'Bu hiç bilmediğimiz bir siyasi hareket'

Gezi Parkı ile başlayan olayları değerlendiren Yazar Alev Alatlı, yabancı basın için "ölü sevici tiplerdir" derken Gezi'deki topluluğun apolitik bir gençlik olmadığını bildik ideolojilerden farklı belki de hiç bilmediğimiz bir siyasi harekete şahit olduğumuzu söyledi.

'Bu hiç bilmediğimiz bir siyasi hareket'
'Bu hiç bilmediğimiz bir siyasi hareket'
GİRİŞ 16.06.2013 10:34 GÜNCELLEME 16.06.2013 10:34
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Röportaj: Emeti Saruhan 

Ezber bozan açıklamalarıyla tanıdığımız yazar Alev Alatlı Gezi Parkı olayları başladığında başta sessizliğini korudu. Daha sonra internet sitesinde öğrencileri ve okurları ile bu konuda yazıştı. Alatlı, Topçu Kışlası için, 'Bence leğen örtüsü mahiyetindedir. Olmasa da olur. Velâkin, 'olmasa da olur' derken, 'olursa da dünya yıkılmaz' dediğimin de farkındasınız. Hal buyken, gelinen noktada projeden vazgeçildiğinin en sarih ve inandırıcı bir biçimde ilan edilmesi halinde bile olayların durulmayacağından, Kışla rahatsızlığının yerini, meselâ, lüferlerin boylarının ne olması gerektiği ya da pembe domates fidelerinin katliamı ya da devlet tiyatrosunun özelleştirilmemesi gibi şikayetlerin alacağından korkarım' dedi.

LOBİCİLİK GEREKİRDİ

Alatlı sitesinde olayların bu noktaya gelmesini değerlendirirken bir okuyucusunun 'İnsanlar Taksim'de toplanmak yerine, meselenin çıkış noktası olan polis şiddetini ele alarak, Emniyet Müdürlüğü'ne yönelseydi, yürüyüşler ve sloganlar değil de dilekçeler, mektuplar kullanılsaydı, Emniyet Müdürlüğü talebi karşılamadıysa Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamları bu konuda harekete geçirilmek üzere zorlansaydı bütün bunlara gerek kalmazdı' önerisini 'Gerek kalmazdı' demiyorum ama 'kalmayabilirdi' diyorum' şeklinde yorumlayıp arkasından bunun lobicilik ilmi ile yapılabileceğini söyledi. Yabancı basının tutumuna karşı bir yorumu da 'Gezi'de toplanan muhaliflerin pop aktivistler, ekspatriot yorumcular, iki kelime Türkçe bilmeyen yabancı basın mensupları tarafından temsil edilmesine müsaade etmemek gerekir' şeklindeydi. Alatlı ayrıca Erdoğan muhibbanın Türkiye'yi kaosa yuvarlanmaktan alıkoyan niteliğine dikkat çekiyordu. Alev Alatlı'nın bu yorumları üzerine kendisine ne demek istediğini sorduk. Cevapları aşağıda.

Gezi Parkı'ndaki topluluk çok karma bir yapı içeriyor. Bunun getirdiği olumlu olumsuz noktalar nedir? Ortak taleplerde buluşmak mümkün mü?

Karma gibi durduğu muhakkak. Bu durumda olumsuzluk hem kendileri, hem de muhatapları için işleri zorlaştıracaktır çünkü herkesi her zaman mutlu edemezsiniz. Ortak taleplerinin ne olduğuna önce kendilerinin karar vermeleri gerekecektir ki, bu da örgütlenme gerektirir. Örgütlenme ve temsilci atama.

Buradaki ittifak sahici bir ittifak mı? Siz sahici olmayan ittifakla çıkılan devrim önce kendi çocuklarını yer diyorsunuz.

Bakın, sahici olmasa da, eninde sonunda kendisine bir kimlik edinecek, bir kimliği benimseyecektir. Farklıllıklar bu kimlik içinde erir - yani ittifak aralarından bazılarına rağmen oluşur. Devrimin çocuklarını yemesinden kastım budur.

ÖLÜ SEVİCİLER

Gezi'nin yüzü olan sanatçılar, yabancı basın mensupları nasıl bir görüntü veriyor?

Bakın, bunu bilemem. Onların muadillerini Akiller heyetinde de gördük. Yabancı basına gelince, yıllar önce İran, sonra Körfez Savaşı ve Saddam, sonra Kaddafi derken, onlar ölü sevici tiplerdir. Şerrinden korkmak lâzım.

Birinci Aleksandr'ın dönemi Rusya'sındaki demiryolu tartışmalarını ve Paris'te yaşanan Eyfel kulesine karşı eylemleri günümüzdeki 3. Köprü, Topçu Kışlası tartışmalarına benzetiyorsunuz ve 'Görüşlerini iktidarlara kabul ettiremeyenlerin infialleri, öfkeleri, başkaldırı girişimleri de, bu ruh halinden çıkar sağlamaya kalkışanlar, hatta onlardan nemalanmaya çalışan tilkilerin söylemleri de tebessüm edilip geçilen anılar oldu' diyorsunuz. Bu Gezi eylemlerinin bir sonuca ulaşmayacağı anlamına mı geliyor?

Hayır. Yazdıklarımı bir kez daha okursanız, Rusya'da şimendifere, Fransa'da Eyfel'e hayır diyenlerden bahsederken, olur böyle şeyler demeye getiriyorum. Bana sorarsanız, Topçu Kışlası farz değildir. Hatta, leğen örtüsü olduğu bile söylenebilir. Her halûkârda, tek bir gencin - muhalif yada yandaş ya da polis- bir damla göz yaşına değmez.

Ak Parti'nin yapacağı mitingleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bakın, onları değerlendirmek bana düşmez. Her siyasi liderin bir yoğurt yiyişi vardır. Sayın Erdoğan gibi fevkalâde başarılı bir siyasetçinin bir bildiği olsa gerekir diye düşünürüm.

ANLAMAK LAZIM

Gençlerin rahatsızlık duyduklarını ifade ettikleri Başbakan Erdoğan'ın tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Başbakanın amacını aştığını düşündüğüm hükümlerini dillendirmemesini tercih ederdim. Velâkin, kendilerinin de belirttikleri gibi, barışçıl demokrasilerde hoşnutsuzluklar seçim sandıklarında tescil edilirler, sokaklarda değil.

Gelinen noktada ne taviz verilirse verilsin, ne açıklama yapılırsa yapılsın, olaylar durulmayacağı gibi, tersine, çeşitlenerek artacağını düşünüyorsunuz. Bu durumda nasıl bir yol haritası izlemek gerek.

Derinden anlamak, araştırmak, hoşnutsuzlık trendlerinin nasıl evrildiğini izlemek gerekir. İstatistik diye bir bilim dalı vardır, onun imkânları kullanılarak geleceğe dair projeksiyonlar yapmak mümkündür, hem de kabul edilebilir yanılgı payları içinde. Bahsettiğiniz yol haritası projeksiyonlar doğrultusunda oluşturulur.

Gençlerin aklını başına alması, çok okuması ve kendine 5'er yıllık hedefler seçmesini öneriyorum. Abuk- sabuk Facebook'lardan Twitter'lerden uzak durun. Yoksa ileride pahalıya ödersiniz' sözleriniz bugüne karşılık geliyor mu?

Gezi'de toplanan gruplara ilişkin gördüğüm tek araştırma Konda'nınki. Onun da yaş ortalamasını 28 olarak verdiğine bakılırsa, pek de genç değiller. %6 kadarının dışında öğrenci de değiller.gibi duruyor. Hal böyle olunca, bugüne karşılık geliyor mu sorunuza henüz cevap veremem.

Apolitik değiller

Siz toplumu okuyan bir entelektüelimizsiniz. Böyle bir hareketi bekliyor muydunuz?

Hani derler ya, 'sakalım olsaydı, sözüm dinlenirdi.' Benimki o hesap. Schrödinger'in Kedisi Kâbus'u bir zahmet okuyun! Orada çizilen tabloyu görün.

Olayların başlangıcı noktasında insanların Taksim'e toplanmak yerine Emniyet Müdürlüğü'ne dilekçe ve mektupla başvurmalarından söz etmiştiniz. Böyle davranılsaydı uzlaşma sağlanabilir miydi?

Hayır, olmazdı. 'Ağaçlarımı istiyorum' kabilinden bir dilekçenin kimse yüzüne bile bakmazdı. Ancak, 'lobicilik' diye bir eylem biçimi vardır. ABD gibi Klu Klax Klan ülkesinde Musevilerin kendilerine yer edinmelerine imkân veren, efendim, Ermenilerin olmayan soykırımı olmuş gibi kabul ettiren, fevkalade başarılı lobileri dilerseniz 'stratejik iletişim' yapan eylemcileri vardır. Günümüzde artık bir bilim halini almış olan bu iletişim yöntemi benimsenebilirdi. Gelin görün, lobicilik türü barışçıl hareketler ince ayar, süreklilik ve adanmışlık ister ki, ulusal hasletlerimizden değildir, bunlar ne yazık ki.

Gezi'deki topluluğun apolitik bir gençlik olduğu söyleniyor ve bu övülüyor fakat siz gençlerin siyaset yapması gerektiğini savunuyorsunuz?

Nesi apolitik Emeti Hanım? Apolitik değil, bildik ideolojilerden farklı, Türkiye'de henüz aşina olmadığımız, belki de hiç bilmediğimiz bir siyasi harekete şahit olmaktayız. Ben mensupları tarafından adının konulmasının ve meşru bir siyasi hareket olarak ortaya çıkılmasının daha işlevsel olacağı kanaatindeyim.

KAYNAK: YENİŞAFAK
YORUMLAR 1
  • oku yorum 10 yıl önce Şikayet Et
    iki de bir bu yaşayan ölüyü önümüze getirip koymayın!. Yiğit Bulut kadar bile bir bilgisi olmadan, bundan 100 yıl öncesinde kalmış bir kafa yapısı ile bugünümüze bu tür insanlar ışık tutamazlar! Kem küm ve gak guktan başka bir şey yok!
    Cevapla
DİĞER HABERLER
'İki dakikalık muayene'ciler, sokağa çıkabilecek misiniz?
İsrail'e silah sevkiyatı kararı ABD'yi karıştırdı: Biden görevden alınsın