Talimatı ben verdim alacaksanız beni alın

Başbakan Erdoğan, MİT kriziyle ilgili ikinci defa açık ve net konuştu. Daha önce "sır küpüm yedirmem" dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın soruşturulmak istendiği Oslo görüşmelerinin talimatını kendisinin verdiğini açıklayan Başbakan, "Alacaksanız beni alın" dedi. Erdoğan'ın geceyarısı yaptığı bu çıkış özellikle sosyal medyada geniş yankı buldu.

Talimatı ben verdim alacaksanız beni alın
Talimatı ben verdim alacaksanız beni alın
GİRİŞ 07.06.2012 07:43 GÜNCELLEME 07.06.2012 09:25
Bu Habere 29 Yorum Yapılmış

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün akşam a haber'de konuk olduğu "Gündem Özel" programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP ile Kürt sorunu ortaklığı, Uludere olayı, 250. maddenin değiştirilmesi ve Başkanlık sistemine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Erdoğan'ın MİT krizine ilişkin sözleri ise geceye damga vurdu.

Daha önce "MİT benim sır küpüm, Hakan Fidan'ı yedirmem" diyerek müsteşarının soruşturalamayacağına vurgu yapan Başbakan dün gece ise Fidan'ın suçlanmak istediği Osla görüşmelerine kendisinin talimatıyla gittiğinin altını çizerek, "Eğer bir başbakan olarak direkt bana bağlı olan müsteşarıma ben sahip çıkmazsam, çünkü ona talimatı veren benim, ha eğer alacaksanız o zaman beni alın. Onu değil. Çünkü talimatı veren benim. Talimat verilen alınmaz." dedi. Erdoğan'ın bu sözleri sosyal medyada geniş yankı bulurken, bazı gazetelerin gece yarısı baskısına yetiştirilerek başlığa çekildi. İnternet haber sitelerinin bir çoğu da manşetlerini "Alacaksanız beni alın" sözleri üzerinden attı.

Başbakan konuya ilişkin şunları söyledi:

Devletin işleyişine çomak sokulur

Bu sürecin içerisinde en çok bunun tartışılmaya başlanmasının sebebi özellikle MİT Müsteşarımızın Başbakanlık'ın iznine tabi olmasına rağmen bazı gazetelerde çıkan haberler sebebiyle şüpheli sıfatıyla müsteşarın çağrılması üzerine başlayan bir süreç... Tabii bu gerçekten kabul edilebilir bir yaklaşım tarzı değildir. Burada yargı tamamıyla her şeyi bir kenara koyup, hatta yasayı bir kenara koymak suretiyle yürütme alanına da girme gibi bir adımı atmış oldu. Çünkü hangi şartlarda siz MİT Müsteşarını dinleyebilirsiniz, çağırabilirsiniz, bunlar belli. Ama burada MİT Müsteşarı ile ilgili şüpheli sıfatıyla, tanık olarak çağırmıyorsunuz, şüpheli sıfatıyla çağırdığınız zaman burada her şey alt üst oluyor. Bir defa devletin işleyişine burada bir çomak sokuluyor.

Hayatlarını ortaya koyuyorlar

Olay bazı gazetelerde çıktığı gibi, 'yok Oslo'da şu olmuş, bu olmuş' bunlarsa bir defa benim müsteşarım, yanında giden arkadaşları, kimseye böyle bir taviz vermek, yazı vermek, böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Orada konuşulanları eğer yazılı ifadeler, veyahut da bölücü terör örgütlerinin yayın organlarında çıkmış olan haberleri kalkıp da müsteşarıma yıkmaya kalkarsanız, onun üzerinden müsteşarımı yargılarsanız bunu bizim kabul etmemiz hiç mümkün değil. Çünkü onlar hayatlarını koyuyorlar bu işe. Benim MİT Müsteşarım kalkıp Ada'ya bile  gittiği zaman yani bir şey için gidiyor. Terörle mücadelede acaba biz ne yapabiliriz, nereden terörle mücadele noktasında daha faydalı adımlar atabiliriz? Bu arkadaşlarımız bunun mücadelesini veriyor. Bu sadece Sayın Fidan döneminde değil. Ben ilk defa Emre Bey ile bu süreci başlattım. O da gitti, geldi. Emre Bey de yardımcısı konumundaki hanımefendi de bu süreci beraber yaşadılar.''

''Çizmeyi aşan olay...''

Dünyanın her yerinde bunun böyle olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Burada da böyle olunca bu iyice çizmeyi aşan bir şey oldu. Eğer bir başbakan olarak direkt bana bağlı olan müsteşarıma ben sahip çıkmazsam, çünkü ona talimatı veren benim, ha eğer alacaksanız o zaman beni alın. Onu değil. Çünkü talimatı veren benim. Talimat verilen alınmaz. Bu tür yanlışlar yapılıyor. O zaman alacaksan beni al. Çünkü terörle mücadele ediyorum. Terörle mücadele ederken bütün enstrümanlarımı da kullanmak durumundayım. Ve yargı kalkıp burada bu insanlara yardımcı olması gerekirken tam aksine çok daha farklı bir şeyle bizim elimiz, ayağımız durumunda olan, bu kadar önemli olan kurumları kalkıp bir endişeye, şüpheye sevk ederse bu insanlar yarın nasıl çalışacak? Bu insanlar birçok yere hayatlarını ortaya koyarak gidiyorlar. Ondan sonra siz çalıştıracak insan bulamazsınız. Hele hele bu kadar önemli noktada hiç bulamazsınız. Tabii bu ister istemez bizi demek ki bu madde haddinden fazla bir yetki alanı doğuruyor ve adeta 'biz devlet içinde devletiz' havasına bu işi sokuyor. Ve 'ben devlet içinde ayrı bir gücüm, devletim. Ben cumhurbaşkanına varıncaya kadar hepsini istediğim anda buraya çağırırım... Bu da var ha!''

KAYNAK: HABER 7
YORUMLAR 29
  • mert merih 11 yıl önce Şikayet Et
    metin sadık. olayın o kadar çok cemaatle ilgisi var ki. cemaatin ipini çekmek istediği üç-dört adamdan biri hakan fidan'dı. bunu nasıl itibarsızlaştırırız diye düşünürken bu oslo olayı çıktı ve bunu fırsat bilip hakan fidan'ı içeriye almaya çalıştılar. tabiki burda asıl amaç başbakan'a bizim istemediğimize hiç bir kurumda yer veremezsin mesajı idi. allah'tan başbakan satıcı değil de arkadaşını satmadı. sert kaya çarpınca da cemaat hemen "aman birbirimizi yemeyelim ergenekoncular serbest kalır laflarını etmeye başladılar. şuanda da özel yetkilerin kısıtlanmasına bu yüzden karşı çıkıyorlar" canım benim arkadaşım...
    Cevapla
  • metin sadık 11 yıl önce Şikayet Et
    mert merih olayın cemaatle ne alakası var.. ne gücü, ne cemaati.. kimi karşılarına alıyorlar.. ergencileri mi, neyi.. başbakanı mı.
    Cevapla
  • mert merih 11 yıl önce Şikayet Et
    ahlak anlayışları bile değişti. cemaat/camia/hizmet hangi isim altında kendisine hitap edilmesini isteyen kitle ve onun kalemşörleri güç kendilerine geçince ne yapmak istedikleri (şuan gücü ellerinde bulunduranlar olarak) ni ortaya koymuş bulunuyorlar. bu kesim kendin olmayan herkesi büyük bir gayretle yok etmeye ve tüm kesimleri kendi itaat kültürüne çekmeye çalışıyorlar. geçmişte gocundukları bir çok uygulamayı bugün kendilerinden olmayan herkesi karşılarına alarak uygulamaya çalışıyorlar. ve bunu ne yazık ki dini, milliyeti, sevgiyi.. vs ne kadar insani değer varsa hepsini kullanarak yapıyorlar. şuna bakın ya kendilerinden değil diye ve kendi isteklerini yerine getirmiyor diye sayın başbakanı bir kaşık suda boğacaklar. yuh olsun , yazıklar olsun sizin gibilere diyorum.
    Cevapla
  • ahmet okutan 11 yıl önce Şikayet Et
    verdikçe terör artar,terör yaptıkça alırlar... böyle devlet mi idare edilir.türk milleti bu yanlışı kabul etmiyor.
    Cevapla
  • İDRİS KURT 11 yıl önce Şikayet Et
    bilenle bilmeyen...... başbakanım yaptıgınız herşeyi destekliyorum. yapılanların ülke için yapıldıgını biliyorum. siz bu ülke için çalışmaya devam edin. sakın deliler ile baltalara kulak asmayın.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
İki sektörde akıl almaz rakamlar! Devleti soymuşlar, maliye peşlerine düştü
Özgür Özel'in 23 Nisan çocuğuna koltuk tembihi!