'Fatıma'nın Eli' insanı musibetten korur mu?

Günümüzde kullanılan ve din büyüklerine ait olduğu düşünülen bazı simgelerin musibetlere karşı koruduğuna inanılıyor. Alimlere göre bu davranış insanı şirke kadar götürebiliyor..

'Fatıma'nın Eli'  insanı musibetten korur mu?
'Fatıma'nın Eli' insanı musibetten korur mu?
GİRİŞ 14.01.2011 13:24 GÜNCELLEME 14.01.2011 13:24
Bu Habere 11 Yorum Yapılmış


Çeşitli takı, çanta, giysi, yastık kılıfı, koltuk örtüsü tasarımlarında görmeye alışık olmadığımız bir simge var. El şeklinde, ortasında göz resmi bulunan simgeye 'Fatıma'nın Eli' adı veriliyor. Bu eşyaları satanlar ve kullananlar; simgenin musibetlerden koruduğuna inanıyor. İlahiyatçılar ise bu tür simgelerin dinî hiçbir önem taşımadığını söylüyor.
 
Son zamanlarda farklı aksesuarların üzerinde bir simge gözümüze çarpıyor. Orta parmakları aynı uzunlukta, başparmak ve serçe parmağı birbirine simetrik ve farklı yönlere bakan, ortasında bir göz figürü bulunan aşağıya dönük el şeklinde bir simge. Buna, 'Fatıma'nın Eli' deniyor. Özellikle kolye, küpe, yüzük, künye gibi çeşitli takılarda, çantalarda, giysilerde, yastık kılıflarında, koltuk örtülerinde gördüğümüz simgeye dinî önem atfediliyor. Sadakati ve sabrı temsil ettiğine ve musibetlerden koruduğuna inanılıyor. İlahiyatçılar ise bu tür simgelerin bidat ve hurafeden ibaret olduğunu belirtiyor.

İlahiyatçılar, 'Hz. Fatıma'nın Eli' diye simgeleştirilen şeklin esasen hadis kaynaklarından Tirmizi'nin Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde geçen, ehl-i kisa (örtü ehli) hadisi diye bilinen rivayete dayandığını ifade ediyor. Rivayet şöyle: Hz. Peygamber (sas)'in hanımlarından biri olan Ümmü Seleme'nin anlattığına göre bir gün Hz. Peygamber, Ümmü Seleme annemizin evindeyken, Hz. Fatıma elinde bir kap çorbayla gelir ve Efendimiz'in yanına girer.

Hz. Peygamber, 'Eşini ve iki oğlunu çağır!' der; bunun üzerine Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gelir. Hep beraber o çorbayı içerler. Bu rivayeti bize aktaran Ümmü Seleme annemiz, odada namaz kılarken, Allah Teâlâ'nın "Ey ehl-i beyt! Allah sizden günahları gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." (Ahzab, 32/33) ayeti iner. Bunun üzerine Hz. Peygamber o esnada üzerinde oturmuş olduğu Hayber dokuması örtünün artan bölümünü o dört kişinin üzerine bürür. Elini dışarı çıkarıp semaya çevirir ve iki defa "Allah'ım! Bunlar benim Ehl-i Beyt'im ve yakınlarımdır. Onlardan günahları gider ve onları tertemiz kıl!" diye dua eder. Ümmü Seleme annemiz bunun üzerine başını odanın kapısından uzatarak, "Ben de sizlerle beraber miyim ya Resulallah?" deyince, Hz. Peygamber'in "Sen hayır üzerinesin, sen hayır üzerinesin!" dediğini nakleder.

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Suat Cebeci, "Fatıma'nın Eli" sembolünün, hayır ve bereket getireceği inancıyla kullanılmasının dinimiz ve inancımız açısından doğru olmadığını söylüyor. Cebeci'ye göre, bu tür sembollere uğur, uğursuzluk gibi anlamlar yükleyerek beklentiye girmek putperestliği çağrıştıran bir iman zafiyetine işaret ediyor. Cebeci, Hz. Peygamber'in canlı, cansız herhangi bir varlığa uğur veya uğursuzluk atfedilmesini yasaklayarak bunların şirke götürecek bir yol olduğuna dikkat çektiğini vurguluyor.

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Doğan Kaplan, 'Fatıma'nın Eli' ismiyle yayılan simgenin yukarıdaki hadisle ilgili olduğunu anlatıyor. Kaplan'a göre, Hz. Peygamber'in kendisiyle beraber beş kişinin üstünü örtmesi kaynaklarda 'ehl-i kisa' ya da 'ehl-i aba' yani 'örtü ehli' olarak geçiyor. Ve zamanla örtü ehli, 'pençe-i âl-i aba' şekline dönüşüyor. Pençe 'beş' anlamına geliyor ve bir elin beş parmağı anlamında kullanılıyor. Pençenin beş kişisi tasavvufi eserlerde; Hz. Peygamber, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i temsil ediyor. Özellikle Alevi-Bektaşi kültüründe bir eli simgeleyen pençe her bir parmakta bu beş kişinin adı yer alarak kullanılıyor.

Doğan Kaplan, "Öyle anlaşılıyor ki Hz. Fatıma'ya duyulan aşırı sevgi sonucu 'pençe-i âl-i aba anlayışı' tüccarların da katkısıyla maddi gelire çevrilmiş ve bidatleştirilmiş." diyor. Kaplan'a göre ne Şii kültüründe ne de Alevilik-Bektaşilik anlayışında bugün kullanıldığı gibi bir nazardan koruma, keramet vb. şeyler bu pençeye atfedilmemiştir. Bu son zamanlarda ortaya atılmış bir bidattir.

Hz. Fatıma'nın hayatı örnek alınmalı

Doğan Kaplan, "Fatıma'nın Eli" gibi sembollerde keramet aramak yerine onun yaşadıklarını, mücadelesini ve çektiği sıkıntıları öğrenip hayatının örnek alınmasını tavsiye ediyor. Zira Hz. Fatıma, hem erken yaşta annesini kaybetmiş hem de "babasının annesi" lakabını almış bir şahsiyet. Bu sebeple Hz. Peygamber, mübarek kızını çok sevmiş, yanına her geldiğinde onu ayağa kalkarak karşılamış ve ona ayrı bir değer vermiştir.

Suat Cebeci, Peygamberimiz de dâhil olmak üzere dinî yönden mübarek ve saygın kişileri sembollerle anmamamız, onların herhangi bir uzvunu sembol olarak kullanmamamız gerektiğini ifade ediyor. Cebeci'ye göre Hz. Fatıma'ya karşı saygı ve sevgimizi içimizde yaşatmalı ve dünyada onun bir sembolüne sarılmak yerine, ahirette şefaatini ummalıyız.
 

ZAMAN

YORUMLAR 11
  • Seher 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah'tan başka bir varlıktan, hem de insanların kendi elleriyle ürettiği bir nesneden medet ummak için zeka ve dini bilgiden yoksun olmak lazım. Yazı sahibi ve burada gördüğüm aklı başında yorum sahiplerinin Allah ecrini versin.
    Cevapla
  • erhan ay 14 yıl önce Şikayet Et
    batil inanclarin dinde yeri yoktur. islam toplumu mensubu insanlar yani müslümanim diyen insanlar dini vecibelerini bilmedigi icin bazi batil inanclari dine ait olarak görüyor ey müslümanlar kurani kerimi okuyup anlayin o zaman cevrendeki cahilleri daha iyi farkedersin kuranikerimi okuyun manasi ile sonrada cevrenizdeki olaylari insanlarla politikacilarla memur ile hocalar ile bakip gözlemleyin ve yasantilarini kurani kerimle kiyaslayin ozaman kim seytani kim rahmani anlarsiniz kuranikerim okuyun cahillikten kurtulun insanligin rehberidir
    Cevapla
  • Ali Gel 14 yıl önce Şikayet Et
    Devamı. Bu tür simgeler taşıyan ve buna inananlar Allaha şirk koşmuş olacaktır. Yok ben buna inanmıyorum sadece süs için taşıyorum diyenlere gelince : Siz süs için Haç da taşır mısınız?
    Cevapla
  • Mehmet 14 yıl önce Şikayet Et
    TILSIM VE MUSKA BİR DEĞİL. Abdullah bin Ömer Peygamberden sav şöyle rivayet etmiştir: Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desinAllahın gazab ve azabından ve kullarının şerrinden, şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan Allahın sözlerine sığınırım" O zaman, hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah bin Amr onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir, temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı.EBU DAVUD NESAİ TİRMİZİ.Tılsım hakkında da bilgiye sahip değilim.
    Cevapla
  • Ali Gel 14 yıl önce Şikayet Et
    PUTPERESTLİK ! ! !. Bu tür şeyler putperestliğin uzantılarıdır. Nazar boncuğu, muska hatta cevşen... Resulullah (S.A.V) ne zaman muska, ne zaman cevşen takmış. Şimdi hemen birileri yerlerinden fırlayacak. Cevşende ayet yazıyor, dua yazıyor gibi zımbırtıları dile getirecekler. O zaman tak Kuran-ı Kerimi Nükleer füze bile dokunamasın sana.... Unutmayın ki mekkeli müşrikler de putlara gösterdikleri ehemmiyetin sadece onları Allaha yaklaştırmasından kaynaklandığını söylüyorlardı. Sen büyünün içine Ayet yazsan bu caiz olur mu?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Suriye ordusu yola çıktı! İsrail'den müdahale çağrısı
İsrail'deki tarihi yangın artarak devam ediyor: Tüm dünyadan yardım istediler!