İslamiyet'e göre çocukların temel hakları
Batı çocuk haklarını geç keşfetti ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın 1959 yılında kabul ettiği “Çocuk Hakları Beyannamesi ile önemli bir adım attı. Ama Müslümanlar için bu haklar asırlar öncesinden biliniyordu.
"Batılıların asrımızda keşfedebildiği 'çocuğun ayrı bir tabiata sahip olma' keyfiyetini Hz. Peygamber, 'Buluğa erinceye kadar çocuktan kalem kaldırılmıştır (yaptıklarından mesul değildir)' cümlesi ile ifade etmiştir. Keza çocuğa tanınan 'velayet' hakları da can, mal, terbiye yönlerinden çocuğun himayesini teminat altına almıştır" diyen geçen yıl aramızdan ayrılıp sonsuzluğa yelken açmış bulunan merhum Prof. Dr İbrahim Canan'ın kaleme aldığı ”Haksız Değilim” adlı kitap Gülyurdu yayınlarından çıktı.
BATI ÇOCUK HAKLARI BEYANNAMESİNİ HAZIRLAMADAN ÖNCE
Eserinde Birleşmiş Milletler’in 1959 yılında kabul etmiş olduğu “Çocuk Hakları Beyannamesini, dinimiz açısından tahlil ederek çocuk haklarının İslâmiyet’teki önemini vurgulayan yazar, Allah Teâlâ’nın çocuklara bahşettiği haklar üzerinde duruyor ve "Ey imân edenler! Kendinizi ve aile halkınızı (onları en güzel şekilde terbiye ederek) yakıtı taş ve insanlar olan ateşten koruyun" Âyet'ini ve "Bir baba, evlâdına, güzel edebden daha efdal bir şey hediye edemez" Hadisini hatırlatıyor.
Prof. Dr. Ceylan, " Çocukların meselelerine ne kadar eğilir, ne kadar ciddi çözümler getirirsek milletimize o kadar emin bir gelecek, istikrarlı, huzurlu, problemsiz bir yarın bırakırız. Bu telakki ile hareket ederek, çocukların meselelerine müteveccih faaliyetlerimize ara vermeden devam etmeli, her doğan günü bir "çocuk günü" olarak değerlendirmeli, çocuklarımızın problemleri, terbiyeleri, hayata hazırlanmaları ile gittikçe artan bir ciddiyet, ilmin ve tecrübenin emrettiği bir kesafetle meşgul olmalıyız. Aksi takdirde yarınlarımızı daha korkunç anarşilerin beklediğini unutmamalıyız" tavsiyesinde bulunuyor.
"İslâm'a Göre Çocuğun Hakları konusunda Prof. Dr. İbrahim Canan, eserinde şunları belirtiyor: "Çocuk hakları, islâm'da, tarih olarak Kur'ân ve hadisle başlar. Hatta insanlığın gündemine çocuk hakları mefhumunu müstakil bir konu olarak islâm getirmiştir, diyebiliriz. Çünkü, bizzat Resûlullah'ın hadislerinde (Hakku'l-veled) "çocuğun hakkı" diye başlayan ve bir kısım meseleleri beyan eden açık naslar vardır. 437 Keza, Kur'ân-ı Kerim'de de "hak" olarak yorumlanabilecek çocuklarla ilgili birçok ayet mevcuttur. Öyleyse çocuk haklarıyla ilgili islâmî mutaları (verileri) iki kısma ayırabiliriz: Kur'ân menşeli olanlar, hadis menşeli olanlar. Gerçi Kur'ân'da temas edilen meselelere hadislerde de temas edilir, hatta daha da açıklık kazandırılır. Ancak hadislerde yer verilen bütün meseleler ayet-i kerimelerde rastlanmaz. Kur'ân-ı Kerim, dinimizin anayasası olması haysiyetiyle, orda yer alan meseleler hangi sahaya girerse girsin daha ehemmiyetlidir, daha hayatidir, daha çok üzerinde durulmaya layıktır."
İSLAMİYET'TE ÇOCUK HAKLARI
Prof. Canan, eserinde her birini tek tek ayrıntılarla açıkladığı İslamiyet'e göre çocukların hakları şöyle sıralanıyor:
> İhsan-ı İlahi Bilme Hakkı
> Hayat Hakkı
> Helal Rızık Hakkı
> Süt Emme Hakkı
> Önce Anne Olmak Üzere Kadınlar Tarafından Terbiye Edilme Hakkı
> Aile İçinde Bakılma Hakkı
> Yerinin Güzel Olması Hakkı
> Güzel İsim Hakkı
> Hitan (Sünnet Olma) Hakkı
> Temyiz Yaşından Önce Dövülmeme Hakkı
> Velayet Hakkı
> Neseb Hakkı
> Güzel Terbiye Edilme Hakkı
> Eşit Muamele Hakkı
> Farz-ı Ayn İlimleri Öğrenme Hakkı
> Yazı Öğrenme Hakkı
> Kur'an Öğrenme Hakkı
> Namaz Öğrenme Hakkı
> Sanat (=Zanaat: Meslek) Öğrenme Hakkı
> Yüzme Öğrenme Hakkı
> Atıcılık Öğrenme Hakkı
> Oyun Hakkı
> Sevilme Hakkı, Öpülme Hakkı, Evlendirilme Hakkı...
BATI'NIN KULLANMA ŞANSINI KAYBETTİĞİ ÇOCUK HAKKI
Söz konusu hakları tahlil sırasında en çok dikkatimizi çeken hususlardan biri, islâm'ın çocuğa tanıdığı "anne tarafından bakılma" hakkıdır. Bu hak, Bayannamede tavsiye ve temenni olarak kalmakta; Batı'da, terbiyecilerin rağmına, benimsenmiş bulunan "kadının dışarıda çalışma hakkı" ile tezada düştüğü için tatbikat şansını tamamen kayetmektedir. islâmiyet, başkaca prensipler getirerek çocuğun "anne tarafından bakılma hakkını" teminat altına almıştır.
Prof. Ceylan eserinde, ”Aslında çocuğun hayata hazırlanmasının, öncelikle bir aile meselesi olması, kadim zamandan beri insanlığın ortak değeridir. Bunun en güzel uygulayıcısı da tarih boyunca Yahudiler olmuştur. 1947 yılına kadar asırlardan beri hiçbir zaman, hiçbir yerde devletleri olmamasına, üstelik her yerde, her vakit sürgün, tahkir ve katliama maruz kalmalarına rağmen sağlam ve oturmuş bir aile terbiyesi an’anesi sayesinde dinlerini daima canlı tutmuşlar, milliyetlerini korumuşlardır. Acaba, Yahudi milleti şimdilerde bizde olduğu gibi, çocuklarının terbiye işini hep devlete bırakmış olsaydı bugün, Yahudi diye bir milletin –bırakın varlığını– ismi yeryüzünde kalır mıydı?" diyor.
Yazar, anne babalar için bir başvuru kaynağı olacak eserinde Sigara ve içki alışkanlıkları, uyuşturucu ibtilası, çocukların işlediği cinayetler, hırsızlıklar, dilenmeler, okuldan ve evden kaçmalar, sokağa düşmeler vs. hepsinin de ailenin ilgisizliğinin bir sonucu olduğunu sade bir dille, örnekleriyle açıklamış.
ÇOCUK DÖVME MESELESİ VE DİNİ HÜKÜM
Eser, "Terbiye etme maksadıyla çocukların dövülmesi caiz midir? Çocuk eğitimi ve terbiyesi açısından çocuk oyunları nasıl olmalıdır? Çocukların anne terbiyesinde büyüme hakkı ellerinden alınabilir mi? Çocuklarımıza öğretmemiz gereken ilimler nelerdir? Çocukların cezaî ehliyeti var mıdır? Çocuklar çalıştırılabilir mi?" gibi pek çok soruya cevap vermiş.
Merhum yazar bilhassa çocuklara dayak konusunun altını çiziyor ve diyor ki: "Bir babanın çocuklarına, hanımına karşı vazifelerinin, kul haklarına girmesi bakımından, dinî yönden ne derece ehemmiyetli olduğu şuuru kaybolmuştur, insanlarımızın çoğu dinimizin dayağa müsaade ettiğini bilir, ama hangi sebeplerle, hangi şartlar ve kayıtlar altında dövebileceğini bilmez, aile halkını hiç yoktan sebeplerle "Allah yaratmış demeden" kıyasıya döver. Asırlar önce başlayan bu ihmâl, Cumhuriyet döneminde daha da kesafet kazanmış, vatandaşımız cehaleti ile başbaşa bırakılmıştır. Din aleyhine yapılan propagandalar onu, "dindendir" diye bildiği yarım yamalak malûmat etrafında iyice kenetlenmeye, taassuba sevk etmiştir. Sözün kısası, çocuk meselesine müsbet bir yaklaşım, en azından yurdumuz açısından, anne ve babaların bu konuda aydınlatılmalarına bağlıdır"
(Haber 7)
-
asi yamaner 13 yıl önce Şikayet Etanadilde eğitim hakkı... bi çocuğun en kutsal hakkı anadiliyle eğitim görmesidir..Beğen
-
Göktürkçü 13 yıl önce Şikayet Etpeki ya kendi kararlari. Tamam bu haklar guzel haklar ama merak ettigim bir sey var... Cocuk kendi dinine karar verebiliyor mu? Boyle bir hakki var mi? Yoksa annesi babasi ne dayatiyorsa onu mu yapmak zorunda?Beğen
-
aslan 13 yıl önce Şikayet Etİbrahim Canan. Allah bu millete senin gibi nice alimler nasip etsin. Mekanın Cennet olsun.Beğen