Sakık'ın CHP'yi çıldırtan iddiası Video

Beşir Atalay hakkında verilen gensoru görüşmelerinde BDP'li Sırrı Sakık'ın "1999 seçimlerinden önce CHP, 20 militanı bizden aday gösterin" dedi şeklindeki açıklaması Meclis Genel Kurulu'nda tansiyonu yükseltti.

GİRİŞ 25.02.2010 23:05 GÜNCELLEME 25.02.2010 23:05
Bu Habere 52 Yorum Yapılmış

CHP ve BDP'liler arasındaki sert tartışmayı Başbakan Erdoğan da, tebessüm ederek izledi.

CHP'nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesi TBMM Genel Kurulunda görüşüldü.

Genel Kurulda, gündemdışı konuşmaların ardından Atalay hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelere geçildi.

Önergede, ''Demokratik açılım diye adlandırılan proje kapsamında, terör örgütü mensuplarının yargı sürecini etkileyen, bu konuda özel yargılama düzeni sağlamak için devletin olanaklarını seferber eden, terör örgütü mensuplarının tutuklanmaması için hukuku çiğneyip, yargıyı yönlendiren pazarlıkları yapan, bu amaçla gizli müzakereler yürüten Atalay hakkında gensoru açılsın'' ifadelerine yer verildi.

Görüşmelerde ilk konuşmayı, CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay yaptı.

OKAY: CHP HAKKINDA KONUŞURKEN DİKKAT EDİN

TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler Meclis Genel Kurulu'nda yapıldı.

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç'ın konuşmasında kendisine sataştığı gerekçesiyle söz aldı. ''(Lafa baktım laf değil, adama baktım adam değil) demeyeceğim, zaten bunlar malum'' diyen Okay, çirkin bir üslupla, gerçekleri tahrip eden konuşmalarda bulunduğunu söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Ekim günü Grup Toplantısında yaptığı konuşmasında ''Dün Habur Sınır Kapısında yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Türkiye'de bir şeyler oluyor, iyi, güzel şeyler oluyor, umut verici gelişmeler oluyor'' dediğini anımsatan Okay, ''Şimdi bütün bunlar varken, bu gensorunun neden verildiğine değinilmeden, kimi oy oranlarını, kimi haritaların çıkarılmasını gündeme getirmesini anlamak mümkün değil. Önce Habur'un hesabını vereceksiniz. Buraya çıktığınızda CHP hakkında konuşurken dikkat edeceksiniz'' diye konuştu.

SAKIK: ''CHP BARAJIN ALTINDA. SAYIN GENEL BAŞKANINIZ BİZE ELÇİ GÖNDERDİ 'SİZİNLE İTTİFAK YAPMAYA HAZIRIZ, SAYIN TÜRK'Ü, SAYIN SAKIK'I, SAYIN YURTTAŞ'I KALDIRAMAM, AMA BANA 20 TANE MİLİTAN GÖNDERİN ONLARI ADAY EDEYİM' DEDİ''

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ın 1999'da CHP tarafından kendilerine elçi gönderilerek seçim ittifakı teklif edildiğine yönelik sözleri tartışmalara yol açtı.

BDP Muş Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Sırrı Sakık, bir tartışma söz konusu olduğunda Kürtlerin temsilcisinin ''günah keçisi'' yerine konulduğunu belirterek, ''Hatip Dicle'ye, Ahmet Türk'e dil uzatmak kimsenin haddi değildir. Biz demokrasi ve özgürlük mücadelesinde bedel ödeyerek buraya geldik'' dedi.

Gensoruda tartışılan AOÇ'deki görüşmede kendisinin de bulunduğunu anlatan Sakık, ''Gensorudaki tartışmaların hiçbiri, görüşmede konuşulmadı. Yani bir pazarlık olmadı. Birçok kez görüşmeler yaptık. Bu ülkenin barışı için birçok şey bizimle mezara gider. 1999 yılında genel seçimlere gidiyoruz, CHP barajın altında. Sayın Genel Başkanınız bize elçi gönderdi; 'sizinle ittifak yapmaya hazırız' diye. Oturduk konuştuk. 'Sayın Türk'ü, Sayın Sakık'ı, Sayın Yurttaş'ı kaldıramam, ama bana 20 tane militan gönderin onları aday edeyim' dedi. Canlı tanığımız var. Yeri ve zamanı geldiğinde söylersiniz. Biz dün neysek, bugün de oyuz. O gün de bugün de Kürt halkının ön bahçesiyiz. Kimi günahlar vardır üstü örtülür, kimi günahlar vardır kabir defterine yazılır. Sizin Kürt halkına karşı yaptığınız günahlar, kabir defterinize yazılacak. Olayları farklı şekilde yönlendirmeye hakkınız yok, gidin Genel Başkanınıza sorun'' diye konuştu.

ÖZYÜREK: BÖYLE BİR GÖRÜŞME OLMAMIŞTIR

CHP İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter, kendisinin Ergenekon ile bir ilişkisi olduğunun iddia edildiğini belirterek, ''Bu bir iftiradır. Benim Ergenekonla bir ilgim yoktur'' dedi. Serter, kendisine yönelik bu iddiayı ortaya atana karşı dava açacağını bildirdi.

İstanbul Üniversitesinde herhangi bir sorgu odasının açılmadığını da savunan Serter, ''Eğer iddia edildiği gibi sorgu odası olsaydı, en az bir dava açılmış olurdu. Şimdiye kadar açılan tek bir dava yoktur. Bilgilendirme adına yapılan bir çalışmadır o'' dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, BDP'li Sakık'ın sözlerine karşılık vermek için söz aldı. ''Bozacının şahidi şıracıdır'' diyen Özyürek, Sakık'ın AK Parti'ye yaranmak için olayları çarpıttığını ileri sürdü.

CHP'liler ile Deniz Baykal'ın, DEP ile SHP'nin de işbirliğine karşı çıktığını anlatan Özyürek, şöyle devam etti:

''O dönemde de Deniz Baykal'ın yakınında bulunan biri olarak söylüyorum ki; bunlar yaşanmamıştır. Habur'un sıkıntısı PKK'lıları özel elbiseleri ve özel bayraklarıyla ve mobil mahkemelerde hemen salıvermenin sıkıntısıyla burada 1999 yılına gidilmektedir. Yalan yanlış beyanlarda bulunulmaktadır. CHP, hiçbir zaman terör örgütünü kınamayanlarla işbirliği yapmamıştır ve yapmayacaktır. Herkes yerini, konumunu iyi tayin etsin. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Misak-ı Milli sınırları içinde herkesin özgürce yaşamasını da isteyen ama terörü kesinlikle lanetleyen bir partiyiz. Teröre bulaşan hiç kimseyle de işbirliği yapmamız mümkün değildir. Terör örgütünü kınamayanlarla gece yarısı AOÇ'ta gizli gizli görüşme yapanlardan hesap sorduğumuz için herkes bunalmış, yalan yanlış beyanlarda bulunuyorlar. Böyle bir görüşme olmamıştır.''

-''BİZ BİRÇOK GÖRÜŞMEYİ BİLİRİZ''-

BDP'li Sakık, CHP'li Özyürek'in konuşmasına cevap vermek ve kendilerine kimin elçi olarak gönderildiğini açıklamak üzere söz aldı.

Sakık, hiç kimseye yaranmak gibi bir kaygıları bulunmadığını ifade ederek, Kürtler üzerinden sataşma yapılması ve siyasi manevra yapılmasını doğru bulmadıklarını söyledi.

SAKIK: SİZİN YERİNİZ SİLİVRİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve beraberindeki bir heyetin CHP Genel Başkanı Baykal'ın elçisi olarak kendileriyle görüştüklerini anlatan Sakık, ''Beni fazla konuşturmayın. 1999'a gidelim. Eşref Erdem'in evinde. 1990'ı da var. Onun için biz birçok görüşmeyi biliriz. Yeri ve zamanı gelince onlara sığınırsınız. O gün de çocuklarımızla ilgili bir tek sözcük ağzımızdan duydunuz mu? Hayır. En zor anlarda, yargılandığımız zaman bile çocuklarımıza, kardeşlerimize sahip çıktık. Onları hiçbir şekilde rencide etmedik. Kimin hangi terör örgütüyle ilişkisi olduğu belli. Sizin yeriniz neresi? Silivri, Erzincan, Erzurum...'' diye konuştu.

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın konuşanlara laf atması üzerine AK Parti Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin tepki gösterdi. AK Parti Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Şahin'in yanına giderek CHP'li Arıtman'a tepkisine destek verdi. TBMM İdare Amirlerinin araya girmesiyle gerginlik büyümeden önlendi.

MHP GRUP BAŞKANVEKİLİ VURAL: HABUR ASLINDA AÇILIMIN ÖZÜDÜR, AMACIDIR VE HEDEFİDİR

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Habur'da yaşananların aslında açılımın özü, amacı ve hedefi'' olduğunu belirterek, ''Habur, tesadüfen ortaya çıkmış bir gelişme değildir, planlanmıştır, düzenlenmiştir ve uygulanmıştır. Orada bir suçüstü hali vardır'' dedi.

TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verilen gensoru önergesi üzerinde MHP Grubu adına konuşan Vural, ''Atalay'ın Komisyon sıralarında yanında iki bakan ile birlikte oturduğunu'' belirterek, ''Bakan'ın yalnızlığının açılımın başarısızlığını gösterdiğini'' ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''gensoru yalama oldu'' dediğini kaydeden Vural, ''Yalama olan gensoru değil, hakkında önerge verilen bakanlıklardır. Yalama olan kamu yönetim anlayışınızı sorgulamanız daha iyi olur. Millet adına burada bulunuyoruz, millet adına sorguluyoruz. Bu iradeyi kullanırken kimseden icazet alacak da değiliz, size soracak da değiliz. Millet adına kullanılan bu yetkiyi hakir görmeniz, sizin demokrasi anlayışınızın deşifresidir. Size göre yaptığınız her şey doğrudur, başka herkes haksızdır. İşte bu zihniyet, fişçi zihniyettir, hazımsızdır, saygısızdır'' dedi.

Vural, gensoru vesilesiyle, ''ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden açılım adlı pis bir oyunun Habur'da sergilenen gala töreninin içyüzünü bütün boyutlarıyla ortaya koyacaklarını, millet adına oyunun başrol oyuncularını sorgulayacaklarını'' anlattı. ''Habur aslında açılımın özüdür, amacıdır ve hedefidir'' diyen Vural, azdan çok şey anlamalarını gerektiren bir olay olduğunu vurguladı. Habur çözümlemesinin açılımın yol açacağı uçurumu ortaya koyduğunu kaydeden Vural, şöyle konuştu:

''Habur, ABD Başkanının TBMM'de yaptığı konuşma sonrası dışarıda hazırlanmış senaryoların fiiliyata geçirildiği bir uygulama alanıdır. Aslında demokratik açılım olarak sunulan süreç içerisinde hazmettirmek istenen, Habur'da yaşanan gelişmelerle ortaya çıkan sonuçlardır. Bu bakımdan Habur, tesadüfen ortaya çıkmış bir gelişme değildir, planlanmıştır, düzenlenmiştir ve uygulanmıştır. Orada bir suçüstü hali vardır. Bunun kimlere, milletin hangi değerlerine ve hukukuna karşı yapıldığını ve kimlerin seyirci kaldığını deşifre etmeye devam edeceğiz. Bu olayın baş aktörünün sorumluluğunu hatırlatmak, milletimizin verdiği bir görevdir. Habur'u vicdanlarınıza sığdıramadığınızı biliyorum. O yaşanan kara gün, Türk milletinin hafızasından silinmeyecektir.''

Vural, 19 Ekim'de Kandil ve Mahmur'dan gelen terör örgütü üyelerinin Habur'dan ''davulla zurnayla giriş yaptığını, devletin görevlilerince karşılandığını, ardından kurulan mobil mahkemeyle salıverildiklerini'' ileri sürdü. O günün ülke adına gensoruyla bile geçiştirilemeyecek kadar vahim bir olay olduğunu savunan Vural, ''O gün bermuda şeytan üçgeninde birçok değerimiz sorgulanmıştır, milletimizin vicdanı yaralanmıştır, bölücü terörle mücadelemiz yara almıştır. Bölücü terör örgütü muhatap alınmıştır. Millet adına yargı, teröristlerin ayağına gönderilmiştir'' dedi.

-''BÖYLE KARA GÜNÜ NASIL TASARLAYABİLDİNİZ?''  

TBMM'nin böyle bir proje içinde yer alınmasına yönelik iradesi olup olmadığını soran Vural, ''Böyle bir görev vermediğinize göre, içişleri Bakanı bu projeye hizmet edenlere açılım yaptırırken kimin iradesini kullanmaktadır? Kime hizmet edilmektedir?'' diye konuştu.

19 Ekim'de yaşananların, TBMM'nin verdiği sınırötesi operasyon yetkisinin neden etkin şekilde kullanılmadığını ve asıl amacın siyasi çözüm olduğunu ortaya koyduğunu iddia eden Vural, 5 Kasım 2007'de Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Bush ile yaptığı görüşme sonrasında, terörle mücadelede siyasal çözüm arayışlarının başlatıldığını söyledi.

Habur'daki gelişmelerin sonucunda PKK'nın muhatap alındığını savunan Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Gelenler, İmralı canisinin gönderdiği sözde barış elçileridir. Terörist başı; barış gruplarının açılım sürecini devam ettirmek için Türk devletine bir çağrı ve mesaj gönderdiğini ifade etmiştir. Bu elçiler, açılım meyvesi olarak Hükümet tarafından pazarlanmıştır. İmralı muhatap alınmış, ondan medet umulmuştur. Sayın Bakan, hangi cüretle bir terörist başının size elçi göndermesini hazmedebiliyorsunuz. Siz kimle masaya oturduğunuzun farkında değil misiniz? Siz hangi yetkiyle terör örgütünü muhatap alıp, sözde elçiler için devleti ayaklar altına alıyorsunuz? Bu tablo, terör örgütünü muhatap almaya yönelik girişimlerin nasıl başarıya ulaştığını ortaya koymuştur. PKK'yı bertaraf etmek için Hükümete verdiğiniz yetkide müzakere etmek, muhatap almak var mıdır? Hükümet, bu yetkiyi kullanmamış, PKK'yı muhatap almak için bu yetkiyi etkin kullanmaktan imtina etmiştir. Gelenler teslim olmak için değil, Türk devleti ile pazarlık yapmak için gelmiştir. Egemenliğimizi ve üniter yapımızı bölecek talepleri muhatap alma görevini size kim verdi? Siz nasıl olur da bu talepleri yapanları muhatap kabul edersiniz? O gün şehit ve gazilerimiz hançerlenmiş, analarımız ağlamıştır. Önceden hazırlanan bu karşılama töreninin milletimizin vicdanını sızlatacağını düşünmediniz mi? Nasıl olur da böyle kara günü tasarlayabildiniz? TBMM size nasıl güvenecek? O gün Habur'da devletin üst düzey görevlileri, terör örgütü mensupların girişlerini kolaylaştırmak için maalesef teşrifatçı konumuna düşürülmüştür. Siz bu yönetim anlayışınızla ülkede huzuru nasıl sağlayacaksınız? O gün terörle mücadele eden askerimiz, polisimiz terörist kurşunuyla değil, merasim töreniyle kurşunlanmıştır.

Habur'da, hukuk rezaleti yaşanmıştır. Bu ayar değil de nedir? Habur'daki gibi bir yargı oluşturmak için bir reform peşindeler. Bölücülüğü siyasallaştırmak isteyenlerin önünde, hukukun üstünlüğünü sağlayacak yargı bir engeldir, o zaman hukukun üstünlüğünü değil, açılımın üstünlüğünü sağlayacak bir yargılama süreci oluşmalıdır. Yargı reformundan beklenen budur.''

Vural, AOÇ'da yapılan gizli müzakerelerde açılımın ayarının yargıya müdahalenin amaç ve hedefleri konusunda şüphelerinin derinleşmesine neden olduğunu belirterek, ''Sayın Bakan soruyorum size, 1984'ten beri terörle mücadele kapsamında otopsi, olay yeri inceleme ve keşif haricinde, hakim ve savcıların teröristlerin ayağına gittiği Habur'dan başka bir örnek verebilir misiniz?'' dedi. 

Konuşmasının sonunda Başbakan Erdoğan'ın, 20 Ekim'de yaptığı grup konuşmasının ''TBMM'de ibret vesikası olarak yankılandığını'' ifade eden Vural, yanında getirdiği cep telefonundan Erdoğan'ın konuşmasından bir bölümü dinletti.

Öte yandan, Vural'ın konuşması sırasında CHP tarafından hazırlanan ''AKP'nin Açılım Fiyaskosu, Sorular-Yanıtlar'' adlı kitap, CHP Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük tarafından AK Parti sıralarına dağıtıldı. Kitaplar, daha sonra kavaslar tarafından toplatıldı.

ATALAY, "HAKİM PAZARLIĞI" İDDİASINI YALANLADI: İFTİRA VE DEDİKODULARA DAYANARAK HAKKIMDA GENSORU VERİLMESİNİN MANTIKLA İZAH EDİLECEK BİR TARAFI YOKTUR

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Habur'dan tüm girişlerin hukuk çerçevesinde gerçekleştiğini belirterek, ''(Çadır mahkeme) diyerek yargıyı rencide ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz'' dedi.

TBMM Genel Kurulunda, hakkındaki gensoru önergesinin, gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeler sırasında konuşan Atalay, kapatılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile yaptığı görüşme hakkında bilgi verdi. Gelişler sırasında herhangi bir yasadışı işleme meydan verilmemesi için Türk ile görüştüğünü belirten Atalay, görüşmelerinin tek konusunun bu olduğunu ifade etti.

Türk'ün, ''bizzat oraya gideceğim ve bunları önleyeceğim'' dediğini aktaran Atalay, ''Ama birçok şey önlenememiştir. Ben de ondan sonraki basın toplantısında 'Sürece büyük bir darbe vurulmuştur' demişimdir'' dedi.

-''BAYKAL İLE GÖRÜŞMELERİM DE BASINDA YER ALMADI''-

Atalay, ''gizli'' diye nitelenen görüşmesini basın toplantısıyla açıkladığını, İçişleri Bakanının her görüşmesini basına açıklama zorunluluğunun bulunmadığını, görüşmenin de yanlış olmadığını ifade ederek, CHP Genel Başkanı Baykal ile bakanlığı döneminde birkaç defa görüştüğünü ve hiçbirisinin basında yer almadığını kaydetti.

Baykal'a çalışmalar hakkında bilgi sunduğunu, birkaç tasarı hakkında destek istediğini belirten Atalay, ''Bu yanlış değil, bu güzel bir şey, bu normal bir şey'' dedi.

Türk ile görüşmesinin kınandığını belirten Atalay, ''Aslında görüşülmemesi iyi bir şey değil'' diye konuştu.

Muhalefet parti liderlerinin Başbakan'a konuya ilişkin randevu vermediğini, onun için bu tür görüşmelerin onlara tuhaf geldiğini dile getiren Atalay, Türk ile görüşmesinde söylediği belirtilen cümleyi söylemediğini anlattı.

Tarafların da aynı şeyi söylediğini kaydeden Atalay, ''Nedense ne ana muhalefet ne yavru muhalefet buna inanmıyor. Sadece bir kişiye inanıyor. O da şu anda cezaevinde olan birisi'' dedi.

Muhalefet sıralarından tepkiler üzerine Atalay, ''Böyle bir Meclis, böyle bir muhalefet olur mu?'' diye sordu.

Habur'dan girişlerle ilgili tüm işlemlerin hukuk çerçevesinde gerçekleştiğini ifade eden Atalay, ''(Çadır mahkeme) diyerek yargıyı rencide ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz'' şeklinde konuştu.

-''YALANLARLA GENSORU VERİYORSUNUZ''-

Atalay, CHP sözcüsünün söylediklerinin ''yüzde 90'nın yalan olduğunu' belirterek, ''Yalanlarla, iftiralarla gensoru veriyorsunuz'' dedi.

''Bir de mektup yalanı var. Tutanakta böyle bir mektup yok. Yalan, böyle bir şey yok. Biz öyle teröristbaşı, illegal örgütlerle falan pazarlık yapmadık, yapmayız. Onu bu Meclis çatısı altında kimseye yakıştırmayız'' diyen Atalay, terörü sonlandırmanın yolunun, terör örgütünün silah bırakmasından geçtiğini kaydetti.

Diğer ülkelerin tecrübelerinin de bunu gösterdiğini belirten Atalay, dağdan inişlerin özünde bu silah bırakmanın olduğunu dile getirdi. Atalay, ''Eğer eli  silahlı bazı kişiler silahlarını bırakıp ülkeye geliyorlarsa, bu terörle mücadelenin hedeflediği durumlardan biridir'' dedi.

Buna yönelik 1985 yılından beri topluma kazandırma yasaları çıkarıldığını, şu an da uygulananın bu olduğunu ifade eden Atalay, şöyle devam etti:

''Meclis ve muhalefet olarak böyle bir ciddi konuda insaflı olun. 'AK Parti bunu çözecek' diye rahatsız oluyorsunuz. Bu çözülecek, terör bitecek... Türkiye'de kardeşlik kurulacak ve siz gelecekte milletin zihninde yargılanacaksınız. Çağdışı, ilkel bir statükonun temsilcisi olan görüşleriniz rafa kalkacak.

AK Parti hükümetleri olarak, Türkiye'nin kronik sorunlarını çözmekle meşgulüz. Sorunları istismar etmek, çözümsüzlüğü savunmak kolaydır, muhalefetin yaptığı gibi... Zor olan, çözmektir. Zira sorunları çözmek, irade, cesaret ister, kararlılık gerektirir, vizyon gerektirir, en önemlisi de güçlü bir liderlik gerektirir.''

-''TÜRK-BAYKAL GÖRÜŞMESİNE İLİŞKİN ÇOK ŞEY BİLİYORUM''-

Ahmet Türk'ün Baykal ile görüştüklerine ilişkin çok şeyler bildiğini belirten Atalay, ''Rakılı-ciğerli yemeklerinde neler konuşmuşlar? Bunlar anlatılıyor'' dedi.

Atalay, küçük hesap yapmadıklarını, büyük düşündüklerini kaydederek, ''Çözümsüzlüğün değil, çözümün peşindeyiz'' ifadesini kullandı.

İktidara geldikleri andan itibaren, ülkenin konuşulmayan, tabu olarak kabul edilen sorunlarını büyük bir kararlılıkla ele aldıklarını vurgulayan Atalay, şunları söyledi:

''Ancak henüz yolun ortasındayız, daha yapılması gereken çok şey var. Bu süreci baltalamaya çalışanlara da üzerinde yürüdüğümüz çözüm yolunun dönüşü olmayan tek yön olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bunun dönüşü yok. Allah'ın izniyle, Türkiye büyük ülke, terörünü de çözecek. Türkiye artık eski Türkiye değil. İçerideki bütün bu sosyal sorunlarını da çözecek. Demokratik açılım bunun adıdır. Biz yıkmıyoruz, yapıyoruz. Yıllardır izlenen yanlış politikalarla zedelenen toplumsal dokumuzu tamir ediyoruz. Biz, insanımıza umutsuzluk değil, umut aşılıyoruz. Biz, negatif değil, pozitif siyaset yapıyoruz.

Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi, büyük Türkiye'nin ayağındaki prangalardan kurtulmasını sağlayacaktır. Terör, ülkemizin küresel bir siyasi aktör olmasının önündeki en önemli engellerden biridir. Bu nedenle büyük Türkiye idealinin gerçekleşmesi, içerideki terör gibi ağırlıklarımızdan kurtulmakla mümkün olacaktır. Biz, bu engeli ortadan kaldırmak için uğraşıyoruz. Terör meselesini tüm boyutlarıyla ele aldık, içeride ve dışarıda attığımız etkin adımlarla ve kapsamlı çalışmalarla hedefe adım adım yaklaşıyoruz. Bizi üzen şudur; dışarıda devasa sorunları çözerken, Türkiye'ye dışarıdan baktığınızda, dev bir ülke... Ama ülkemizin içerisine girdiğinizde, ceviz kabuğunu doldurmayacak meselelerde bile büyük bir dirençle, ''çözdürmeyiz'' lobisiyle mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Sadece çözdürmeyiz... Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak üzülüyorum.''

-''GELİN ÇÖZELİM''-

Terörün 40 bin kişinin hayatına mal olduğunu ifade eden Atalay, ''Gelin oturalım, bu sorunu çözelim, bunu görüşelim. Ama iki muhalefet partisi bunu konuşmuyor bile. Peki siyasi partiler ne için vardır? Ülkenin sorunlarını konuşmayacaksa, ülkenin sorunlarını çözmeyecekse, siyasi partinin ne anlamı vardır?'' diye sordu.

Meclisteki partilerin bu konuda 'katiyen çözdürmeyiz. Bu konu çözülmesin, devam etsin' dediklerini savunan Atalay, '' Bundan nemalananlar, statükonun temsilcileri, bunların çözülmesini istemiyor. Bu, parlamento dışında da var. Dış ülkelerde de var. Ama biz biliyorduk, yola çıkarken... Birilerinin bunu engellemek için uğraşacağını, birilerinin bu konularda ne kadar acımasız karşı çıkacağını biliyorduk. Provokasyonlar olacağını biliyorduk, onun için de gayet tedbirliyiz, gayet kararlıyız ve samimiyetle inşallah ülkemizde kardeşlik tesis edilecek, güçlendirilecek'' diye konuştu.

-''KARALAMAYA DEVAM EDENLERİ ALLAH'A HAVALE EDİYORUM''-

Ülkenin bir çakıl taşını, bir insanını feda etmeyeceklerini belirten Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:

''Bu projede üniter yapımız güçlenecek. Resmi dilimizle, eğitim dilimizle, o muhteşem bayrağımızla bu konunun bir ilgisi yok. Bunları tartıştırmayız. Milletin kafasını böyle yanlış şeylerle yıkayanlar oldu. Ama millet şimdi bunları daha iyi anlıyor. Daha sakin değerlendiriyor. Bunun muhatabı millet. Biz istedik ki milletin temsilcileri Meclis, el ele versin bu konuda. Ama Meclis vermiyor. Bizim muhatabımız millet. Millete anlatıyoruz. Milletin desteğiyle bu projemizi yürütüyor ve yürüteceğiz. Herkes için daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük... Sloganımız bu. Yaptığımız bütün çalışmaların özünde bunlar olacaktır. Tamamıyla hukukun içinde kalarak, bu çalışmaları yürüteceğiz. İftira ve dedikodulara dayanarak hakkımda gensoru verilmesinin mantıkla izah edilecek bir tarafı yoktur. Bütün bu açıklamalara rağmen karalama kampanyalarına devam edenleri milletime havale ediyorum, Allah'a havale ediyorum.

Muhalefeti de sağduyulu olmaya davet ediyorum. Halkın sağduyusuna güveniyoruz. Bizim en büyük desteğimiz yüce Türk milletidir.''

KAYNAK: AA-HABER 7
YORUMLAR 52
  • bora ali 14 yıl önce Şikayet Et
    HANİ NERDE O SAVCILAR. sayın cunhuriyet savcılarımıza seslenmek istiyorum hani nerdesainiz.militan isteyen militanı vekil yapmak isteyen partiye dokunmayacakmısınız.yoksa gücünüzmü yetmiyor.sayın sakık sizede teşekkürler bu vesileyle chp görülmeyen aslında görünüpde inkar eden yüzünü turk halkına göstermiş oldunuz. alevi ve kürt vatandaşlarla alay edercesine siyaset yapanlar gün gelir keban barajının altına halkın oylaıyla törenle gömülürler.2011 seçimlerinde chp bu kaderi birkez daha yaşayacağa benziyor. aski ispat yapsana yok
    Cevapla
  • bünyamin 14 yıl önce Şikayet Et
    EEEE SN BAYKAL. Baykalı hic kimse sakık kadar tanıyamaz nede olsa TBMM ye beraber girme planlarını beraber yapmışlar yaralı teröristi CHP li vekil tedavi ettirmiştir kamuoyu bunu cok iyi biliyor bunlar basitleri bakalım daha neler cıkacak başkanı terör örgütünün avukatı olanlar icin bunlar bişey değil SAKIK tan nice inciler bekliyoruz herkesin gercek yüzü ortaya cıkacak.
    Cevapla
  • KÜRŞAT BOZKURT 14 yıl önce Şikayet Et
    İnsanda utanma olur.. Sakık yer tarih ve kişi belirterek açıklama yapıyor. chp liler doğruluğunu araştırmadan herzamanki gibi bağırıp çağırıp ortalığı ayağa kaldıracaklarına konuyu bir araştırsınlar. Eğer doğruysa bunun ne büyük bir rezalet olduğunu belirlesinler. Sakıkın iddiaları doğruysa herşeyin avukatlığını yapanlara hesap sorsunlar. Yüce Atatürkün partisi olduğunu belirten chp zihniyeti nereden nereye geldiğinin bir muhasebesini yapsın. Eğer şuan an Atatürk yaşamış olsaydı bunlardan dolayı ne yapardı düşünsünler.
    Cevapla
  • ercan güngör 14 yıl önce Şikayet Et
    tek bir alternatif ak parti. bu ülke bir daha recep tayip erdogan gibi bir başbakan görmez bir yere not alın
    Cevapla
  • rexima 14 yıl önce Şikayet Et
    nasıl yani ya. acaba doğrumu bekleyip zamana bırakmak en dooorusu sanırım ancak düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı ile hareket etmek te bize birsey kazandırmaz.fakat şu da unutulmamalıchp gibi sosyalist olan ve düşünen erdal inönü 92 de mecliste bu pkk lıların olmasının yolunu açmış onların her türlü söylemlerine oturduğu yerden izlemiştir.bu günlere gelmemızın sebeplerınden biridir bu olay.diyelim ki böööle bişiii war açıklamak için niye bu kadar beklediniz yada ne teklif edildi de kabul etmediniz????
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Biden'dan Gazze'de ateşkese ilişkin açıklama!
İsrailli şarkıcı yuhalama seslerinden şarkı söyleyemedi