Sivas, Aşık Veysel'i neden sevmiyor?
'Ama yazıklar olsun ki Koca Sivas, Aşık Veysel'i yeteri kadar bilmiyor, tanımıyor ve sevmiyor. Çünkü Sivas'ta Sünniler de, Aleviler de, hem yeteri kadar Sünnilik ve Alevilik nedir sorusunun cevabını dosdoğru veremiyorlar...'

Bu haftaki yazım da, Turancılık üzerine olacaktı. Vazgeçmek zorunda kaldım. Çünkü geçen cuma günü Şarkışla'ya davetliydim. Orada, Sivas Valiliği'nin, Şarkışla Kaymakamlığı'nın, TRT Genel Müdürlüğü'nün ve Aşık Veysel'i Anma ve Yaşatma Derneği'nin ortaklaşa hazırladıkları 'Uluslararası Aşık Veysel Aşıklar Bayramı'nda, aşık Veysel'i anlatmakla vazifeliydim. Şarkışla'da gördüm ki, bu Aşıklar Bayramı'na çeşitli illerimizden onbeş kadar saz şairimiz gelmiş. Ayrıca Azerbaycan'dan, Kırım'dan, Makedonya'dan, Türkmenistan'dan, Ukrayna'dan da saz ve söz sultanları davet edilmiş. İyi, has, güzel.
Konferans salonunda söylediğim gibi... Sivas, halk şiirimizin en bereketli şehirlerinden biri. Sivas, dörtyüzelli halk şairimizi kucaklayan bir sultan şehir. Başka hiçbir ilimizin, böylesine zengin bir şairler kuşağı yok. Benim samimi kanaatime göre, Sivas o dörtyüzelli şairin yerine bir tek aşık bir tek Aşık Veysel'i yetiştirseydi, bu şeref yine de ona yeterdi. Aşık Veysel'i yeteri kadar tanıyor ve seviyor mu?
Yazıklar olsun ki...
SİVAS'ta åşık Veysel'i tanıyan, seven ve onu baş üstünde tutan kimseler elbette var. Ama yazıklar olsun ki Koca Sivas, Aşık Veysel'i yeteri kadar bilmiyor, tanımıyor ve sevmiyor. Çünkü Sivas'ta Sünniler de, Aleviler de, hem yeteri kadar Sünnilik ve Alevilik nedir sorusunun cevabını dosdoğru veremiyorlar, hem de büyük devletlerin Türkiye üzerinde oynadıkları kanlı oyunları bilemiyorlar.
Aşık Veysel, bizim Alevi şairlerimizden. Alevi, yani, soy bakımından tamamen Türk, din bakımından Müslüman olan bir söz ve saz ustası.
Aşık Veysel işte bu yürekle diyor ki:
Aslım Türk'tür, elhamdüllillah Müslüman
Şükür Amentü'ye etmişim iman.
Kalbime yaraşmaz şirk ile güman
Kalbimiz nur ile dolu sayılır.
Sivas'taki bir büyük Sünni kesim, bilgisizliği yüzünden Aleviler'i, dolayısıyla Aşık Veysel'i, maalesef İslam'ın dışında sanıyor.
Beri yanda Aleviler de Sünni toplulukları, Yezidlik'le suçluyorlar. Ve kat'iyyen düşünemiyorlar ki, Hz. Ali şehit edildiği zaman Türk Milleti daha Müslümanlığı kabul etmemişti. Türkler, Hz. Ali'nin şehit edilmesinden ve Kerbela faciasından 290 yıl sonra Müslümanlığı seçtiler. Dolayısıyla Türk ırkının Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin mes'elesinde kıl kadar bir vebali yoktur. Nitekim Türkler Müslüman olduktan sonra çocuklarına Ali, Hasan, Hüseyin ismini milyonlarca defa vermişlerdir de, bir kişiye olsun Muaviye veya Yezid ismi koymamışlardır. Öyleyse bu Yezid suçlaması neden?
Sivas'ın Alevi şairleri, insanı bıktıracak, usandıracak kadar sazlarına Ali, Hasan, Hüseyin, Yezid, Kerbela, İbn-i Mülcem... diye vurup durmuşlar ve sanki Hz. Ali'yi, Hz. Hüseyin'i... 1344 yıl önce biz öldürmüşüz gibi bitmez tükenmez bir kan davasını körüklemek istemişlerdir. Alevi camiada doğup büyümesine rağmen, noksansız bir arif kişi olan Aşık Veysel ise bir tek şiiriyle olsun, bu kardeş kavgasına katılanların yanında olmamıştır.
Aşık Veysel'i anlamak
ONUN mükemmel bir Türkçe'yle yazdığı şiirlerde ne Hz. Ali vardır, ne Hz. Hüseyin... Ne Kerbela vardır, ne Yezid, ne İbn-i Mülcem. İşte bu bakımdan Sivas'taki Alevi topluluk da, åşık Veysel'e karşı gizli bir kırgınlık duyuyor. Bizim bilgisiz Alevilerimiz istiyorlar ki Veysel, sazının teline Ali diye, Hasan, Hüseyin, Yezid diye vursun. Kerbela, Şah, eyvah diye çalıp söylesin. Alevi camiayı, Sünni camia karşısında vuruşmaya, dövüşmeye çağırsın...
Sünni camia kat'iyen okumadığı, incelemediği, araştırmadığı için åşık Veysel'in bu büyük, bu aydınlık, bu vatansever, bu medeni vasfından haberdar değildir.
Okullarımızda, camilerimizde, üniversitelerimizde, sinemalarımızda, tiyatrolarımızda... Alevilik olduğu gibi anlatılmazsa, büyük devletlerin Kürtçülük gibi Alevilik silahları da bilgiyle, görgüyle, akılla ellerinden alınmazsa, başımız daha çok ağrıyacaktır. Şimdi Aşık Veysel yüreğiyle yetmiş milyon insanımıza sormak zamanıdır: Türkiye'de bazı yazar, çizerlerimiz, siyaset adamlarımız, neden iki de bir ortaya Madımak faciasını getirmektedirler de, o hazin hadiseden üç gün sonra, Erzincan'ın Başbağlar Köyü'nde hayvanlarıyla birlikte yakılan 37 Sünni vatandaşımızı hiç hatırlamamaktadırlar.
Aşık Veysel'i okumayanlar, anlamayanlar, sevmeyenler gaflettedirler.
YAVUZ BÜLENT BAKİLER... 19.07.2005... H.O. Tercüman