Hemmatirad: Amacım çocuklara öz güven aşılamak

-Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

 

Adım Reza, 45 yaşındayım. Evliyim, 4 yaşında bir oğlum var. Üniversitede grafik tasarım okudum ve yüksek lisansa kadar devam ettim. Tahsilimi İran’da yaptım ve 2003 yılından beri Türkiye’de yaşıyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Ayrıca sanat yönetmenliği, yönetmenlik, minyatür ve resim yapıyorum.

-Kendinizi ne zaman yazar ya da aynı zamanda çizer olarak tanımlamaya başladınız?  

 

Ben kendime herhangi bir sıfat veya beceri tanımlayamam doğrusu. Tek gayem, güzel eserler ortaya koymaktır; yani ben çalışırım, vazifemi bir sanat aşığı olarak yerine getirmeye çalışırım ve takdiri önce Allah’a sonra insanlara bırakırım. 

Benim yazar veya çizer olduğuma en iyi eserlerimin muhatapları karar vereceklerdir...

-Bir çizer olarak, yazarlık için de "yetenek işidir"  mi dersiniz siz de?  

Bence her insanda her çeşit yetenek var. Zira hayat çok mozaik ve etkinlikli bir süreç. O nedenle hepsinden birer miktar ihtiyacımız var, ancak bazı yetenekler bazı kişilerde ağır basabiliyor. Yani, aslında doğru çalışma ve eğitimle herkes her şeyi öğrenebilir. Fakat bazı dallardaki bazı yetenekler öğrenme süreci ve netice almayı hızlandırabilir. 

Bu çizerlik ve yazarlık için de geçerli tabii.

-Sizce Türkiye’de çocuk kitaplarına ilgi ne düzeyde?

Türkiye’de çocuk edebiyatı gün geçtikçe çıtayı yükseltiyor ancak istenilen düzeyde değil ne yazık ki. Bunda eğitim sisteminin rolünün çok olduğu kanaatindeyim. Çünkü eğitim sistemimiz çocukları çocuk olarak değil de yetişkin veya yarış atı gibi görmeye meyilli... Beden eğitimi, resim veya müzik dersi yerine matematik dersi yaptıran okullardan, nasıl hayal gücü olan çocuklar ve yetişkinler bekleriz ki? Onlardan yazar ve sanatçı çıkar mı? Bu bakış açısı “sanat karın doyurmaz” düşüncesini ortaya çıkarıyor ve insanın sanki sadece karın doyurmak için dünyaya geldiğini ilan ediyor. Oysa kainatın yapısı, gece ve gündüz, renkler, sesler, kokular, şarkılar hangi matematik formülünün çözülmesiyle insanı sarıp sarmalıyor, birbirine bağlıyor ve muhteşem bir insicam sağlıyor? Gün geçtikçe robotlaşan, duygudan uzak, görünene razı olmuş, edilgen bir hayat öne çıkarılıyor ve buna karşı durmayan çalışan çocuk kitapları hak ettiği değeri görmüyor. Oysa çocuğu hayata hazırlamak istiyorsanız çocuk edebiyatı metinleri önemlidir. İyi bir dil ve iyi bir sanat anlayışı yerleştirmek istiyorsanız çocuk kitapları işe başlamanız gereken yerdir. Hangi nitelikte, çeşitte, kalitede insanlar yetiştirmek ve dünya inşa etmek istiyorsanız bilmelisiniz ki size en çok katkı sunacak çocuk kitaplarıdır.

-Peki, çocuk kitapları hazırlarken nelere dikkat edilmeli? Bir çizer ve yazar olarak, ne düşünüyorsunuz?

Çocuk kitabı yazar ve çizerken tek ve en önemli kural samimiyet ve çocuk olabilmek. Çocukluğunuzu kaybetmemeniz gerek.

-Eserlerinizde en çok neye dikkat edersiniz veya en çok neyden ilham alırsınız?

Dediğim gibi kendimi, kitabı okuyacak veya görecek olan çocukların yerine koymaya çalışırım. “Ben çocuk olsam acaba bu eserden hoşlanır mıyım?”  derim...

Her şeyden ilham alabilirim, kendimi bu konuda kısıtlamam. Etrafıma hayretle bakarım ve görmem gerekeni görürüm. Basit görünen şeylerden karmaşık görünenlere kadar her bir olay ve nesne harika bir ilham kaynağıdır benim için.

-Yakın zamanda Nar Yayınları tarafından Harika Parmaklar Hikâye Dizisi başlığıyla kitaplarınız yayınlandı.  Resimlenme tekniğiyle orijinal olan bu hikâyelerde hangi tekniği kullandınız ve ana karakterler olarak niçin kuşları seçtiniz?

Parmak boyası neredeyse tüm çocukların kullandıkları ilk sanat tecrübelerinin başında gelmektedir. 

Ayrıca parmak izi değişmez ve en kişisel parçamızdır.

Amacım basit çizgilerle sanat, resim ve öz güven aşılamaktır.

Kendi aldığım zevki çocuklarla paylaşmak istedim de diyebilirim…

-Son olarak,  çocukluğunuzda okuyup da unutamadığınız bir kitap var mı?

Hayal dünyamı zenginleştiren bir çok eser oldu şüphesiz. Dünya klasikleri mesela. Ancak en sevdiğim kitap Firdevsi’nin Şahname’sidir… Karakter olarak ise favorim Zaloğlu Rüstem’dir.

-Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederiz…

Ben teşekkür ederim. Sağ olun, var olun…