Günde 4 kez uçağa binip inince öldü
THY'de kabin amiri olan Ömür Günay, bir günde 4 kez uçağa binip indi. Toplam 10 saat havada kalan hostes, beyin kanaması geçirerek öldü. Günay 33 yıl önce uçak kazasında ölen pilot babasının toprağa verildiği gibi 29 Ocak’ta defnedilecek.
GİRİŞ 29.01.2007 10:37
GÜNCELLEME 29.01.2007 10:37
Türk hava Yolları’nın 37 yaşındaki kabin görevlisi Ömür Günay, 6 ay önce doğum izninden dönüp tekrar göreve başladı. 21 Ocak’ta ise İstanbul-İzmir, İzmir-İstanbul ve İstanbul- Helsinki, Helsinki-İstanbul seferlerinde kabin amiri olarak görevlendirildi.
Yoğun uçuş programı
Sabah saat 05.45’te Atatürk Havalimanı’na gelen Günay, saat 07.00’de İzmir’e uçtu. 45 dakika sonra İzmir’e inen uçak saat 09.00’da bu kez İzmir-İstanbul uçuşu için havalandı. Saat 10.00’da yeniden İstanbul Atatürk Havalimanı’na indi, 11.00’de ise İstanbul-Helsinki-İstanbul seferi için kalktı ve 3 saatlik uçuş sonrası Helsinki’ye indi. Burada yaklaşık 2 saatlik bir mola veren uçak, TSİ 15.20’de Helsinki’den İstanbul’a dönüş için havalandı.
Havada komaya girdi
Kalkıştan 45 dakika sonra, Ömür Günay fenalaştı. Ağrı kesici aldı ancak işe yaramadı. Yaklaşık yarım saat sonra da yere yığıldı. Yolcular arasında bulunan doktor Bora Oflaz hemen müdahale etti. İlkyardım uzmanı doktor, Günay’a iğne yaptı. Ardından, uçuşa devam etmenin daha mantıklı olduğunu söyledi. Yolcunun görüşünü yeterli bulan kaptan pilot, normal şartlarda Helsinki’ye dönmesi gerekirken, İstanbul’a uçmaya devam etti. 2.5 saat sonra İstanbul’a iniş yapıldı. Baygın haldeki Günay, hastaneye kaldırıldı. İddiaya göre, bu sırada yanında hiçbir görevli yoktu ve ailesine de haber verilmedi.
6 gün dayanabildi
Beyin kanaması geçirdiği saptanan Ömür Günay, International Hospital’a sevk edildi. Henüz 1 yaşında bir çocuğu olan kabin amiri, tüm müdahalelere rağmen komaya girdi. Bu durum, “Yurtdışında” denilerek, annesinden gizlendi. Ancak, Günay, 6 günlük yaşam savaşını, önceki gece kaybetti. Arkadaşları, personel azlığı nedeniyle, uçuş saatlerinin giderek uzadığını; Ömür Günay’ın da, olay günü 10 saat uçtuğunu ifade etti.
Bilinci kapalıydı ve kusuyordu
Ömür Günay’a ilk müdahaleyi yapan Pratisyen Dr. Bora Oflaz, Helsinki’den İstanbul’a gelirken uçakta yaşananları şöyle anlattı: “Bir hostes benden yardım istedi. Bunun üzerine rahatsızlanan arkadaşlarının yanına gittim, baş ağrısı , fışkırır gibi kusma ve yarı bilinç kaybı vardı. Şuuru açıktı. Bütün bunlar beyinde bir sorun olduğunu gösteriyordu. Anevrizma olabilir diye düşündüm.”
SAĞLIK ÇANTASI BOŞTU:
“Bana bir sağlık çantası verdiler ama içinde sadece tansiyon aleti vardı. Hastanın gözüne bakabileceğim bir alet bile yoktu. Ama bütün belirtiler uyuyordu. Yüzde 99 kafa içi basınçtan kaynaklanıyordu.
DEVAM ETMEK EN İYİSİYDİ:
Pilot uçağın Bulgaristan’a inebileceğini söyledi. Ama o sırada Bulgaristan’a acil iniş yapmaktansa İstanbul’a gitmek çok daha akıllıcaydı. Çünkü Bulgaristan’daki hastanelerin durumunu biliyorum ve bu hastaya doğru müdahale yapılamayacağını da. Bu nedenle İstanbul’a indik. İniş sırasında hastanın yanındaydım.
YATIRILMAMASI GEREKİYORDU: Böyle hastaların kesinlikle yatırılmaması gerekiyor. O yüzden inişte ben ayakta durarak onun başını tuttum, gözbebekleri ve tansiyonu normaldi. İner inmez sağlık ekibi geldi. Onlar normal sedye getirmişlerdi, benim uyarım üzerine sandalye sedye getirdiler. Hastanın kafasını emniyete almalarını söyledim. Ve doktorlara teslim ettikten sonra da gözüm arkada kalmadı.
Yoğun uçuş programı
Sabah saat 05.45’te Atatürk Havalimanı’na gelen Günay, saat 07.00’de İzmir’e uçtu. 45 dakika sonra İzmir’e inen uçak saat 09.00’da bu kez İzmir-İstanbul uçuşu için havalandı. Saat 10.00’da yeniden İstanbul Atatürk Havalimanı’na indi, 11.00’de ise İstanbul-Helsinki-İstanbul seferi için kalktı ve 3 saatlik uçuş sonrası Helsinki’ye indi. Burada yaklaşık 2 saatlik bir mola veren uçak, TSİ 15.20’de Helsinki’den İstanbul’a dönüş için havalandı.
Havada komaya girdi
Kalkıştan 45 dakika sonra, Ömür Günay fenalaştı. Ağrı kesici aldı ancak işe yaramadı. Yaklaşık yarım saat sonra da yere yığıldı. Yolcular arasında bulunan doktor Bora Oflaz hemen müdahale etti. İlkyardım uzmanı doktor, Günay’a iğne yaptı. Ardından, uçuşa devam etmenin daha mantıklı olduğunu söyledi. Yolcunun görüşünü yeterli bulan kaptan pilot, normal şartlarda Helsinki’ye dönmesi gerekirken, İstanbul’a uçmaya devam etti. 2.5 saat sonra İstanbul’a iniş yapıldı. Baygın haldeki Günay, hastaneye kaldırıldı. İddiaya göre, bu sırada yanında hiçbir görevli yoktu ve ailesine de haber verilmedi.
6 gün dayanabildi
Beyin kanaması geçirdiği saptanan Ömür Günay, International Hospital’a sevk edildi. Henüz 1 yaşında bir çocuğu olan kabin amiri, tüm müdahalelere rağmen komaya girdi. Bu durum, “Yurtdışında” denilerek, annesinden gizlendi. Ancak, Günay, 6 günlük yaşam savaşını, önceki gece kaybetti. Arkadaşları, personel azlığı nedeniyle, uçuş saatlerinin giderek uzadığını; Ömür Günay’ın da, olay günü 10 saat uçtuğunu ifade etti.
Bilinci kapalıydı ve kusuyordu
Ömür Günay’a ilk müdahaleyi yapan Pratisyen Dr. Bora Oflaz, Helsinki’den İstanbul’a gelirken uçakta yaşananları şöyle anlattı: “Bir hostes benden yardım istedi. Bunun üzerine rahatsızlanan arkadaşlarının yanına gittim, baş ağrısı , fışkırır gibi kusma ve yarı bilinç kaybı vardı. Şuuru açıktı. Bütün bunlar beyinde bir sorun olduğunu gösteriyordu. Anevrizma olabilir diye düşündüm.”
SAĞLIK ÇANTASI BOŞTU:
“Bana bir sağlık çantası verdiler ama içinde sadece tansiyon aleti vardı. Hastanın gözüne bakabileceğim bir alet bile yoktu. Ama bütün belirtiler uyuyordu. Yüzde 99 kafa içi basınçtan kaynaklanıyordu.
DEVAM ETMEK EN İYİSİYDİ:
Pilot uçağın Bulgaristan’a inebileceğini söyledi. Ama o sırada Bulgaristan’a acil iniş yapmaktansa İstanbul’a gitmek çok daha akıllıcaydı. Çünkü Bulgaristan’daki hastanelerin durumunu biliyorum ve bu hastaya doğru müdahale yapılamayacağını da. Bu nedenle İstanbul’a indik. İniş sırasında hastanın yanındaydım.
YATIRILMAMASI GEREKİYORDU: Böyle hastaların kesinlikle yatırılmaması gerekiyor. O yüzden inişte ben ayakta durarak onun başını tuttum, gözbebekleri ve tansiyonu normaldi. İner inmez sağlık ekibi geldi. Onlar normal sedye getirmişlerdi, benim uyarım üzerine sandalye sedye getirdiler. Hastanın kafasını emniyete almalarını söyledim. Ve doktorlara teslim ettikten sonra da gözüm arkada kalmadı.
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
