Türkiye iyot eksikliği açısından endemik bölge

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gamze Çan, Türkiye'de kişi başına tuz tüketiminin yüksek olduğunu ve bu miktarı azaltmak için ilgili kurumlar tarafından çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü anımsatarak, tuz tüketiminin beslenme alışkanlığı ve damak tadının gelişimiyle ilişkili bir durum olduğunu belirtti.

Vücudun ihtiyaç duyduğu tuzu besinlerden doğal olarak alabileceğine dikkati çeken Çan, ''Yemeklerimize kattığımız az miktardaki tuz da o eksiği kapatmak için bize yetiyor. Bu nedenle çok fazla tuza ihtiyacımız yok. Tuz kullanımı bir damak zevki ve bunu kırmak güç oluyor. Daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için tükettiğimiz yiyeceklerdeki tuz miktarını azaltmamızda yarar var'' diye konuştu.

"Tuz, yemeğe pişmesinin son bölümünde eklenmeli"

Çan, kullanılan tuzun iyotlu tuz olması gerektiğini de vurgulayarak, şunları söyledi:

''İyotlu tuz kullanılması, iyot ihtiyacımızı karşılar. Kullandığımız tuzun iyotlu olmasına dikkat etmeliyiz çünkü Türkiye iyot eksikliği açısından endemik bir bölge. Ülkemizin pek çok bölgesinde bu sorun var. İyodun eksikliği tiroid dokusunun bu iyodu tutmak için daha çok büyümesine ve guatr sorunlarına yol açıyor. Aslında 150 mikron kadar yani yaklaşık toplu iğne başı büyüklüğünde iyoda ihtiyacımız var. Bunu da çok az miktardaki yiyecekten doğal olarak alabiliyoruz.''

Tuzun satışa sunulan yerlerin yanı sıra evlerde de ışık almayan bölümlerde saklanması gerektiğini dile getiren Çan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tuz, serin yerde saklamalı. Tuz, yemeğe pişmesinin son bölümünde eklenmeli. Böylece iyodun daha aktif kullanımı sağlanmış olacaktır. Bütün yiyeceklerimizde tuzu az miktarda kullanmaya özen göstermeliyiz. Bu bize sağlık açısından büyük fayda sağlayacaktır. Tuzun fazla tüketilmesi halinde yüksek tansiyona, kalp ve böbrek hastalıklarına neden olabildiği unutulmamalı. Besin maddelerinde doğal olarak bulunduğu için de yemeklerde fazla kullanmamaya dikkat etmeliyiz."