'Sesim güzel' diyen ona koşuyor!

Ersin Çelik'in röportajı

Türk Müzik dünyasına onlarca isim kazandıran ünlü prodüktör Şahin Özer, son starı Umut Zen'le yine gündemde. 40 yıldır müziğin içinde olan Özer'in en büyük özelliği "sesim güzel" diyen herkesi dinlemesi. "Kapım hiç kimsye kapalı olmaz" diyen Özer, bu zamana kadar el verdği isimlerin parlamasında, Türk insanın ne istediğini iyi bilmesinden kaynaklandığına bağlıyor. Kapısına gelen çaycıya da, holding patronunun oğluna da aynı muameleyi gösterdiğini söyleyen Özer, bir anda parlayıp zirvedeyken tepe taklak olan sanatçılar için, “ben kimin ne olacağını yürüyüşünden tahmin ederim” diyor.

Son starı Umut Zen'le hiç aklında olmayan bir alana girdiğini ifade eden Özer, "Dünyaya, Türkiye’yi dar pencereden gördükleri değil, modern yüzünü göstermek istiyoruz. Bizi hala dışarıda başka tanıyorlar. Ne kadar uygar ve modern bir toplum olduğumuzu göstermemiz lazım. Bunu Allah’ın adını haykırarak da gösterebiliriz." derken, albümden elde edilen tüm gelirin Malatya’da kurulacak üniversiteye çimento ve kum olacağının altını çizdi.

Yolda yürürken dinlediğiniz sokak şarkıcısını buldurtup kaset yaptığınız söyleniyor. Doğru mu?
Evet. Türkiye’yi, köy, kasaba, nahiye demeden Edirne’den Kars’a dolaşmış birisiyim. Türk insanının ne istediğini iyi bilirim. Bununla birlikte dünyayı da dolaştım. Bizim toplumun içindeki ateşi yak, bırak. O tutuşup gidiyor. Ben onu yapıyorum. Seven kitlenin içindeki ateşi yakmaya çalışıyorum. Bu bazı zaman Karadeniz müziği ile, bazı zaman roman müziği ile, bazı zaman da arabesk ve pop müzikle oluyor. Fatih Kısaparmak, Cengiz Kurtoğlu, Mustafa Sandal, Emel Müftüoğlu, Deniz Seki, Yonca Evcimik, Davut Güloğlu, Tarık Mengüç, Güllü… Bakarsanız bu isimlerin her biri ayrı ayrı konseptler. Ama hepsi seviliyor. Türk halkı sevmeyi biliyor. Sadece ‘göster’ diyor.

Yetenek keşfetme kriteri ve bir yönteminiz var mı?
O hiç belli olmuyor.  Bir yöntemi yok. Ne olursa olsun karşınızdaki toplumu, kurumu, kişiyi iyi tanımanız lazım. Ben Türkiye’yi iyi tanıdığımı, iyi sentezlediğimi ve Türk insanının sevebileceği şeyleri biliyorum sadece. Kapım hiç kimseye kapalı değil.
 

RUS KIZIN TÜYLERİ DİKEN DİKEN OLDU Ya dinleyiciler Klip televizyonda yayınladıktan sonra İstanbul sosyetesinin çok tanınan bir ismi ile Rus bir kızla geldi. Rus kızın ve kendisinin Allahu Allah’ı dinledikten sonra tüylerinin diken diken olduğunu söylüyorlardı. İkisi der acayip duygular içindeydi. Burada koyduk dinlerken Rus kızın kendinde geçişini gördüğümde acayip etkilendim. İlahi onu o beni etkiledi. Bu benim için tadılması gereken en güzel duygudur. Bir tane Rus’a bunu hissettirdiysek “Bu iş başarılı olmuştur” derim ben. Başardım diye düşünürüm ben. Bu ilahi içi yanmaya hazır ama kıvılcım bekleyenler için birebir Albüm için “Ramazan ayının fırsatlarından yararlanıldı” da deniliyor İnanın ben ramazan ayını hiç düşünmedim. Yani Allah için söylüyorum, tüm işler şimdiye denk geldi. Bunun için yenim ederim. İnsanlar inanmayabilir. Onlar Ramazan sonrasını da görünce yanılacaklar. Neler var bundan sonrası için? Klip farklı versiyonlarla yenilenecek. Umut’un verdiği konserlerde görüntü yönetmenleri olacak ve bu konserlerdeki görüntüler, Umut’un hayatından kesitler vesaire klibe eklenecek. Klip Türkçe, İngilizce ve Arapça okunmuş versiyonlarında bu şekilde güncellenecek. Arkasından Hüzünlü Gurbet’e klip çekeceğiz. Daha sonra insanların çok sevebileceği çalışmalara yöneleceğiz. Umut Zen artık bu yolun yolcusu. Herkesin kabul edeceği, seveceği, kucaklayacağı işler yapacağız.

“Sesim güzel ben kaset çıkarmak istiyorum” diyen kim olursa olsun dinler, ilgilenir misiniz?
Çok rahat gelebilirler. Hiç kimseyi geri çevirmedim. Çaycıyı da dinliyorum, bilmem ne holdingin sahibinin oğlunu da. Buraya gelen insanların titri hiç önemli değil. Benim için yüreği ve kapıdan giriş şekli önemli.

Müzik dünyasına kazandırdığını isim sayısı gün geçtikçe artıyor. "Ha diye" gelip de meşhur ettiğiniz isimler kimler?
Hangisini anlatayım ki? Cengiz Kurtoğlu için, bir plakçı elinde kasetle geldi “Böyle böyle bir çocuk var. Bir dinlesene dedi.” Dinleyip, “hemen getirin kaset yapalım” dedim. Arif Susam’ı da aynı şekilde getirdiler. Fatih Kısaparmak’ı, Zafer Dalgıç diye bir kardeşim, “Ya Şahin şöyle bir çocuk var. Bir dinlesen” dedi. Baktım çok güzel sesi var. Zafer’e “getir hemen” dedim. Kaset yaptık. Mustafa Sandal burada eser satıyordu. “Oğlum bu eser senin mi? Senin! Gel sana hemen kaset yapıyoruz” deyince, “Mustafa benim sesim güzel değil” dedi.  Israr ettim yaptık. “Sesim güzel değil” diyen Mustafa Sandal’ın iki albümü 4 milyona yakın sattı. Bunlar hep halkı iyi tanımak oldu.

Bunların arasında kırıldıklarınız da olmuş. Hatta Tuğba Ekinci için “pişman oldum” demişsiniz…
Pişman değilim. Ben dünyada yapılan işleri denedim. Tuğba çok önemli bir isim olabilir. Şov dünyasında müthiş bir atak yapan kadın olabilirdi. Kırıldık tabii. Şarkıcı arkadaşlarıma şunu söylüyorum; Hepiniz hassassınız. Romantik olmasanız, sevgi dolu olmasanız, saygı dolu olmasanız bu işi yapamazsınız. Ama sadece sizin öyle olduğunuzu düşünmeyin. Ben hepinizden daha kırılganım. Çünkü ben babalık görevini yapıyorum. Yani sizi yürütmeye çalışıyorum. Bu arada yapacağınız en ufak hareket beni kırıyor. Tuğba’nın yaptığı hareket beni kırdığı için aksattık. Yoksa Tuğba Ekinci bugün şov dünyasında çok önemli yeri olan bir kadın olması gerekirdi. Bizim kızgınlığımız ve kırgınlığımızın olduğu dönem Tuğba Ekinci’nin gözden düştüğü dönem oldu. Erol Köse’ye söylediği şeyler yanlıştı.

Bir şarkıyla zirveye çıkan/çıkarılan insanların sonunun ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz?
Tabii ediyorum. Hiç de yanılmadım. Hemen hemen 40 senedir bu mesleği yapıyorum. 25 senedir de kendi plak şirketimi çalıştırıyorum. Uzman bir doktorun bademcik ameliyatında yanılması nasılsa benim de müzik konusunda yanılmam odur. Ben kimin ne olacağını yolda yürürken tahmin ederim. Ama zaman koyarız; Bu birinci albümde, bu ikinci albümde, bu üçüncü albümde bozulur derim. Kimine de “Ömür boyu bizimle beraberdir” derim.

İsim verir misiniz?
Cengiz Kurtoğlu. 16 tane albümü var. Arif Susam’ın 13-14 albümü var bende. Üstelik ben bu arkadaşlarla mukavele bile yapmamışım. Gönüldeki sevgimiz yetti. Ama diğer taraftan dünya standardını yakalatamadığımız arkadaşlar, ne oldum deyip çakmak taşı gibi yanıp söndüler. Onu ben baştan tahmin ettiğim için gönlüm çok rahat. Keşke birçoğu için ben söyledim demeseydim de zirvenin en tepesinde kalsaydılar.  

NİHAT HOCA'NIN PROGRAMINDA AKLIMA DÜŞTÜ

Müzik dünyasında yaptığınız devrimler de çok konuşuldu. Davut Güloğlu ile Karadeniz müziğine farklı sound getirdiniz. Sonra Tarık Mengüç’le roman havasını diskolara soktunuz. Şimdi de rock ilahi ile Umut Zen… Umut Zen’i nasıl ve nerede keşfettiniz?
Umut’un hikayesi çok enteresan. Onu ilerleyen zamanlarda anlatacağım. Ama benim Umut Zen’de kurduğum hayalin çıkış noktası Nihat Hatipoğlu’nun programı oldu.

O zamana kadar tanımıyor muydunuz?
Tanıyordum. Kaset yapacaktık ama bu tarz değildi. O programda Hoca Efendi’nin “Hüzünlü Gurbet”ini okudu ve bu parça iler Umut Zen’in içindeki cevheri ve Türkiye’deki çok önemli bir boşluğu keşfettim.

Umut Zen’den önce ilahi albümü yapmak hiç aklınıza gelmedi mi? “Bana ilahi albümü yapın “diyen oldu mu?
Hayır hiç aklıma gelmedi. Sadece bir hanım küçük çocuklarla birlikte bir ilahi albümü için gelmişti. Baktım inceledim ama benim kafamdaki global müzik anlayışına uymadığı için yapmadık.    

Umut Zen duyguların ön plana çıktığı bir çalışma mı yoksa tamamen profesyonellik mi söz konusu?
Biz global çalışan profesyonel insanlarız. Fakat bunda profesyonelliği de bir tarafa atarak, değerlerle çok oynamadan bir emsal oluşturmak, cami önlerinde, kitapçılarda satılan bu tarz çalışmaları herkesin ulaşabileceği yerlere taşımayı amaçladım. Bununla birlikte bir amacım var ve onun için çimento ve çakıl vazifesi görecek bu çalışma.

Neye çimento olacak?
Malatya’da bir üniversite kuruluyor inşallah.  Çalışmaları yapılıyor. Allah nasip kısmet ederse Umut Zen’in albümünden kazanılan paranın hemen hemen tamamı Malatya’da kurulacak olan üniversitenin çakılına, çimentosuna harcanacak. Bu albümden gelir elde etmek gibi bir düşüncemiz yok.

Umut Zen’e; Siz ne düşünüyorsunuz?   
Böyle bir şeyin içinde olmak benim için tarifi olmayan bir duygu. Geldik gideceğiz. Böyle bir hizmette bizim ufacık da olsa katkımız olursa mükafattır benim için.

Umut Zen için, Yüksel Aytuğ, “Şahin Özer bombanın pimini çekti” yorumunu yaptı. Ne düşünüyorsunuz?
Umut Zen’le çok önemli bir iş yaptık. Dünyaya, Türkiye’yi dar pencereden gördükleri değil, modern yüzünü göstermek istiyoruz. Bizi hala dışarıda başka tanıyorlar. Ne kadar uygar ve modern bir toplum olduğumuzu göstermemiz lazım. Bunu Allah’ın adını haykırarak da gösterebiliriz. Eleştirilmekten, kötülenmekten korkmadan bu albümü sadece Türkiye için değil tün dünya için yaptık. Adı bomba ise, evet bombanın pimini çektik ve çok doğru bir iş yaptık. 7’den yetmişe herkes, giyim- kuşam, inanç, fikir ayırımı yapmadan Umut Zen’i Allah’ın adını haykıran bir dünya starı yapmak için desteklemeli. Ben bunu bir görev olarak kabul ediyorum. Bu benim için bir ilk.

Şimdiye kadar hiçbir albüme bu kadar titremedim ve para harcamaktan çekinmedim. Eğer bu albümle birlikte Allah’ın adına uzak birisinin içinde ateş yakarsak değil harcadıklarım tüm servetim Allah’ın adına tüm servetim feda olsun. Bunun karşılığında bizi tenkit edeceklerse buyursun etsinler. Ben inançla yola çıktım. Yüzüm herkese dönük. Kim ne derse, nasıl eleştirirse oturur usulüne göre konuşuruz.

UMUT'A KREDİM SONSUZ

Bu piyasada harcanan isimlerden bahsettik. Umut için önlemleriniz var mı?
Abisi olarak hep yanındayım. Umut’la ilgili televizyon çekimi veya röportaj istemiyorum. Belirli süre böyle yapacağız. Umut yeni bir isim. Yolda yürürken ilk başta üzülmesini istemiyorum. Her zaman kol kanat gerip, hedeflediğimiz yere kadar Umut’u taşıyacağım. Sonra orada durmasını ve yaşamına orada devam etmesine vesile olacağız Allah’ın izni ile. Bunun için diğer arkadaşlarımda yapmış olduğum, Kızdığımda ‘boş veri’ Umut’ta yapmayacağım. Kızdığımda gerekirse kulağını çekeceğim.

Camiadan tepkiler nasıl?
Klip haber7.com’da yayınlandıktan sonra ortalık karıştı. Bakın mübalağa yapmıyorum. Televizyoncular birbirine girdi. İlk önce bizde çıksın kavgasına tutuştular.

Haber 7