İşte MHP'nin seçim beyannamesi

MHP seçim beyannamesini açıkladı. MHP’nin “Milli Duruş ve Kararlılık Belgesi” adı altında hazırlanan seçim beyannamesinde, ekonomiden dış politikaya, sağlıktan kamu yönetimine kadar pek çok konuda vaatlerde bulunuldu.

Partisinin “Milli Duruş ve Kararlılık Belgesi” adını taşıyan seçim beyannamesini parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıklayan MHP lideri Devlet Bahçeli, 22 Temmuz seçimlerinin bugüne kadarki en hayati seçim olacağını belirterek “seçimlerin gerginlikten uzak bir hoşgörü ortamında bir demokrasi şöleni gibi yapılması için siyasi partilerimize önemli görev ve sorumluluklar düşüyor” dedi. Seçimlere gölge düşürecek hareketlerde bulunanların bunun altından kalkamayacağı uyarısında da bulunan MHP lideri, seçimin güvenliğini sağlama sorumluluğunun hükümete ait olduğunu kaydetti.

TERÖR YANGINI TÜM TÜRKİYE’YE YAYILIYOR
Türkiye’nin karşısındaki sorunun “çok ciddi bir varlık ve beka sorunu” olduğunu dile getiren Devlet Bahçeli, “kanlı terörün alçak saldırıları ve etnik bölücülüğün hayasız tahriklerinin hedefi olan Türkiye süratle bir iç çatışma ve parçalanma ortamına sürüklenmektedir. Türkiye’yi içten çökertmek için etnik ayrışma, bölünme ve çatışma dinamikleri harekete geçirilmiştir. Türkiye’nin milli ve manevi değerleri, devletin temel nitelikleri ve kuruluş ilkeleri siyasi ve toplumsal çatışma alanı haline getirilmiştir. Etnik temelde bölücülük ve kutuplaşma, inanç temelinde bölünme ve kamplaşma, devletin ana ilkeleri temelinde ayrışma ve zıtlaşma acımasızca tahrik edilmiştir. Türkiye sürekli güç ve kan kaybetmekte, yangın bütün Türkiye’ye yayılmaktadır. Türk toplumu yorulmuş, hırpalanmış ve yaralanmıştır” diye konuştu.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun vahim olduğunu ve “dur” denilmediği takdirde de geleceğin karanlık olduğunu öne süren Bahçeli, 22 Temmuz seçimlerinin bu anlamda bir kader seçimi olacağını ve halkın da seçim sandığına giderek kaderi hakkında tarihi bir karar vereceğini söyledi. Bahçeli, “ülkesinin, milletinin ve çocuklarının karartılmasına, Türkiye’nin katledilmesine ilgisiz ve tepkisiz kalmayacak olan aziz milletimiz sandık başında Türkiye’nin namusuna sahip çıkacaktır. Bölünmeyi değil kardeşliği, ihaneti değil sadakati, küresel güçlerin elinde oyuncak olarak sömürülmeyi ve zilleti değil, içerde huzurlu, dışarıda onurlu bir millet ve bağımsız bir devlet olarak haysiyetiyle yaşamayı seçecektir” dedi.

MİLLİYETÇİLİK KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL
22 Temmuz seçimlerinin taraflarının belli olduğunu dile getiren MHP lideri, bir tarafta AKP ve onun siyasi şemsiyesi altında Türkiye’de görülmemiş bir soygun ve vurgun cephesi oluşturan çıkar ittifakları diğer yanda ise milletini seven, milleti için her bedeli ödemeye hazır olan Türkiye sevdalıları olduğunu söyledi. MHP’nin tek başına seçime gireceğini ve “AKP zihniyeti” ile tek başına hesaplaşacağını ifade eden Bahçeli şunları söyledi:

“Milliyetçilik elbette Milliyetçi Hareket’in tekelinde değildir. Herkes milliyetçi olabilir ve olmalıdır. Ancak milliyetçiliği bir medeniyet ve siyaset yönetim projesi olarak kabul eden tek siyasi hareket MHP’dir. Milliyetçi Hareket, Türkiye’nin sorunlarına ‘Türkiye ve Türk insanı’ merkezli bakan ve geleceği ‘Türkçe düşünen ve okuyan’ yegane siyasi partidir. Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçilik merkezli bir siyaset ve yönetim modeli ile devlet ve millet uyuşmasını sağlayacak, laiklik korunarak samimi dini inançların yaşanmasını mümkün kılacak, milli ile evrenseli, küresel ile yereli, birey ile toplumu uzlaştıracak ve kucaklaştıracak tek siyaset seçeneğidir.”

Bahçeli'nin açıkladığı maddeler:

MHP seçim beyannemesinde ekonomiden dış politikaya kamu yönetiminden eğitim ve sağlığa kadar pek çok alanda vaatlerde bulunuldu.
Terörle mücadele konusunda Kuzey Irak konusunda uluslar arası hukuktan kaynaklanan tüm hakların kullanılacağı, gerekli tüm askeri ve siyasi önlemlerin alınacağı sözü verilen seçim beyannamesinde, terör suçları konusunda ise genel ya da özel af çıkarılmayacağı kaydedildi. İşsizlik ve yolsuzlukla mücadele için 'milli seferberlik' başlatılacağı ifade edilen beyannamede, bakanlık sayısının 21'e düşürüleceği, Ekonomi Bakanlığı kurulacağı, asgari ücretin vergi dışı bırakılacağı, yoksul kesimin vergi yükünün azaltılacağı, işsiz aile reislerine her ay yaklaşık 200 YTL işsizlik yardımı ödeneceği de belirtiliyor. MHP'nin seçim beyannamesinde dikkat çeken bir başka konu da 'Toplum Sözleşmesi Belgesi' olacak şekilde 1982 Anayasası'nın milli birlik ve değerler korunarak yenileneceği, dokunulmazlıkların yasama faaliyetleri dışında kaldırılacağı, milletvekilleri, belediye başkanları, üst düzey görevlilerin görev öncesi ve sonrasında mal bildirimlerinin kamuoyuna açıklanacağına yönelik. MHP'nin eğitim konusunda en önemli vaadini ise ÖSS'nin kaldırılması ve yerine 'Olgunlaşma Sınavı'nın uygulanması oluşturuyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından düzenlenen basın toplantısıyla açıklanan MHP'nin 'Milli Duruş ve Kararlılık Belgesi' başlığını taşıyan seçim beyannamesinde, MHP iktidarında beş temel projenin süratle yaşama geçirileceği belirtildi ve bu projeler 'Toplumsal Onarım ve Dönüşüm Sürecinde Devlet ve Yönetim Reformu, Üreten Ekonomi Programı, Yolsuzlukla Mücadele Projesi, İşsizlikle Mücadele Projesi, Toplumsal Ahlak ve Kalitenin Tesisi' olarak sıralandı. Beyannamede, '2023 yılını hedefleyen uzun vadeli stratejimizin temel amacı, ülkemizin çağdaş değerlere sahip, küresel düzeyde etkili ve ekonomide dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olan 'Lider Ülke' konumuna yükseltilmesidir' denildi.

TERÖRLE KARARLI MÜCADELE

Seçim beyannamesinde terörün kökünü kazımak ve siyasi bölücülük ve etnik tahriklere son vermek için devletin güvenlik güçleriyle meşru zeminlerde ve tüm ülke genelinde etkili ve amansız bir mücadele verileceği kaydedildi. Bu konuda gerekli olan siyasi irade ve kararlılığın bütünüyle ortaya konulacağına işaret edilen beyannamede, şu vaatlerde bulunuldu: 'Terör ve bölücülükle mücadele için gerekli yasal düzenlemeler süratle yapılacaktır. Kanlı terörün yuvalandığı bölgelerde devlet otoritesi mutlaka tesis edilecek, terörün esiri olan bölge halkı tehdit ve baskılardan kurtarılacaktır. Bölge halkı ile terör örgütü arasında kesin bir ayrım yapılacaktır. Terörü besleyen kaynaklar kurutulacak, buna müsait bir ortam hazırlayan sosyo-ekonomik sorun ve sıkıntılar birinci öncelikli konu olarak köklü ve kalıcı çözümlere kavuşturulacaktır. Bu amaçla, geniş kapsamlı bir ekonomik ve sosyal kalkınma projesi, gerekli mali destek ve kaynaklarla uygulamaya konulacaktır. Terörün uluslararası boyutu, siyasi, lojistik ve finans desteklerine karşı etkili tedbirler alınacaktır. Kuzey Irak'ta yuvalanan terör örgütü yönetici kadroları ve militanlarına karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarımız kararlı biçimde kullanılacaktır. Türkiye'nin güvenliği üçüncü tarafların iznine ve inisiyatifine bırakılmayacak, gereken siyasi ve askeri önlemler tereddütsüz uygulanacaktır. Hangi ad altında olursa olsun 'terör suçları' için genel, özel veya siyasi af gündeme gelmeyecektir.' Şehir terörü, kanunsuzluk, suç ve suçlarla mücadele konusunda da topyekün bir savaş verileceğine dikkat çekilen beyannamede polise sahip çıkılacağı, suçla mücadele eden birimler arasında her alanda yakın işbirliği sağlanacağı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin silah ve teçhizat yönünden dışa bağımlılığının da azaltılacağı vurgulandı.

SİYASİ AHLAK YASASI ÇIKARTILACAK, DOKUNULMAZLIK KALDIRILACAK

MHP iktidarında 'temiz siyaset-temiz yönetim'in süratle tesis edileceği ifade edilen beyannamede, milletvekillerinin yasa faaliyetleri dışındaki dokunulmazlıklarının kaldırılacağı ve diğer vatandaşlar gibi yargılanmalarının sağlanacağı ifade edildi. Beyannamede temiz siyaset ve temiz yönetim konusunda şu vaatler sıralandı: 'Milletvekilleri, belediye başkanları ve üst düzey görevlilerin, görev öncesi ve sonrası mal bildirimleri kamuoyuna açıklanacak. Yolsuzluklardan elde edilen haksız kazanca, zamanaşımı gözetilmeksizin el konulacaktır. Hortumcuların yakasına yapışılacak, makam ve mevkii ne olursa olsun AKP döneminde merkezi ve yerel yönetimlerde vurgun, talan ve yolsuzluğa bulaşan herkesten Türk adaleti önünde hesap sorulacaktır. Siyasi ahlak yasası öncelikli olarak çıkartılacaktır.'

BAKANLIK SAYISI 21'E DÜŞÜRÜLECEK, EKONOMİ BAKANLIĞI KURULACAK

Seçim beyannamesinde ekonomi ve devlet yönetimine ilişkin de vaatlerde bulunuldu. Bakanlık sayısının 21'e indirileceği belirtilen beyannamede, Ekonomi Bakanlığı kurulacağı bildirildi. Beyannamede, kamuda ücret adaletinin sağlanacağı, işsiz aile reislerine asgari ücretin yarısı kadar (yaklaşık 200 YTL) işsizlik yardımı ödeneceği, yoksul kesimin vergi yükünün azaltılacağı, asgari ücretin vergi dışı bırakılacağı, emeklilere her yıl bir defa Eylül ayı içinde kışa hazırlık yardımı olmak üzere bir maaş tutarında ödeme yapılacağı, istihdam esaslı teşvik politikası uygulanacağı, çiftçi borçlarının yeniden yapılandırılacağı, özel sektörün güçlendirilmesi için 'İl Yatırım ve Kalkınma Ofisleri' kurulacağı, KOBİ'lerin finansman imkanlarının artırılacağı ve tarım sektörünün modernize edilerek verimliliğinin artırılacağı kaydedildi.

ÖSS KALDIRILACAK OLGUNLAŞMA SINAVI UYGULANACAK

MHP'nin seçim beyannamesinde eğitim konusunda ise zorunlu temel eğitim süresinin 12 yıla çıkarılacağı ve okul öncesi eğitimin de zorunlu eğitim kapsamına alınacağı ifade edildi. Eğitimin hiçbir kademesinde yabancı dille eğitime imkan verilmeyeceği bildirilen beyannamede ÖSS sınavının kaldırılacağı ve yerine 'Olgunlaşma Sınavı'nın uygulanacağı vaadinde bulunuldu.

AB İLE İLİŞKİLER

MHP'nin seçim beyannamesinde, AB ile ilişkilere de yer verildi. AB'nin Türkiye'yi eşit haklara sahip bir ülke olarak içine kabul etmek istemediğinin artık anlaşıldığı vurgulanan beyannamede AB ile ilişkiler konusunda ise şu görüşlere yer verildi:

'Bugün geldiğimiz noktada Türkiye-AB ilişkileri, baskı, dayatma ve şantaj üçgeninde, ön şart ve ipoteklere bağlı bir 'açmaz ilişkisi', 'vesayet' ilişkisi niteliği kazanmıştır. Türkiye-AB ilişkilerinin içine hapsedildiği bu sakat denklem değişmediği takdirde, sürecin ilerletilmesi mümkün olmayacağı gibi bu hastalıklı yapı kangren haline gelecek ve ilişkilerde derin bir kriz ve kopma kaçınılmaz olacaktır. AB ile ilişkiler Türkiye için bir 'kimlik ve kader sorunu' olarak görülmeyecektir. Bu bakımdan Türkiye ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliği'nin yörüngesinde sürüklenmeye mecbur, mahkum ve muhtaç değildir. Bugünkü şartlarda her iki tarafın da bu konuda sağlıklı, gerçekçi ve iyi niyetli bir değerlendirme yapması için 'stratejik düşünme dönemine' ihtiyacı bulunmaktadır.'