Siyahi gence 6 ırkçı kurşun

Missourı’deki Ferguson’da günlerdir sokaklara çıkan halkın isyanı, 18 yaşındaki siyahi gencin öldürülmesinden çok daha derine dayanıyor.

Siyahi gence 6 ırkçı kurşun
Siyahi gence 6 ırkçı kurşun
GİRİŞ 19.08.2014 00:16 GÜNCELLEME 19.08.2014 14:23
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış

Bu olay, siyahiler için sadece bir patlama noktası... Banliyönün nüfusunun üçte ikisini oluşturan siyahiler, yıllardır ırkları nedeniyle polisin ‘eziyetine’ maruz kalmış. Kendi mahallelerinde suçlu muamelesi görenler şimdi adalet istiyor...

Milliyet Gazetesi Washington Temsilcisi Pınar Ersoy, ABD’de 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown’un polis tarafından 6 kurşunla öldürülmesinin ardından 1 haftadır sokaklarda polisle banliyö sakinlerinin yaşadığı Ferguson’a gitti.

Pazar günü protestoya kucağında küçük kızıyla gelen Klaude adlı göstericinin “Bizi daha önce de öldürdüler. Ama bu kez çok saygısızca yaptılar. Bu yüzden bu sefer farklı, bu yüzden insanlar bir haftadır sokakta'' dediğini aktaran Ersoy, “herkes gibi onun da dilinde pazar günü basına sızan otopsi raporu var. Kimse silahsız bir çocuğun bedeninden altı kurşun çıkmasına anlam veremiyor” görüşünü dile getirdi.   

Ersoy, Ferguson’daki gördüklerini “Havanın aydınlık olduğu saatlerde eylem protestodan çok bir panayırı andırıyor. Bir yandan Brown’un ölümüyle özdeşleşen ‘Eller yukarı, vurmayın’ sloganını atıyorlar bir yandan dans ediyorlar. Arabalar korna çalarak West Florissant bulvarından geçiyor. Etrafta bedava yemek ve su dağıtılıyor. Bir köşede barbekü yapılıyor. Bazı aileler plaj sandalyeleriyle gelmiş, olup biteni piknik yaparak izliyorlar. Polisler coplarına dayanmış, memnuniyetsiz bir ifadeyle çevreye bakınıyor” sözleriyle aktardı.

Pınar Ersoy, Brown’un otopsi raporunun açıklanmasının ardından Ferguson’da gösterilerin büyüdüğünü belirterek, “Gündüz barışçıl geçen gösteriler, karanlık çöktükten sonra şiddetlendi. Gece yarısı yürürlüğe giren sokağa çıkma yasağına dört saat kala, çatışma çıktı. Saat 20.30 sularında göstericiler arasında patlayan silah sonucunda bir kadın yaralandı. Bunun üzerine ‘gösterilerin artık barışçıl olmadığını’ duyuran polis megafonlarla dağılmaları için protestoculara çağrı yapmaya başladı. Göstericilerin büyük kısmı dağılırken, 100 kişilik bir grup reddetti. Polis, göz yaşartıcı gaz kullanırken, göstericiler taş ve molotof kokteylleri ile karşılık verdi. Müdahalesi sonucunda, sokağa çıkma yasağı yürürlüğe girmeden yaklaşık bir saat önce tüm göstericiler dağıtıldı. Bu sırada bazı işletmelerde yağma olayları yaşandı” dedi.

Pınar Ersoy’un Milliyet gazetesinin bugünkü (19 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, “6 ırkçı kurşun” başlıklı röportajı şöyle:

'6 IRKÇI KURŞUN'

Mıssourı’deki Ferguson’da günlerdir sokaklara çıkan halkın isyanı, 18 yaşındaki siyahi gencin öldürülmesinden çok daha derine dayanıyor. Bu olay, siyahiler için sadece bir patlama noktası... Banliyönün nüfusunun üçte ikisini oluşturan siyahiler, yıllardır ırkları nedeniyle polisin ‘eziyetine’ maruz kalmış. Kendi mahallelerinde suçlu muamelesi görenler şimdi adalet istiyor..Michael Brown (18), ABD’de silahsız olduğu halde polis tarafından öldürülen ilk siyahi genç değil. Son olmayacağını da herkes tahmin ediyor. Pazar günü protestoya kucağında küçük kızıyla gelen Klaude, “Bizi daha önce de öldürdüler. Ama bu kez çok saygısızca yaptılar” diyor. “Bu yüzden bu sefer farklı, bu yüzden insanlar bir haftadır sokakta” diye ekliyor. Herkes gibi onun da dilinde pazar günü basına sızan otopsi raporu var. Kimse silahsız bir çocuğun bedeninden altı kurşun çıkmasına anlam veremiyor.   

NEDEN HÂLÂ MAAŞ ALIYOR?

Protestocular geçen hafta eve dönmeye her karar verdiklerinde yeni bir hakaretle 

karşılaştıklarını söylüyorlar. Brown’u öldüren polis memuru Darren Wilson’ın adının günlerce gizlenmesini, olayla ilgili olmadığı halde Brown’ın bir kutu puro çaldığını gösteren görüntülerin basına dağıtılmasını içlerine sindiremiyorlar. Şimdi de Wilson’ın bir türlü tutuklanmamasına kızgınlar. Evinin önünde eylemi takip eden Mona Telley, “Bu adam bir çocuğu öldürdü ve hâlâ tutuklanmadı, hâlâ maaş alıyor, hâlâ faturalarını ödeyebiliyor. Biz birini öldürseydik çoktan hapisteydik. Tek istediğimiz adalet. Artık sesimizi duysunlar” diye bağırıyor.

KORKUTUCU OLAN POLİS!

Eyleme katılmak için komşu şehirlerden, hatta komşu eyaletlerden gelen siyahlara göre Ferguson’da korkulacak tek şey polisin kendisi. İki oğluyla protestoya katılan Candice Williams (25) normalde buraya gelmekten korktuğunu söylediğinde “Neden, çok mu tehlikeli bir bölge diye?” soruyorum. “Hayır” diye şaşkınlıkla cevap veriyor. “Buraya geldiğimizde polis mutlaka boş yere durduruyor, eziyet ediyor da ondan” diyor. Bir keresinde polisi kendi çağırdığı halde çocuklarının önünde memurlardan tokat yediğini anlatıyor. Şoförlük yapan Quincin Arnold (27) az ileride, eylemlerin ilk gününde yanan QuickTrip isimli marketin önünde hatıra fotoğrafı çektirirken “Normalde buralara asla gelmem. Çünkü ehliyetiniz, ruhsatınız, sigortanız, arabanızın bakımı tam da olsa, bütün kurallara uysanız da bu yolda polis mutlaka durdurur” diyor.

IRKÇILARI SEÇİYORLAR

Eyleme katılan az sayıdaki beyazdan biri olan Stan Doerr (32) de polisten şikayetçi. 30 derece sıcakta çevredekilere su dağıtırken hayatı boyunca burada yaşadığını ve polisten hep korktuğunu söylüyor. Ferguson’da siyah-beyaz çatışması değil vatandaş-polis çatışması yaşandığını düşünüyor. Ama siyahiler bu çatışmayı yine de daha ağır yaşıyor. Mona Talley “Buradaki ve komşu mahallelerdeki polisin hepsi ırkçı. Benzer düşünen kişileri işe alıyorlar. Hepsi birbirinin ya akrabası ya arkadaşı” diyor. Quincin Arnold (27)  polisin siyahileri özellikle hedef aldığını anlatırken “Bu ülkede siyah bir erkekseniz kasiyerden polise kadar herkes suçlu olduğunuzu varsayar. Bu korkunç bir his”  diyor. Gösteride birçok kadın da “Siyah erkeklerimiz bize lazım” pankartları taşıyor.

Ferguson’daki göstericiler ABD’de köleliğin ve ırkçılığın ağır tarihini omuzlarında taşıyor. Öfkeliler, üzgünler. Ama neşeli, sıcak insanlar. Yanınızdan geçip de gülümseyerek “merhaba” demeyen kimse yok. Havanın aydınlık olduğu saatlerde eylem protestodan çok bir panayırı andırıyor. Bir yandan Brown’un ölümüyle özdeşleşen “Eller yukarı, vurmayın” sloganını atıyorlar bir yandan dans ediyorlar. Arabalar korna çalarak West Florissant bulvarından geçiyor. Etrafta bedava yemek ve su dağıtılıyor. Bir köşede barbekü yapılıyor. Bazı aileler plaj sandalyeleriyle gelmiş, olup biteni piknik yaparak izliyorlar. Polisler coplarına dayanmış, memnuniyetsiz bir ifadeyle çevreye bakınıyor.

Herkes bu protestoların bir dönüm noktası olacağını umuyor. Tarihi bir an yaşadıkları hissi hakim. Eylem alanına gelenler önce geçen hafta yakılan QuickTrip isimli restoranın enkazının önünde hatıra fotoğrafı çektiriyor. Sonra bir yandan slogan atıyor bir yandan telefonlarıyla gösterileri videoya çekiyorlar. Yalnızca ABD’de karşılaşacağınız bir hızda çeşit çeşit Michael Brown tişörtü, şapkası, yaka iğnesi üretilmiş. Göstericiler kıyafetlerini ve pankartlarını basına gösterirken gururla poz veriyorlar. Akşam yaklaşırken yüzü kapalı gençler etrafta dolaşmaya başlıyor. “Bu gece ne olursa olsun kim olduğumuzu tespit edemeyecekler” diyorlar. Saat 20.30’da bir patlama sesiyle insanlar kaçışmaya başlıyor...

YORUMLAR 3
  • zarina amirova 9 yıl önce Şikayet Et
    Dünya ne hale geldi ......Hepsi Komünist ırkçılık yüzünden.. Komünizm, faşizm, vahşi kapitalizm, satanizm, sapkın olan her türlü düşünce deccalın evlatlarıdır. Deccal da onların babasıdır. 
    Cevapla
  • Temiz Bey 9 yıl önce Şikayet Et
    Dilerim ABD çok daha kötü hale gelsin !. çünkü dünyanın bir çok ülkesinde bu gibi olayları kışkırtan kendisi !
    Cevapla
  • alat asim 9 yıl önce Şikayet Et
    ABD KENDİNE AFGANİSTANDA YENİ MEKAN HAZIRLIYOR. amerikayı siyahlara terkedebilir. gerçi onlar da orada İbrahim as. peygamberin ashapları durumuna düşer ya. devran döner.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Hava değişiyor! MGM'den uyarı...İşte bölge bölge sıcaklıklar
UCM'den tutuklama talebi! Biden duyurdu! ABD'den Netanyahu kararı!