... hakim bey?” diye yeniden kullanıma giren bir kalıp var uzun zamandır. Duymuşsunuzdur. Sadri Alışık’ın yürek paralayan ünlü repliklerinden.

Mustafa Ekmekçi’nin ölümünden sonra Cumhuriyet’te çıkan bir anma yazısında, ismini şimdi hatırlayamadığım yazar arkadaşı ortak anılarını aktarırken Türkiye İşçi Partisi’nin kapatılma hikâyesini aktarmıştı.

Dershane tartışmasının tozu dumana kattığı geçen sonbaharda bu inadın sonunun hayırlı bitmeyeceğini belirten yazılar yazmıştım.

Bu yazıyı biri yazdı; bilgisayarı daha önce başka biri masaya kurmuş, internet, elektrik bağlantılarını yapmıştı.

Son genel seçimlerden sonra Meclis açılmış, sıcak Temmuz günü parlamentonun umutlu gününe tanıklık emiştik.

Hayretler içinde izliyor musunuz siz de?

Ankara'da birden hareketleniyor Çözüm Süreci'yle ilgili çalışmalar.

Bütün dünya mı bonzai içiyor?

Analizlerin çaresiz kaldığı görüntülerle yaşamaya başladık iyice.

Ülke tansiyonunun, belli ki, Gezi Olayları ve 17 Aralık'tan sonra dayanıklılığı had safhaya çıktı.

Şu ana kadar yapılan bütün istişare, yoklamalar hep aynı şeyi söyledi; Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmalıdır.

'Hımmm... önce bir büyük hokus pokusla başlayalım. Adamlar gerçi yüzde 45 oy aldı, hem de Türkiye'nin her yerinden.

Rüzgârlı Sokak'taki büroya artık ertesi günkü baskıya kalan notlarla döner, son araçla sabaha karşı eve varırdık.

Bu sefer beklediğim Balkon İcraatı.

'Paranoyak olmamız takip edilmediğimiz anlamına gelmez'i düstur edinmiş bir kuşaktan olduğum için pazar gecesi internete düşen üç yıldır dinlenen yedi bin kişilik listede adımın olmasına şaşırmadım.

... evlâdır' derler. Her gün bunu ispatlayan yeni yeni örnekleri yaşıyoruz.

Nisan 1999'da birlikte yapılan yerel ve genel seçimler Türk halkının nasıl oy kullandığına son dönemde gösterilebilecek en çarpıcı örnek.

17 Aralık'ı takip eden günlerde yargı muhabirlerinin hepsinin dikkatini çeken özellikle üst yargı kurumlarındaki bazı hakim ve savcının, üyenin neşesiydi.