mekanizmaları anlamak. Üçüncüsü de inşallah uzun vadede yeni tedaviler geliştirebilmek" dedi.

Tedavi geliştirebilmek için öncelikle hangi genin veya bölgenin bozuk olduğunun tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Günel, "İnsanın DNA şifresinde 3 milyar harf var. 3 milyar harfin herhangi birindeki bozukluk bu genetik hastalıkları ortaya çıkarabiliyor. Bu samanlıkta iğne aramaya benziyor" diye konuştu.

10 yıldan uzun bir süredir çocukların genetik şifresine bakarak, hangi harfin bozuk olduğunu belirlemeye çalıştıklarını söyleyen Günel, tanının konmasının ardından tedavi imkanlarının araştırıldığını belirtti.

"CLP1 geninde bozukluk tespit ettik"

Murat Günel, çalışmaları sonucunda özellikle Doğu Anadolu'da ortaya çıkan bir bozukluk tespit ettiklerine dikkati çekerek, "Çocuklarda ileri derecede beyin zararı ortaya çıkaran, ALS ve Alzheimer hastalıkları ile ortaklaşa bazı özellikleri olan ve CLP1 genindeki bozukluktan kaynaklanan bir hastalığı ortaya çıkardık. Maalesef bu genin hücrede çok temel bir biyolojik görevi olduğu için şu anda bir tedavi yok ama bulgularımız özellikle doğum öncesi tanı ve önleme imkanlarını sağlayacak" dedi.

Bunun önemli bir buluş olduğunu düşündüğünü vurgulayan Günel, ancak daha nedeninin bulunması gereken birçok bozukluk olduğunu ve bu yöndeki çalışmalara devam edeceklerini anlattı.

CLP1 genindeki bozukluğun doğumdan hemen sonra başladığını, hızlı bir seyir gösterdiğini ve çocuklarda çok ileri bozukluklara yol açan ölümcül bir hastalık olduğunu ifade eden Günel, Türkiye'den Van Gölü çevresindeki dokuz ailede bu sorunun görüldüğünü dile getirdi.

Taşıyıcı anne babalarda bir bozukluk olmadığının altını çizen Günel, akraba evliliğine bağlı olarak ikisi de aynı gende bozukluk bulunan ebeveynlerin çocuklarında iki genin de bozuk gelmesinden dolayı bu hastalığın görüldüğünü söyledi.

400 yıllık geçmişi var

Prof. Dr. Günel, hastalık görülen ailelerin birbirleriyle ilişkili olduklarını bilmediklerini de kaydederek, şunları ifade etti:

"Ancak genetik yapılarında büyük örtüşmeler var. Buna bakarak bu bozukluğun yaklaşık 400 yıl önce yani 1600 yıllarında Osmanlı zamanında ortaya çıktığını düşünüyoruz. Ve bu ortaya çıktıktan sonra o nesilden gelen insanlarda bu hastalık görülüyor. Eğer genin tek kopyasında bir bozukluk varsa herhangi bir bozukluk ortaya çıkmıyor. Fakat aynı bozukluğu olan iki insan evlendiği zaman çocuklarında genin her iki kopyası bozuk olduğu için hastalık ortaya çıkıyor."

Türkiye, genetik olarak sağlıklı

Günel, tüm Türkiye'de beyin hastalıklarına neden olan gen bozukluklarının kataloğunu çıkarmayı amaçladıklarını belirterek, böylece genetik bozuklukların doğum öncesi tanısının konulmasıyla genetik olarak sağlıklı bir topluma ulaşılabilmesini hedeflediklerini dile getirdi.

Bu noktaya ulaşabilmek için Türkiye çapında organize çalışmalar gerektiğini vurgulayan Günel, bunun için daha önce Sağlık Bakanlığı ile görüştüğünü fakat daha fazla desteğe ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Genetik sorunların önceden tespit edilmesinin önemine işaret eden Günel, şöyle konuştu:

"Bundan 10-15 sene sonra tüm yeni doğacak bebeklerin genetik şifresinin okunup hangi hastalıklara yatkın olduklarını anlamak bilim kurgu değil. Bugün bile birçok hastalık riskini belirleyebiliyoruz. Bu, teknolojinin ilerlemesiyle ulaştığımız bir nokta. Tanı dışında tedavi açısından da çok önemli. Örneğin bu teknolojiler sayesinde kişiye özgü kanser tedavileri verebiliyoruz. Bu yaklaşımlar bir gün genetik tedavilerin de temelini oluşturacak ve ileride genetik olarak sağlıklı toplumların oluşmasına zemin hazırlayacak."

Çalışmalar geniş bir ekiple yürütüldü

Murat Günel, çalışmalarının büyük bir kısmının özel bir vakıf olan Gregory M. Kiez ve Mehmet Kutman Vakfı ile NIH Ailesel (Mendelyen) Hastalık fonundan desteklendiğini belirterek, "Eğer 2023 yılında, yani yakın bir gelecekte, genetik olarak sağlıklı bir Türkiye istiyorsak, bu tip çalışmaların devlet tarafından fonlandırılması ve desteklenmeye başlanması gerekir" dedi.

Bu çapta çalışmaların büyük bilimsel ortaklıklar gerektirdiğini söyleyen Prof. Günel, Cell dergisindeki 2 ayrı yayının bu gendeki bozukluğu aynı anda bildirdiğini ve kendi çalışmasında Prof. Joseph Gleeson ve Frank Bass'ın yanı sıra Yale Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ahmet Okay Çağlayan, Kaya Bilguvar ve Caner Cağlar, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Beyhan Tüysüz, Cengiz Yalçınkaya, Hülya Kayserili, Dr. Umut Altınoğlu, Bilge Satkın, Diyarbakır'dan Dr. Fesih Aktar ve Konya'dan Prof. Dr. Hüseyin Caksen'in katkılarını vurguladı.

Günel, diğer çalışmanın ise Baylor Tıp Fakültesinde Dr. Ender Karaca ve Davut Pehlivan tarafından Prof. James Lupski önderliğinde yapıldığını ifade etti.

''Türkiye'de akraba evlilikleri yüzde 25''

Araştırmaya katkı sunan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Cengiz Yalçınkaya da AA'ya yaptığı açıklamada, araştırmanın büyük önem taşıdığını belirtti.

Birçok genin halen sır olduğunu ifade eden Yalçınkaya, klinik ve radyolojik olarak benzerlik gösteren hastaların ve ailelerinin genetik analizini yaparak anormalliğin nerede olduğunu saptamaya çalıştıklarını vurguladı.

Araştırmanın Türkiye açısından önemine dikkati çeken Yalçınkaya, Türkiye'de akraba evliliklerinin yüzde 25 olduğunu ve akraba evliliklerinin birçok genetik hastalığa yol açtığını söyledi.

Anne ve baba sağlıklıyken çocukta gen anormalliklerine rastlanabildiğini belirten Yalçınkaya, Türkiye'de akraba evliliklerinin azaltılması için kampanya başlatılması gerektiğini ifade etti.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 5
  • hüseyin 11 yıl önce Şikayet Et
    BAKIŞIMIZ VE YAŞAYIŞIMIZ İSLAMA GÖRE OLMALIDIR. Mademki elhamdülillah müslümanız öyle ise dinimizi iyi öğrenmeli,doğru öğrenmeli ve RESULULLAH EFENDİMİZ SAV.min nebevi hayatını hayatımıza tatbik etmeye çalışmalıyız.Yemek yerkende,oturup kalkmada,komşulukta,ticarette,evlenmelerde hasılı İSLAM HAYAT NİZAMIDIR.Riayetinde felah,ittibasızlığında acı,ızdırap huzursuzluk vardııır.
    Cevapla
  • Burak SEFA 11 yıl önce Şikayet Et
    Devam 3 ;. Bütün evliliklerde olduğu gibi bilhassa akraba ile olan bir evlilikte kan uyuşmazlığının tespit edilmesinin sıhhî bir tedbir olarak düşünülmesinde büyük fayda vardır. Başta da söylediğimiz gibi yakın akraba ile evlilikte esas itibariyle dinî bir yasaklama yoktur. Sözü edilen sıhhî mahzurlar da muhakkak surette olacak diye bir durum da mevcut değildir. Ancak, çocukta görülebilecek sakatlık ve benzeri hususlar, yabancı kadınla olan evliliğe nispetle akraba evliliklerinde belli bir ölçüde daha fazla müşahede edilmektedir.
    Cevapla
  • Burak SEFA 11 yıl önce Şikayet Et
    Devam ;. İmam-ı Gazali Hazretleri,sünnet ölçüleri içinde evlenecek eşlerde aranan vasıfları sayarken, cinsî duygunun zayıf olacağından dolayı kızın yakın akrabalardan olmamasını da zikreder. "Pek yakınınız olan bir kadınla evlenmeyin; çünkü çocuk zayıf, çelimsiz olur"(Terbiyetü'l-Evlâd, 1: 39; ihya, 2: 42) hadis-i şerifine yer verir. İşte bu mahzur göz önüne alınarak, çok yakın akraba ile evlenilmesi tavsiye edilmemektedir.Yine bu hususta, "Yabancılarla evlenin, yakınlarınızla evlenmeyin"(Kadı Beydâvî. Gâyetü'l-Gusâ, 2: 721) mealindeki hadis de bu hikmetleri nazara vermektedir. Bu meselede ehemmiyetli bir mahzur da, zamanla eşler arasında bir geçimsizlik olduğu takdirde, akrabalar arasında devam etmesi gereken manevî bağların zayıflamaya yüz tutmasıdır. Hadis îmamlarından Deylemî'nin bir rivayetinde, akraba ile evliliğin sıla-i rahim bağlarının kopmasına sebep olacağı bildirilmektedir.
    Cevapla
  • Burak SEFA 11 yıl önce Şikayet Et
    Sevgili Ferhad Dağ kardeşime Cevap. Yorumuna saygı duyarak yanlış yönlendirmeler olmasın diye bu yazıyı kopyalıyorum buraya. Aşağıdaki yazının özetiyle akraba evliliği aile kurumunda sosyal bir koruyucu özelliği taşır ama kaybettirebilirde. Yüce Kitabımız Kur'ân-ı Kerim yakınlık cihetiyle evlenilmesi haram olan kadınları açıklamıştır. Bunlar, kızkardeş, hala, teyze gibi yakın akrabalardır. Bunların dışında kalan amca, dayı, hala ve teyze kızlarıyla evlenmeye ruhsat vermiştir. Peygamber Efendimiz de bu ruhsatı kendisi ve yakınları üzerinde de kullanmıştır. Bilindiği gibi, Peygamberimizin hanımlarından Zeyneb binti Cahş,halasının kızıydı. Ayrıca kendi kızı Hz. Fâtıma'yı amcası oğlu Hz. Ali'ye nikahlamıştı. Dinimizde her ne kadar böyle bir ruhsat mevcutsa da, birtakım irsî ve sıhhî mahzurlarından dolayı bazı hadislerde yakın akraba ile evliliğin tavsiye edilmediğini görmekteyiz.
    Cevapla
  • ferhad dag 11 yıl önce Şikayet Et
    Akraba evliliği: Zararlarının yanında faydalarıda olan bir kurum. Maalesef hastalıkların daha sık oluşmasına sebebiyet versede, akraba evlilikleri sosyal dayanışmayı ve aile bağlarını muhafaza etmede kullanılan bir yöntem. Yabancı evliliklerde aile kurumu, çocuklar, torunlar çok daha fazla yabancılık ve yalnızlık çekmekte, iki nesil sonraki nesil, nereden gelip nereye gittiğini bilmemekte, ailevi huzursuzluklarda birleştirici ve barıştırıcı özelliği olan akrabalık devre dışı kalmakta. iki aileyide tanıyıp aradaki anlaşmazlık veya husumeti gidermeye çalışacak kişi sayısı neredeyse sıfıra inerek, ailelerin dağılmını ve boşanmaları hızlandırmaktadır. Akraba evliliği aile kurumunda sosyal bir koruyucu özelliği taşımaktadır. Hangi rizikoyu öncelleyeceği kişinin kendi kararıdır.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Balıkesir'deki depremde yıkılan binanın sahibi ve müteahhidi hakkında karar verildi
Halit Yukay'ın kaybolmasıyla ilgili çarpıcı detay! Gemide şoke eden izler ortaya çıktı