Halis Mutlu: Kudüs'e artık uyanmalıyız

Gazeteci Halis Mutlu’nun 'Kudüs’e Uyanmak' isimli kitabı bizlere ait olanı yeniden keşfetmemizi sağlar nitelikte bir eser.

Halis Mutlu: Kudüs'e artık uyanmalıyız
Halis Mutlu: Kudüs'e artık uyanmalıyız
GİRİŞ 29.09.2019 09:22 GÜNCELLEME 29.09.2019 09:22

Gazeteci Halis Mutlu’nun 'Kudüs’e Uyanmak' isimli kitabı Ravza Kitap’tan çıktı. İlk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü  haremimiz olan Mescid-i Aksa’nın kıymetinin İslam dünyasında yeterince bilinmediğini belirten Halis Mutlu, bu kitap ile bireysel manada da olsa uyanışlara vesile olmak istediğini, zaten çokluğun değil, niteliğin değerli olduğunu dile getirdi. Halis Mutlu Kudüs’e Uyanmak kitabı ile ilgili sorularımızı cevapladı.

- Kitabınızın adı Kudüs'e uyanmak. Kudüs'te çok kez bulunmuş birinin kaleminden çıkmış bir kitap. Biraz kitabın ortasından konuşmak istiyorum; Kudüs nasıl kurtulur?

Kudüs bizimdir sloganının içini doldurarak kurtulur. Hakikaten bizim olana, cebimizdeki paraya veya evimize nasıl sahip çıkıyorsak bu slogana o şekilde sahip çıkarark kurtulur. Bizim için öneminin farkına varmalıyız. Bu bilince varamazsak Kudüs bizim olmanın çok ötesinde olacaktır. Bugün Müslümanların en büyük zafiyeti bu. Kudüs bizimdir diyenler, Kudüs'e sahip çıkmıyor.

 

 

- Dünyada sadece Türkiye'de mi Kudüs'e yönelik bu hassasiyet mevcut? Diğer Müslüman ülkelerin bu konudaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Devletlerin olaya bakışı ile halkların bakışı çok farklı. İki taraftan da farklı bir yola çıkarız. Arap devletlerinin İsrail ile diplomatik ilişkileri olmadığında bu devletlerin halkları Kudüs'e gidemiyor. İstemediklerinden değil. Kimler gidebiliyor? Endonezya, Malezya. Malezya son günlerde İsrail'e karşı sert çıkışlar da yaptı. Türkiye'nin İsrail'i tanımış olması da Türklerin bölgeye gitmesinin en büyük nedeni. Uzakdoğuluları, Pakistanlıları orada görmek mümkün. Rakamlar üzerinden gidersek 2018 verilerine göre Türkiye'yi ziyaret eden İsraillilerin sayısı aşağı yukarı 500.000 kişi. Türkiye'den gidenlerin sayısı ise 43.000 civarında. Kudüs'e gitme imkanı olan Türk vatandaşların bile Kudüs'e olan ilgisi bu seviyede. Yahudiler, Türkiye2ye herhangi bir kutsiyet atfetmeden bu kadar gelirken bizim için kıymetli ilk kıblemiz, Miracın yurduna gidişimiz bu kadar.

- Kitabınıza bir araştırma eseri olarak mı bakmak lazım yoksa bir gezi, bir mesaj olarak mı?

Bugüne kadar neşredilen kitaplarda hep bir Yahudi sevicilik, Kudüs'e Yahudileri ortak etme, İsrailiyat temelli anlayış yatıyor. Benim denk geldiklerim böyle. Bu anlamda kütüphanelerden, arşivlerden çok istifade ettik. En masumlarında bile, "Yahudi Ansiklopedisi'nde yer alan bilgiye göre..." cümlesi mevcut. Biz Kuran-ı Kerim'den ve hadislerden baktığımız zaman Yahudiler Kudüs'e 1967 yılına kadar sokulmamışlar. YAklaşık 2000 yıl. Ayette açık ifadeler var, "İki kere sizi sürdük" diyor. Mesela biz "İspanyol Yahudileri" ifadelerini çok kullanırız. Ama bunlar nasıl oluyor diye hiç sormuyoruz? Bunların eğer merkezi Kudüs ise İspanya'da işleri neydi? Kuran'a dönersek bunların Roma kralı Titus tarafından M.S. 70'de sürüldüğünü görüyoruz. Hz. Ömer'in 1637 yılında Kudüs'ü fethiyle birlikte verdiği bir emanname var. Bugn Ömer Mescidi'nde bu metin var, buraya Yahudiler hiçbir şekilde sokulamaz diyor. Daha sonra gelen hükümdarlar buna göre burayı yönetmişler ve Kudüs'e Yahudi sokmamışlar. Biz İsrailiyat kaynaklı okuduğumuzda bu noktada yanılgıya düşüyoruz.

3 semavi din olayı, İbrahimi dinlerin kutsal şehri. Bunları bize Yahudi kaynaklar söylüyor, bizde böylelikle Yahudileri ortak etmiş oluyoruz. "Üç semavi din" kavramı ile Yahudilik ve Hristiyanlık İslam'a eklemlendirilerek bir meşruiyet kazanıyor. Bu ifadenin doğru olduğunu bir an için kabul edersek, şunu soruyorum, Hz. Adem'in, Hz. Yunsu'un, Hz.İbrahim'in dini dünyevi dinler miydi?

Kendi kavramlarımızla, kendi kaynaklarımızla konuşmalıyız. 1967 sonrasında oluşturulmuş "Ağlama Duvarı" kavramını herkes bilir ama Peygamber Efendimiz (sav)'i Mirac'a götüren, Burak ismindeki bineği bağladığı duvar. Bunu bilmiyoruz ama İsrailiyat kaynaklı kavramları biliyoruz.

- Kitabınızda yer alan 25 bin sahabenin şehit olduğu Anvas köyünden biraz bahseder misiniz? 

Anvas köyünde çıkan hastalık sonrasında, kaynaklara göre 25 bin sahabe şehit düşmüştür. İslam ordusunun karargahı hükmünde bir yer Anvas. Ubeyde bin Cerrah hazretleri, Muaz bin Cebel hazretleri orada. Hastalığı haber alan Hz. Ömer bir mektup yazarak Ubeyde bin Cerrah hazretlerinin derhal orayı terk etmesini istiyor. Ubeyde bin Cerrah hazretleri de Hz. Ömer'e, "Ya Ömer, Allah'ın kaderinden mi kaçıyoruz?" şeklinde mukabelede bulunuyor. Hz. Ömer burada o sözünü söylüyor; "Allah'ın bir kaderinden diğer kaderine kaçıyorum." Takdir sonuçta, Ubeyde bin Cerrah hazretleri orada hastalığa yenik düşüyor. İkisinin de kabri orada. Anvas köyü 1967 yılına kadar köy olarak varlığını sürdürürken, bu tarihte İsrail'in işgali ile yerle bir edildi, mezarlıklar talan edildi.

- Kudüs Müslümanların yurdu baktığımız zaman. Burada en çok kimin, hangi devletin izini görüyoruz? 

Kudüs ile ilgili şu ifadeyi kullanmak mümkün; kadim şehir. Şehirlerin anası Mekke diyoruz, ancak şuan Mekke bizim için kutsiyet açısından Kabe'den ibaret hale geldi. Gökdelenlerle adeta Kabe'nin ruhu çekildi. Ancak Kudüs'te o ruh devam ediyor. Sizi kucaklayan bir tarih, ruhaniyet, mistik bir hava var. Kudüs'ün tarihin derinliklerine dayanan, Hz. İsa'nın gökyüzüne yükseldiği Huruc Mescidi ile, sahabe kabirleri ile farklı bir hava yaşıyorsunuz. Kadim Kudüs'ün 4 kilometrelik surları Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptığı haliyle duruyor. Osmanlı Devleti, Kudüs'e fazla eser yapmaktan ziyade mevcut eserlerin onarımı, korunması ve eklenmesiyle ilgilenmiştir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, İslam medeniyetlerin ördüğü yerlerdir. Caddelerde isimler hala mevcut. İsrail bunu değiştirmek istiyor ama Kudüslü Müslümanların duruşu bu konuda net. Memlükler'den, Emeviler'den çok eserler var. Mesela Kanuni, şehre pek çok sebil, su yolları yaptırmıştır. 

Kitapta Kudüs'ün bizimdir sloganının kanıtları var. Ayetler, hadisler ve İslami kaynaklarla Kudüs'ün bize ait olduğunun kanıtları var.

Sen senin olana sahip çıkmazsan, senden olmayan senin olanı istila eder.

Tarih bize şunu gösteriyor, Kudüs kimin elindeyse yeryüzüne nizamı o vermiştir. Müslümanlar Kudüs'e uyanmak adına vesile olur, inşallah Rabbim de kitabı buna vesile kılar diyoruz.

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Selçuk Bayraktar heyecanlandıran gelişmeyi duyurdu! Rekor üstüne rekor kırıldı
Yüzyılın en büyük projesi olan "Kalkınma Yolu projesi"nin bölge için neden önemli?