Türkiye'den AB'ye tepki: Yüz kızartıcı!

Dışişleri Bakanlığı, AB'nin AB Zirvesi Sonuçları'ndaki yanlı ve hukuka ayrı tutuma tepki gösterdi. Açıklamada ayrıca, "Yunanistan’ın Ege Denizi'nde göçmenleri geri itmesi ve bu eylemlere Frontex’in dahil olması AB için yüz kızartıcıdır" denildi.

Türkiye'den AB'ye tepki: Yüz kızartıcı!
Türkiye'den AB'ye tepki: Yüz kızartıcı!
GİRİŞ 11.12.2020 12:04 GÜNCELLEME 11.12.2020 14:29
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış

Dışişleri Bakanlığı, özellikle Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege ve bölgesel konularda, AB’nin büyük kesiminin benimsemediği bilinen ancak dayanışma ve veto baskısıyla 10 Aralık AB Zirvesi Sonuçları'na konulmak zorunda kalınan yanlı ve hukuka aykırı tutumu reddettiklerini bildirdi.

 

 

Dışişleri Bakanlığı, 10-11 Aralık'ta gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi Sonuçları hakkında yazılı açıklama yayımladı.

Açıklamada, 1-2 Ekim AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nden bu yana Türkiye ile diyalog ve temas yönünde çaba gösteren, Dönem Başkanı dahil, birçok AB ülkesi bulunmasına rağmen bir iki ülkenin dar siyasi hesapları nedeniyle Türkiye-AB ilişkilerinde henüz pozitif gündemin yaratılamadığı ve AB'nin hiçbir yararı olmayan kısıtlayıcı önlem alma arayışından çıkamadığı belirtildi.

 

 

Bazı üye ülkelerin üyelik dayanışmasını ve veto haklarını kötüye kullanarak, Türkiye’ye karşı gündeme getirdikleri maksimalist talepleri ve haksız tutumlarının Türkiye ile AB’yi bir kısır döngü içine soktuğu kaydedilen açıklamada, bu durumun Türkiye ve AB’nin ortak çıkarları ile bölgenin barış, güvenlik ve istikrarına zarar verdiği vurgulandı. 

Açıklamada, "Özellikle Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege ve bölgesel konularda, esasen AB’nin büyük kesiminin de benimsemediğini bildiğimiz ancak dayanışma ve veto baskısıyla 10 Aralık AB Zirvesi Sonuçları'na konulmak zorunda kalınan yanlı ve hukuka aykırı tutumu reddediyoruz." ifadelerine yer verildi.

"GKRY'NİN DAYATMASINA MAHKUM ETMİŞTİR"

Türkiye'nin, bölgede istikrarın tesisi için Yunanistan'la kışkırtıcı adımlarına rağmen ön koşulsuz olarak istikşafi görüşmelere başlamaya hazır olduğunu her zaman ifade ettiği vurgulanan açıklamada, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) 2004’ten bugüne kadar Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil istikrar unsuru haline gelebilmesi için iyi niyetli biçimde çaba gösterdiği, tüm yapıcı ve olumlu girişimleri üstlenen taraf olduğu aktarıldı. 

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"AB, bu kararında bir kez daha Kıbrıs Adası'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkını ve iradesini görmezden gelmiş, kendisini Kıbrıs meselesi ve Kapalı Maraş konularında GKRY’nin dayatmasına mahkum etmiştir. AB artık Kıbrıs meselesine Ada’daki gerçekler temelinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını engellemeye matuf bu tutumundan vazgeçmelidir."

"BU EYLEMLERE FRONTEX'İN DAHİL OLMASI AB İÇİN YÜZ KIZARTICI"

Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs Türkleriyle bir şekilde bir araya gelerek Doğu Akdeniz’de gerginliğe neden olan hidrokarbon kaynakları, bunların gelirlerinin paylaşımı konusunu ele almaya başlamaları ve çözüm yolunda somut adımlar atmalarının "en sağlıklı çıkış yolu" olduğu vurgulanan açıklamada, Doğu Akdeniz bölgesel konferansının da bu açıdan aslında bir fırsat olduğu belirtildi.

Açıklamada, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin meşru haklarının kararlılıkla korunmaya devam edileceğine işaret edilirken, şu ifadeler kullanıldı:

"Yunanistan’ın Ege Denizi'nde göçmenleri geri itmesi ve bu eylemlere Frontex’in dahil olması AB için yüz kızartıcıdır. Ciddi bir insan hakkı ihlali olan ve uluslararası kamuoyu tarafından şiddetle kınanan bu ihlallere ve toplu sınır dışı uygulamalarına son verilmeksizin, göç akımlarının sorumlu bir şekilde yönetiminden bahsedilmesi mümkün değildir. AB, göç yönetimi konusundaki hassasiyetini ülkemize değil sığınmacılara insanlık dışı muameleyi sistematik hale getiren özellikle Yunanistan'a göstermelidir."

Türkiye-AB 18 Mart Mutabakatı'nı oluşturan tüm konuların ön koşulsuz olarak ve bu konulardan birinin diğerinin koşulu haline getirilmeksizin güncellenmesine dair çalışmanın bir an önce başlatılmasının tarafların menfaatine olacağı belirtilen açıklamada, bunun Avrupa’da ve ötesinde karşılaşılan "ortak sınamaların" aşılmasına da hizmet edeceğinin altı çizildi.

Açıklamada, "Her zaman söylediğimiz gibi, AB dürüst ara bulucu rolünü üstlenmeli, ilkeli, stratejik ve aklıselimle davranmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 3
  • Gerçekler 3 yıl önce Şikayet Et
    Ermeni-Yunan-Bulgar bu üçlü eşkıya sürüsü 1821 yılından itibaren binlerce Camiyi yakıp yıktı, geri kalanlarını uygunsuz yerlere çevirdi. Müslüman Türk milletine karşı vahşi katliamlar yaptılar. Bizdeki kripto Sabetayist-Ermeni-Rum medyası bunlardan hiç bahsetmiyor. Sürekli "komşi komşi" diye cicili bicili başlıklarla bu üç eşkıya milleti bize şirin göstermeye çalışıyorlar, ama aksine sürekli bir Suriyeli düşmanlığı yaymaya çalışıyorlar, çünkü Suriye'liler Müslüman. Halkımızı Suriye'lilere karşı kin ve nefretle doldurmaya çalışıyorlar. Ülkede Müslüman nüfusun artması canlarını sıkıyor çünkü.
    Cevapla
  • Avşar 3 yıl önce Şikayet Et
    Yüz kızarması insanlarda olur, tek dişi kalmış canavarlarda değil.
    Cevapla
  • Gakko 3 yıl önce Şikayet Et
    İt iti atmaz yapacak bit şey yok kafir kafirdir iyi kafir kötü kafir de olmaz niye o kadar peşlerinden koşuyorsunuz onu anlamadım sokak taki AB halkı dahi istemiyor bizi başka yollara bakın illa zorlamı AB ye girecez
    Cevapla
DİĞER HABERLER
CHP'li belediyede bir 'akraba ataması' daha: Eşini daire başkanı, kardeşini müdür yaptı!
Kassam Tugaylarının keskin nişancısı İsrail askerini böyle avladı