“Türkiye dünyanın en çok okuyan medeniyeti”

“III. Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu” başladı.

“Türkiye dünyanın en çok okuyan medeniyeti”
“Türkiye dünyanın en çok okuyan medeniyeti”
GİRİŞ 26.05.2015 11:43 GÜNCELLEME 26.05.2015 11:43

İstanbul’un 562. Fetih yıl dönümü dolayısıyla, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) işbirliğiyle düzenlenen “III. Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu” başladı.  Sempozyumun açılışında konuşan Prof. Dr. Feridun Emecen, tüm dinleri buluşturan, medeniyete bir köprü olan ve dünyanın merkezinde yer alan İstanbul gibi bir başka kent yok.” dedi. Dr. Zekeriya Türkmen ise 1836 tarihli bir seyehatnamede dünyada en çok okuyan ülkenin Türkiye olduğu bilgisinin yer aldığını söyledi.

Dünyadan 50’nin üzerinde önemli tarihçi, araştırmacı ve akademisyenin katıldığı, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi tarafından düzenlenen “III. Uluslararası Osmanlı İstanbul’u Sempozyumu” başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) işbirliğiyle düzenlenen sempozyuma, İstanbul Vali Yardımcısı Osman Ateş, İBB’den Sabri Dereli ve pek çok önemli misafir katıldı. Osmanlı İstanbul’unun perde arkasında kalmış tarihi, sırlarla bezeli geçmişi ve bilinmeyenleri araştırmacıların yaptığı çalışmalarda sempozyumun ilk gününde tüm boyutlarıyla ele alındı.

Almanya Münih Maximillians Üniversitesi’nden Türkolog Hans Georg Majer Bavyera “İstanbul’da İzleri Olan Bir Osmanlı Sadrazamı” araştırması ile sempozyumun açılışını yaptı.

Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Feridun Emecen açılış konuşmasında, İstanbul gibi önemi bir kentin değerinin bilindiğini fakat öneminin daha iyi anlaşılması için tarihin öğrenilmesinin gerekliliğinin altını çizdi. Emecen, “İstanbul adeta bir medeniyetler köprüsü ve 2 bin yıla yaklaşan bir merkez konumunda olduğunu düşünürsek ve hatta tüm dünya dinlerinin buluştuğu kadim dünya merkezi olduğunu tasavvur edersek İstanbul gibi bir başka kentin olmadığını görebiliriz. Bu anlamda bu sempozyum ideolojik değil ilmi bir sempozyum. Osmanlı dönemi İstanbul’unun tarihi hayli zengindir. Bilhassa İstanbul ile alakalı çok zengin bir kaynağa sahibiz. İstanbul üzerine yapılan çalışmalar olsa da eksiklikler de elbette var ve bu yüzden tarihimiz üzerine yapılacak daha çok iş var. Gelenekselleşen sempozyumumuz da tarihimizin eksikliklerine gerektiği önemi vererek katkı sağlayacak“ dedi.

Son Dönem Osmanlı İstanbul’unda Suça Bakmak: Fotoğraf ve Kriminal Fizyonomi araştırmasıyla Osmanlı’daki suç oranlarını ve önlemleri üzerine sunum gerçekleştiren ABD Binghamton Üniversitesi’nden Nurçin İleri, 1882 tarihli belgede hırsızlık cinayet gibi olaylardan polislerin sorumlu tutulduğunu belirtti. İleri, 1885’de polis sayısı ve suç oranları Paris, Viyana ve Berlin’le karşılaştırılmış ve ülkede polis sayıları bu ülkelere oranla daha düşük çıkınca polis sayılarının arttırılması üzerine çalışmalar yapıldığını aktardı.

Osmanlı’dan günümüze bağımlılıkla mücadele

Anadolu Üniversitesi’nden Onur Gezer, Osmanlı İstanbul’unun Koyu Renkleri: Esrarkeşler ve Esrar Kahvehaneleri konusunda yaptığı araştırmada, “Uyuşturucu, merkezi sinir sitemi ve beyin üzerindeki etkisiyle insanı kendi sınırlarının dışına çıkaran psikoaktif maddeleri kapsayan modern bir kavram. Ancak ne insanın sınırlarını aşma arzusu ne de bunun için başvurduğu bu maddeler modern toplumla yaşıt. Bir başka deyişle bu, tarihsel bir olgu ve günümüz toplumlarının belki de geçmişi en eskiye uzanan sorunlarından biri. Öyle ki bunu, insanoğlunun doğanın bilgisine erişmeye başladığı ilk zamanlara kadar götürmek mümkün. Zamanla olgunlaşan bu bilgi, nesiller arası aktarım yoluyla günümüz toplumlarına kadar ulaşmış ve onları pek de gönüllüsü olmadıkları bir mirasın varisi yapmış. Zira Osmanlı döneminden beri var olan bu toplumsal sorun ve mücadele, günümüz Türkiye’sine kadar ulaştı. Bugün Yeşilay gibi cemiyet ve sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü mücadelenin kökenleri yakın geçmişimize, Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarına kadar uzanıyor. Bir başka deyişle dönemin Hilal-i Ahdar’ı Yeşilay Osmanlıların, bağımlılık yapan maddeler karşısında sergiledikleri mücadelenin kurumlaşmış hali.” diyor.

"Türkiye dünyanın en çok okuyan ülkesi"

Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden Dr. Zekeriya Türkmen, 19 yy. Askeri Yenileşme Devri Eğitim Öğretim Kurumlarından Mekteb-i Harbiye-i Şahane ile ilgili bildirisini sunarken dönemin eğitimiyle ilgili 1836 tarihli oldukça ilginç tarihi bir anekdot aktardı. 1836 tarihli Miss Julia Pardoe tarafından yazılan seyahatnamede İstanbul’un panoramasını ayrıntılı olarak vererek, Harbiye Mektebini detaylarla anlatıyor. Türkmen, Pardoe’nin eserinde dünyada en çok okuyan ülkenin Türkiye olduğunun vurgusunu yapıyor.

Tarihte İstanbul “Çarlar Kenti” diye biliniyor

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Tarih bölümünden Cengiz Yolcu, Bulgaristan Çarı Çarlar kentinde adlı araştırmasında, İstanbul’un yakın tarihe kadar Bulgaristan’da “Çarlar Kenti” diye anıldığını belirtti. Yolcu, Bulgaristan Çar ve Çariçesinin İstanbul ziyaretlerini anlattığı bildirisinde ziyaretin kesin olmamakla birlikte 3 nedeni olduğunu söyledi. Ziyaretin temel amacının Osmanlı’yla yakın temas ve dostane ilişkiler olabileceğine dikkat çekti.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Ligden mi çekiliyorlar? Fenerbahçe'den flaş karar
Avrupa kulüpler sıralaması güncellendi! İlk 20'de 2 Türk takımı