ABD'de Türk Dünyasında Yahudi Kimliği
Türk Amerikan Dernekleri Birliği Başkanı Günay Evinch , "Museviler Türkiye'yi, Türk kültürünü ve Türkiye'de yaşadıkları özgürlükleri hep methederler, bu durumu başka ülkelere örnek olarak gösterirler."

Özlem Şahin Şakar'ın haberi
New York'ta ''Türk Dünyasında Yahudi Kimliği'' sempozyumu düzenlendi.
Amerika'nın Türk Koalisyonu (TCA), Türk Amerikan Dernekleri Birliği (ATAA), Amerika Azerbaycan Derneği (ASA), Amerika Azerbaycan Konseyi (AAC) ve "Turk of America" dergisi tarafından ortaklaşa düzenlenen, Türk Amerikan Ticaret ve Sanayi Odası (TACCI), Özbek Girişim Cemiyeti, Türk Amerikan Action Komitesi, Buhrani Musevi Cemiyeti, Uluslarası Mountain Musevi Kuruluşu ve Kafkas JYC tarafından da desteklenen sempozyum, Amerikan Sefarad Federasyonu'nun New York'taki merkezi olan ''Yahudi Tarihi Merkezinde (Center for Jewish History)'' yapıldı.
AAC Başkanı Dr. Cavid Hüseynov ve ASA Başkanı Tomris Azeri tarafından sunulan sempozyumda ''Türk dünyasındaki Yahudi kimliği, mirası, toplumsal ve kültürel konuları'' ele alındı. Türkiye, Azerbaycan ve Özbekistan'ın önde gelen Musevi kuruluş temsilcileri, hayat deneyimlerini izleyenlerle paylaştı.
Toplantıda Türk ve Yahudi toplumlarının dostluklarından örnekler verilerek, Musevilerin başta Türkiye olmak üzere Azerbaycan ve Özbekistan'da barış ve güvenlik içinde yaşadıkları belirtildi.
Sempozyum kapsamında ''Türkiye'de Yahudiler'', ''Türk Dünyasında Yahudi Mirası'' ve ''Sanat, Müzik ve Film Endüstrisi'' ana başlıkları altında 3 panel düzenlendi.
TCA'nın toplantıda konuşma yapan hukuk danışmanı David Saltzman, Yahudilerin Türkiye'de ve ABD'de istedikleri şekilde ve güvende yaşayabildiklerine dikkati çekerken, Columbia Üniversitesinden Alan Cordova da Rodos ve Marmara Bölgesinden ABD'ye gelen Yahudilerin geçmişini anlatan bir sunuş yaptı.
Cordova, sunuşunda İkinci Dünya Savaşı'nda en az 42 Yahudi aileyi soykırımdan kurtaran Rodos Başkonsolosu Selahattin Ülkümen'e de yer vererek, onun gibi pekçok Türk diplomatın bulunduğunu ifade etti.
Ünlü Luca Luca markasının genel müdürü Yıldız Yüksek Blackstone da konuşmasında, İzmir'de Yahudi bir ailenin kızı olarak Müslüman ve Hristiyan ailelerinin çocuklarıyla aynı okullara gittiğini, Türkiye'de yaşadığı güzel hayatı ve her yıl İzmir'e ailesinin yanına dönüşünü anlattı.
Blackstone bir soru üzerine, her ne kadar yönetimi Türklerin elinde de olsa Luca Luca'nın bir İtalyan markası olduğunu, ancak son dönemde avronun aşırı yükselmesiyle Luca Luca markasının da İtalya'nın dışında ilk olarak Türkiye'de deri üretimi yapmaya başladığını söyledi.
-ATAA BAŞKANI EVINCH-
ATAA Başkanı Günay Evinch ise gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD'deki Musevi toplumunun Türkiye'yi her zaman yakından takip ettiğini ve ABD'deki Türklerle işbirliği yaptığını belirterek, bu tür toplantılara önem verdiklerini kaydetti.
Evinch, ''Bugünkü sempozyum yeni bir girişim değil, ama yeni olan tarafı bu toplantının böyle önemli bir merkezde, Musevi merkezinde, özellikle Musevi toplumuna yönelik olarak yapılması'' dedi.
Günay Evinch şöyle konuştu:
''Ben ATAA Başkanı olarak hem Türkiye'nin Musevi geçmişine, hem de ABD'deki Türk-Musevi dostluğuna ve işbirliğine çok önem veriyorum. Museviler Türkiye'yi, Türk kültürünü ve Türkiye'de yaşadıkları özgürlükleri hep methederler, bu durumu başka ülkelere örnek olarak gösterirler.
Biz de ABD'de yaşayan Türk toplumu olarak hem Türkiye-Amerika ilişkilerini destekliyor hem de burada Musevilerle beraber fikir, bilgi alışverişi, kültürel faaliyetler ve tabii lobi faaliyetleri yapıyoruz, bu da çok önemli, (ABD'deki Yahudi toplumunun) hem Kongre'de, hem Pentagon'da, hem de Beyaz Saray'da Türkiye'ye destek vermesi çok önemli.''
Türkiye ve İsrail'in, bölgelerinin modern ve demokratik ülkeleri olduğunu belirten Evinch, iki ülke arasında savunma işbirliğinin yanı sıra demokratik değerlerde de işbirliğinin bulunduğunu ve bunun devam etmesi gerektiğini söyledi.
Evinch ''Biz bazen arkadaşça konuştuğumuzda birbirimizle, karşımızdaki dostumuzun bizi anlayacağına inanıyoruz; dostluklarda bazen üzücü şeylerde de oluyor, ama uzun vadede bu ilişkilerin her gün iyiye gideceğinden çok umutluyum'' diye konuştu.
-ERMENİ İDDİALARI-
1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili olarak ise Evinch, ABD'deki sağ görüşlü Musevi toplumunun bu iddialara karşı her zaman Türkiye'yi desteklediğini, sol veya liberal kesimde ise bazen soru işaretlerinin bulunduğunu belirterek, ATAA olarak ABD'deki tüm Yahudi kesimlerle temasta olduklarını ve onlara her kesimden sağduyu beklediklerini anlattıklarını söyledi.
ABD'deki Ermeni lobisinin Musevi toplumuna ve bu merkeze başvurduğunu anlatan Evinch, ''Biz de Türkler olarak bu merkeze başvuruyoruz ve ifade özgürlüğü içinde ilime dayanan bir analize ihtiyaç olduğunu söylüyoruz '' dedi.
Ermeni iddialarının doğru olmadığını ve ilime dayanmadığını vurgulayan Evinch, ''Sefardik toplumu bir tanık toplum, onlar Türk kültürünün içinde, hem Osmanlı'da hem Türkiye Cumhuriyetinde ne kadar hoşgörü olduğunu gösterebilirler'' diye konuştu.
Sefardik toplumunun bu anlamda ''köprü rolü'' oynadığını ifade eden Evinch, ATAA olarak Amerikan Sefarad Federasyonu ile ABD'de eğitim alanında çok yakında işbirliği anlaşması yapacaklarını da belirtti.
-LUCA LUCA'NIN GENEL MÜDÜRÜ YILDIZ BLACKSTONE-
Luca Luca moda firmasının genel müdürü Yıldız Yüksek Blackstone da gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye ile ilgili olarak ABD'de konuşma yapmanın kendisini hem duygulandırdığını hem de mutlu ettiğini söyledi.
Yıldız Yüksek Blackstone şunları kaydetti:
''Güzel ülkemizin açık fikirliliğini herkese anlatmaktan mutlu oldum. Bir Musevi olarak mutlu bir çocukluğumuz oldu, 20 yaşında kadar Türkiye'deydim, Türkiye açık fikirlidir. Biz hiçbir zaman kim ne dindendir diye konuşmazdık, o özel bir şey. Hepimiz Türk'tük, en önemlisi oydu. Her yaz Türkiye'ye geri dönüyoruz, hem İzmir'e, hem Çeşme'ye gidiyoruz. Eşim Amerikalı, Türk'ten Türk, İstanbul'u çok seviyor, bayılıyor Türkiye'ye, oğlumuz 6 yaşında ve doğduğu günden beri ben kendisiyle Türkçe konuşuyorum. Geçen yazdan itibaren tamamıyla güzel bir şekilde Türkçe konuşmaya başladı.''
Blackstone, Türk ve Yahudi toplumlarının 500 yıldan fazla ortak tarihi geçmişe sahip olduklarını ve bu ilişkilerin güçlü bir temele dayandığını da belirtti.
-DİĞER YETKİLİLER-
ASA Başkanı ve ATAA'nın New York bölgesinin başkan yardımcısı Tomris Azeri de AA'ya yaptığı açıklamada, uzun zamandır böyle bir toplantıyı düzenlemek istediklerini, Yahudi toplumunun Türkiye'de, Azerbaycan'da ve Özbekistan'da devletlerini sevdiklerini anlattı.
Sempozyumun Amerikan Sefarad Federasyonu'nun New York'taki merkezinde düzenlenmesinin önemli olduğunu belirten Azeri, ''Bundan sonrası mühim tabii, bu gruplarla (Musevilerle) daha yakın çalışmamız gerekiyor, bu binada 5 ayrı Yahudi derneği var, Amerikan Sefarad Federasyonu dışında 4 tane Yahudi derneği de burada'' dedi.
ATAA'nın Doğu Yakası başkan yardımcısı ve Devlet Bakanlığına bağlı yurt dışında yaşayan vatandaşlar danışma kurulu üyesi olan Ali Çınar da AA'ya yaptığı açıklamada, sempozyumun akademik, sosyal, kültürel amaçlı olduğunu, ABD'deki Türk ve Yahudi kuruluşlarının birbirlerini daha yakından tanımasının hedeflendiğini, dolayısıyla sempozyum yeri olarak Yahudi Tarihi Merkezi'nin seçildiğini ifade etti.
TACCI'nın üyesi Yahudi asıllı Amerikalı avukat Mark Meirowitz de A.A muhabirine, Türkiye'yi iki kere ziyaret ettiğini ve çok etkilendiğini anlatarak, Türkçe ''Türkiye'yi seviyorum'' dedi.
Bu toplantının Yahudi ve Türk toplumunun uzun yüzyıllara dayalı ilişkilerini ortaya koyması açısından son derece önemli olduğunu belirten Meirowitz, Rodos Başkonsolosu Selahattin Ülkümen'in Yahudileri kurtarmasını Türkiye'ye gittiğinde öğrendiğini, bunu ABD'deki pek çok kişinin bilmediğini söyledi.
Meirowitz, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin Nazi soykırımından kurtarılmasında Türk diplomatların oynadığı önemli rolün anlatıldığı ''Umutsuz Saatler-Desperate Hours'' adlı belgesel filmi çok yakında ABD'deki Yahudi toplumuna bir sinagogta göstereceklerini de söyledi.
Programda yönetmenliğini Victoria Barrett'in yaptığı ''Umutsuz Saatler'' belgesel film gösterildi. Sempozyumda ressam Stas Shpan'in resim sergisiyle Osmanlı arşivlerinde yer alan ve Osmanlı-Yahudi toplumu ilişkilerini anlatan orijinal belgelerinden büyütülmüş tablolar da gösterildi. Programa yönetmen Victoria Barrett ile Broadway'de son dönemde adını duyuran ''Rock Of Ages'' müzikalinin yapımcısı Baryy Habid de katıldı.
(aa)
-
baki tasci 15 yıl önce Şikayet EtHa gayret. Bilmesek yutacaz amanda aman ne şirin bir millet sevgi dolu saygı barış dolu..Eli kanlı katillerin eşi benzeri görülmemiş kin ve hınçla gözlerini kırpmadan çocuk ve yaşlıları katlettiği ekinleri yaktığı 1 milyon zeytin ağacını kestiği.........bir millet bir ülke..(çok çok az istisnalar hariç)Beğen