Türkiye de artık hedeflerinde

Kimin kullandığı belli olmayan El Nusra'nın gerçek yüzü. Türkiye bu noktada gizli tuzağa dikkat etmeli

Türkiye de artık hedeflerinde
Türkiye de artık hedeflerinde
GİRİŞ 07.10.2013 14:55 GÜNCELLEME 07.10.2013 16:03
Bu Habere 50 Yorum Yapılmış

Sınırımızda beliren yeni tehdidin adı 'El Nusra'. PKK gibi kime, neye hizmet ettiği bilinmeyen El Kaideci örgütün hedefinde artık Türkiye de var. Taşeron değişse de kullanan güçler aynı.

Aksiyon'dan Mesut Çevikalp'in haberine göre Suriye'de 30 ayda 115 bin kişinin ölümüne yol açan iç savaş, geçen hafta yeni bir aşamaya evirildi. Esed rejimine karşı savaşan muhalif cephenin 11 'radikal' grubu, 24 Eylül'de "Suriye'ye şeriat getirme" ülküsünde birleştiklerini ilan etti. Yeni oluşum, internetten yayımladığı ilk bildirisinde, Suriye Ulusal Koalisyonu (muhaliflerin İstanbul merkezli çatı örgütü) ile Ahmet Tomeh liderliğindeki geçici hükümeti artık tanımayacaklarını, bundan sonra kendi hedefleri doğrultusunda hareket edeceklerini duyurdu. Sahadaki 'İslamcı' savaşçıları kendilerine 'biat' etmeye çağıran oluşum, şeriata dayalı devlet kurma hedefinden geri adım atılmayacağını vurguladı.

Yeni oluşumun ana omurgasını El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ile Irak ve Şam İslam Devleti (ISIS) oluşturuyor. Ancak grubun içinde önceden Özgür Suriye Ordusu çizgisinde hareket eden 'ılımlı' hareketler de (Liva el Tevhid, Liva el İslam) mevcut. Görece ılımlı muhalif hareketlerin radikalleşmesinde El Nusra ve ISIS'ın son dönemde saha hâkimiyetlerini artırması yatıyor. ÖSO'ya nazaran cephede daha sert ve fütursuzca savaşan, kendilerine özerk alanlar açan radikal gruplar, ılımlı savaşçılarda özenti oluşturuyor. Suriye muhalefetinin meşru ordusu ÖSO'yu, 100 farklı ülkenin tanıdığı Suriye Ulusal Koalisyonu'nu (SUK) pasif bulan birçok savaşçı, radikallerin safına geçiyor. Batı'nın kimyasal saldırıya rağmen rejimi vurmaması, hâlâ ÖSO'ya gereken ağır silah desteğini sağlamaması, El Nusra gibi radikallerin kendilerine katılan savaşçılara aylık bağlaması da radikallerin safına geçişi artırıyor.

Cephedeki varlığı ilk Ocak 2012'de beliren Ebu Muhammed el-Cevlani liderliğindeki El Nusra, ÖSO'ya kıyasla küçük olsa da giriştiği bombalı intihar eylemleriyle kısa sürede özellikle ülkenin kuzeyinde varlık gösterdi. Nisan 2013'te El Kaide bağını ilan eden, ABD'nin terör örgütü listesine koyduğu hareketin 7-8 bin savaşçıya sahip olduğu ifade ediliyor. Aralarında Çeçenistan, Libya ve Afganistan savaşlarından geçmiş, asimetrik savaş unsurlarında tecrübeli olanlar da var. Haliyle cepheye yansıyan bu birikim, örgüte ÖSO ve Suriye Ordusu karşısında direnme gücü sağlıyor.

Türkiye'yi de vururuz!

Radikal cephenin önde gelen bir diğer gücü de ISIS. Irak El Kaide'sine bağlılığını açıklayan ISIS, El Nusra ile birlikte hareket ediyor. Aktif 2-3 bin savaşçısının olduğu biliniyor. Afgan El Kaidesi gibi cephede her türlü silahı kullanmaktan kaçınmayan ISIS, cephedeki varlığını güçlendirmek için ÖSO ile çatışmaktan geri durmuyor. Türkiye sınırındaki Azez kenti gibi 11 vilayette kontrolü ele alan grup, bölgede 'şeriat' yönetimine geçtiğini ilan etti.

Ankara, sınıra dayanan 30 bin kişilik El Kaide-El Nusra tehdidine kayıtsız değil. Önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ardından Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 'Suriye'deki El Kaide ve benzeri radikal örgütlerden rahatsız olduklarını' duyurdu. Hükümet bir yıllık kullanım süresi dolan Suriye tezkeresini uzatmak üzere TBMM'ye getirirken güney sınırında beliren bu yeni tehdidi de nazara verdi. Batı medyası Ankara'dan ardı sıra gelen 'El Kaide' karşıtı açıklamalara geniş yer verdi. Batı medyası daha önce Ankara'yı bu tür radikal unsurlara Suriye'deki PKK-PYD varlığıyla savaştığı için göz yummakla itham ediyordu. Batı başkentlerinde "Ankara'nın yabancı savaşçıların Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmesine kayıtsız kaldığı", "Yaralananların Türkiye'de tedavi edildiği" dillendirilse de ispat edilememişti.

Bu tezgâh bozulmalı

Ankara Strateji Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özcan, bu noktada gizli bir tuzağa dikkat çekiyor. PYD gibi Suriye'deki bazı grupların ürettikleri İngilizce haberlerle Türkiye'nin El Nusra-El Kaide gibi radikallere destek verdiği algısını oluşturmaya çalıştığını, bazı küresel güçlerin de bu malzemeyi kullandığını anlatıyor: "El Kaide gibi El Nusra da Türkiye'ye açıktan tehdit. Ankara'nın direkt veya dolaylı olarak bu gruplara destek verdiği düşünülemez. Birileri Türkiye üzerinden iz bırakacak şekilde radikallere destek gönderebilir. Devlet ileride kendini zor duruma düşürebilecek bu tezgâhı bozmalı. Bu noktada Başbakan Erdoğan'ın El Kaide'yi açıktan kınaması, İslami olmadığını söylemesi çok önemli. Ama yetmez. Sınır kontrolleri güçlendirilmeli. Küresel anlamda daha güçlü imaj faaliyeti yürütülmeli. 'Türkiye terör gruplarına destek veriyor' imajının oluşmasına imkân verilmemeli."

Aynı 'sinsi' operasyona bir üst düzey yetkili de değiniyor. Ankara'nın farklı tarihlerde Suriye'deki yabancı savaşçılara dair negatif eleştirilerini görmeyen Batı medyasının, "Türkiye El Nusra'yı destekliyor" iddialarını kasten gündemde tuttuğunu vurguluyor. PKK'nın zayıfladığı dönemde El Nusra'nın üçüncü ülkelerce el altından palazlandırıldığını söylüyor. Tam bu dönemde Irak'ın en sıkı korunan hapishanesi Ebu Gureyb'den bin kadar mahkûmun Suriye'ye kaçmasını manidar buluyor: "El Nusra, ISIS gibi yapılar aynı PKK gibi taşeron örgütler. İçlerine sızmış Suriye, İran ajanları var. Çıkış noktası Esed rejimiyle savaşmak olan radikal gruplar gelinen noktada ÖSO ve SUK'u hedef alıyor, muhalefetin yakın destekçisi Türkiye'yi tehdit ediyor. Kafa kesme eylemleri hem İslam karşıtlığını hem de Esed rejimini güçlendiriyor. Batı bu görüntüleri bahane ederek Esed'i devirmekten geri duruyor, muhaliflere silah vermiyor. Sonuçta radikaller faydadan çok zarar veriyor mücadeleye."

Aynı yetkili, geçmişte PKK'yı Türkiye'ye dönük örtülü savaşlarında kullanan bölgesel-küresel güçlerin yeni dönemde aynı yıpratma etkisini El Nusra üzerinden yapmak isteyeceğini belirtiyor: "Ortadoğu'da beliren bu yeni silahlı unsuru 4-5 farklı güç kendine göre yönlendirmeye çalışıyor. Para, silah bulmakta zorlanmaması, kimi yerde Esed rejiminin bunlara alan açmasının arkasında bu durum var. Eğer El Kaide, Esed sonrasında varlığını korursa geçmişte vurduğu gibi yeniden birilerine vekâleten Türkiye'yi vurabilir! İran bazı üst düzey El Kaide yöneticilerini neden Tahran'da barındırıyor? Üzerinde durup düşünülmeli."

'Sünni' Müslüman kisvesiyle hareket eden El Kaide, El Nusra, ISIS gibi radikal gruplar sivilleri hedef alan canlı intihar saldırılarıyla, kafa kesme eylemleriyle 'Terör=Sünni İslam' algısı oluşturuyor. Buna karşılık sayıları 40 bini bulan Şii Hizbullah savaşçıları, en az 100 bin kişiden oluşan Nusayri Şebbihalar bu tür eylemlerden geri kalmalarına rağmen gündeme taşınmıyor. Sünni eylemciler radikal, Şiiler ılımlı imajı çiziliyor. Bu algıyı güçlendirmek için Tahran-Şam ekseninin el altından çalıştığı düşünülüyor. Üst düzey yetkili, bu ittifakın özellikle Türkiye'den radikal eylemci devşirip Suriye'deki 'cihatçı gruplara' yönlendirdiğinin tespit edildiğini aktarıyor.

Peki, El Nusra tehdidi ileriki dönemde büyür mü? Esed sonrası yeni hükümet bugün sayıları 30 bini aşan radikal grupları ülkeden çıkarabilir mi? 2004-2007 arasında Afganistan ISAF Psikolojik Harekât Komutanlığı'nda görev yapan eski Binbaşı Esedullah Oğuz, Suriye'deki El Kaideci grupların kolayca temizlenemeyeceğini iddia ediyor: "El Kaide ile başa çıkmak kolay olsaydı Amerika ve NATO Afganistan'da bunca kayıp vermez, 10 yıl boyunca savaşmak zorunda kalmazdı. Usame bin Ladin öldürülse de El Kaide hâlâ diri. Taliban, El Kaide'nin taktikleri, stratejileriyle ayakta kaldı. Beliren yeni tehdit karşısında Türkiye sınır güvenliğini masaya yatırmalı. El Nusra gibi örgütlerin bölgeye yerleşmesine izin vermemeli. Aksi hâlde acısını sonradan çekeceği vahim bir hataya imza atar."

Oğuz, El Kaide gibi El Nusra'nın da Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan'ı Batı'nın taşeronu olarak gördüğünü, bu yüzden adı geçen ülkelere karşı Batılı ülkelerden daha çok nefret duyduğunu anlatıyor: "Dikkat ettiyseniz El Kaide birkaç yıl önce her üç ülkede de büyük çaplı saldırılar düzenledi. Ama El Kaide nedense Batı'ya karşı olan İran'da hiçbir eylem gerçekleştirmedi!"

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur da El Kaide'yi Suriye'den çıkarmanın pek kolay olmayacağı görüşünde: Bu gruplara karşı savaşma vaadiyle Batı'dan destek isteyecek güçler, Ankara'nın başını ayrıca ağrıtacak. ABD'nin PYD/PKK ile doğrudan ve açıkça ilişki kurduğu bir senaryoyu gözünüzün önüne getirin, nasıl etkiler doğururdu?"

KAYNAK: AKSİYON DERGİSİ
YORUMLAR 50
  • ecz.ali 10 yıl önce Şikayet Et
    kirlenen zihinler. kirlenen zihinler görüyorum.Medyası ile kendi düşünce akımlarını müslümanların kafasına kazımışlar.yorumcular vahiy eksenli olayları okuyamıyorlar.Pozitivist bakış açıları ile kafirlerin çizdiği ülke sınırları çerçevesinde düşünüyorlar.Önce kirlenen zihinlerin kuran ile temizlenmesi gerekiyor.Fasıklardan gelen haberler vahiy süzgecinden geçirilmeden değerlendirme yapılmaması gerekiyor.Nasıl müslümanlarız ki kafirin yaptığı onlarca hatta binlerce katliyam var iken müslümanlara nispet edilen herhangi bir hatanın üzerine sanki kanımızı içmişler gibi tepki koyabiliyoruz.küfür belli tevhid ehli bellidir.Oncak vahiy eksenli düşünmeyen zihinler bu gerçeği maalesef görememektedir
    Cevapla
  • DADAŞ 10 yıl önce Şikayet Et
    sıfır soruncu..alsana sorun. hemde püsküllü
    Cevapla
  • Hamza D. 10 yıl önce Şikayet Et
    farkinda iseniz aksiyonda halk tv propogandasina katildi. El nusrayi savunmuyorum ama garip seyler oluyor bu aksiyonun bagli oldugu grup kime hizmet ediyorsa.artik bilemiyecegim.bu habere bakarsak halk tv hakli yillardir ayni seyleri soyleyip durdu..buyuk bir oyun oynaniyor amac hukumeti el nusra ile iliskilendirip erdogani dolayisi ile turkiyeyi terore destek veren ulke ilan etmek bu haberlerin amaci hedefi bu..
    Cevapla
  • Üsame-i kurdi 10 yıl önce Şikayet Et
    nur hanım bakınız ayeti kerime diyorki. Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.(Hucurat 6) bakınız batının islam a karşı yürüttüğü medya savaşı,nur hanım fazla uzağıya gitmeyelim bir kaç gün önceki kenya AVM sine gidelim Somali’de 50 bin asker bulunduran ve ülkede büyük katliamlara imza atan Kenyada bir AVM nin içinde bu kadar ajan, diplomat ve misyonerin ne aradığını kimse cesaret edip söylemiyor.ve bu yetmişe yakın ölen insanlarıda kenya ve yabancı timlerinin öldürdüğünüde yazmıyorlar.şebabın çocukların eline gofret verip dışarı çıkmalarına izin verdiğinide söylemiyorlar. fakat timlerin öldürdüğü bir çocuğu nasıl ön plana çıkardıklarını bütün dünyaya servis ettiler.kısaca vatanını savunan şebab şeytanlaştırıldı.medya gücü budur
    Cevapla
  • DADAŞ 10 yıl önce Şikayet Et
    besle kargayı oysun gözünü. birbirlerini yedikleri yetmiyor..bize bela oldular
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Kylian Mbappe ayrılığı resmen açıkladı
Yüzde 500 yetmedi! İmamoğlu’nun ilk işi İstanbul’da suya zam