Şanlı Kop Dağı Savunması

Kop Dağı savunması incelemelerini kaleme alan Emekli Albay Atilla Güler'den dikkat çeken ayrıntılar...

Şanlı Kop Dağı Savunması
Şanlı Kop Dağı Savunması
GİRİŞ 11.10.2016 14:45 GÜNCELLEME 11.10.2016 16:25
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Kop Dağı savunması, incelendiği zaman, bunun sıradan bir savunma harekâtı olmadığı, Kafkas Cephesi'nin ve dolayısıyla Osmanlı-Rus Harbi'nin seyrini değiştirecek kadar kritik muharebelerin yaşandığı önemli bir savunma harekâtı olduğu görülmüştür.

Erzurum'u ele geçiren Rusların, burada güven içerisinde kalabilmeleri için Tercan ve Bayburt'u mutlaka ele geçirmeleri gerektiği, bundan sonraki hedeflerine ulaşabilmenin, Gümüşhane- Kelkit- Erzincan hattını ele geçirmelerine bağlı olduğu, bu hattın en stratejik mevkinin Bayburt olduğunu bilen Rusların, bu bölgeyi süratle işgal etmek için büyük gayret harcadıkları, Bayburt'u da ele geçirdikleri takdirde Trabzon'a ulaşacakları, böylece Karadeniz sahil şeridine hâkim olarak, stratejik üstünlük sağlamayı hedefledikleri görülmüştür.

Rus Kafkas Ordu Komutanı General Yüdeniç, Rus Ordusu'nun 15 Şubat 1916 günü Erzurum'u işgali sonrası yaptığı konuşmada, "artık karşılarında Türk Ordusu diye bir kuvvetin kalmadığını, Çar'ın emri gereğince, Haziran ayında İstanbul önlerinde olacaklarını" ifade ettiğini, ancak Yüdeniç'in bu konuşmayı gerçekten bir zafer sarhoşluğu psikolojisi içerisinde yaptığını, öncelikle Türk'ü ve onun kahraman ordusunu gerçekten tanımadığını, tarihi hiç incelemediğini ve ders de almadığını, ancak doğru bir şey yaparak, konuşmasında Haziran ayını belirtirken sene olarak hangi yılın Haziran ayı olduğunu ifade etmediğini, aslında Yüdeniç'in hedefine ulaşmasında en büyük engelin; Kop Dağı Savunması olduğu yaşanan muharebelerle görülmüştür.

Şubat 1915 île Şubat 1918 döneminde üç yıl süreyle, bölgede olağan üstü hava ve arazi koşullarında devam eden muharebelerde, muharip sayısı ile silah ve teçhizat yönünden üstün durumdaki Rus Ordusu'na karşı, daha az sayıdaki muharip personel ve silahla olağanüstü cesaret ve kararlılıkla savunma yapan Türk Ordusu'nun kahraman direnişi, Türk tarihi'ne altın harflerle yazılmıştır.

Türk Milleti ve onun kahraman Ordusu'nun, "Kop Dağı Savunmasını hangi koşullarda yaptığının bilinmesi, muharebelerin yazgısı kadar değerli ve önemlidir. Bölgede cereyan eden bu muharebeler, olağanüstü koşullarda ve çok büyük özverilerle icra edilmişti.

Kendisinden muharip personel mevcudu ile silah ve donatımca üstün Rus birlikleriyle mücadelenin yanında, soğuk, açlık, salgın hastalıklar, ulaşım zorlukları ile haberleşme yetersizliği söz konusu muharebelerin hangi koşullarda yapıldığını açıkça ortaya koymuştur.

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri'nin Anadolu ile ilgili hayallerine ulaşmasındaki engel olmuştu. Kop Dağı Savunması da, doğuda Ruslar'ın aynı hayallere ulaşmasındaki engel olarak görülmüştür. Her ne kadar Kop Dağı Savunması sonucunda, Rusların başlangıçtaki önemli hedefi olan Bayburt'un işgaline engel olunamamışsa da, Rus Ordusu bölgede yaklaşık altı ay süreyle geciktirilmiş, bu kapsamda insan, silah ve malzeme yönünden ağır kayba uğratılmıştır.

Türk Tarihinde yaşanmış Kanije, Plevne, Çanakkale Savunmaları daha önceden hazırlanmış mevzilerde gerçekleştirilmiş olmasına karşın, Kop Dağı Savunması, bu kahramanlık destanları yazılan savunmalardan farkı olarak, söz konusu bölgedeki arazi kesimlerinde muharebeler esnasında hazırlanmış mevzilerde gerçekleştirilmiştir.

Kop Dağı Savunması, Rusların sıcak denizlere inme ve İstanbul ile Türk Boğazları'na sahip olma tarihi misyonu ile Ermenilerin, bu cephede Ruslarla işbirliği yaparak "Büyük Ermenistan" hayallerini de gerçekleştirmelerine engel olmuştur.

M.T.Çiçero'nun "Tarih, geçen zamanların şahididir, onun gerçeklerini aydınlatır, anıları meydana çıkarır, günlük yaşamımıza yol gösterir ve eski zamanlardan bilinmeyen olayları anlatır." ifadesinden yola çıkarak, Kop Dağı Savunması, Doğu Anadolu'da 1916- 1918 yılları arasında yaşanan olaylarla onu yaratan kahramanların şahiti olmuş ve inanılması zor gerçekleri aydınlatmıştır. Bu nedenle, Türk Milleti'nin tüm bireyleri olarak, bu kahramanlık destanından almamız gereken dersler olmalıdır.

Ne tarih kitaplarında, ne internetin Web sayfalarında bu inanılmaz tarihi olaydan ve olayın yaratıcısı kahraman insanlardan ayrıntılı olarak söz edilmediğini üzülerek belirtmek istiyorum. N.Bonapart'ın; "Savaşırken ölenleri kahraman yapan, ölümleri değil, ölümlerinin sebebidir." ifadesinde belirtildiği gibi, Kop Dağı Savunması ile ilgili baştan beri sizlere anlatmaya çalıştığım kahraman vatan evlatları, çetin hava ve arazi koşullarına, açlık, yokluğa rağmen göğüslerini siper ederek, vatan topraklarını savunmaya çalıştıkları ve canlarını seve seve feda ettiklerini bazen gururla bazen de yürek burukluğu ve yaşlı gözlerle inceledim.

Bugün Kop Dağı'nda adlarına bir anıtın yükseldiği vatan evlatlarının kahraman olarak anılmalarının nedeni, onların kendilerine teslim edilen kutsal değerler uğruna canlarını feda etmeleridir. Dolayısıyla, bu kahraman insanların, neler yaşadıklarını, hangi değerler uğruna bu sıkıntılara göğüs gerdiklerini ve bu mücadelelerin yaşandığı vatan topraklarını, bu vatan üzerinde yaşayan tüm insanlara anlatmak, onların bizler için neler yaptıklarını unutmamak ve unutturmamak bizler için bir görev olarak kabul edilmelidir.

Yıllardan beri hazırlamayı bir görev olarak kabul ettiğim, ancak sonuçlanması bu döneme denk gelen konuya ilişkin kitabımı, kanlarıyla suladıkları Anadolu Topraklarını bizlere emanet eden Kop Dağı'nda anıtlaşan şehitlerimize hitaf ederken, kahraman şehitlerimizi şükran ve minnetle yad ediyor, önlerinde saygıyla eğiliyor ve tanrıdan rahmet diliyorum.

Yazarı: ATİLLA GÜLER

Yayınevi: BAŞAK MATBAACILIK

Yayın Yeri: ANKARA

Yayın Yılı: 2012

Dili: Türkçe

Cildi: Karton Kapaklı

 

 

YORUMLAR 4
  • Sebahattin akpolat 7 yıl önce Şikayet Et
    Pasam oncelikle tesekkur ederim bu guzel calismsnizdan dolayi kitabinizdan bu gun haberim oldu hemen alip okumak istiyorum elinize saglik
    Cevapla
  • Halisdemir 7 yıl önce Şikayet Et
    Atilla Güler sayesinde böyle bir savunmamız olduğunu öğrendim, teşekkürler.
    Cevapla
  • kuda 7 yıl önce Şikayet Et
    ne mutlu dinin vatanını savunanlara.ne aşağılık dinini ve vatanını satanlar
    Cevapla
  • Kenan 7 yıl önce Şikayet Et
    Gümüşhane ve Bayburt insanı hatta buna Erzurum da dahil vatan severdir. Gerekirse vatan için canını seve seve verirler. Hatta bölgeyle sınırlı tutmayarak tüm bölgelerdeki insanlarımız vatan sevgisi sınırsızdır.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Guterres: Refah'a yapılacak bir saldırı insani bir kabus olacaktır
Türkiye ve Almanya'dan İsrail'e uyarı niteliğinde açıklama