Tarihin parmak izleri: Mezar taşları
Birer sanat eseri gibi duran mezar taşlarındaki bütün o şekiller ne manaya geliyordu? Yazısını okumaksızın, bir mezar taşına bakarak neleri öğrenebiliriz?

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi'nin Şubat sayısında, Melahat Şen Zambak'ın yazısında mezar taşlarının ne anlama geldiğini tarihin izlerini anlatmış.
Yanlarından usulca geçerken, üzerlerindeki yazı ve şekillerin ne manaya geldiğini zihnimizden çarçabuk geçirdiğimiz ve sair zamanlarda tamamen yabancısı olduğumuz mezar taşları, tarihin parmak izleridirler. Bu izler bizi bir âlimin, yüksek dereceli bir devlet adamının veya belki orta rütbeli bir kâtibin, genç bir hanımın, küçücük yaşta vefat etmiş bir çocuğun hayat hikâyesine götürür. Makam ve mevki ne olursa olsun gidilecek
yerin değişmediği bu satıhta değişen şey, mezar taşlarına olan yabancılaşma, ilgisizlik ve giderek artan
köhneleşmişlikten başka bir şey değildir.
Mezar Taşları Bize Neler Anlatır?
Mezar taşları, yapıldıkları devrin inanç, gelenek, sanat zevki ve iktisadî şartlarının ortak birer eseridirler. Bu taşlar tek tek kişilerin biyografisini anlatmakla kalmaz, tarihî demografi, sosyal ve idarî tarih, sanat, dil ve edebiyat tarihi, kıyafetler ve aile yapısının geçmişi hakkında bilgilerle birinci derecede tarihi kaynak olurlar ve şahitlik ederler. Böylece ait oldukları devrin sosyal kimliğini anlamamıza yardımcı olurlar. Mezar taşlarının izinden gidersek, ne gibi bilgilerle karşılaşırız?
Sadece taşın şekline bakarak elde edeceğimiz bilgileri şöyle sıralayabiliriz:
Cinsiyet: Mezar taşlarının başlıkları ölünün kadın mı erkek mi olduğu hakkında bilgiler vermektedir.
Öncelikle erkek mezar taşı başlıklarını kavuk, fes, tarikat tacları olmak üzere üç kısma ayırmak
mümkündür: Fes kullanımına kadar, erkek mezar taşı başlıkları kişinin mensubu olduğu sınıfın kavuğundan
müteşekkildi. Bunlar, kallavî, kafesî, kâtibî, örfî gibi çeşitli grupları temsil eden başlıklardı. Tarikat tacları,
tarikat ehli kişilerin mezarlarında kullanılırdı. Kadınlara ait mezarların taşları ise daha çok dekoratif süslemelerden oluşan başlıksız taşlardır. Bunlar genellikle kadınların başlarına taktıkları "hotoz" şeklindedir.
Hanım genç yaşta vefat etmişse bu hotoz bir duvağa benzeyebilmekteydi. Türkiye seyahatini anlatan Max Miller kadınlara ait mezar taşlarının ince uzun olup üzerlerindeki yaprak desenleri arasından görülen çiçeklerin, evlat sayısını gösterdiğini kaydetmektedir. Miller, bir iki taşta yalnız yaprak gördüğünü, yani bunların çocuğu olmayan kadınlara ait mezarlar olduğunu belirtmiştir. Moltke ise Türkiye Mektupları'nda: "Kadınların mezar taşları çiçeklerle süslenmiştir. Evlenmemiş olanların taşları bir gül goncası ile belli edilmiştir." ifadesini kullanır. Bazı kadın mezar taşlarının baş kısmı, gerdanında altınlar dizili kolye bulunan bir boyundan çıkan gül gibi işlenirdi.
Her ne kadar kadın ve erkek mezar taşları başlık kısımlarından ayırt edilebiliyor olsa da her iki türün
kendine has istisnalarını görmek mümkündür. Yine silindirik veya prizma şeklindeki erkek mezar taşları görülebilmektedir.
Sosyal Statü ve Meslek: Mezar taşlarının kişinin mesleğini yansıttığına dair bir hüküm söz konusu olsa da, her mesleğin kendine özgü başlığının mezar taşlarında kullanıldığı değil, eşit statüye sahip mesleklerin aynı başlıkla sembolize edildiğini söylemek mümkündür. Yani mezar taşı başlıkları tam manasıyla mesleği değil, toplumsal statüyü ifade etmektedir.
Mesela "kafesî" adı verilen başlık, kişinin hâcegân-ı divan-ı hümâyundan olduğunu gösterir. Fakat reisülküttaplar, beylikçiler, defterdarlar, nişancıların hepsi hâcegân mensubudur. Bu durumda mezar taşını okuyup kişinin bu statü içerisinde hangi mesleği yaptığını tespit etmek gerekir.
Ancak idarî kadronun üstünde yer alan yüksek devlet ricali, mesela sadrazam, şeyhülislam ve bunlara bağlı hizmet kadrolarının mezar taşı başlıkları farklılıklar gösterir. İlk bakışta tanınabilenler de bunlardır. Yine Enderun mensuplarının mezar taşları yapı itibariyle ilk bakışta tanınabilirler.
Bunlar "zerrin külah" adı verilen son derece süslü başlıklardır. İlmiye sınıfı önceleri, taşlardaki kavuk şeklini, mezarlara suret yapma olarak nitelendirdiğinden, bu kişilerin mezar taşı başlıklarında kavuk kullanılmazken; 18. yüzyıldan itibaren durumun değiştiği görülmektedir. Nitekim bu dönemde ulemânın tipik başlığı olan örf, mezar taşı başlıkları arasında sosyal statüyü en iyi belirleyen grubu oluşturmaktadır. Zira şeyhülislam ve kazaskerler örf giyerler ve dolayısıyla mezar taşları da bu başlıkla tanınırdı. Ayrıca önceki hassasiyetin bir devamı olarak silindirik ve prizmatik gövdeli veya düz levha şeklinde mezar taşları da varlığını sürdürmüştür.
Bazı mezar taşlarında kişinin mesleğini ifade eden birtakım şekiller yer alır. Mesela topçu alayına mensup
birinin mezar taşında top, tulumbacı mezar taşlarında tulumba sandığı veya kemankeş taşlarında ok ve yay,
bir kalem ehlinin mezar taşında hokka ve kalem görülebilmektedir.
İnanç: Bu manada akla ilk gelen mezar taşı tipi, tarikat ehline ait olanlardır. Yukarıda belirttiğimiz üzere bu mezar taşı başlıkları kişinin mensubu olduğu tarikatını ifade eden taçtandır. Meselâ kişi Mevlevî ise, mezar taşı başlığı sikke şeklindedir. Bu sikkenin üzerindeki çeşitli ayrıntılar kişinin şeyh mi derviş mi olduğunu anlamamızı sağlar.
Kişi eğer mürit değil muhibban ise bu defa sikke, mezar taşı başlığı değil, taşın gövdesinde bir sembol şeklinde yer alır. Tarikat başlıkları üzerlerindeki terklere (dilim) göre tespit edilebilmektedir. Mesela Bayramîlerin mezar taşı başlıkları 6, Celvetîlerin 13 terklidir. Bazı Kadirî ve Nakşî başlıkları müjganlıdır. Müjgan, siyah yünden saçak veya kürk görünümlü bir şerittir ve sarığın etrafına dikilir. Dervişlikten daha üst kademelerdekiler müjganlı başlık takarlardı. Ayrıca yine Kadirî taşlarında 18 köşeli yıldız ve 8 yapraklı gül motifi bulunmaktadır.
Giyiniş tarzı: Erkek mezar taşı başlıkları, kişilerin yaşadıkları devirlerde ne tarz başlıklar kullandıklarını çok güzel anlatmaktadır. Şekil itibariyle bilgi vermelerinin yanı sıra zamanla değişen kıyafet tarzını işlenirdi. Rağbet gösterilen bir diğer çiçekse laleydi. Bilindiği üzere lale kelimesi ve Allah ism-i şerifi aynı harflerle yazılmaktadır. Dolayısıyla bu hal laleye bir kutsiyet atfedilmesine sebep olmuştur. Muhtemelen mezar taşlarında lalenin çok fazla kullanılması da bu sebepledir. Bunun dışında sümbül, karanfil, yıldız çiçeği, buhur-ı Meryem, şakayık, küpe çiçeği, haseki küpesi, nergis, süsen gibi çiçekler de mezar taşlarını süslemektedir.
Bazı mezar taşlarına Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen meyvelerden incir, üzüm, nar ve hurma kâseler içinde motif olarak işlenmiştir. Böylece bir bakıma orada yatan kişinin, cennet meyvelerinden tatması temennisi taş üzerinde şekil bulmuştur. Ayrıca mezar taşındaki hurma ağacı motifi, orada yatanın bir hacı olduğunu göstermektedir.