İçme suyuna neler, nasıl zarar verir
Yaşamak için su şart ama hangi suyun içilmesi gerektiği de önemli. Çünkü hidrojen ve oksijenin değişik biçimde kombinasyonları ile 36 farklı su türü olduğu belirtiliyor.
Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı ve Dr. Recai Yahyaoğlu'nun Mozaik Yayınları arasında çıkan Suyun İyileştirici Gücü adlı eserinde, vücudumuzun dışını ve içini temizleyen, toksik maddeleri vücudumuzdan atan muhteşem bir sıvı olan su, sağlığa etki eden olumlu ve olumsuz yönleriyle anlatılıyor ve hastalıkların tedavisinde en olumlu şekilde nasıl kullanılacağı belirtiliyor.
İşe dünyanın oluşumuyla başlayan eser yeryüzünde kaç çeşit su olduğundan tutun da, evrensel çözücü olan suyun müzik, edebiyat, TIp ve kişisel ilişkilere etkilerine kadar geniş sahalara el atıyor.
Su ve Yaşam başlıklı birinci bölüm'de ayrıca içme suyndaki sorunlar ve Su terapisi ile işlgili bilgiler yer alıyor.
Su ve Genç Kalma adlı ikinci bölümde suyun gizemleri ve ve gençleştirme ve Yaşlanma Teorileri yer alıyor.
Suyun Yapısı'nı analiz eden üçüncü bölüm'de Suyun hayatın kimyası olmasından. yabancı maddelerden arındırılmasına, Gıdalardaki temel elemanlardan suda bulunan minerallerin yararlarına değin yararlı bilgi ve bilimsel analizler sunuluyor.
Kitabın dördüncü bölümü, Su ve Sağlık konularına ayrılmış. Beşinci bölümde Su ve Sağlık uygulamaları başlığı altında detoks uygulamasında suyun önemi, anti aging metod ve operasyonları ve yaşlılığın geciktirilmesi konularına yer veriliyor.
Altıncı bölüm Sağlık beslenme ve su başlığını taşırken son bölümde Suyun neden hayatın vazgeçilmezi olduğu ve suyu canlandırma yöntemlerine yer veriliyor.
Su mucizesinin nimetlerinden bilinçli olarak yararlanmak için son derece faydalı bir kitap olan Suyun İyileştirici Gücü adlı eserden su kirliği konusunda herkesçe bilinmesi elzem olan ilgiç bir bölümü yayınevinden aldığımız özel izinle ve Haber7 Kitap Dünyası farkıyla sizlere sunuyoruz.
İçme Suyundaki Sorunlar
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu ÇUNICEF) raporlarlarına göre, yaklaşık olarak altı milyar olan dünya nüfusunun yarısına yakın kısmının kullandığı sular, temiz ve hijyenik olmayıp bir milyardan fazla İnsan, güvenilir içme suyu kaynaklarına sahip değildir. Bu güvensiz su kaynaklarının çoğu, ne yazık ki gelişmekte olan ülkelerde olup su kaynaklı diyare ve diğer hastalıklar nedeniyle oldukça yoğun sağlık sorunları yaşanmaktadır.
1966 yılında, diyareden kaynaklanan hastalıklar sebebiyle, çoğu çocuk yaşta olmak üzere, 2,5 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen ve ölümle sonuçlanan enfeksiyon hastalıklarının % 45'inin sebebi kirli sulardır.
Bu istatistikler, suyun temiz olarak ve doğallaştırılmış haliyle kullanımının ne kadar büyük önem taşımakta olduğunu, tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.
Aslında su; bilinmeyen ya da örtülü kalmış birçok sağlık sorununu ortaya çıkarmada öncü rol oynamaktadır. Bunlar daha çok metabo-lik ya da psikolojik hastalıklardır. Gelişmiş ülkelerde, son yıllarda yoğun artışlar olan hastalıklara bakıldığında, bu hastalıkların temel nedeninin bedende biriken asidik toksin maddelerden kaynaklandığı görülmektedir. Hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, depresyon, anksiyete, kemik erimesi, kanserler ve daha pek çok hastalığın temel nedeninin asidik toksin maddeler olduğu yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur.
İçme suyunda meydana gelen ufak bir olumsuz etkilenme bile bedenin tüm kimyasına direkt olarak tesir eder. Şehir şebeke sularının arıtılması sırasında yapılan dezenfeksi-yon, evdeki musluklarımızdan sağlıklı su içtiğimiz anlamına gelmez. Bunun en önemli sebebi, arıtma tesislerinde arıtılan suyun, evlere kadar ulaşan borular içindeki yolculuğu ve hemen tüm evlerde bulunan su depolarının içinde bekletilmesi sırasında kimyasal ve bakteriyolojik olarak da kirlenmesidir Ayrıca bakteri ya da virüslerden arınmış bir suyun.tam anlamıyla sağlıklı bir su olduğunu ifade etmek mümkün değildir.
1 - Suyu Kirleten Etkenler
Bu bölümde suyu kirleten maddelere kısaca değinip ana türlerinin isimlerini vermekle yetineceğiz.
Suyu kirleten sayısız çeşitlilikte faktör vardır. Bunların sayısı ve çeşitliliği hakkında çok daha kapsamlı yapılması gereken bilimsel araştırmalara kuşkusuz ihtiyaç vardır.
Bakteriler: Mikroskobik tek hücreli zararlılar olup, genelde hava, toprak, su ve karbon içeren organik madde gibi ortamlarda yaşar ve çoğalırlar. Bunlar çok ciddi enfeksiyonlar meydana getirerek salgınlar oluşturabilirler. Gelişmiş ülkelerde nispeten az, geri kalmış ülkelerde ise çok yaygın olarak bulunmaktadırlar. Özellikle ülkemizde, yaz mevsimlerinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çok sık olarak salgınlara neden olurlar.
Parazitler: Bakterilerden büyük ancak mikroskobik minik hayvancıklardır. Doğada her yerde ve suda bulunurlar. Ülkemizde daha çok yanlış beslenmeye bağlı olarak görülmektedirler. Çiğ köfte, iyi
pişmemiş etler, sağlıksız ortamlarda yapılan toplu yemekler ya da bozulmasına rağmen yenilen gıdalar ve iyi temizlenmemiş yeşil yapraklı sebzelerle yaygın hale gelmektedirler.
Virüsler: Suyu kirlettiği bilinen en küçük organizmalardır. Sularımızda bulunan minik, korkutucu ve öldürücü yaratıklardır. Ciddi ve öldürücü enfeksiyonlara neden olabilirler. Cildi tutan ve cilt enfeksiyonu nedeniyle yayılan virüsler de vardır. Bunların enfeksiyonları genellikle fazla tehlike içermez.
Suda Bulunan ve Kanser Tehlikesi Oluşturan Maddeler
A) Bölgesel Jeoloji Nedeniyle Oluşan Potansiyel Kanserojen
Maddeler:
Yörenin jeolojik yapısı veya sanayi artıkları nedeniyle oluşabilir. Bunlara örnek olarak verilecek isimler; Arsenik, Asbest ve Radyonükleid maddelerdir.
Kimyasal artıkların bedende birikmeleri kısa sürede gerçekleşmediği için, yavaş etki gösteren bu kimyasal maddeler baş angıçta pek dikkat çekmezler. Ancak ilerleyen zaman içinde sinsi ve gizlice etkilerini gösterirler. Etkinin yavaş ve sinsice olması, yaşanan en önemli handikap olup fark edildiğinde çoğunlukla geç kalınmış olur.
B) Sanayi ve İnsanların Kirletmesiyle Oluşan Potansiyel Kanserojen Maddeler
Suyu kirleten birçok kimyasal madde, insanoğlu tarafından üretilmekte ve ne yazık ki yine insanoğlu tarafından sorumsuzca toprağa ve suya bırakılmaktadır. Birçok yerleşim yerinde, şehir ve kasabalarda, su ve toprak artık temizliğini ve masumiyetini kaybetmiştir. Nitekim yakın zamanda, İstanbul'un bir ilçesinde, bo§ araziye gömülmüş halde bulunan kimyasal madde bidonları, ülkemizin çevre sağlığı ile toplum sağlığı açısından ne kadar aymazda olduğunun işareti olarak ortaya çıkmıştır.
Yaşam ve sağlığı tehdit eden bu kimyasallar, her sene binlerce hatta milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine ya da hastalık acıları çekmesine neden olmaktadır. Maalesef bu ölümler, çoğu kez farklı sebeplere bağlanarak ast! etkenler gözden kaçmakta veya kaçırılmaktadır.
C) Nitratlar:
Bunlar azot içeren çeşitli tarım koruma ilaçları, (insektisitler, yabancı ot ilaçları, kemirgen ilaçları) sunî gübreler ve hayvan gübreleridir. Çeşitli araştırmaların sonucunda, tarım alanları yakınındaki yeraltı kaynak sularında tespit edilen nitrat miktarının diğer alanlara göre altmış kez fazla olduğu sonucuna varılmıştır. Yine araştırmalar, azot nedeniyle oluşan N-nitrosaminin kanserojen olduğunu kanıtlamıştır.
3 - Organik Kimyasallar
İkinci Dünya Harbi sonrasında gelişen sanayi üretimi ve özellikle organik kimyasal maddelerin ortaya çıkması sonucunda toprağa, havaya ve suya on binlerce organik kimyasal karışmıştır ve karışmaya devam etmektedir
1989 yılında, Birleşik Amerika'nın üç yüz otuz dokuz farklı bölgesinde yapılan bir araştırmaya göre, bölgelerdeki toksin artıkların artmasına bağlı olarak akciğer, böbrek, mide ve kolon kanserlerinde önemli artışlar olduğu gözlenmiştir.
Nitekim hepimiz biliriz ki, doğal köy yaşamı ile şehir içinde stresli ortamlarda geçen yaşamın süresi ve kalitesi bir değildir. Çünkü yaşanan ortamın insan sağlığına yapmış olduğu etkiler vardır. Bu olumsuzluklar, insanların manyetik alanlarındaki bozulmayla başlar ve yedikleri, içtikleri, soludukları havaya kadar binlerce hatta milyonlarca faktör tarafından etkilenir.
Aşağıda organik ve İnorganik kimyasal maddeler, bunların suları kirletmesi nedeniyle oluşabilecek sorunlar ve oluşum nedenleri sıralanmaktadır.
(Kaynak: Enviromental Protecfion Agency, Office of VVater Washington D.C February 1994)
Kitapla ilgili ayrıntılı bilgi, arka kapak yazısı ve sipariş şartları