Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Zengin: Sızlanmayacağız

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, Amerika'da Royal Academy of Science International'ın düzenlediği panelde kadınların sorunları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Zengin: Sızlanmayacağız
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Zengin: Sızlanmayacağız
GİRİŞ 13.02.2018 09:58 GÜNCELLEME 13.02.2018 10:53

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin'in Amerika'da gerçekleştirilen panelde yapmış olduğu açıklamalar şöyleydi:

KADINLARIN ACİL ÇÖZÜLMESİ GEREKEN PROBLEMLERİ

 

 

Kadına dair konuşulurken iki yaklaşımın eşzamanlı ve eşdeğerde görülerek birlikte yürütülmesi gerektiğine inanıyorum. Birincisi şu ki, kadınların dünyada acil çözüm isteyen problemleri var; başta şiddet, ayrımcılık, eğitime erişim olmak üzere… Ana dair mevcut problemlerin çözümüne ve elbette bunların dillendirilmesine ihtiyacımız var (we need instantaneous solutions for the current issues and of course putting them into words /telling them outloud) İkincisi ise, geleceğe de yönelik olmak üzere koruyucu, önleyici ve dönüştürücü metodların geliştirilmesine ve elbette bunların anlatılarak yaygınlaştırılmasına ihtiyacımız var. Ben bu iki yaklaşım arasındaki dengede bir problem olduğunu düşünüyorum.

VAKTİMİZİ SIZLANMAYA AYIRIYORUZ

Vaktimizin, emeğimizin çok büyük bir kısmını problemlerin hikayesini konuşmaya ayırıyoruz; kendimi de içine koyarak söylüyorum, SIZLANMAYA (whining) ayırıyoruz. Bu durum, bir yanıyla, elbette yanlışı gösteren, bu konuda tepkiyi büyüten ve çözümü getiren bir niteliği haizdir; ancak maalesef diğer yanıyla, kadının maruz kalmaması gereken her ne varsa bunların tecrübe edilebilir olduğu algısını yaratıyor. Bir adım ötesinde ise, kötü niyetliler için, kadına ilişkin yapılmaması gereken her ne varsa bunların yapılabilir olduğuna dair, kelimelere dönüşmese de zihinlerde yer eden çok derinden bir mesaj veriyor. Bunun sonucunda da, kadın konusunu marazlı, iyileşmez ve ümitsiz bir hasta haline getiriyor.(cureless and hopeless social disease) Dolayısıyla, tek başına bu konuşma zeminini yetersiz ve hatta uzun vadede maalesef faydasız buluyorum. Avukata gitmek, doktora gitmek yerine çareyi komşunuzda aramak gibi… Oysa KADIN kelimesinin benim için esas çağrışımı “kendi içinde her şeye rağmen yeniden canlanmak, hayat verme kabiliyetine sahip olmak, direnmek”tir. (Vazgeçmemek, yılmamak, kendini ve hayatı bırakmamak…) İşte bu nedenle, bu marazlı anlatım dilinin her şeyden öte, bizatihi KADIN ile çeliştiği kanaatindeyim. 

KADIN KONUSUNUN YÜZÜ: ÜMİT, İYİLİK VE BAŞARI OLMALI

Benim tercihim; uzun, zor ama kalıcı olan yol olduğunu düşündüğüm; koruyucu yöntemlerle problemi kaynağında tüketmektir. Seçilen ifade dilinden başlayarak her alanda, bir kız çocuğu daha ana rahmine düştüğü (conception) / dünyaya geldiği (birth) andan itibaren onu saran, koruyan yaklaşımların öne çıkarılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kısaca ifade etmem gerekirse; ÜMİDİN, İYİLİĞİN ve BAŞARININ kadın konusunun yüzü haline getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yanlışları bilerek ve mücadele ederek doğruları görünür kılmamız gerektiğine inanıyorum. Zira yanlışlar üzerine yoğunlaşmak, doğruların üzerini örtüyor; tıpkı toz gibi… Bildiğimiz üzere kendi hayatlarını ve dünyayı etkilemiş sayısız kadın var. Bu da açıkça gösteriyor ki; bizim yapmamız gereken, bize düşen bu tozu üflemek. Bence bilim, bu üflemeyi gerçekleştirmemizi sağlayacak en görünür ve en etkili araçtır… (In my opinion, science is the most apparent and effective tool to blow the dust off.)

ERDOĞAN VE AK PARTİ HAREKETİ 

Bahsettiğim gereklilikler ve çözüm ihtiyaçları kapsamında en uygulanabilir yöntem şu ki, önce kadının kendi hayatını değiştirelim. Hayatı değişen kadın, gerçek hikayesini anlattığında bir başka kadının hayatının değişimine ilham olacaktır. Şahsen ben ancak kendi bireysel hayatı dönüşmüş kadınların toplumları dönüştürebileceğine inanıyorum.
Ben buna kendi hayatımla şahitlik etmiş ve bilimsel yaklaşımların ürettiği sonuçların ve yöntemlerin kadınlar aracılığıyla topluma yayılmasının en etkili aracının siyaset olduğunu bizatihi tecrübe etmiş birisiyim. Türkiye’de kadınların eğitim, çalışma ve siyasi hayata katılma mücadelesinin bir parçası olarak, ben, uzun yıllar başörtülü kadınların milletvekili olamadığı ülkemde, 2015 yılında parlamentoda yemin etmiş ilk başörtülü kadın milletvekiliyim. Özellikle vurgulamak isterim ki, biz AK Parti hareketi içindeki kadınların kendi hayatlarında aradığı çözümler AK Parti siyasetini inşa ederken, başarılmış siyasetin gücü de bizlerin hayatını inşa etti. Söz ettiğim, içinden geldiğim ve lideri Recep Tayyip Erdoğan olan AK Parti hareketi bu konuda önemli bir örnektir. Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, seçmenleri ve çalışanlarıyla AK Parti bir kadın partisidir. Başarı yönteminin özeti ise; önce bireysel olarak kadınların hayatını dönüştürmek, ve hayatı dönüşen kadınların kendi çarpıcı hikayelerini anlatarak ve başka kadınlara hayatlarını dönüştürmeleri hususunda ilham kaynağı olarak bu dönüşümü, denize atılan bir taş misali, çoğaltmalarını sağlamaktır. 

Açıkça görmekteyiz ki kadınlar, siyaset vasıtasıyla Türkiye’de demokrasiyi geliştirmiş ve pekiştirmişlerdir. Kadınlar, en çok demokrasinin teminatıdır. Barışa yapılabilecek en büyük katkı; kendi hayatımızda, kendi ülkemizde ve dünyada adalete ve demokrasiye sahip çıkmaktır. Kadınlar, dünyada demokrasinin teminatıdır. 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Tahkim Kurulu'ndan Fenerbahçe'nin Süper Kupa cezasına indirim
26 imza birden, petrol Türkiye'ye akacak! Terör örgütü PKK'ya kötü haber