Darbe komisyonundan cemaat uyarısı!

TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporunda, Türkiye’deki cemaatlerin şeffaf ve denetlenebilir olması için akredite edilmesi önerildi.

GİRİŞ 30.05.2017 10:40 GÜNCELLEME 30.05.2017 12:00
Bu Habere 297 Yorum Yapılmış

TBMM 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, görev süresinin bitmesinden yaklaşık 5 ay sonra taslak raporunu açıklamıştı. Taslak raporda, FETÖ’nün ortaya çıkışı, gelişimi ve yapısıyla; FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi, kronolojik seyir ve bastırılması ve FETÖ tarzı örgütlenmeler ile demokrasiye yönelik her türlü müdahalenin önlenmesi hususunda tespit edilen sorunlarla, alınması gereken tedbirler yer aldı.

Taslak raporda, dini oluşumlarla ilgili sorun alanlarına dikkat çekildi ve cemaatlerin şeffaf ve denetlenebilir olması için akredite edilmesi de yer aldı. Raporda, dini oluşumlar ve devlet ilişkisine dair tespitler ve atılması gereken adımlar şöyle sıralandı:

HUKUKİ DÜZENLEME YAPILMALI

Cemaat yapılarının çoğu açık, şeffaf ve esnek olmaktan uzak olup, genellikle faaliyetlerini gizlilik içinde ya da denetimlerden uzak şekilde yürütmektedir. Bu yapıların toplum yararına çalışıp çalışmadıkları hususunun kim ya da hangi kurumlarca akredite edileceği ciddi bir sorundur.

Bu görevin tek başına Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yerine getirilmesi mümkün görünmemektedir. Bu oluşumların sosyal ve dini meşruiyet, denetim, hukukilik, mali yapının şeffaflığı gibi kriterler bakımından akredite edilmesi ve bu tür faaliyetlerin genel bir meşruiyet zemininde yürütülmesinin temin edilmesi, bu alanda üzerinde dikkatle ve etraflıca düşünülmüş hukuki düzenlemeler gerektirmektedir. Böylece gizli, gizemli, güven vermeyen programlar izleyen yapılanmaların, kamu yararı çalışması adı altında zararlı faaliyetler yürütmesine göz yumulması engellenmiş, kamunun da kontrol ve katılımı sağlanmış olabilecektir.

YENİ DİNİ KARİZMALARA DİKKAT

Bu alandaki önemli boşluklar sebebiyle medya üzerinden toplumun dini bilgisi ve bilinci manipüle edilebilmektedir.

Çeşitli özel TV kanalları ve sanal medya aracılığıyla her geçen gün ortaya yeni dini karizmalar ve lider tipleri çıkabilmekte ve ilmi ve dini yetkinlikleri olmadığı halde dini istismar etmektedirler. Bu noktada sahih ve bilimsel dini bilginin de yetkililerce denetlenmesi kaçınılmazdır.

MİLİTAN LAİKLİK

Dindarları baskı ve zan altında tutan agresif ve militan laiklik yerine, inanç ve düşünce çoğulculuğunu koruyan ve güvence altına alan bir laiklik algısı üzerinde durulmalıdır. Böylece dini fanatizm ve dogmatizmi besleyen tektipçilik önlenmiş olacaktır.

RTÜK’E ACİL HOCA

Yüzlerce özel dini kanaldan, toplumun kafasını karıştıracak, onları dini görünümüyle farklı mecralara sürükleyebilecek zararlı, bölücü, kışkırtıcı, kin ve nefret söylemi taşıyan, şiddet ve teröre özendiren yayınlar karşısında ne yazık ki RTÜK dışında hiçbir denetim bulunmamaktadır. FETÖ’nün çok sayıda medya organını çok etkin bir biçimde kullandığı unutulmamalıdır. Acil bir tedbir olarak RTÜK bünyesinde en az birkaç yetkin ilahiyat hocasının veya Din İşleri Yüksek Kurulu üyesinin daimi üye olarak istihdam edilmesi uygun olacaktır. Bir taraftan inanç özgürlüğü teminat altına alınırken, diğer taraftan da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın takviye edilmesi gerekmektedir.

YARDIM KURULUŞLARINA OMBUDSMANLIK

Son yıllarda birçok sivil yardım kuruluşu ortaya çıkmıştır. Çoğu çeşitli dini yapılara bağlı olan bu kuruluşların, başta Afrika olmak üzere dünyanın muhtaç olan birçok bölgesine yardım götürdükleri ve oralarda birtakım faaliyetler yürüttükleri bilinmektedir. Ancak, dini saiklerle kurulmuş olan bu organizasyonların da masrafları ile gelirleri arasındaki uyum yeniden düzenlenmelidir. İçişleri Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bu türden organizasyonların denetlenmesi yönünde gerekli önlemler geliştirilmeli, ayrıca sivillerin de denetim faaliyetlerine katılımı sağlanarak bu alana ilişkin ombudsmanlık benzeri bir denetim kurumu ihdas edilmelidir.

İÇ GÜVENLİK MESELESİ

Son yıllarda çeşitli dini yapıların, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bağımsız ve izinsiz olarak kendi binalarında cuma namazı kıldıkları, kendi anlayışları çerçevesinde hutbeler okuyup vaaz ettikleri bilinmekte ve bu gittikçe de yayılmaktadır. Bu durum, dini bilginin sıhhati ile ilgili olmasının dışında aynı zamanda bir iç güvenlik meselesi haline dönüşmektedir. Bu hususta devletin yeterli düzenlemeleri yapması ve bu tür dini faaliyetlerin de şeffaf, denetlenebilir olması gerekmektedir.

KAYNAK: HABERTÜRK
YORUMLAR 297
  • Ahmet YÜCEL 6 yıl önce Şikayet Et
    Bereket ki darbe komisyonu "bütün cemaatler darbe yapmadan kapatılsın"dememişler. Ülkemiz için şer odağı halinde faaliyet gösteren yabancı vakıflarla, gezici derneklerle ehl-i sünnet cemaatları bir tutanlar bunun hesabını nasıl verecekler acaba ?
    Cevapla
  • belde 6 yıl önce Şikayet Et
    komisyon bu yabancı uyruklu ecnebi cemaatlerini de gündeme taşısın. çünkü bunların da gizli birçok çalışmaları bulunmakta. tıpkı Osmanlının son dönemlerindeki gibi. hatta yabancı okulların bile eylemleri iyi takip edilmeli. amacı dışına çıkanlar kapatılmalı.
    Cevapla
  • Bak hele! 6 yıl önce Şikayet Et
    ÇOĞUNLUĞUN RAPORU OKUMAANDIĞI BELLİ! Rapor, GÜVENLİK MESELESİ başlığında: "Son yıllarda çeşitli dini yapıların, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bağımsız ve izinsiz olarak kendi binalarında cuma namazı kıldıkları, kendi anlayışları çerçevesinde hutbeler okuyup vaaz ettikleri bilinmekte ve bu gittikçe de yayılmaktadır. Bu durum, dini bilginin sıhhati ile ilgili olmasının dışında aynı zamanda bir iç güvenlik meselesi haline dönüşmektedir. " diyor! Mezalim dönemlerini bilenler; Kılıç Ali mezardan kalktı da bu satırları yazdı sanır!
    Cevapla
  • bir dost 6 yıl önce Şikayet Et
    bence komisyon üyeleri incelensin alakaya maydonoz kararları için
    Cevapla
  • Seyfi 6 yıl önce Şikayet Et
    Diyanette toplanalim.bu kuruma hayir diyenler tehlike arz eder.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Galatasaray, Adana'da ikinci yarı açıldı! Son sözü Icardi söyledi
Son dakika haberi: Okullardaki yeni müfredat modeli açıklandı