Denktaş'tan mücadele dolu bir hayat

Kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden KKTC'nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Türklerinin devlet sahibi olması için öyle bir hayat geçirdi ki.

Denktaş'tan mücadele dolu bir hayat
Denktaş'tan mücadele dolu bir hayat
GİRİŞ 14.01.2012 00:03 GÜNCELLEME 14.01.2012 00:03
Bu Habere 12 Yorum Yapılmış

 Ömrünü Kıbrıs davasına ve Kıbrıs Türklerinin devlet sahibi olmasına adayan Denktaş, 27 Ocak 1924 tarihinde, bugün Kıbrıs Rum kesimi sınırları içinde bulunan Baf bölgesinde doğdu.

1,5 yaşındayken annesini kaybeden Denktaş, Hakim Mehmet Raif Bey'in en küçük oğlu. Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütülen Denktaş, 1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi.

Arnavutköy'de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başlayan Denktaş, ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve liseyi Kıbrıs'ta bitirdi.

Denktaş, 1941'de Lefkoşa İngiliz Okulundan mezun olduktan sonra Mağusa'da tercümanlık, mahkemede memuriyet, sonra bir yıl da İngiliz Okulunda öğretmenlik yaptı.

1944'te British Council'dan burslu olarak İngiltere'de hukuk tahsili yapan ve 1947 yılında Lincoln's Inn'den mezun olan Denktaş, aynı yıl Kıbrıs'a dönüp avukatlığa başladı.

1949 yılı yaz aylarında savcılık yapmaya başlayan Denktaş, aynı yıl Aydın Hanım'la evlendi.

Denktaş, 27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingde Dr. Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaptı. 1942 yılında Dr. Fazıl Küçük'ün yayımlamaya başladığı Halkın Sesi gazetesinde, babasından ve onun milliyetçi, Atatürkçü arkadaşlarından işiterek öğrendiği "Türk Haklarının İngilizler tarafından gasbedildiği" konularının ele alındığını gören Denktaş, Dr. Küçük'le tanışarak, Halkın Sesi'nde imzalı veya imzasız, bazen Akın Yılmaz adı altında yazılar yazmaya başladı. Bu ilişki Denktaş'ın Londra'da tahsil yıllarında da devam etti. Denktaş, Ada'ya döndükten sonra lider Dr. Küçük'ün yanında yakın bir dost ve gerektiğinde danışman olarak çalıştı.

Denktaş, 1948 yılında zamanın Kıbrıs Valisi tarafından kurulan Anayasa Konseyi'nde üye olarak çalıştı. Rum kilisesinin baskısı altında Konsey'e katılan Komünist Akel Partisi Konsey'den çekilince Meclis kapatıldı. Türk temsilcilerin ısrarlı talepleri sonucu Hakim Mehmet Zeka Bey'in başkanlığında "Türk İşleri Komisyonu" kuruldu, Rauf Denktaş bu komisyonda da çalışarak, İngiliz Müstemleke İdaresi'nin gasbettiği hakların iadesi için bir raporun hazırlanmasında nazım rol oynadı. Hükümetin kabul ettiği bu raporda öngörülen yasaların yapılabilmesi için Başsavcılığa görev verildi, ancak Başsavcılıkta bir Türk savcı yoktu. Liderliğin talebi üzerine 1949'da Denktaş Hukuk Bürosundan ayrıldı ve az maaşla savcı yardımcısı oldu.

Birkaç yıl içinde tamamlanması gereken yasalarla ilgili çalışmalar 1954 yılına kadar uzadı. Bu arada Denktaş Savcılığa terfi etti. 1954'te Kıbrıs'ta yeraltı örgütünü kuracak olan bazı kişiler, Yunanistan'dan Ada'ya gizlice girerken yakalandı. Bunların takibi ve yargıya havalesiyle Denktaş'ın görevi daha da önem kazandı. 1957 sonunda İngilizlerin Ada'yı 5-10 yıl içinde Yunanistan'a devredeceğini gören Denktaş, Savcılıktan istifa ederek, Dr. Küçük'ün yanında fiili rolünü aldı.

Hükümetteki görevinden istifa ettikten sonra toplum problemlerinde daha aktif rol oynamaya başlayan Denktaş, 1957 sonlarında Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanlığına seçildi. Aynı yıl Rumların Atina'dan sevk ve idare edilen EOKA yeraltı teşkilatının saldırıları karşısında etkin bir kuruluşa olan ihtiyacı gören Denktaş, iki arkadaşı ile Kasım 1957'de Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurdu. Bu teşkilat o güne kadar var olan Volkan Teşkilatı'nın yerini aldı ve kısa bir zaman içinde, Denktaş'ın ısrarlı talepleri sonucu olarak Türkiye'nin uzman kişileri tarafından EOKA'ya cevap verebilecek etkin bir Mukavemet Teşkilatı haline getirildi.

Halkın Sesi gazetesinin haftalık İngilizce nüshasının hazırlanmasında da önemli rol oynayan Rauf Denktaş, 1958'de büyük ölçüde artan EOKA saldırıları karşısında Türk Mukavemetinin etkili şekilde görev yapmasını sağladı. TMT'nin yayın organı olan Nacak gazetesi Denktaş'ın gazetesiymiş görüntüsü içinde Kıbrıs Türklerine yön gösterdi, mukavemet telkin etti. Nacak'ın son yazı işleri sorumlusu da Alper Faik Genç idi. Türk Hükümetinin, bir ayda yüze yaklaşan Türk kayıpları karşısında kararlı çıkışı ve aynı yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda rahmetli Fatin Rüştü Zorlu'nun Yunanlı karşıtı Averof'u mağlup etmesi sonucu Yunanlılar Kıbrıs'ta eşit şartlarda bir ortaklık Cumhuriyeti kurulmasına razı olmuş göründüler. Dr. Küçük ve Rauf Denktaş bu genel kurul toplantısında kulis faaliyeti yaptılar. 1959'da Zürih Anlaşması'nın hazırlanmasında Rauf Denktaş'ın perde arkasında etkin rolü oldu. Türkiye'nin garantisinin 650 kişilik bir alayla "etkin ve fiili" bir duruma getirilmesi Denktaş'ın ısrarı ve Dr. Küçük'ün de onu desteklemesiyle mümkün olmuştur.

Aynı yıl Londra Konferansı'na katılan Türk heyetinde de yerini alan Denktaş'ın Fatin Rüştü Zorlu'ya "Makarios bu anlaşmaları er geç yıkacak ve Enosis yoluna çıkacaktır. Burada bir rol oynamaktadır. İleride bu anlaşmaların kendisine zorla kabul ettirildiğini savunarak ortaklığı bozacaktır" mealindeki değerlendirmesi, ne yazık ki ortaklık Devletinin kuruluşu ile gerçekleşmiş ve 1963'de Kıbrıs'ta Enosis uğruna tedhiş yeniden başladı.

-Gizlice sandalla Ada'ya girerken tutuklandı-

16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş, bir sandalla Kıbrıs'a geçti ve Türk direnişini örgütlemeye başladı.

1964 Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından ''istenmeyen adam'' ilan edilen Denktaş'ın Kıbrıs'a girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak savaşa katılan Denktaş, 1967'de Ada'ya gizlice girerken tutuklandı, yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye geri verildi.

1968'de Ada'ya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs'a dönen Denktaş, 1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanlığına seçildi, 28 Şubat 1973'e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı seçildi.

13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanlığına seçildi.

Denktaş, 1981 yılında ikinci kez devlet başkanı oldu. 15 Kasım 1983'de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edildi.

22 Nisan 1990'da yapılan erken seçimde ikinci kez cumhurbaşkanı seçilen Denktaş, 1995'teki seçimlerde de cumhurbaşkanı oldu.

-4 Rum liderle görüştü-

Kıbrıs sorununun çözümü için 1968'de Glafkos Klerides ile ilk kez Beyrut'ta müzakerelere başlayan Denktaş, eski Rum liderler Spiros Kiprianu, Yorgos Vasiliu, Glafkos Klerides ve Tasos Papadopulos ile yıllardır müzakere etti.

2002'de sunulan ve Annan Planı olarak bilinen BM çözüm planına, ''Türk askerini Ada'dan çıkaracağı ve Türkleri azınlık durumuna düşüreceği, devleti ortadan kaldıracağı'' savıyla karşı çıkarak ''hayır'' kampanyası yürüten Denktaş, 17 Nisan 2005'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmadı.

Denktaş, Annan Planı sürecinde Avrupa Birliği (AB) üyeliğiyle yaşanan tartışmalarda, ''Türkiye olmadan cennete bile girmem'' demişti.

Rauf Denktaş, 24 Nisan 2005'te, Annan Planı referandumun 1. yıl dönümünde, görevi 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a devretti.

Denktaş, cumhurbaşkanlığından ayrılmasının ardından, çalışmalarını, Lefkoşa'daki çalışma ofisinde sürdürdü.

Fotoğraf çekme merakıyla da bilinen Denktaş'ın onlarca yayımlanmış kitabı bulunuyor. Denktaş'a çok sayıda üniversiteden fahri doktora unvanı da verildi.

-24 Mayıs 2011'de rahatsızlandı-

24 Mayıs'ta beyin kanaması geçiren ve sol tarafı felç olan Denktaş, 29 Ekim'de hastaneden taburcu edildikten sonra ilk kez 15 Aralık 2011'de evinden dışarı çıktı. Havanın da güzel olmasından yararlanarak ilk kez evinden çıkan Denktaş, ''Benim için 'ölüyor' dediler, dışarı çıktım'' dedi.

Denktaş, Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından rehabilitasyon süreci için 8 Temmuz'da Ankara'ya, Genelkurmay Başkanlığı Rehabilitasyon Merkezi'ne götürüldü.

Rauf Denktaş'ın tedavisine Ankara'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) devam edildi. Beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin boşaltılması için 25 Ağustos'ta ameliyat edilen Denktaş, 30 Ağustos'ta da KKTC'ye, YDÜ Hastanesi'ne getirildi.

Denktaş, beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin artması nedeniyle 5 Eylül'de YDÜ Hastanesi'nde yeniden ameliyat edildi.

29 Ekim 2011'de taburcu edilen Denktaş, 8 Ocak 2012 gecesi, su kaybı nedeniyle YDÜ Hastanesi'ne yeniden kaldırıldı.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 12
  • Haldun Demircialioğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Allah Rahmet Eylesin. Rauf Denktaş iyi mücadele ve dava adamıydı. Elbette KKTC cumhurbaşkanı olarak yaptıkları tartışılabilir ancak bu onu kötü yapmaz. Her yerde Kıbrıs Türk'ünü en iyi şekilde temsil etti. Allah rahmet eylesin...
    Cevapla
  • samet demir 12 yıl önce Şikayet Et
    Eylem Cankız Aydan Bildirdi. Artık AA'nın iyice zıvanadan çıktığının delilidir. Bütün Türkiye biliyor ki derin devlet yapılanması içinde Denktaş'ın rolünün olduğunu, bu konuda bir çok işaret bulunduğunu. Pek muhtemeldir ki uzakta oluşu, soruşturmaların içine çekilmesini geciktirmiş, muhtemel bir Ergenekon yargılamasının kıl payı dışında kalmıştır. Kıbrıs'ın islam dininden uzaklaştırılmasının sembol ismidir. Çok vebal sahibidir. Demirel'in yakın dostudur. AA'nın hangi kadroların elinde olduğunu göstermesi bakımından yeni bir ibret haberdir. Mücadele doluymuş. Tabi kendi milli dini değerlerine karşı iyi mücadele etti. Büyük oranda başardı da. Kıbrıs bugün kumarhane, fuhuş, uyuşturucu cenneti. Denktaş sen Saol ya.
    Cevapla
  • Vuslat 12 yıl önce Şikayet Et
    Üzülmedim. "Hüseyin canan ve murat yıldız" arkadaşlarıma katılıyorum. KEndi saltanatını sağladı kıbrısı tammamen ingilizleştirdi.Oranın sahibi olduğun halde kendi binanı dikemiyorsun tadilat yapamıyorsun ama ingiliz gözünün içine soka soka her şeyi yapıyor. Budan sonraki gelecek olan iyi bişiler yapar. Gidip görenleriniz varmı bilmiyorum bi köyünden farksız sadece şehir merkezleri biraz güzel o kadar. Kıritik konumundan dolayı Türkiyeye yük kendi üretimi yapıp ihraç edecek potansiyel var kıbrısta.
    Cevapla
  • Monte Cristo 12 yıl önce Şikayet Et
    Kahraman mı?. Koca Kıbrıs'ı tek başına yedi diyebiliriz işte ülkemizin kahraman gördüğü profil.
    Cevapla
  • Abdullah Musaoğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Allah Rahmet Eylesin. Böyle bir mücadeleyi kimse kolay kolay veremezdi. Hayatı mücadele ile geçmiş, kendisne Allah'tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Filistin destekçisi İtalyan şef Rubini siyonistlerin saldırısına uğradı
Özel hastanede yenidoğan vurgununda ikinci perde: Konuşmalar kan dondurdu!