Hintli siyasetçiden Erdoğan düşmanlığı

Hint politikacı ve eski devlet bakanı Shashi Tharoor son yazısında, kendi ülkesinde muhalifi olduğu Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Reisicumhur Erdoğan arasında mukayese yapmaya kalktı. Türkiye hakkında ciddi bilgi sıkıntısı olduğu görülen Tharoor, Erdoğan'ı ''otokrat'' olarak anıp Modi ile ciddi benzerlik kurması skandalına imza attı. 

''ERDOĞAN DEVLETE EL KOYDU, OTORİTERLİĞİ ARTIRDI''

Shashi Tharoor, “Hindistan Başbakanı Narendra Modi henüz Erdoğan'ın elde ettiği 'devlete el koyma' derecesini elde etmemiş olmakla beraber, arkasında 11 yıl bıraktı. Ve iki liderin yolu bir kıyaslamaya davetiye için kâfi derecede benzer ve endişe uyandırıcı” ifadeleriyle yazısına giriş yaptı.

Devamla, ikisinin de mütevazı bir geçmişten geldiğini, ikisinin de partilerinin dini ve milliyetçi bir yapıda olduğunu fakat kazanmak için ikisinin de münhasıran dindar seçmene dayanmadıklarını savundu. Ayrıca ikisinin de geçmiş ve geleceği hizmete sokup, Erdoğan Osmanlı İmparatorluğu mirasını yüceltip bunun ülkesinin gelecek asrı için bir tercih olduğunu söylerken Modi de devamlı olarak Antik Hindistan'ın başarılarını anımsatıp onu canlandırmaktan bahsettiğini kaydetti. Ayrıca ikisinin kendilerini, uzun süre kozmopolit seküler kimseler/laikler tarafından ötekileştirilmiş "gerçek" Türk veya Hintli olarak resmettiklerini, iktidara geldiklerinde bile buna devam ettiklerini anlattı.

Hindistan eski bakanı, Erdoğan'ın medyaya kısıtlamalar getirip otoriterliği arttırdığını, bunla birlikte güçlü bir ekonomik büyüme de getirdiğini belirtti.

AZINLIKLARA SERTÇE DÜŞMANLIK YAPANLA ONLARA TÜRKİYE TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ RAHATI VERENİ BİR TUTTU

Tharoor’un yazısındaki çarpıklık Hindistan’daki vaziyete dikkat çekmesiyle iyice açığa çıktı: “Bilinçli olarak veya olmayarak, Modi Hindistan'ı yeniden şekillendirme çabasına Erdoğan'ın formülünü adapte etti. Hindu şovenizmi, aşırı milliyetçiliğini tahkim için Müslümanları ötekileştirmenin arayışında oldu. Modi'nin milliyetçiliği azınlıkları sadece hariçte bırakmayıp, onların hainler olarak tasvir ettiğinden, genel olarak azınlıklar kendilerini kuşatılmış hissediyorlar.”

Ayrıca ikisinin de yurt içindeki imajlarını yüceltebilmek maksatlı dış politika yürüttüğünü söyleyen Tharoor, “Erdoğan'ın Balkanlardaki konuşmaları ABD ve Avrupa'yı, hatta Sırplar ve Hırvatları düşman edebilir, fakat Türklerle olan popülaritesini arttırıyor” dedi. Böylece söylem ve mücadelenin ne içeriğine ne de istinat ettiği hususlar ile geçmişte yaşanan vakalar arası devasa farklılıklara bakmadan, kurusıkı bir "analiz" ile Erdoğan kötülemesi çektiği ayan beyan ortaya çıktı.

Eski Hintli bakan ayrıca, Türkiye ile Hindistan arasında ciddi farklar olduğunu da ifade ederken, nüfus, dünyadaki İslamcılık algısı gibi hususlar dışında bir başka söylediğiyle meseleye dair ciddi cehaletini de ortaya koydu. Tharoor, “her Hindistanlı okul talebesinin kafasına yerleştirilen bir arada yaşama ve şiddete başvurmama mesajıyla Mahatma Gandhi'nin dengine Türkiye sahip değil” dedi. Türklerin tarihinde birlikte yaşamanın -hem de o devirlere rağmen- en üst dereceden örneklerinin asırlar boyunca yer ettiği ve kindar Batılı seyyahların bir kısmı tarafından bile takdir edildiği hakikatinden tamamen kopuk olduğunu da böylece gösterdi.

Bununla birlikte, “Dahası Türkiye üç aşağı beş yukarı gelişmiş bir ülke, Hindistan'a gelince o noktaya ulaşması için hala uzun bir yolu var. Ayrıca, Hindistan'dan farklı olarak, Türkiye hiçbir zaman sömürgeleştirilmedi veya dini zeminler üzerinde bölünmedi” demek suretiyle bir başka farka da dikkat çekti.

Yazısının sonunda ise, hem Türk hem Hint parasının alarm verdiğini, iki ülkedeki seçimde seçmenin bu alarma kulak asıp asmayacağını sorarak hitam verdi.