İÜ'de yargıya taşınan kopya skandalı

İstanbul Üniversitesi’nde yardımcı doçentlik sınavında yaşanan kopya iddiası yargıya taşındı. Sınava giren Doç. bilgi edinmeye kalkınca bakın nelerle karşılaştı

İÜ'de yargıya taşınan kopya skandalı
İÜ'de yargıya taşınan kopya skandalı
GİRİŞ 06.02.2009 10:40 GÜNCELLEME 06.02.2009 10:40
Bu Habere 13 Yorum Yapılmış

Seyhan Sevinç'in haberi

İstanbul Üniversitesi'nde yardımcı doçentlik kadro sınavında yaşanan kopya iddiası şok etkisi yarattı. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'nde yaşanan skandal yargıya taşındı. YÖK ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne de şikayet edilen kopya iddiası Doç. Dr. Bilal Gökkır'ın, Bilgi Edinme Hakkı çerçevesinde yaptığı başvuru üzerine ortaya çıktı.

Üniversitede şok etkisi yaratan olay şöyle gerçekleşti: İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'ndeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü'nde açık bulunan 2 yardımcı doçentlik kadrosu için sınav açtı.

Bu kadroya 3 ayrı aday başvuruda bulundu. Geçtiğimiz Aralık ayının 24'ünde İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Cafer Sadık Yaran'ın denetiminde yapılan İngilizce dil sınavında Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk, Dr. Z. Şeyma Arslan ve Doç. Dr. Bilal Gökkır'a, daha önce İngilizce'den Türkçe'ye çevrilmiş bir metin verildi ve bunun İngilizce'ye çevrilmesi istendi.

Sınava giren adaylara verilen metin Didem Nasman'ın Türkçe'ye çevirdiği John M. Hull'a ait akademik İngilizce ile yazılmış bir metindi.

Kopya şoku
Sınavdan 15 gün sonra, 13 Ocak'ta Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk ile Dr. Z. Şeyma Arslan, sınav sonuçları ve juri üyesi raporları dikkate alınarak Yardımcı Doçentlik kadrosuna atandı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak da son görev günü olan 16 Ocak'ta bu iki atamayı onayladı.

Yüksek lisans ve doktarasını İngiltere'de Manchester Üniversitesi'nde yapan Doç. Dr. Bilal Gökkır ise açıkta bırakıldı.

Kadroya atanan iki adaydan daha güçlü bir akademik geçmişe sahip olduğunu iddia eden Gökkır, bu sonuç karşısında şok oldu. Gökkır, 19 Ocak'ta İstanbul Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Bölümü'ne, Bilgi Edinme Yasası kapsamında başvurarak, sınav kağıtları ve juri değerlendirme raporlarını istedi.

Gökkır'a, hem kendisinin hem de Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk ile Dr. Z. Şeyma Arslan'ın sınav kağıtları ve onlar hakkında tutulan juri raporları verildi.

Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk ve Dr. Z. Şeyma Arslan'ın sınav kağıtlarını inceleyen Gökkır, kendilerine sorulan metnin orjinalini kütaphaneden bulup sınav kağıtlarıyla karşılaştırınca gördükleri karşısında gözlerine inanamadı. Dr. Z. Şeyma Arslan'ın sınavda Türkçe çevirisinden İngilizce'ye çevirdiği metin, yazının İngilizce'deki orjinal haliyle bire bir aynıydı.

Doç. Dr. Bilal Gökkır, Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk'ün ise çeviriyi yaparken, "orjinal metinden sözcük, ifade ve tümce aşırdığını" iddia etti.

Juri raporu tartışmalı mı?
Gökkır ikinci şoku da kendileri hakkında tutulan juri raporlarını incelerken yaşadı. Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Yönetim Kurulu, sınava giren adayların akademik yeterliliklerini değerlendirmek için İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitim Anabilim Dalından Prof. Dr. Fahri Kayadibi, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Okuyan'ı juri olarak atamıştı.

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı ile Prof. Dr. Fahri Kayadibi, hakkında olumlu rapor verdikleri Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk'ün "hakemli olmayan makalelerini hakemli dergilerde yayınlanmış gibi" gösterdi.

Ayrıca Bayraklı ve Kayadibi, atamayı kolaylaştırmak için Aslantürk'ün farklı isimlerle iki kez basılan (Bir kez Yasin-i Şerif Tefsiri-Hızır Bey Çelebi; bir kez de Hızır Bey Çelebi-Yasin-i Şerif Tefsiri olarak basıldı) kitabını, iki ayrı kitapmış gibi gösterdi. Ve bu ikili bu şekilde Aslantürk hakkında "olumlu rapor" verdi.

Buna karşılık Prof. Bayraklı ve Prof. Kayadibi, yurtdışı ve yurtiçi hakemli dergilerde yayınlanan ve uluslararası indekslere giren 8 ayrı makalesi olan Doç. Dr. Gökkır hakkında ise olumsuz rapor bildirdi. Prof. Bayraklı ile Prof. Kayadibi'nin Gökkır hakkında yazdıkları juri raporunun ikisinin de benzer ifadeler içerdiği görüldü.

Bu arada Bayraklı ve Kayadibi, hakkında olumlu rapor verdikleri diğer isim olan Dr. Z. Şeyma Arslan'ın da daha önce yüksek lisans ve doktorada tez danışmanı ve tez savunma jurisinde bulunmuşlardı.

Dava açtı
Süleyman Demirel Üniversitesi öğretim görevlisi olan Doç. Dr. Bilal Gökkır, kopya iddiası ve tartışmalı olduğunu öne sürdüğü juri raporu ile ilgili detaylı bir dosya hazırlayarak, "kurum sorumluları ve adaylar hakkında ivedilikle soruşturma açılması ve atama kararlarının bozularak, yeni atama jurisi oluşturulması ve atama sürecinin yeniden başlatılması" istemiyle dava açtı.

İstanbul İdare Mahkamesi'nde dava başvurusunda bulunan Gökkır ayrıca YÖK'e ve İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne de şikayette bulundu.

"Kriter bilimsellik olmalı"
Gökkır, "Türkiye'nin, dünyadaki ilk 500 üniversitesi arasında yer alan tek üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi bunu haketmiyor. Burası bir bilim yuvasıdır. Ve bilim adamları ile ilgili atamalarda kriter sadece bilimsel yeterlilik olmalıdır. Ama maalesef çekilen kopya ve juri üyesinin bilimsel kriterlere uymayan raporları ortada... Bunlar çok üzücü. İstanbul Üniversitesi bunu haketmiyor" dedi.

İddiaları yanıtladı
Juri üyesi İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fahri Kayadibi, iddialarla ilgili VATAN'a yaptığı açıklamada, "İddialar gerçeği yansıtmıyor. Ben sınava giren her üç aday hakkında da olumlu rapor verdim. Her üçü hakkında da, 'Yardımcı Doçentliğe atanmaları uygundur' yönünde görüş bildirdim. Hangisinin atandığını da bilmiyorum" dedi. Dr. Ayşe Hümeyra Aslantürk'ün, hakemli dergilerde yayınlanmayan makalelerini yayınlanmış gibi gösterdiği iddiası üzerine de Kayadibi, "O arkadaşın o kadar çok makalesi var ki... Bunların yarısını bile kabul etsen yeterlidir" dedi. Kayadibi, hazırladığı raporun Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı'nın raporuyla benzerlik taşıdığına ilişkin olarak da, "Benzer olabilir. Bunda bir tuhaflık yok" dedi. Dr. Z. Şeyma Arslan'ın doktora tez danışma jurisinde yer aldığına ilişkin iddaya ise, "O kadar çok juride bulundum ki... Hatırlamıyorum" diye karşılık verdi.

KAYNAK: VATAN
YORUMLAR 13
  • Selahattin iptaş 15 yıl önce Şikayet Et
    Çok sıradan bir olay. Değerli yorumcular, bu kadar gürültü yapmanıza hiç gerek yok. Ülkemizde bu tip olaylar çok çok normaldir. Her üniversitede buna benzer, onlarca örnek vardır. Anadolu'daki üniversitelerde çete organizasyonlarına dahil olan ve hiç bir özelliği olmayan onlarca insan öğretim üyesi yapılmıştır. Hatta kamyon şöförleri bile (bu ifade şöförlere hakaret için yazılmamıştır) öğretim üyesi olmuştur. Örneğin, 1 yard. doç'un dili fransızca, ingilizceden sınava giriyor. Ve 100 alıyor.
    Cevapla
  • Zeynep Ay 15 yıl önce Şikayet Et
    Bu haber nedenAydin Dogan medyasina servis edildi. Hali hazirda docent olan birisi Yrd. Doc. luga bsvuruyor. Alinmayinca haksizlik iddiasiyla yargiya gidiyor. Yargiya gitmesi tamam. Ortada haksizlik varsa hakkini aramasi lazim. AMa neden daha yargiya bile tam olay havale etmeden Aydin Dogan medyasina gidip insanlari karalamaya calisiyor. Ben de yurt disinda doktora yaptim. Yurt disinda doktora yapmis olmaktan dolayi kendisini mukemmel mi goruyor bu arkadas. Eger gercekten hakli olsaydi yargi surei baslamadan haberi gidip GUVENILMEYEN medyaya servis etmezdi.
    Cevapla
  • mehmet arif ak 15 yıl önce Şikayet Et
    bilim yuvalarımızın hali. Her işte torpil ve adam kayırmacılık var. Fakat en alâları üniversitlerde yapılıyor. Personel listelerine bir göz atarsanız bir sürü soyismi ortak kişiler görürsünüz. Üniversiteler aile çiftliklerine dönmüş durumda adamın, eşi, çocuğu, kardeşi, torunu, gelini, kuzeni, yengesi... sülalece aynı üniversitenin kadrolu personeli. Kaçının gerçekten hakederek o kadroyu aldğı şüpheli. Yeni mezun binlerce pırıl pırıl gençler işsizken, dinazor tayfası ve sülalesi üniversitelerde çöreklenmiş durumda.
    Cevapla
  • Adem Basharman 15 yıl önce Şikayet Et
    Demek Bilgi Edinme Hakkınızı kullanmanız gerekirmiş.. Demek Bilgi Edinme Hakkınızı kullanmanız gerekirmiş beyler. Helal Olsun. Cesurca bir tavır. Anladığım kadarıyla bu Mesut Parlak dönemi bir icraata benziyor. Eminim yeni Rektör Prof. Yunus Söylet Bey bu tür haksızlıkları ve üçkağıtları yutmaz. Yetişmiş insanlara sahip çıkar. Ayrıca adı karışanlardan bir kısım profları ETİK çalışmaları ile hatırlar gibiyim.-)) Maalesef bir kısmı da ekranlar da bizlere vatan millet keserlerdi, özellikle malum süreçte popüler idiler. Üniversite çiftlik değil anlamaları gerekir
    Cevapla
  • muhammed talay 15 yıl önce Şikayet Et
    sakin olun. ya kardeşim bu tür şeyler türkiyede her zaman oluyor. Özellikle de diyanet içinde o kadar kopya rant ve torpil var ki... En azından arkadaş akıllılık etmiş de hakkını aramış. Darısı haksızlığa uğrayan ve uyuyanlara. Sonuçta bizdeki din işleri sütten çıkmış ak kaşık değil yani. Özellikle bu İÜ'de dönen olayların ergenekondan daha karışık olduğuna inanıyorum. ve tüm bunların çoğunun da "Atatürkçü'yüm ben" "Atatürk'e saldırıyorlar" kalkanı altında yapıldgna inanıyorum maalesef. Keşke Atam bunları görseydin..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Uzaylılar neden bizimle iletişime geçmiyor? Bilim adamları açıkladı...
Hiçbirinin haberi yok! Gençlere 'önden kredi'