Talat Canbolat değişim için baro seçimlerine hazır

“Baroda Değişim ve Gelişim Hareketi”nin başkan adayı Av. Prof. Dr. Talat Canbolat ekibiyle beraber İstanbul Barosu seçimlerinde öne çıkan adaylardan.

Talat Canbolat değişim için baro seçimlerine hazır
Talat Canbolat değişim için baro seçimlerine hazır
GİRİŞ 19.10.2018 11:49 GÜNCELLEME 19.10.2018 18:51

Serra Tuğba GENÇ-Avukat

41077 üyesiyle dünyanın en büyük barolarından bilinen İstanbul Barosu seçime gidiyor. İstanbul Barosu 2018 yılı Olağan Genel Kurulu, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 84. maddesi uyarınca 20-21 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Yeniden aday olan mevcut başkan Av. Mehmet Durakoğlu, 2010’dan beri Baro Yönetim Kurulu üyesi olan Av. Hasan Kılıç, Av. Başar Yaltı, Cem Kaya Karatün, Av. Kaptan Yılmaz, Av. M. Gökhan Ahi, Av. Çiğdem Koç, Av. Eren Keskin, Av. Fikret İlkiz ve Av.-Prof. Dr. Talat Canbolat olmak üzere 8 grup ve 2 bağımsız olmak üzere 10 aday yarışıyor.

21 Ekim’de gerçekleşecek Baro seçimi öncesinde başkan adaylarından avukat ve akademisyen olan Talat Canbolat’ın hem “Baroda Değişim ve Gelişim” hareketine, hem de bu hafta gerçekleşecek baro seçimine ilişkin değerlendirmelerini aldık.


Baro seçimleri arasında İstanbul Barosu seçimleri hep ayrı bir önemi haizdir. Bazen spekülatif yorumlarla bir siyasî veya ideolojik yarışmışçasına takdim edenler de oluyor. Bu yönleriyle İstanbul Barosu seçimlerine sizin bakışınız nedir?

Hukukun ve İstanbul Barosu’nun içerisinde bulunduğu durum, her türlü siyasî, ideolojik görüş ve gruplaşmaları bir kenara bırakarak, tüm meslektaşların ilkeler etrafında birleşmelerini zorunlu kılmaktadır. Vatandaşlarımızın ve hepimizin ihtiyacı olan “Demokrasi”, “hukuk devleti”,adalet” ve “hukukun evrensel değerleri” için her zamankinden daha çok güçlü savunmaya/avukatlık mesleğine ve baroya ihtiyaç vardır. Bu nedenle her türlü, siyasî, ideolojik, dini, mezhepsel, cinsiyet veya başkaca ayırım gözetmeksizin, grup ve grupçuluktan uzak, ehliyeti ve liyakatı esas alan Baroda Değişim ve Gelişim hareketini başlattık. Hukuku siyasetten tam olarak ayıramazsınız, yapılacaksa; hak, hukuk, adalet adına hukuk siyasetinin yapılması, meslek sorunlarına çözüm yollarının araştırılması gerekirken maalesef bazıları bu ayırımdan uzak, siyasi ve ideolojik yaklaşımlarla farklı gruplar olarak hareket etmektedir. Bu yaklaşımlar nedeniyle meslek sorunları her geçen gün katlanarak büyümekte, mesleğe yabancı ve meslektaşlara uzak bir baro yönetiminden söz edilmektedir. Bu nedenle biz herkesi; kişisel, siyasî, gruplar arası veya başka nedenlerle çekişmeleri bir kenara bırakarak, meslek ilkeleri etrafında toplanmaya, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeye davet ettik.  Artık seçim sonrası; İstanbul Barosunu “hangi grubun” kazandığını değil, “hangi değerlerin kazandığını” konuşmamız gerekmektedir.

Akademisyen olarak hukukçuları yetiştiriyor ve avukat olarak da mesleğin içindesiniz; bu seçimlerde baro başkanlığına talip olmaya nasıl karar verdiniz, sizi aday olmaya sevk eden nedir?

Ben yaklaşık 30 yıldır akademisyen olarak hukuk fakültesinde çalışmaktayım ve 15 yıldır da aynı zamanda avukatlık yapmaktayım. Bu ikisi birbirini tamamlayan meslektir. Uygulamayı bilmeden çözüm üretecek görüşler geliştiremezsiniz. Diğer yandan iyi bir hukukçu olmanın yolu, iyi insan olmanın yanında iyi bir eğitime de bağlıdır. Avukatlık mesleğinin sorunları; daha hukuk fakültelerine giriş ve eğitimle başlayıp, staj eğitimi ve mesleğin icrasıyla devam eden çok katmanlı biçimde devam etmektedir. Hukuk fakültelerinin kontrolsüz bir şekilde çok sayıda açılmış olması, giriş puanlarının düşürülmesi, öğretim elemanlarının yetersizliği gibi sorunlar sadece avukatların değil, hâkim ve savcılar dâhil olmak üzere ülkemizin en önemli sorunlarının başında yer almaktadır.  Son zamanlarda mezun ettiğim öğrencilerden stajyerlik ve avukatlıkla ilgili çok yoğun şikâyetler gelmektedir. Hatta üniversitede odama gelip “mezun olduğuma pişman oldum, bursum kesildi, yurttan çıktım şimdi stajyerlikte sigorta yok, ücret yok ya da stajyerliğe başlarken ne kadar ücret bekliyorsun diyenlere, “herhangi bir beklentim yok, iş öğrenmek istiyorum” demek durumundayız; ancak ay sonunda, “biliyorsun ücret yasak ama ben sana yine de bir miktar veriyorum” diye elime tutuşturulan” bir harçlıktan söz eden, öğrencinin kıyafetleri nedeniyle eleştiriye uğrayıp hiçbir ücret ödenmediği gibi tüm gardırobunun değişmesi beklentisi ile yaşatılan zorluklar, gençlerin yönetimde yer almaması nedeniyle sorunlarının seçim dönemlerinde hatırlanmış olması, mevcut yönetim ve onun türevleri olan diğer grupların meslek sorunlarına çözüm üretme kapasitelerinin olmaması, yasal değişiklik dışında baroların bu sorunlara ilişkin çok şey yapabileceklerini görmem ve daha önemlisi mevzuatta stajyerlere ücret yasağı olmamasına rağmen yıllardır “yasak” var diyenlerin çözüm üretme niyetlerinin de olmadığını göstermesi, uzun yılladır aynı şeyi söyleyen gruplar yerine farklı, katılımcı, çözüm odaklı bir anlayışla Baronun çok şeyler yapabileceğini görmem nedeniyle aday oldum.

İstanbul Barosu seçimlerinde 8 grup ve 2 bağımsız olmak üzere 10 aday arasındasınız. Öncüsü olduğunuz Baroda Değişim ve Gelişim Hareketi’ni ve sizi bu adaylar arasında ayıran nedir? Nasıl bir baro vaad ediyorsunuz?

Başkan adaylarının tamamı çok kıymetli ve değerli meslektaşlarımdan ancak tamamına yakını mevcut yönetimin içinde yer almış, aynı bakış açısı ve benzer şeyle söyleyen ya da uzun yıllardır belirli bir grup olarak her seçim döneminde benzer şeyler söylemektedir. Uzun zamandır aynı yönetim içerisinde yer alan arkadaşlar aslında mevcut sorunların bir parçası olduklarının farkında bile değiller. Biz kişilerin değişmesini değil bir zihniyet değişikliğini gerçekleştirmeye talibiz. Önceden bir liste hazırlayarak meslektaşlarımıza dayatmadık. İlkelerimize ilişkin bir açıklama yaptık ve herkesi; kişisel, siyasi, gruplar arası veya başka nedenlerle çekişmeleri bir kenara bırakarak, meslek ilkeleri etrafında toplanmaya, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeye davet ettik. Birçok grup ve meslektaşlarımız izlemeye aldılar, büyük bir ilgi oluştu, hiçbir ayırım yapmaksızın bizimle birlikte hareket etmeyi düşünenlerle yolumuza devam edeceğiz. Bizler doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Haksızlık ve hukuksuzluk kimden gelirse gelsin siyasi, ideoloji gözetmeksizin karşısında duracağız. Şeffaf, katılımcı, çözüm odaklı bir baro yönetimi vaad ediyoruz. Baro Yönetim Kurulunda yer alabilmek için 5 yıllık, delege olabilmek için 10 yıllık avukat olmak gerekiyor. Yıllardır hiçbir grup buna ses çıkarmadı ve biz sesimizi yükselterek gençlerin önündeki bu engelleri kaldıracağız, yasak kalkana kadar da stajyer ve gençlerin temsilcilerini gözlemci olarak yönetim kurulu toplantılarına alacağız. Toplantıları diğer meslektaşlarımıza da açacağız.  Gündemi önceden herkese ilan edeceğiz. Böylece ne vaad etmişiz, yönetime gelince neler yaptığımızı tüm meslektaşlarımız kapalı kapılar ardından yönlendirmeli kulis bilgileriyle değil doğrudan görebilecekler. Eşimle birlikte adliye koridorlarında 3 çocuk büyüttük. Saat 09:00’daki duruşmanıza kaçta gireceğiniz belli değil bazen öğleden sonraya bile kalabilmektedir. Birimiz duruşma beklerken diğerimiz koridorda çocuk bakıyorduk. Senelerdir söylenir ancak hale adliyelerde emzirme odaları, adliye veya yakınında çocuk bakım odaları yoktur. Adliye binaları yapılırken Baronun daha proje aşamasında müdahil olması gerekir. Bakanlık genelde hâkim ve savcıları düşünerek proje geliştirmektedir. Adliyeler avukatların işyerleridir. Daha girişte ve otoparkta, sonrasında içeride büyük güçlüklerle mesleklerini yapmaya çalışmaktadır.

Yönetim, denetim kurullarınız ve delegasyon aday listeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Burada geniş bir şekilde her kesimin temsilcileri var. Seçilmemiz halinde Baro yönetimi adeta nisbi temsil sağlanmış olarak yönetilecek. Böylece meslektaşlarımızın yıllardır beklediği; katılımcı, demokratik, şeffaf ve güçlü bir baro özlemi gerçekleşmiş olacaktır.

Adayı olduğunuz İstanbul Barosu Başkanlığı’nın mevcut başkanı yeni dönemde de aday; peki sizce nasıl bir yönetim sürecini tamamlamaktalar, geride bırakılan döneme ilişkin sizin gördüğünüz eksiklikler nelerdir?

Mevcut baro başkanının yönetim kurulu üyesi olan başka bir meslektaşım da aday oldu ve yine mevcut yönetimle uzun zamandır birlikte çalışan başka adaylar da var. Bu dahi tek başına mevcut yönetimin yapamadıkları, eksiklikleri ve yanlışları hakkında yeterli fikir vermektedir.

İstanbul Barosu seçimlerinde meslektaşlarınızın reyi sizi başkanlığa ulaştırırsa mevzuat değişikliği beklenmeksizin Başkanlığınızın ilk etapta gerçekleştireceği somut projeler, eylemler hakkında bilgi verir misiniz?

Baroyu; demokratik, çoğulcu, katılımcı ve şeffaf şekilde yönetilmesini sağlayacağız. Stajyerlere ücret ödenmesine ilişkin asgari bir tarife çıkaracağız, stajyer eğitimini ve dersleri avukatlık mesleğine yönelik bilgi ve tecrübe öğrenimini esas alacak şekilde yeniden düzenleyeceğiz, genç avukatların temsilcilerini Yönetim Kurulu toplantılarına gözlemci olarak alacağız, yönetim kurulu gündemini tüm meslektaşlarımızın bilgisine sunacağız, gençlere sadece söz verilmeyecek, onlar yönetimin ve karar mekanizmasının bir parçası haline getirilecektir. Avukatları, haklarındaki şikâyetler nedeniyle doğrudan disiplin kuruluna sevk etmek yerine önce haklarında bir inceleme yapılacak, inceleme raporuna göre gerekirse disiplin kuruluna sevk edilecektir. Avukatlık mesleğine sahip çıkılırken buna gölge düşürecek hiçbir davranışa müsaade edilmeyecektir. Avukatlar hakkındaki şikâyetler şeffaf şekilde yürütülecek ve kısa sürede sonlandırılacaktır. Disiplin soruşturması, şikâyetçinin veya avukatın kimliği, mensubiyeti veya başkaca hususlara göre değil, tarafsız, bağımsız ve adil şekilde yürütülecektir. Kadın avukatlarımızın mesleklerini yaparken karşılaştıkları olumsuzluklar kaldırılacak, ailesi, işi ve çocuğu arasında tercih yapmaya zorlanmadan mesleklerini yapmaları sağlanacaktır. Adliye içerisinde ve yakınlarında kreşler açılacaktır. Baroyu vatandaşlarımızın yanında çevre sorunlarına, hayvan haklarına, kadına, çocuğa, engellilere ve diğer dezavantajlı grupların sorunlarına duyarlı, her türlü şiddet, taciz ve tecavüze karşı mücadele eden ve mağdurları koruyan onların umudu olacak şekilde yöneteceğiz. CMK avukatlarımız baro/savunma adına görev yapmaktadır. Baronun logosu giydiriliş araçlarla karakollara göndereceğiz, genç meslektaşlar her zaman arkalarında baronun gücünü hissedecekler, sık sık araçlardan baro başkanı ve yönetim kurulu üyeleri de gençlerle birlikte karakollara gidecek, bu araçlarda doğrudan baroya bağla telefon ve iletişim araçları bulunacak. Bu araçları zaman zaman sokaklarda gezdireceğiz, sadece avukatlar değil vatandaşlar da güçlü, kendilerine yakın, her an ulaşılabilir, güven veren bir baro görecekler.

- Vefat eden meslektaşlarımızın geride kalan ailelerine sahip çıkılacak, eş ve çocukları kaderine terk edilmeyecektir.

- Meslekte belirli bir alanda uzmanlaşan ya da belirli bir yaşa gelen meslektaşlarımızla gençleri buluşturan, meslek deneyimleri, tecrübe ve bilgi birikimlerinin paylaşılacağı kuşaklararası avukat buluşmaları yapılacaktır.

  • Avukatlığı bırakmak isteyen meslektaşlarımızın, talep etmeleri halinde; ofisleri, ofis eşyaları, mesleki tecrübe ve birikimlerini aktaracakları genç avukatlarla işbirliği yapmaları teşvik edilecek, buna yönelik etkinlikler yapılacaktır. 

 

  • Kanuna aykırı olarak faaliyette bulunan; yabancı avukat ve ortaklıklarla, hasar danışmanlık şirketleri, iş takipçileri ve arzuhalcilerle mücadele edilecektir.

 

  • Meslek ahlâkını ve kanunları hiçe sayan, haksız rekabet ve kazanç elde etmeye yönelik reklam ve diğer ahlaka aykırı tutum ve davranışlarda bulunanlarla etkili şekilde mücadele edilecektir.

Yargının kurucu unsurlarından olan avukatların adliyelerde gerek yargı sürecine ilişkin, gerek genç, gerek kamudaki avukatlar yönüyle özlük ve sosyal haklarına ilişkin de sıkıntılar olduğu biliniyor. Bu hususta sizin gördüğünüz eksiklikler ve Başkan olduğunuz takdirde takip edeceğiniz çözüm yolları nelerdir?

Kamu avukatlarının ayrı sorunları var. Avukatlık mesleği temsil demektir. Müvekkilini yargı organlarında ve diğer yerlerde temsil eder. Ancak kamuda bir tek avukatlara temsil tazminatı verilmemektedir. Bunun kabul edilir ve haklı görülür bir yanı yoktur. Kamu avukatlarının baroya kayıt olma zorunluluğunun olmaması nedeniyle barolar sorunlarıyla ilgilenmemektedir. Diğer yandan polislere, hemşirelere ve imamlara 3.600 ek gösterge hakkı verilmesine rağmen eşitlik ilkesine ve Anayasaya aykırı olacak şekilde avukatlara bu hak verilmemiştir. Bu hakkın geç de olsa teslim edilmesi gerekir. Genç avukatlar gelecek endişesiyle ve “bağımlı” şekilde çalışmaktadır. Oysa avukatlık mesleği ile “bağımlılık” yan yana gelemez. Avukatlık Kanununun daha 1. maddesi “Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder” demektedir. Buradaki “bağımsızlık” aynı zamanda ekonomik bağımsızlığı ifade etmektedir. Ofisinin kirasını ödeyemeyen avukat ev sahibine karşı bağımsız olamaz, geçim sıkıntısı çeken avukat müvekkiline karşı bağımsız olamaz. Öyle ki davayı kazanan avukatın yasadan kaynaklanan karşı taraf vekâlet ücreti alma hakkı vardır. Bazı banka ve GSM operatörlerinin avukata ücret vermedikleri, karşı taraf vekâlet ücretiyle çalışmaya zorladıkları hatta bunlardan bile pay almaya başladıklarını duyuyoruz. Önemle belirtmek isterim ki, bu konudaki eski düzenleme “sözleşmede aksine hüküm yoksa” avukata aittir şeklinde idi. Bu düzenleme isabetliydi ve anayasa mahkemesi de uygun bulmuştu. Sonra bu ibare kaldırıldı ve Anayasa Mahkemesinde dava devam ediyor. Bu ibarenin kaldırılmasını eleştiren bir yazı yazdım, sosyal medyada da buna ilişkin bir yorum yaptım. Düzenlemedeki hatayı söylemek ve eski düzenlemenin isabetli olduğunu söylemek bizim görevimiz. Bunu bizim dosya vekâlet ücretine karşıymışız gibi sunmaya çalışanlar var. Kanun metnindeki hatayı ve eski düzenlemenin isabetli olduğunu söylemenin vekâlet ücretin e karşı olmak anlamına gelmediğini tüm hukukçular iyi bilirler. Nitekim buna ilişkin hüküm bulunan diğer tüm ülkelerde ve konuya ilişkin bilimsel yazılarda bu yöndedir. Yanlışa yanlış diyemezsek bizim diğerlerinden bir farkımız olmaz.

Seçim dediğimizde demokrasi yönünden de bir değerlendirme gerekiyor. Baro seçimleri demokratik mi ve sonuçlarında hakkaniyetli bir temsil mümkün mü? Baroda çoğulcu bir ses var mı?

Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinde baroların çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdürmeleri gerektiği belirtilmiştir. Çoğulcu bir sesin olmadığı yerde demokrasiden söz etmek zordur. Uzun yıllardan beri çarşaf liste yerine Baroların nispi temsille yönetilmesi gerektiğini savunmaktayız. Özellikle Türkiye Barolar Birliği’nde hâlâ nispi temsilin olmaması ülkedeki avukatlık mesleğinin sorunlarına çözüm bulunamamasının temel nedenlerinden biridir.

Baroya büyüklük niceliğini kazandıracak sayıda çok avukatız. Niteliği de konuşursak, avukatlık mesleğine değer katacak nitelikler nedir? Avukatlar ve mensubu oldukları baro nasıl olmalıdır?

İstanbul Barosunun dünyanın üçüncü büyük barosu olduğu söyleniyor. Kalabalıklarla büyüklük sıralaması yapılamaz. Bu ancak itibarla/saygınlıkla sağlanabilir. Avukatlık mesleğinin saygınlığı hukukçuya duyulan güvenle eşdeğerdir. Avukata güvensizlik genel bir kanı olarak değil bu aynı zamanda yasalara da yansımıştır. Gelişmiş ülkelerde avukata genel vekâletname vermek için yine bir hukukçu olan notere gitmezsiniz. Güvensizlik ve dolayısı ile itibarsızlık daha buradan başlıyor. Adliyeye girişlerde hâkim ve savcılardan farklı bir şekilde üst ve araçlarının aranmak istenmesi, aynı saate onlarca duruşma konulması, hâkimin raporlu veya izinli olmasına rağmen avukatın bunu ancak duruşmaya gittiğinde öğrenmesi vs. Dünyanın böyle büyük bir baro başkanı konuştuğu takdirde sadece ülkede değil yurt dışında dahi haber konusu olması gerekir. Ülkemizde çıkan yasalara yapıca katkı vermesi, 42.000 nitelikle mensubuyla baronun istemediği hiçbir yasanın çıkamaması gerekir. Bugün İstanbul Barosu meslektaşlardan o kadar kopmuş ki önemli konularda açıklama yapmanın dışında etkili bir eylem dahi yapamamaktadır. Adli yıl açılışında katıldığı toplantıda baro başkanı konuşma yapmadan izleyici durumunda seyretmektedir. Burada bir saygınlıktan söz etmek mümkün değildir.   

Adliyeler yapılırken, adliye yönetiminde, Adalet Bakanlığı bünyesinde avukat temsili yeterli midir? Nasıl olmalıdır?

Adliyeler avukatların işyeridir. Maalesef bugün adliyelerde yaşanan girişlerden başlayarak tuvaletlere kadar birçok sıkıntıda proje aşamasında baronun müdahil olmamasından kaynaklanmaktadır. Adliye yönetimi sadece başsavcıya ait bir görev olmamalıdır. İçerisinde baronun da olduğu bir komisyonun yönetmesi gerekir.

Belki de ihtiyacımız olan örnekliği teşkil etmesi bakımından Ömer Kavili’nin tutukluluk haline hep birlikte ses verilmesi ve farklı görüşlerdeki baro başkan adayları olarak sizlerin savunmayı savunmak için bir araya gelmesi kıymetliydi. Bu süreçte sizin ve hareketinizin tutumu ne oldu? Malumunuz baro seçimlerinde endişeleri olan bir kitle, ‘kaybedilmemesi’ gereken bir kale olarak görenler de var. Bu kitle için mesajınız nedir?

Biz avukatlık mesleğine sahip çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Avukat ile müvekkili özdeşleştirilmez. Avukat olmadan savuma olamaz. Av. Ömer Kavili’nin tutuklanma gerekçesi maalesef avukatlık mesleğini tarif etmektedir. Tutuklama gerekçesinde “ters psikoloji ile müvekkilini ve kendisini mağdur göstererek dosyada haklı çıkmaya çalıştığı şüphelinin eyleminin müdafisi olduğu davayı sulandırmaya çalıştığı” yazılmıştır. Literatürümüze ters psikoloji kavramı girmiştir. Bu gerekçeler avukatlık mesleğini tarif etmektedir ve bir kimse avukatlık görevi nedeniyle tutuklanamaz. Biz avukatlık mesleğinin yanında yer aldık. Sadece biz değil tüm başkan adayları bu konuda birlikte hareket etti. Avukatı yok sayan, avukatlığı tutuklama nedeni gören böyle bir duruma karşı etkili şekilde mücadele ettik ve bu mücadele başarıya ulaşarak sabah erken saatlerde tutuklama kaldırıldı. Bu da bizim ortaya çıkış şeklimizi daha anlamlı kılmıştır. Her türlü, siyasî, ideolojik, dini, mezhepsel, cinsiyet veya başkaca ayırım gözetmeksizin, grup ve grupçuluktan uzak, ehliyeti ve liyakatı esas alan tüm meslektaşlarımızı birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeye “BARODA DEĞİŞİM VE GELİŞİM” hareketini desteklemeye davet ediyorum.

Av. Prof. Dr. Talat CANBOLAT kimdir?

@TalatCANBOLAT  #BarodaGelisimVeDegisim

İstanbul Barosu avukatı olan Canbolat, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1989 yılı mezunu olup aynı yıl Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalında çalışmaya başlamıştır. Halen aynı yerde Profesör unvanıyla akademik çalışmalarına devam etmektedir. 2003 yılından itibaren eşi ile birlikte Altunizade’de kendilerine ait büroda aktif olarak avukatlık yapmaktadır.  6325 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu bilim komisyonlarında görev almıştır.

 

 

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Fed, piyasaların merakla beklediği faiz kararını açıkladı
Flaş gelişme! Beşiktaş, Nuri Şahin'le masaya oturuyor!