Bir ev dolusu yoksul insandılar....

File benzetilen büyükbabalarıyla beraber yaşayan ailenin gözünden dünyaya bakışı anlatan eser, İtalyan 'yoksulluk edebiyatı'nın ağır örneklerinden.

Bir ev dolusu yoksul insandılar....
Bir ev dolusu yoksul insandılar....
GİRİŞ 31.05.2011 23:59 GÜNCELLEME 31.05.2011 23:59

Ali Bulunmaz'ın kritiği

Elio Vittorini denince akla ilk olarak Sicilya Konuşmaları'nın gelmesi doğal. Çünkü bu kitap, Vittorini'nin ustalık yapıtı. Silvestro'nun Sicilya'ya yaptığı seyahati anlattığı Sicilya Konuşmaları, derin ruhsal çözümlemelerin yanı sıra Vittorini'nin geleneksel roman yazım tekniğini terk ettiğini muştular. Beri taraftan romanın, İtalyan 'yoksulluk edebiyatı'nın özgün örneklerinin en başında konumlandırıldığını da söylemeliyiz.

Sicilyalı ve yoksul çocukluğuna, kesintisiz yolculukları da ekleyen Vittorini'nin yazarlığa Floransa'da başlaması ilginç bir not olarak kayıtlara geçer. Her ne kadar yazarlığa doğduğu şehirden uzakta adım atsa da Vittorini'nin neredeyse bütün yapıtlarında doğduğu yerden izler bulunur.

1947'de yayımlanan (özgün adı Il Sempione strizza l'occhio al Frejus-Semplon, Frejus'e Göz Kırpıyor olan) ve Fil adıyla Türkçeye çevrilen kitap, evrensel sorunlara değinen bir özelliğe sahip.

FİL BÜYÜKBABA

FilVittorini'nin en sevdiği yapıtı olarak bilinen Fil, bir öykü anlatmanın ötesine geçerken insanın dertlerini; yoksulluğunu ve yoksunluğunu şiirsel biçemle ele almasıyla dikkati çekiyor. Vittorini'nin 'bir ev dolusu insandık' diye başladığı ama bir dünya dolusu insana değen bir roman.

Yazarın kapıyı açarken söylediği 'bir ev dolusu insandık' cümlesinden çekip çıkarılacak bir kişi varsa, o da file benzetilen büyükbaba. Oturup kaldığı için mi, eski günlere atfen mi yoksa sadece görüntüsü yüzünden mi? Büyükbaba neden file benzetiliyor: 'Annem büyükbabaya bizim bilmediğimiz bir mutluluğu tattığı için mi fil diyordu, yoksa bambaşka bir sebepten ötürü mü? Öyleyse bu sebep neydi?' Burada görünüşle beraber, güce yapılan bir gönderme söz konusu. Tünel inşaatında çalışmış, önünde hiçbir engelin duramadığı başarılı bir adam.

Büyükbabaya 'fil' diyen annenin pek çok duyguyla bu benzetmeye başvurduğu dikkatten kaçmıyor: Sevgi, övgü, sövgü, sitem; 'ayakaltında bir yığın gibi duran', evdeki yokluk içinde 'çok yiyen' ve 'hayata karşı umursamaz ve sert' duruşuyla fil adam.

Benzetmenin bam teli bu sanki: Fil gibi büyük, güçlü ve sert bir insan; dolayısıyla onun payına düşenin haddi hesabı yok, bir köşede sessizce otursa da böyle bu. Ona 'fil' diyen anne, ne olursa olsun bundan bazen gizli bazen açıktan haz duyuyor. Öte tarafta ise küçük ve her ne yapsa burun kıvrılan bir adam, kocası bulunuyor. Vittorini, bu ikisi arasında çok sert bir karşılaştırma yapıyor: 'Dev'in yanında küçük adam!

DAVETSİZ MİSAFİR

Eve gelen konuk (Katransurat), pek çok eski ve yeni defterin ortalığa saçılmasını sağlarken büyükbabanın geçmişteki şaşaalı günlerinin anlatıldığı, tuhaf neşeli bir atmosfer yaratır romanda. 'Bir ev dolusu insanın' hayatına giren beklenmedik misafir de denebilir ona: Her zamankinden zengin (en azından öyle olduğu varsayılan) bir sofra ve varsıl bir sohbet:

'Bundan sonra ne olursa olsun gam yemem. Hayatımda bir kerecik olsun iyi insanlarla oturup sıcacık kestane kebap yemiş, şarap içmiş olacağım ya; hayatımın en büyük olayı olacak bu.'

Konuk Katransurat, başta anne olmak üzere, evin tüm sakinlerinin büyükbabaya daha önce denemediği bir açıdan bakmasını da sağlar; bunu filin öyle dikkat edilmeyen niteliklerini anlatarak başarır: Sabrından, ılımlılığından ve öfkesinden bahseder. Kestane kebabın, şarabın ve konuşmanın neşesi de tüm bu olup bitene eşlik eder.

Kesif bir yoksulluk ortamında konukla canlanan evde, büyükbabaya atfedilen fil benzetmesi, fillerin bilgeliğiyle birlikte eşelenir. Öleceğini anladığında hiçbir zaman neresi olduğunu tam bilmediği mezarlığını arıyor filler. Büyükbabanın suskunluğu ve durgunluğu böylesine bir arayış mı? Kim bilir? Belki asıl arayış, giyinerek evden ağır ağır çıkmasıyla başlar. Vittorini'nin dediği gibi romandan herhangi bir hisse çıkarma niyetinde olan, bu anlamda istediği yola sapabilir.

Vittorini'nin, roman boyunca bir an bile eksik etmediği yoksulluk vurgusuna rağmen, alttan alta zengin bir metin bulunuyor. Bu, karşılıklı konuşmaların satır aralarında çok rahat biçimde seçilebiliyor.

Ancak kuşkusuz en önemli zenginlik, bir tiyatro oyununda neredeyse hiç repliği olmadan sahnede oturan ama hayli ağırlıklı bir role sahip büyükbaba; hemen herkesin dilinde ve merak edilen kişi.

Vittorini'nin kaleme aldığı incecik roman Fil, buradan bakıldığında gerçekten bir fil gibi hem de filin tüm nitelikleri kadar ağır'

(Cumhuriyet Kitap)

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden teknik şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Süleymaniye'deki saldırı! Dışişleri Bakanlığı Türk vatandaşları için devreye girdi
Kuduz riskli temas sayısında korkunç rakamlar: Son 15 yılda 4 milyon kişiye yaklaştı!