Dr. Derviş Eroğlu: Rumlara kız vermeyiz

KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Yavru Vatan'ı ayakta tutanın Müslümanlık olduğunu ifade ederek "Eğer biz bu değerlerimize sahip çıkmasıydık yok olur giderdik." dedi.

Dr. Derviş Eroğlu: Rumlara kız vermeyiz
Dr. Derviş Eroğlu: Rumlara kız vermeyiz
GİRİŞ 02.05.2013 16:46 GÜNCELLEME 02.05.2013 16:46
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Muhammet Erdoğan'ın röportajı

Yavru Vatan'ın nabzını tutan Akit'in yazı dizisinin bugünkü bölümünde KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile yapılan görüşme aktarıldı.

Muhammet Erdoğan'ın makamında görüştüğü Cumhurbaşkanı Eroğlu, sorularımız karşısında çarpıcı açıklamalarda bulunurken, Yavru Vatan'ı ayakta tutanın İslam ortak paydasının önemine işaret etti ve "Eğer biz bu değerlerimize sahip çıkmasıydık yok olur giderdik" dedi.

Güney Kıbrıs'la müzakereler konusunda ise Rumların hiçbir zaman samimi olmadığını belirten Eroğlu, "Bu konuda BM ve AB'nin bize değil Rum tarafına baskı yapması gerekir. Yoksa çözümsüzlük 40 yıl sürer" mesajını verdi.

Akit'in Yavru Vatan Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile yaptığı söyleşi şöyle:

"OYALAMA TAKTİĞİ YAPIYORLAR"

-Rum kesimi ile yürütülen müzakereler hangi aşamada, anlaşma konusunda ümidiniz var mı?

Yeni seçilen Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis'i seçildiği günün sabahı aradım. Başarılar diledim. Müzakerelerin yol haritasını belirleyelim dedim. Kendisi de aradığımdan memnun olduğunu ve hükümeti kurduktan sonra masaya oturacağını söyledi. Tabi şuan Güney'de büyük bir ekonomik sorun var onunla uğraşıyorlar. Buna rağmen ben ekonomik sorunlar bahane edilmemesi gerektiği müzakerelerin uzaklara atılmaması gerektiğini Mayıs ayında başlayabileceğimizi ifade etmiştim. Fakat Mayıs ayı içersinde müzakerelere başlayamayacağız ancak 29 Mayıs'ta bir akşam yemeğinde bir araya geleceğiz. Bu yemekte yol haritamızı belirleyebiliriz. Rum Dışişleri Eylül ayını işaret etmesine rağmen biz Haziran ayında başlamayı istiyoruz. Özel temsilciler belirli günlerde bir araya gelip müzakereleri başlatmalı ve müzakerelerin önü açık olmalı. Zaten bu konunun görüşülmeyen konuşulmayan tartışılmayan tarafı kalmadı. Gelmiş geçmiş bütün Rum liderler bir türlü anlaşmaya imza koymamış oyalama taktiğine başvurmuştur. Eğer Anastasiadis da böyle yaparsa anlaşmak mümkün değildir.

"DAHA NE KADAR PLAN ÇIKACAK?"

-Peki bu konuda Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'ne düşen görevler nedir?

BM ve AB anlaşma olması için bizi değil Rum tarafını zorlaması lazım ve bizim üzerimizde olan ambargoların süratle kaldırılması gerekir. Hatta KKTC'nin tanınmaması noktasında aldıkları BM Güvenlik Konseyi kararını bile gözden geçirmeleri lazım. Böyle yapmalılar ki, Rum tarafı anlaşma masasında samimi bir şekilde otursun. Aksi takdirde 40 yıl daha çözümsüzlük devam eder. Biz elimizden gerekeni yapıyoruz. Annan planına da evet dedik. Daha ne kadar BM planı çıkacak.

"ULAŞIM AMBARGOSU KALKSA BİRAZ RAHATLARIZ"

-Yavru Vatan'da yaşanan ekonomik sıkıntıların sebebi olarak ambargolar gösteriliyor. Bu konuda sizin ve Türk hükümetinin çalışmaları var mıdır?

Hem bizim hem de Anavatan Türkiye'nin ısrarlı çalışmaları vardır. AB yetkilileri ile gerek Başbakan Erdoğan gerek Dışişleri Bakanı Davutoğlu görüşmekte, biz görüşmekteyiz. Davutoğlu ve bizim AB'ye ambargolar konusunda ortak önerilerimiz olmuştur. Fakat Rum tarafı bu önerileri görmezden gelmiştir. Halen ambargolar altında hayatımızı sürdürüyoruz. Ulaşım ambargosunu kaldırabilsek büyük bir mesafe kat ederiz. Fakat bunu hala AB'ye anlatamadık.

"TANINMAYI GÜNDEME GETİRECEĞİZ"

-KKTC'nin tanınması konusundaki çalışmalar ne durumda?

Müzakere aşamasında olduğumuz için bu konuda herhangi bir çalışma yok fakat eğer anlaşma olmazsa bu konuda da faaliyetlerimizi arttıracağız. Türkiye bugün ekonomisi ile siyasi yaşantısı ile çok büyük bir dünya devleti. Gerek Cumhurbaşkanı Sayın Gül gerek Başbakan Sayın Erdoğan artık dünya liderleri listesine girmiş isimlerdir. Dolayısıyla eğer bir anlaşma olmayacaksa başka alternatif yok tanınmayı gündeme getireceğiz. Tanınma gündeme geldiği zaman elbette bunun liderliğini Türkiye Cumhuriyeti yapacaktır.

"İSRAİLLİLER TOPRAK ALIYOR"

-İsrail'in Kuzey Kıbrıs'tan paravan şirketler aracılığı ile toprak aldığı doğru mu? Ayrıca yine aynı ülkenin Güney'de Rumlarla beraber petrol arama faaliyetleri yürütmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bazı İsraillilerin buradan toprak aldığı doğrudur. İsrail ve Rum tarafının bazı konularda işbirliği var. Petrol konusunda birlikte çalışıyorlar, denizde kurtarma tatbikatları düzenliyorlar. İsrail'le Türkiye arasında yaşanan güzel gelişmeler neticesinde İsrail'in Türkiye gibi büyük bir ülkeyi saf dışı bırakıp Rumları seçmesi düşünülemez. Akdeniz'de Türkiye'nin duruşu bellidir ve bu konuda gereken ülkeleri uyarmıştır.

"ERDOĞAN GERÇEK BİR LİDER"

-AK Parti hükümeti ile ilişkileriniz nasıl? AK Parti'nin Kuzey Kıbrıs'a ilgisinden memnun musunuz?

Ben AK Parti'yi ve öncesini Kıbrıs'taki diğer siyasi partilerden çok daha iyi tanırım. Hatta ilk seçimde iktidar olacağının iddiasını giren bir kişiyim. Çünkü çok güçlü bir lidere sahiptir. AK Parti'nin en büyük şansı iyi örgütlenmiş olması, orta taban oluşturması ve Tayyip Bey gibi bir lidere sahip olmasıdır. AK Parti'nin aldığı oyların yarısı Sayın Erdoğan sayesinde. Bugün Erdoğan Türkiye'de gerçek bir liderdir, gündemi belirlemesini iyi biliyor, cesur kararlar alabiliyor ve ekonomiyi güçlendirmişlerdir. Türkiye bir dünya devleti olmuştur. İlgi konusuna gelince, Türkiye'nin Kıbrıs'a ilgisi hiçbir zaman bitmemiştir. Gerek Sayın Gül gerekse de Sayın Erdoğan nereye giderlerse gitsinler gündemlerinde hep Kıbrıs konusu vardır. Onun için biz konuda rahatız.

"GÜÇLÜ TÜRKİYE GÜÇLÜ KKTC DEMEKTİR"

-Türkiye'de yaşanan güzel gelişmelerin KKTC'ye yansıması oluyor mu?

Türkiye'nin güçlü olması benim müzakere masasında elimin güçlü olması demektir. KKTC iktidarının güçlü olması demektir. Güçlü bir Türkiye, Yavru Vatan'ın her türlü sorununu çözmesi demektir. Bugün güçlü bir Türkiye demek Kıbrıs Türkü'nün adada mutlu ve huzurlu yaşaması demektir. Ekonomik sorunlarının ne kadar büyük olursa olsun Türkiye'nin çözeceği umudunun devam etmesi demektir.

"MÜSLÜMANLIĞIMIZ VE TÜRKLÜĞÜMÜZLE İFTİHAR EDİYORUZ"

-Kuzey Kıbrıs'ta dini ve ahlaki yozlaşmanın yaşandığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bu konuyu zaman zaman duyuyorum. Atalarımız 1571'de buraya geldi. Biz o günden bu güne hem Türklüğümüzü hem de Müslümanlığımızı koruduk. Eğer biz Müslümanlığımıza ve Türklüğümüze sahip çıkması idik yok olur giderdik. Biz yıllarca Rumlarla yaşadık fakat Hıristiyanlaşmadık, hiçbir Türk kızı Rumlarla evlenmedi. Kıbrıs Türkü, Müslümanlığına ve Türklüğüne bu denli bağlı olmasa idi asimile olabilirdi. Kıbrıs Türkü, Türklüğü ve dini ile her zaman iftihar etmiştir. Biz dinimize bağlıyız. Hatta KKTC ilk defa Kur'an Kurslarının açılacağını ben taahhüt ettim.

KAYNAK: YENİ AKİT
YORUMLAR 2
  • anarşist 10 yıl önce Şikayet Et
    pardon.... hangi müslümanlık? sayın eroğlu şaka yapıyor sanırım...
    Cevapla
  • Nihat Özbudun 10 yıl önce Şikayet Et
    Bu zaten kaidedir, hatırlatma babından burada tekrarlayalım:. "Müslüman erkekler, müslümanların dışında , ancak ehl-i kitap (yahudi ve hristiyan) kadınlarla evlenebilirler. Zira umulur ki müslüman olurlar. Müslüman kadınlar ise ancak müslüman erkeklerle evlenebilirler". Demek ki neymiş? Başka bir dinden olanla evlenmeleri şer'en caiz değilmiş. Bektaşinin dediği gibi ben yaptım oldu diyenlere bir sözümüz olamaz. Almanya macerasının ilk senelerinde kazık kadarken, Türk kızınla evlenebilmek için sünnet olan Hansl'arı, Fritz'leri hatırlayalım. Doğrusu o'ydu...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Nedim Şener kulis bilgisini verdi! Yargıtay DEM Parti için harekete geçti
TOKİ, 33 ilde arsa satışı yapacak