Rusya'nın başarısız Ortadoğu politikası

Ruslar, Libya devrimi sırasında Batı'nın kendilerini bir kenara ittiğini düşündü.

Rusya'nın başarısız Ortadoğu politikası
Rusya'nın başarısız Ortadoğu politikası
GİRİŞ 05.05.2015 16:44 GÜNCELLEME 05.05.2015 16:44

Rus siyasetçilerin Ortadoğu’nun sorunlarına yaklaşımı (özellikle de Arap devrimlerinin patlak vermesinin ardından) Moskova'nın bu bölgedeki dış politikası ve bu politikanın belirleyeci unsurları etrafında bir dizi soru işareti oluşturuyor. Özellikle, Putin Rusya’sı uzun kollara ve geniş nüfuza sahip müdahaleci süper devlet rolü oynamak istiyor.
Ayrıca Putin Rusya’sı tüm sıcak dosyaların dizginlerini elinde tutmak istiyor; ancak bu tür sorunları çözecek yetkinliğinin bulunmadığı, ekonomik, askerî, siyasi ve kültürel düzlemlerde bu tür rolleri oynama imkânına ve niteliğine sahip olmadığı aşikâr.
Rusya daha çok bir rantiye devletine yakın. Ekonomisinin ana ayağı petrol, gaz ve silah satışıyla sınırlı. Petrol fiyatları düşünce ekonomisi sarsılıyor, sanayi ve tarım alanındaki üretim kapasitesi geriliyor. Moskova’ya gidenler sokaklardaki otomobillerin (tıpkı üçüncü dünya ülkelerindeki her başkent gibi) yüzde 99’undan fazlasının Rus malı olmadığını gözlemler.

Temelsiz dış politika

Rus dış politikası etrafındaki soru işaretleri, bu politikayı belirleyenlerin ve özellikle yıllardır Sergey Lavrov’un yönettiği dışişleri bakanlığındaki yetkililerin kapasitelerine kadar uzanıyor. Zira bu yetkililer dosya ve sorunları ele alış biçimlerinde yetersiz kaldılar, bölgedeki yeni gelişmelere ve değişimlere düşmanlık besleyen ve muhalefet eden tutumlarını gizlemediler. Rusya'nın politikası, Arap halklarının çoğunluğu tarafından anlaşılır değildi ve bu yüzden kınandı da.

Rus yetkililerin tutumları bir metodolojiye veya belirli disiplinleri olan kurucu temellere dayanmıyordu. Zira bu tutumların belirleyici unsurları, Rusya’nın uzun vadeli çıkarlarından çok Rus şirketlerinin çıkarları etrafında yoğunlaştı. Ayrıca bu unsurlar bölgedeki halk hareketliliğinin Rusya Federasyonu oluşumlarına ve dinamik çevresine sıçrayabileceği yönündeki endişeleri yansıttı. Keza bu unsurlar, Batı'nın (Avrupa ve NATO) Moskova yöneticilerine dayattığı sorunlara yönelik tepkileri de artırdı. Bu yüzden Rus politikacılar Arap devrimleri ve ayaklanmalarının arkasında duran Batılı-NATO komplolarından bahsetmeye başladılar.

Rusya'daki bazı karar organları, ülkelerinin dış politikadaki kafa karışıklığını ve başarısızlığını, iktidardaki yöneticilerinin "Arap bölgesinde istikrarı tercih ettikleri, eski Arap rejimleriyle ittifaklarının ve ilişkilerinin sunduğu yatırımlara güvenmeyi yeğledikleri" sözüyle haklı gördüler. Rus yöneticileri halkların haklı taleplerine ve barışçıl protestolarına da ürkek yaklaştılar, ancak gerçekler Rusya’nın Aralık 2010’dan itibaren Arap rejimlerine karşı esen, Tunus, Mısır, Libya ve Yemen’deki rejimleri değiştiren (Suriye’de despot rejime karşı hâlâ devam eden) ayaklanma ve devrimlere karşı çıktığını gösteriyor. 

Rusya'nın, Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye’de yaşanan devrim ve değişimlere yönelik tutumunu yakından takip edenler, bu tutumun hâlâ soğuk savaş döneminin mirasına, Avrupa ve NATO’nun pozisyonlarına karşı gösterdiği tepkilere dayandığını gözlemler. Ayrıca Rusya bazı Arap ülkelerinde yaşanan değişimlerinin Batı'ya yeni nüfuz alanları sağlamasından endişe ediyor. Ancak bu durum Arap halklarının özgürlük, onur, demokrasi ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi talep ve özlemlerine karşı durmayı haklı çıkarmaz.
Rus yöneticileri tek ilgilendiren ekonomik çıkarlar, kâr ve zarar hesapları çıkarmaktır. İran’a yönelik Batılı yaptırımların Moskova'ya yaklaşık 13 milyar dolar kaybettirdiğini görüyorlar. Libya’da ise yapılan silah anlaşmalarının bedeli olarak dört milyardan fazla kaybettiler.

KAYNAK: ÖMER KUŞ / AL JAZEERA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
AK Parti'den İsrail'in alçak paylaşımına sert tepki: Katliam şebekesini rahatsız ediyor
Hababam Sınıfı'nın efsane sahnesi gerçek oldu!