Türban modası Avrupa'da nasıl çıktı

Dünyaca ünlü pek çok markanın, koleksiyonlarındaki farklı modellerde türbana yer vermesi ilgi uyandırdı. Peki, türbanın Avrupa'ya transferinde Irak Savaşı'nın rolü var mı?

Türban modası Avrupa'da nasıl çıktı
Türban modası Avrupa'da nasıl çıktı
GİRİŞ 17.03.2007 13:50 GÜNCELLEME 17.03.2007 13:50
REYHAN YAZICI (TASARIMCI)

Dünyaca ünlü pek çok markanın, koleksiyonlarındaki farklı modellerde türbana yer vermesi ilgi uyandırdı. Bazı moda akımlarının savaş sırasında yabancı kültürlerden etkilenerek ortaya çıktığı düşünüldüğünde, türbanın Avrupa’ya transferinde Irak Savaşı’nın rolü var mı, sorusu akla geliyor.
Moda her gün yeni bir şeyi öne çıkarıyor. Kimi kez Afrika kabile ikonlarını, kimi kez Sibirya buzlarını, kimi kez de İslam inanışının çok değer verdiği başörtüsünü. Giysiyi tamamlayan ya da farklı bir stile bürüyen aksesuar olan türbana bazı kesimler ‘kültürler arası bir tema’ bazıları ise ‘geçmişin tekrarı’ diyor. Hararetli tartışmalara konu olan türban, son dönemde moda devleri tarafından da kabul gördü. Tüm dünyanın, moda trendlerine yabancı kalmamak için gözlerini kırpmadan takip ettiği New York ve Paris moda haftalarında, pek çok ünlü marka, koleksiyonlarında türbana yer verdi. Ralph Lauren’den Donna Karan’a, Yves Saint Laurent’den Prada’ya birçok markanın yaz koleksiyonunda değişik biçimli türbanlar yer alıyor. Aslında moda tarihine bakılacak olursa (türbanı inançlarından ötürü kullananlar dışında) pek çok kadının yüzyıllardır belli aralıklarla ve farklı bağlama şekilleri ile türbanı kullandığını biliyoruz. Hatta pek çok film yıldızı türbanlı görüntüleriyle hafızalara kazınmış durumda. Napolyon zamanında sosyete kadınların rağbet ettiği, daha sonra Ava Gardner, Rita Hayworth, Marilyn Monroe, Grace Kelly, Audrey Hepburn, Sarah Jessica Parker, Demi Moore, Cameron Diaz tarafından kullanılan eşarplar ya da türbanlar farklı şekillerde severek kullanıldı.

Moda takipçileri beğenileri doğrultusunda türbanı ya da o senenin trendi başka bir stili rahatlıkla kullanıp sezon bitince yeni bir trende geçiş yapıyor. Ama bazı kadınların aksesuar, bazı kadınların ise dini inançları doğrultusunda kullandıkları eşarplar arasında aslında çok belirgin farklar mevcut. Bunu görmezlikten gelmek ve tüm eşarp kullanımlarına moda gözü ile bakmak doğru bir tavır olmaz.

Lonchamp, Dior, Yves Saint Laurent, Pierre Cardin gibi markalar aslında senelerdir koleksiyonlarına eşarpları dahil ediyorlar. Başörtüsü olarak kullanılan eşarbın kimi zaman boyun fuları, saç bandı, saç aksesuarı (saçların görünme kaygısı yaşanmadan kullanımı), şapka ya da çanta aksesuarı olarak kullanıldığını görüyoruz. Hayvan figürlü olanlar aksesuar olarak kullanılırken, başörtüsü olarak tercih edilmemesi, aradaki farkın moda ile ne derece ilgili olduğunu gözler önüne seriyor.

Moda akımlarının savaş dönemlerinde gidilen ülkelerden dünyaya yayıldığını düşünecek olursak, kim bilir belki de türban modasını Avrupa’ya Irak savaşının benimsettiğini söyleyebiliriz. Tıpkı kravatın Fransızlara savaş sırasında Hırvatlar tarafından benimsetildiği gibi. Ava Gardner, Rita Hayworth, Marilyn Monroe, Grace Kelly Audrey Hepburn’ün türbanı kullandıkları dönem, Hindistan’ın İngiltere’nin sömürgesi olduğu zamanlara rastlıyor. Zaten adı geçen sanatçıların oynadığı filmlerin çoğu Hindistan’da geçiyor. Tabii ki bu modaya ekonomik açıdan bakmak da mümkün. Ticari pastada büyük bir dilime sahip olan eşarp üretimi ve satışı, Avrupalı modacıların türbanı moda ikonu haline getirmek istemelerinin nedenlerinden biri olabilir.

Podyumlar türbanı yeni keşfededursun o her zaman kadının en anlamlı giysisi olmayı sürdürecek. Fakat merak edilen soru şu: “Acaba türban modası da engellemeye uğrayacak mı?” Dünya moda otoritelerinin ve modayı koşulsuz takip eden başörtüsü karşıtı bayanların bu trend karşısındaki tavrının ne olacağını doğrusu herkes merak ediyor.

Her coğrafyaya uygun başörtüler

Her bölgenin kendi alışkanlıkları, mevsim şartları ve ten renklerine göre farklılık gösteren eşarp tasarımları iyi giyinmeyi seven kadınlara cazibe katıyor. Konya, Kayseri gibi illerimizde daha büyük boy eşarpların, doğu illerimizde ten renginin esmer olmasından dolayı daha canlı ve açık renklerin, Karadeniz bölgesinde daha pastel renklerin, İstanbul ve çevresinde ise daha küçük boy diye adlandırılan 90x90 boyutlarındaki eşarpların kullanılması bu yüzden. Eşarp üretiminin çoğunluğunun ipek olmasına rağmen genç kesimin polyester eşarp talebi de göz ardı edilmiyor.

Gül ve lavanta kokulu eşarplar

Dünyaca ünlü markalar ister eşarp pastasından büyük bir dilim almak için türban modasına yön versin, isterse kültürler arası etkileşimden referans alsınlar, görünen o ki, eşarp kadınlar için vazgeçilmez. Zarafetin ve feminenliğin en naif göstergesi eşarplar, renkleri ve desenleri ile her sezon kadınların baştacı olmayı sürdürüyor. Ülkemizde eşarp modası Aker’le takip ediliyor. Aker yeni çıkardığı gül ve lavanta kokulu eşarplarla bir ilke daha imza attı. Yıkandığında dahi yok olmayan bu hafif ve hoş koku temizlik hissi veriyor. Bu yıl, çiçek desenlerinin ağırlıkta olduğu koleksiyonda, retro, grafik, etnik ve Osmanlı desenlerine yer verilmiş. Pastel renkler baharı müjdeliyor. Pembe, sarı, lila, mavi, turkuaz, toprak tonları, yeşil, bej tonları ve modası asla geçmeyen siyah-beyaz renkler farklı desenlerle başlara taç olmaya hazır. Bunun yanında kırmızı, turkuaz ve simler de yaz aylarındaki davetlerde kullanılmak üzere eşarplara ilham vermiş. Zarifliği tam anlamı ile ifade eden düz renk eşarplar ise hemen her renkte koleksiyona dahil edilmiş. Her ten rengi ile uyum sağlayacak çeşitlilikte eşarp da mevcut. Ten ile direkt teması olan eşarplarda asla kanserojen madde içeren ürünler kullanılmıyor.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Milyonlarca araç sahibini ilgilendiren emsal karar! Ücret iade edildi
Balıkesir'de 6.1 büyüklüğünde deprem! Bölgede son gelişmeler