İsrail'den yakın markaj: Uygun bir zamanda Türkiye'den talep edecekler

Haber7 yazarı Prof. Dr. Ata Atun, bugünkü yazısında I. Dünya Savaşından bugüne kadar Orta Doğu'da yaşanan gelişmeleri ve dönüm noktalarını anlatıp Türkiye'nin konumuna değindi. İsrail'in son dönemde Türkiye'nin savunma sanayi başta olmak üzere bir çok adımını yakından takip ettiğini aktaran Atun, İsrail'in uygun bir zamanda, Türkiye ile dost olmayı, güç birleştirmeyi ve enerji ortaklığı yapmayı isteyeceğini belirtti.

İsrail'den yakın markaj: Uygun bir zamanda Türkiye'den talep edecekler
İsrail'den yakın markaj: Uygun bir zamanda Türkiye'den talep edecekler
GİRİŞ 11.09.2020 11:51 GÜNCELLEME 12.09.2020 09:39
Bu Habere 51 Yorum Yapılmış

İşte Ata Atun'un "Orta Doğu'da Değişen Dengeler" adlı yazısı;

 

Orta Doğu’da asırlardır süren yaşam tarzı, yönetim ve idari dengeler, 1915 yılında İngiltere ve Fransa arasında gizlice imzalanan "Sykes-Pikot Anlaşması" ile temelinden sarsıldı ve bozulmaya başladı. O denli bozuldu ki, son bir asırdır, bölgede asırlardır yaşamlarını sürdüren kabileler, halklar ve sonradan kurulan devletler arasında hala daha kalıcı bir barış ve politik denge oluşmuş değil.

Bunun nedeni de I. Dünya savaşı devam ederken, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau’nun söylediği "Bir damla petrol, bir damla kan değerindedir" görüşü olsa gerek.

 

Bilindiği üzere Avrupa’nın emperyal (yayılmacı) devletleri olan İngiltere ve Fransa, bir anda Orta Doğu’nun üzerine kara bulutlar gibi çöküştüler ve babalarından kalan bir mirasmış gibi aralarında bölgeyi bölüştüler. İlk yaptıkları iş, "Sykes-Pikot Anlaşması"nı temel alarak kendi hegemonik bölgelerini oluşturmak oldu. Büyük Suriye’yi (Suriye ve Lübnan bölgesi) Fransa alırken, geri kalan bölgeyi de İngiltere kendi sömürgesi yaptı.

İngiltere, Orta Doğu’daki sömürge topraklarını petrol yataklarına göre, başkaldıramayacak küçüklükte ve zayıflıkta bölgelere böldü ve Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Irak, Ürdün gibi yapay devletçikler oluşturdu. Bu yapay devletçiklerin sınırlarını, bölgede yaşayanların etnik ve kabilesel kökenlerine de bakmadan ve dikkate almadan, cetvelle çizen MI6 ajanı Gertrude Bell oldu. Gertrude Bell’in esas aldığı sınırlar, İngiliz ordusunun Hayfa’dan karaya ayak bastığı vakit, Basra’ya kadar karadan, hiçbir müdahaleye ve karşı koymaya maruz kalmadan gidebileceği şekilde çizildi.

Orta Doğu’da 1952 yılına kadar egemen olan ülke İngiltere ve -birazcık da- Fransa idi. Orta Doğu’nun ekseni bu iki ülkenin yönettiği sömürgelerden geçmekteydi. Süveyş krizinde, ABD başarılı bir siyasi manevra ile İngiltere ve Fransa ittifakını Orta Doğu’dan attı ve yerine kendi yerleşti. Her ne kadar sömürgeler bağımsız devlet statüsünde olsalar da, yönetimleri İngilizlerin ve Fransızların elindeydi. Bu iki devlet II. Dünya savaşından sonra tamamen ABD’in yönetimi altına girdiğinden, birkaç yıl gecikme ile Orta Doğu da yeni patronunu kabul etmek zorunda kaldı.

1948 yılının Mayıs ayında İsrail Devletinin ilanı sonrasında 1973 yılına kadar süren ABD destekli İsrail ile bölgedeki Arap ülkeleri arasındaki savaşlar, Orta Doğu’daki politik dengeleri tekrardan değiştirdi ve güç merkezi İsrail’e doğru kaymaya başladı. Yapay devletler arasında oluşturulmuş İsrail karşıtı birlikteki çözülme daha başından Ürdün’den başladı. Halen daha İngiltere tarafından yönetilmekte olan Ürdün, bir şekilde Arap-İsrail savaşlarına etkin bir şekilde dahil olmamak politikasını güttü. 1973 yılındaki Yom Kippur Savaşından yenilgi ile çıkan Mısır, İsrail’i tanıyarak diplomatik ilişki kurmasından sonra ABD hedefine, İsrail’e karşı mücadeleyi elden bırakmayan İran, Irak, Suriye ve Libya’yı aldı. İran ve Irak birbirlerine düşürülerek senelerce savaştırıldı ve askeri güçleri neredeyse yok edildi. Tunus’ta 2010 yılının son ayında başlatılan Arap Baharı ayaklanması ile Suriye ve Libya çökertilirken, Mısır ise tamamen CIA’nin yönetimi altına girdi. Geriye kalan Suudi Arabistan ve BAE’de, ABD’nin baskısı ile İsrail ile diplomatik ilişki kurarak, bölgedeki güç dengesinin tekrardan bozulmasının son çivisini çaktılar.

Orta Doğu’ya bakınca şimdi, ortada İsrail’e karşı olan tek devlet İran gözükmekte. İran, askeri gücü Irak savaşı ile iyice yıpratılmış, ambargolarla ekonomisi çökertilmiş, hazinesi de iflasa sürüklenmiş bir devlet. İsrail ile mücadele etmeyi, savaşmayı bir kenara bırakın, nefes alabilmek ve ayakta durabilmek için son gücünü harcamakta olan bir devlet şimdi. Eski gücünün yerinde yeller esmekte.

Bugün Yunanistan ile iyi ilişkiler içinde gibi görünen İsrail, an itibarı ile Türkiye’yi yakından izliyor. Türkiye’nin savunma sanayisini, ihracat yeteneğini, çalışkanlığını, üretkenliğini, ordusunun gücünü ve millileşmek yolunda gösterdiği çabayı çok takdir etmekte. İsrail basınında yer alan yerli yazarların köşe yazılarında ve yorumlarında bu görüş iyice ortaya çıkıyor. 

İsrail’in, Orta Doğu’da Arap tehlikesini tamamen yok ettiği bu aşamadan sonra, Türkiye ile dost olmayı, güç birleşimine gitmeyi ve enerji ortaklığı yapmayı istediği veya da uygun bir zamanda isteyeceği çok açık. Aracısının da ABD olacağı kesin...

Orta Doğu’daki enerji, askeri ve siyasi güç ekseninin Türkiye’ye doğru yön değiştirdiği çok açık. Bakmayı bilebilirseniz, değişen dengeleri ve Türkiye’nin yıldızının nasıl parladığını görürsünüz...

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 51
  • Misafir 3 yıl önce Şikayet Et
    BENCE Akdeniz konusunda İsrail ile enerjide işbirliği yapılabilir ve yapılmalı İsrail orada bir ülke bu gerçeği kimse unutmasın evet Filistini insani olarak destekleyebiliriz ama bu israille hiçbir konuda işbirliği Yapmıcaz anlamına gelmemeli abd ve ab ilede bir çok konuda ters düşünüyoruz ama bu işbirliği yapmamıza engel olmuyor
    Cevapla
  • imkansız 3 yıl önce Şikayet Et
    biz filistinden tarafken böyle bişey imkansız..
    Cevapla
  • El-Batmanî 3 yıl önce Şikayet Et
    Hainler, DAVOSTA cevabınızı aldınız
    Cevapla
  • Gerekmez dost 3 yıl önce Şikayet Et
    İsraille mesafeli olmak dist olmaktsn her zasman cok daha hayirlidir israilden hicbir zaman dost olmaz her zaman sinsi dusmandir simdi bu mesafe israilin sinsiligini kallesligini onluyor unutmayalim israille ne zaman aramiz acildi mossadin yaptigi hainlikler kalleslikler suikastler (1990 benzeri yillar) bitti pkk pyd teror zayiflamaya basladi en azinda arkamizdaki sende mi brutus dedigimiz sinsi dusmandan kurtulduk israille distluk degil mesafe her zaman iyidir
    Cevapla
  • Kutay 3 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye Yaptığı hata'dan dönmelidir. Dünya'da israil'i ilk Tanıyan Ülke biziz Artık itrail'i kesinlikle görmezden gelmeliyiz. Bu hatadan dönmeliyiz. İtrail Hiç bir zaman kaale alınmamalı ve Muzakere dahi yapılmamalıdır. Şayet bu yapılırsa Türkiye Şuan yükselmiş olduğu Gücünü kaybedecektir. Büyük Oyun peşindeler Bu tuzağa düşmeyin.. Başkanım siz Zeki ve Diyaretlisiniz...! Diyalog çalışmasından kesinlike uzak durmalısınız.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Alçakça anlaşmayı duyurdu!
TUSAŞ Genel Müdürü Kotil: KAAN 2028'de yerli motorla uçmazsa başımız belaya girer