Karadeniz'in Mavi Vatan suları ve Trabzon

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Açık Görüş için kaleme aldığı "Karadeniz'in Mavi Vatan suları ve Trabzon" başlıklı yazısında; Ukrayna Savaşı ve Trabzon'un önemini anlattı.

Karadeniz'in Mavi Vatan suları ve Trabzon
Karadeniz'in Mavi Vatan suları ve Trabzon
GİRİŞ 05.09.2022 12:54 GÜNCELLEME 05.09.2022 12:54

Ukrayna Savaşı'nın yol açtığı sorunlar Karadeniz'in önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bununla birlikte Türkiye'nin egemenlik sahasına giren Karadeniz'deki doğal kaynakların zenginliği göstermektedir ki, Türkiye'nin Karadeniz'den başlayarak Boğazlara ve oradan da Akdeniz'e kadar uzanan hat boyunca çıkarlarını koruması bakımından Trabzon'un stratejik önemi eşsizdir.

Karadeniz Avrupa'nın güneyi, Balkanlar, Kırım, Kafkaslar, Hazar bölgesi ve Anadolu için kayda değer stratejik önemdedir. Etki sahası bir yandan Ortadoğu'dan Orta Asya'ya bir yandan da Asya'dan Avrupa'ya ve Kuzey Afrika'ya uzanır. Karadeniz kuzey ve güney yönleri dikkate alınarak ortadan bir hat çekilip ikiye ayrıldığında, güney kısmı büyük ölçüde Türkiye ile çevrilidir. Güneyde kalan hattın doğu ucunun yarısında Gürcistan batı uçununun yarısında ise Bulgaristan bulunurken kuzeyde Rusya, Ukrayna ve Romanya yer alır. Karadeniz'de Kıyıdaş Devletlerin Deniz Yetki Alanları'na bakıldığında bu ayrım net olarak görülmektedir. Buna göre Türkiye ve Rusya, Karadeniz'e kıyıdaşlık bakımından diğer ülkelerden daha fazla alana sahiptir. Ana hatlarıyla Rusya ve Ukrayna Kuzey Karadeniz kıyılarının ülkeleriyken Türkiye ise Güney Karadeniz kıyılarına sahiptir. Karadeniz'in güney sahillerinde egemen güç olan Türkiye'nin Trabzon limanından İstanbul Boğazı'na kadar olan güvenlik hattını elinde tutması önemlidir. Kuzey'de Kerç Boğazı ile Azak Denizi'ne bağlanan Karadeniz, Kafkaslar açısından da stratejik öneme sahiptir. Karadeniz'e kıyıdaş ülkeler deniz yoluyla Ortadoğu ve Akdeniz kıyılarındaki Avrupa ve Afrika limanlarına ulaşmak yani sıcak sulara inmek için Türk Boğazlarından geçmek zorundadır. Bu bakımdan Türk Boğazlarından geçiş hem bölge ülkelerini hem de küresel güçleri tarih boyunca ilgilendirmiştir. Karadeniz kıyısındaki limanlar ve kentler bölgeye hâkim olmak isteyen güçlerin her zaman yayılma planlarında yer almıştır.

Trabzon'un stratejik önemi

Bölge hakimiyeti için dünyanın güçlü imparatorluklarından bazıları yüzyıllar boyunca büyük mücadele vermiştir. Ancak en uzun mücadele Türkler ile Ruslar arasında meydana gelmiştir. Trabzon ise limanı ve kentiyle Karadeniz stratejisinin oluşmasında kayda değer öneme sahiptir. Bu bakımdan kendine has jeo-politik ve jeo-stratejik değeri olan Trabzon'un Karadeniz içindeki ve Karadeniz'in etki alanındaki önemini yeniden yorumlamak ve bölgedeki hakimiyet mücadelesinin tarihi geçmişini bilmek önem kazanmaktadır. Trabzon 15 Ağustos 1461'de Türklerin hakimiyetine girdikten sonra 18 Nisan 1916'da Rus işgaline uğrayana kadar ciddi bir tehditle karşılaşmamıştır. Trabzon bir Karadeniz limanı olarak önce 1774'de Kırım'ın ardından da 1921'de Batum'un kaybından sonra Karadeniz bölgesinde meydana gelen hakimiyet mücadelesinde öne çıkan bir role sahiptir.

Trabzon, 1699 Karlofça Antlaşması öncesinde Osmanlı Devleti'nin rakipleri dikkate alındığında muhtemel savaş noktalarına uzak kalan bir liman kentiyken XVIII. yüzyıl başladığında kuzey ve kuzeydoğu seferlerinin tam ucunda veya ortasında yer almaya başlamıştır. Bundan sonra Trabzon'un Karadeniz'de Anadolu kıyılarında Türk deniz üssü olarak önemli rolü pekişti.

Şehrin dinamizmi

Karadeniz farklı kültürler, dinler ve halklar için bir kavşak noktası özelliğindedir. Tarihin farklı dönemlerinde farklı millet ve etnik topluluklar yanında büyük devlet ve imparatorlukların çıkar çatışmasına tutuştuğu bir alan olmuştur. Karadeniz doğal barınaklık ve doğal liman imkanları bakından zengin bir deniz özelliğinde değildir. Karadeniz'in kuzeyi ve güneyi dikkate alındığında en elverişli liman bölgesi Kırım'ın Sivastopol şehridir. Güney Karadeniz'in sahilleri limana elverişli olmak bakımından ikinci derecededir. Burada Sinop kısmen bir donanma barındırma imkanına sahiptir. Trabzon ise doğal imkanlar açısından Sinop'tan sonra gelir. Dünyada teknolojik ilerleme 100 yıl öncesine kıyasla çok gelişmişmiş olsa da denizcilik halen doğal özelliklere sahip limanlara bağımlıdır. Teknolojik imkanlar ve dalgakıranlar gibi önlemler donanmanın üslenmesi için yeterli değildir. Bu bakımdan Odessa, Batum, Sinop ve Trabzon gibi limanlar Sivastopol'a nazaran ikincil öneme sahiptir. Trabzon kenti stratejik değerine bağlantılı olarak önemini tarihin her evresinde korumuştur. Türklerin hakimiyetine girdikten sonra, Karadeniz liman kentlerinden biri olan Trabzon, hem kuzeyindeki limanlarla deniz ticareti bakımından ilişkilerde bulunuyor hem de Uzakdoğu'dan ve İran'dan karayoluyla gelen Anadolu ve Avrupa pazarlarına gidecek ticari ürünlerin sevk noktası olarak işlev görüyordu.

Böylece doğu-batı ekseninde kara yoluyla yapılan İpek Yolu'nun da önemli noktalarından biri idi. Anadolu yarımadasının ticareti bakımından bu özelliğine ilaveten kuzey-güney ekseninde de ticaret ve ulaşım üssü bakımında kayda değer bir işleve sahipti. Lozan Antlaşması sonrasında Türkiye'nin Mavi Vatan sularındaki haklarını güvence altına almasında iki antlaşma önemlidir. Bunlardan birisi Montrö'dür. Diğeri ise 1992 yılında, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ)'nün kuruluşudur. Montrö Karadeniz'e giriş ve çıkışları Türk egemenliğinde kontrol eden bir anlaşma olarak tarihe geçerken KEİ'de Türkiye'nin Karadeniz'de Mavi Vatan sınırlarını belirleyen bir zemin olmuştur. 1936 Montrö Antlaşması, 1809 sonrası Türk egemenliğini güçlendiren en kapsamlı ve başarılı anlaşmadır. Türkiye'nin Karadeniz'deki çıkarları açısından bu antlaşmadaki üç nokta çok önemlidir. İlk olarak, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin Karadeniz'deki egemenliği uluslararası hukuka göre paylaşmasını sağlar. İkinci olarak, Karadeniz'e kıyıdaş olmayan ülkelerin buradaki hareketlerini kısıtlar.

Üçüncü olarak Rusya'nın Akdeniz'e inişini sınırlandırır. Şüphesiz Montrö ilk imzalandığında 1934'lerde dünyada Nazi tehlikesi vardı. İngiltere'nin o zamanlarda dünya ve bölge siyasetindeki etkisiyle imzalandı. Ama Türkiye'nin de çıkarına olarak Rusya'nın hareket alanını sınırlandırdı. Çünkü Rusya'nın her mevsim açık denizlere ulaşabileceği tek deniz çıkışı Karadeniz'dir. Zira Baltık denizi kışın donduğu için Rusya sıcak denizlere yani Akdeniz'e ineceği yol sadece Boğazlar üzerindendir. Montrö antlaşması uçak gemisi, savaş gemisi ve denizaltı geçişini kurallara bağlayan ve kısıtlamalar getiren bir sözleşmedir. Montrö olmasaydı, geçişlerdeki sınırlamalar konmasaydı, Ruslar en büyük gemilerini Karadeniz'den hızlıca Akdeniz'e indirerek bölgedeki dengeleri altüst etmede önemli rol oynayabilirdi. Bugün Akdeniz'de yüzen önemli Rus gemileri, nükleer başlıklı denizaltılar Baltık'tan Cebeli Tarık'a oradan Akdeniz'e giren gemilerdir. Eğer Montö'nün kısıtlayıcı hükümleri olmasaydı Rusya en büyük tersanelerini Karadeniz kıyısında inşa eder, en büyük gemilerini burada yüzdürür ve oradan sıcak denizlere inerdi. Oysa bugün Kuzey Buz Denizi'nde gemilerini tutuyorlar ve oradan Akdeniz'e sevk ediyor.

Öte yandan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) Haziran 1992'de İstanbul'da kuruldu. Ancak KEİ kurulmadan önce, 1986 yılında Soğuk Savaş sürerken Türkiye Münhasır Ekonomik Bölgesi'ni Karadeniz'de ilan etti. Devrin Başbakanı Turgut Özal'ın gündeme getirdiği Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Karadeniz'i barış denizi yapmak yanında Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını garanti altına almak noktasında çok önemli bir antlaşmadır. KEİ üyeleri, Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya, Rusya, Türkiye, Ukrayna ve Yunanistan'dır. KEİ ile Karadeniz bölgesinin barış, istikrar ve refah bölgesi olması öngörülmektedir.

Ukrayna-Rusya savaşına rağmen KEİ'nin bölgedeki istikrara katkısı son olarak "tahıl koridoru" sürecinde de ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Türkiye'nin Ege denizindeki karasularının 12 mile çıkarılmasına karşı izlediği politika, uluslararası suların geniş kalmasını sağladığından Karadeniz'e kıyıdaş ülkeler ve bölgede denizcilik faaliyeti yürüten diğer ülkelerin de çıkarınadır.

Türkiye'nin teknoloji hamlesi

Türkiye Karadeniz'deki çıkarlarını KEİ platformunda kuvvetlendirmiştir. Bundan sonra herhangi bir tartışmaya mahal vermeden 1986'da ilan ettiği MEB'de enerji kaynaklarını aramaya başlamıştır. Bulunan doğalgaz kaynağı 540 milyar metreküp olarak tespit edilmiştir. Bu kaynak şimdilik Türkiye'nin 10 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak bir rezerv demektir. Bundan sonra bulunacak yeni rezervler Türkiye'nin enerji bakımından dışa bağımlılığını azaltacağı gibi yeni ekonomik hamlelerin yapılmasına da ivme kazandıracaktır.

Karadeniz'deki hidrokarbon enerji kaynaklarını tespit ve çıkarma noktasında Türkiye'nin son yıllardaki kararlılığı Cumhuriyet tarihinin bu alandaki yeni başarısıdır. Karadeniz'de doğalgaz bulmak ve çıkarmak Türkiye'nin diplomatik başarıları sonrasında teknolojik başarı elde ettiğini göstermektedir. Trabzon'un potansiyelini ortaya çıkaran unsurlardan biri de spor ve Trabzonspor futbol takımıdır. 2. Lig şampiyonluğu ardından 6 kez lig şampiyonluğu yaşayan Trabzonspor şehir için sportif başarılarıyla siyasal, ekonomik ve kültürel katkılar da sağlamıştır. Trabzon esasen Anadolu'yu temsil eder. Anadolu insanının, İstanbul Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde yerleşen, halkına inanmayan elitlerine verdiği bir karşılık olmuştur. Milli Mücadeleyi yapan Anadolu'dur. Spor söz konusu olduğunda büyük kentlerin hegemonyası Trabzon'la kırılmıştır. Trabzonspor'u tutmak sadece Trabzonlu ve Karadenizli gençlerin tercihi olmamıştır. Trabzonspor'a bütün Anadolu gençlerinin sempatik yaklaşımı hatta taraftarlığı söz konusudur. Trabzonlu olmayanlar Anadolu ruhunu temsil eden bu takımı çarşıda pazarda, üniversite kantinlerinde hararetle desteklemiştir. Bir zamanlar Ayağı çarıklı, bir zamanlar ayağı çamurlu diye horlanan ama emeğine, aklına, becerisine, ferasetine ve zekasına güvenen gençler Trabzon sayesinde özgüven sahibi olmuşlardır. Üniversitedeki gençler mahalle baskını Trabzonsporluyum diye kırmıştır.

Trabzon'un Potansiyeli

Trabzon yat turizminden yayla turizmine kadar pek çok alanda yerli ve yabancı turistler için bir cazibe merkezidir. Kentin tarihi ve doğal zenginlikleri yanında kuş izleme, dağcılık, botanik turizmi, mağara turizmi ve trekking gibi çok sayıda turizm çeşidi turistlerin ilgisini çekmektedir. Ayrıca, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde düzenlenen büyük kültür organizasyonları Trabzon'da da yapılmaya başlamıştır. 20-22 Mayıs 2002'de Trabzon Belediyesi öncülüğünde kentteki üniversitelerin katkısıyla düzenlenen Trabzon Sempozyumu bu açıdan çok başarılı olarak değerlendirilmiş ve şehrin insan kaynağı başta olmak üzere sosyal, ekonomik ve kültürel zenginliğini gözler önüne sermiştir. Sonuç olarak, Mavi Vatan sularının Karadeniz sınırlarındaki Türk egemenliği, ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel çıkarlar başta olmak üzere her bakımdan önemlidir. Karadeniz'deki Mavi Vatan sularının orta noktasında Sinop Limanı batı ucunda Boğazlar ve doğu ucunda ise Trabzon stratejik öneme sahiptir. Trabzon stratejik değer, tarih, kültür, spor, doğal zenginlikler ve demografik kaynaklar bakımından bölgenin önemli bir kenti olarak gelişmesini sürdürmektedir. Ukrayna Savaşı'nın yol açtığı sorunlar Karadeniz'in önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Bununla birlikte Türkiye'nin egemenlik sahasına giren Karadeniz'deki doğal kaynakların zenginliği göstermektedir ki, Türkiye'nin Karadeniz'den başlayarak Boğazlara ve oradan da Akdeniz'e kadar uzanan hat boyunca çıkarlarını koruması bakımından Trabzon'un stratejik önemi eşsizdir. Türkiye'nin her bakımdan büyük kentlerinden biri olarak gelişmesini sürdüren Trabzon, ülkenin bölgesel ve küresel hamlelerine katkı verme kapasitesini her geçen gün artırmaktadır.

Erkan Talu Haber7.com - Dış Haberler Editörü
Haber 7 - Erkan Talu

Editör Hakkında

Elazığ'da doğan Erkan Talu; ilk, orta ve lise öğrenimini Ayvalık'ta tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, "Sanat Tarihi" bölümünden mezun oldu. Üniversite yıllarında gazetecilik üzerine çok sayıda eğitim alıp okumalar yaptı. Habercilik kariyerine "muhabir" olarak Kanal 7'de başladı. Kanal 7'de hem iç hem de dış basını takip eden ekipte yer alarak "Ana Haber"e bültenler hazırladı. Kanal 7'de çalıştığı dönemde, Ülke TV için haberin yanı sıra VTR, DSF ve program içerikleri üretti. 2017 ortasında Haber7'ye geçti. Kariyerini, "Haber7 Dış Haberler Editörü" olarak devam ettiriyor.
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Ergin Ataman'a yapılan Siyonist tehdit anı kamerada: Yeni görüntüler ortaya çıktı
İsrail lobileri engellemeye çalışıyor: Erdoğan'ın ABD ziyaretinde son durum ne?