Ardıç, Erdoğan'a 'teslim ol' dedi!

Sayın başbakan, iktidardan düşmek üzeresiniz. Sizi devirecekler.

Çok kişi yazdı ama ben de yazayım, namus borcumdur. Sayın başbakan, amigoluk etmeyen ya da gözü düşmanlıkla kararmamış her refikimiz aynı fikirde: Biz gazeteci argosunda 'kesmek' tabir ederiz, bu 'haberi kesmek' sizin elinizde.

İş işten geçmeden, çok geç olmadan erken seçime gidiniz.

Dolar kuru da iki lirayı bulmadan tabii!...

Diğer bir yol da, cumhurbaşkanı adayınızı, yıpratılacak olmasına aldırmadan, şimdiden açıklamak. Bu aday asla siz olmayınız. 'Sivri' birisi de olmasın sakın... Ilımlı bir isim ortaya atar ve bunda samimi olduğunu gösterebilirseniz, Türkiye'nin 'gazını alırsınız'... ('AKP üyesi ama başı açık ve bürokrat olmayan bir kadın' önermiştim, -yok, Nazlı Ilıcak falan değil tabii-, kimsenin ağzını açamayacağı birisi, ama görüyorum ki aklınız yatmamış. Canınız sağolsun.)

Hem böylece, sorunları çözememiş olmanızda 'ne yapayım, sistem bırakmıyor' bahaneniz daha bir geçerlilik kazanır, size kendi aşırılarınızı daha kolay yatıştırabilme imkanı sağlar...

Sayın başbakan, erken seçime gitmek size bir 'yenilgi' ya da geri basmak, taviz vermek gibi görünüyor. Değildir. Bu, taktik gibi görünse de aslında stratejik bir adım olacaktır. Güdük de olsa demokrasi benzeri şeyimizi kurtaracaksınız.

Ayrıca, erken de olsa zamanında da yapılsa, seçimi nasıl olsa gene siz kazacaksınız!

'Wishful thinking' yapanlara, yani gönüllerinden geçeni gerçekmiş gibi göstermeye çalışanlara aldırmayınız, onlar kolpacı... Ufukta koalisyon falan görünmüyor! CHP'nin kazanması düşünülemez bile, DYP ve MHP meclise girebilirlerse öpüp başlarına koysunlar, diğer partiler için en ufak bir umut yok. Oy oranınız düşse de çıksa seçimin 'favorisi' gene sizsiniz. Kaldı ki, eskaza bir koalisyona gidilse bile bu koalisyonun lideri, yani başbakan gene siz olacak değil misiniz?

Herkes 1961 seçimleri 'araya arıza girmeden' yapılsaydı DP'nin kaybedeceğini sanmıştır ve kırk beş yıldır papağan gibi söylemiştir, ben hiç öyle düşünmüyorum! Menderes gereksiz yere hırçınlaştı ve direndi, daha doğrusu 'vahşi muhalefet' yapan CHP'nin 'gazına geldi'... Diktaya yönelmesine ve hem kendi başını hem memleketi yakmasına hiç gerek yoktu, gene kazanacaktı! 1961'de yenilseydi bile 1965'te geri gelecekti ve belki 'seksenli yıllara' kadar da hayatta kalacaktı...

Siz de onun gibi zıtlaşmayınız... Dengeleri görünüz.

Sayın başbakan, siz de gördünüz ki, seçimin beş yılda bir yapılması, Türkiye'nin gerçeğiyle örtüşmüyor. Bu zorlamayı anayasaya sokan Kenan Evren ve arkadaşları madara oldular (aslında madara olan Haydar Saltık ama oralara hiç getirmeyelim lafı...)

Öyleyse 'kanuni' açıdan erken sayılacak ama 'siyaset sosyolojisi' açısından zamanında ve yerinde olacak şu seçimi, bu sonbaharda yapınız. Gününü hemen yarın açıklayınız, gerginlik bir anda söner... 24 Eylül, aynı zamanda 1 Ramazan... Ramazan ayında yapacağınız seçim size avantaj da sağlamaz mı, daha ne düşünüyorsunuz canım?

Haaa, ya cumhurbaşkanı seçtirecek çoğunluğu elden kaçırırsam korkusu... Eh, o zaman da ortak bir paydada anlaşılır, gene ılımlı bir aday bulunur... Bu kez bürokrat olmaması şartını koşarsınız, bu da bir kazançtır sizin açınızdan, yedi sene de öyle gider memleket, ne olmuş yani?

Sayın başbakan, salim kafayla düşünürseniz almanızda hayır olan bu stratejik karar, önümüzdeki günlerde işlenecek cinayetleri de önleyecektir.

Çünkü faşistler, sizi devirmek uğruna kan dökmekten artık çekinmeyeceklerini gösterdiler. Azıcık aralanmış olan Avrupa Birliği kapısını da bir daha açılmamak üzere kapatmak istiyorlar.

Sayın başbakan, ille de direnecekseniz, geriye bir tek, ama bir tek yol daha kalıyor: AMERİKAN DIŞ POLİTİKASINA BÜROKRATLARDAN DAHA İYİ TESLİM OLACAĞINIZI FAZLA DA VAKİT GEÇİRMEDEN KANITLAMAK, BUNA AMERİKA'YI İNANDIRMAK... ARAYIŞLARINI DURDURMAK...

Aksi takdirde önümüzdeki aylarda başımıza gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.

Engin Ardıç / Akşam / 21.05.2006