Gülen cemaati net olarak kaç kişi?

Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Star Gazetesi'ne verdiği röportajda Fethullah Gülen cemaati ile ilgili merak edilen sorulara cevap verdi.

Gülen cemaati net olarak kaç kişi?
Gülen cemaati net olarak kaç kişi?
GİRİŞ 27.04.2009 13:25 GÜNCELLEME 27.04.2009 13:25
Bu Habere 119 Yorum Yapılmış

Fadime Özkan'ın röportajının devamı...

TÜRKAN SAYLAN’A SAMİMİ BİR ÖNERİ

Bir iddiaya göre Fethullah Gülen Hareketinin “Işık evleri” ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin “Ata Evleri”nin kavgası sürüyor şu an.


Asıl rahatsızlık dinden ve dindar insanlardan. Bir hareket içinde dini motifler, dini motivasyon, Allah’ın rızasını kazanma varsa bu birilerini rahatsız ediyor. Kendileri gibi düşünenler inananlar iş yapıyorsa, ayrım da yapsa sorun olmuyor. Bakın Saylan’ın okullarında başörtülüye, imam hatipliye burs yok. Gülen’in burslarında böyle bir ayrım yapmaya, bu başörtüsü takmıyor burs vermeyelim demeğe kimse cesaret bile edemez. Çünkü Hocaefendi en başta demiş ki “İnsanları kılık kıyafetine görünümüne göre ayırmayın”. Ölçüyü Allah koymuş, ölçü takvadır.

ÇYDD’nin yaptığı işlere ne diyorsunuz, onlar da çocuklar, kızlar okusun diye koşturuyor?

Bizim kimseye hasım olmamız mümkün değil. Hocaefendi’nin en güzel sözlerinden biri, “Biz dostluğa dost, düşmanlığa düşmanız”. Dolayısıyla biz onları hasım kabul edemeyiz. Ama onlardan gelen karalamalara suçlamalara da bir şey söylememiz lazım. Saylan okullarıyla ilgili samimi olarak şunu söylemek isterim: Aslında insani hizmet ettiğini, hayır peşinde koştuğunu söyleyen vakıflar birbirleriyle kavga edeceğine, çatışacağına herkes kendi kulvarında eğitime gençlere destek olsun, doğru olanı budur. Mesela ben kiliselerden misyonerlerden para almasına bile itiraz etmem. Demokrasiden bahsediyorsanız, hukuka uygunsa nereden alırsa alsın. Burada yanlış olan şu: Hem ulusalcılık yapıyorsunuz hem kiliselerden para alıyorsunuz. Hem apartmanların altında kiliseler açılıyor diye şikayet eder hem kiliselerden yardım alırsanız, eleştiririm.

İDDİA EDEN İSPATLASIN

Sayın Gülen’in zaman zaman ‘önümüzdeki günlerde terör olayları çıkabilir’ demesini istihbaratının güçlü olmasına bağlayanlar, bunu da Tuncay Güney’in “Eskiden Gülen, Ergenekon’un alt yapılanmasıydı, zamanla onu geçti. Emniyette güçlendi. 28 Şubat sonrası Ergenekon, Gülen cemaatini tasfiye kararı aldı. Şimdi Gülen ile Ergenekon arasında çatışma var” iddialarına dayandıranlar var. Cevabınız ne buna?


Herkes her şeyi söyleyebilir, dilin kemiği yok. Cevap yetiştirmek de mümkün değil. Bir dönem de birileri çıktı, hem de Müslümanların arasından bir grup, dedi ki, “Gülen aslında gizli kardinaldir. Vatikan’da yüz kardinal var, 99’u biliniyor biri bilinmiyor, o Gülen’dir” dedi. Bu da dolaşımdaydı bir dönem. (gülüyor) Bizim gençliğimizde de sağcılık solculuk vardı. Solcular komünistti ve bize göre hepsi Rusya’dan para alıyordu. Solculara göre de sağcılar, Amerika uşağıydı. Şimdi öğreniyoruz ki Gladyo bütün NATO ülkelerinde kurulmuş, para da CIA’den gelmiş. O dönemde aynı silahla sabahtan solcuları sağcılara, öğleden sonra sağcıları solculara vurdurtmuşlar. Burada da önemli olan akla gelen her şeyi söylemek değil, hukuka başvurmaktır. Hukuk devletinde iddiaların ispatı belgeyle şahitle olur. Emniyette Gülenciler var deniyor. Son olayı ele alalım. İstek Vakfı arazisindeki silahlar ihbarla ele geçti. Emniyet gidip buluyor da ihbarı kim yapıyor. Emniyet değil herhalde. Emniyet ilk kez bağımsız çalışıyor. Türkiye’de demokrasi gelişiyor, devlet organları hukuk devleti gereği kendi görevini yerine getiriyor. Rahatsız olanlar da söyleyecek laf bulamadıkları için Gülen’ciler sızıyor diyor. İşini yapan insanları suçlamak ne kadar ayıp. İtalya’da derin devletin tasfiyesinde halbuki ‘cesur savcılar çıktı, devleti temizliyorlar’ diyorlardı, e şimdi burada da çıktı cesur savcılar çıktı. Niye eleştiriyorlar?

Niye eleştiriyorlar?

E, tezgâh bozuldu. Bir ülkede 60 sene boyunca darbe olur da darbeciler hiç yargılanmazken bir gün gelince yargılanmaya başlarsa bu bazılarının kimyasını bozmaz mı?

DEVLET ZAAFA UĞRAMASIN

Hoca efendi devletle her zaman uyumluydu fakat onu çok itaatkâr bulanlar, 80 darbesini desteklemekten öte Sızıntı dergisinde methiyeler düzdüğünü söyleyenler var. 28 Şubat’ta da mesela türban kavga haline gelmesin diye açıklamalar yaptı. Şu an demokrasi çizgisi çok net ama o zamanla bugün arasında ne fark var?

Çok güzel bir soru. Sayın Gülen’in devletle hükümetle ilgili tavırlarında bir yanlış anlama var. Bakın. Sayın Gülen, bundan önceki bütün hükümetlere destek çıktı. Özal hükümetine, Mesut Yılmaz’a, Çiller’e, Ecevit’e. Ayrım yapmış mı? Bu siyasallaşma değildir. Soru şudur: Gülen hareketi hükümetlere destek veriyor çünkü ekonomik, sosyal istikrar isteniyor. Bu hükümetler Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri değil mi, başarılı olsunlar isteniyor. Aynı şekilde devletle ilgili meselelerde de, devlet zaafa uğramasın, bir çatışmanın ortasında kalmasın, taraf tutmasın deniyor 28 Şubat sürecinde başörtüsü ile ilgili yumuşak bir şey söylüyor. 28 Şubata destek çıktı diyenler oluyor. Hayır, efendim o süreçte artan gerilimi tansiyonu düşürmek için bir şey söylüyor. Kavga çıkmasın diye, uğraşıyor. Ortam yumuşasın diye başörtüsü fürüattır dedi, onu da ¬teferruat anladılar.

NAZLI ILICAK: İLK KEZ KENDİMİ İSLAM DAİRESİNDE HİSSETTİM

Fürüat ne demektir?


Öncelikli değil demektir. İslam’ın şartı 5, imanın şartı 6. Burada başörtüsü var mı, yok. Asıl olan kelime-i şahadettir. Müminsiniz, günahlara dalıp çıktıktan sonra vefat etmeden önce tövbe etmiş olsa o kimse, kim diyebilir ki cennete gidemez diye. Sayın Gülen bu minval üzere konuşunca toplumdaki tansiyon düşüverdi. Hiç unutmuyorum: Nazlı Ilıcak gazetesinde Sayın Gülen’i tanımıyorum, bu sözü ilk defa duydum ve ilk defa kendimi İslam dairesinde hissettim” diye yazdı. Yani sayın gülen dinin kolaylaştırıcı, hoşgörülü sevgi dolu yüzünü hatırlatıyor, birileri ise onu tehlike olarak görüyor. Oysa tehlikeli insan kavga çıksın ister?

ALLAH’A KUL OLAN AMERİKA’YA KUL OLMAZ

Cemaatin Amerika ile nasıl bir ilişkisi var?


Bir hareket evrensel insani değerlerde buluşalım bunun için hukukun üstünlüğünü, uzlaşmayı, hoşgörüyü diyalogu esas alalım diyorsa herkesle aranızın iyi olması lazım. Amerika dünyanın süper gücü, kavga etmenin kime ne faydası olur. Ama bu Amerika’nın yanlışlarını söylemenize de mani değildir. Hocaefendi Amerika’nın Irak işgalinin yanlış olduğunu, gücün menfaatler için kullanılmasının kimseye fayda getirmeyeceğini açık açık söyledi. Türkiye’de istikrar adına bütün hükümetlerle iyi geçiniyorsak dünyanın her yerinde okullarınız var, o ülkelerle de iyi geçinmek zorundasınız. O ülkelerde arkadaşların siyasetle hiç ilgisi olmaz.

Neocon iktidarında Bush döneminde Türkiye’de bir ılımlı İslam projesi güdüldüğü, ABD’nin bunu cemaat eliyle yaptığı iddia edildi.

Şuurlu Müslüman’ın Allah’ın rızasını kazanma gayretini hiçbir şey gölgeleyemez. Allah kul olan başka bir şeye kul olmaz. Ne makama, ne paraya, ne Amerika’ya… Allahın adamı olan Amerika’nın adamı olmaz.

KOŞA KOŞA GİDİYORLAR

Cemaate giren herkes hizmeti, hayatının birincil amacı hedefi haline getiriyor. Hele ki uzak ülkelere öğretmen olarak giden gençler. Hepsi çok iyi okullardan mezun olmuş, burada kalsa çok konforlu güzel bir hayatı olacak ama o dilini bilmediğini, yemeğini yiyemediği yerlere gitmeyi göze alıyor. Bu nasıl oluyor?


Allah rızası için yapılan fedakârlıkları anlamanın en iyi yolu İstiklal Harbi ve Çanakkale’dir. Çanakkale şehitleri arasında 40, 50 yaşında hiç adam yok. Hepsinin yaşları 17, 19, 20, 23. Bu okullara giden çocuklar da Boğaziçi, ODTÜ mezunu. İsteseler çok iyi bir hayatları olur. Şehitler de isteselerdi bir yolunu bulur Çanakkale’ye gitmezlerdi. Koşa koşa gitmişler ama. Çanakkale’yi anlamadan bu hizmetteki gençleri anlamak mümkün değil.

Bu, bir kurtuluş savaşı mücadelesi midir?

Bugün şartlar değişmiş ama Allah Hz Âdem’den bu yana şu an doğan çocuğa kadar insanlara bir vazife veriyor. Emri bil maruf, Nehyil anil münker. İyiliği emret kötülüğe mani ol. Gülen Hocaefendi de bunu genç kuşağa güzelce anlatmış, onlar da bunu benimsemiş, kendilerinden Çanakkale’ye giden gençler gibi geçmişlerse, Vietnam’a Endonezya’ya okul açmak için gidiyorlarsa, bunda eleştirilecek bir şey yok. Bu bir hayat felsefesidir. Bu zorluğa gönüllü göğüs geriyorlar. Herkes gider misin dediğinde gitmiyor bu gençler Hocaefendi dediğinde gidiyor.

TEK TİP DEĞİLİZ, OLAMAYIZ

Tek tornadan çıkmış şekilde ‘altın nesil’ yetiştirdiğiniz için, herkese aynı format atıldığı için eleştiriliyorsunuz. Bu neden kaynaklanıyor?

Bu, kafadaki şablondan kaynaklanıyor. Gelse benim hayatıma baksa. Ben cemaatin önde gelen bir insanı değil miyim? Mesela evde kahvaltıyı yıllardır ben hazırlarım. Oğlumla maçlara giderim. Uzaktan bir şey söyleniyor da, bu camianın içindekileri kapsayan bir sosyal araştırma yapılsa şu görülecek: Kimse kimseye benzemiyor.

Zencilerin birbirine benzediği yanılgısı gibi mi?

Aynen öyle. Zaten isteseniz de tek tip insan yetiştiremezsiniz. Bir yandan demokratikleşmeyi bireyleşmeyi AB’ye girmeyi savunacak Almanya’da ABD’de okullar açacaksınız bir yandan da marangoz hızarından çıkar gibi tek tip insan yetişecek. Mümkün mü?

CEMAAT BASKISI OLUR MU HİÇ?

Cemaat üyeleri ne kadar birey, nereye kadar sorgulayabiliyorlar? “Aforoz edilme” riski yaşamadan itiraz etme, kendi doğrusunu yaşama, farklılaşma hakları var mı?


30 yıla yakındır hepsini yakından tanırım, ülkeyi geziyorum sohbetler ediyorum ve iddia ediyorum: Türkiye’de birey olma noktasında bu insanlardan daha ileri insanlar varsa ben onlarla tanışmak istiyorum. Bireyden nefsin her dediğini yapmak anlaşılmıyorsa… O arkadaşlar istişarede birbirlerine ne kadar ters şeyler söylüyorlar, ters fikirleri savunuyorlar. Hareketin içinde tam demokrasi var. Hareketin bir de nezaheti vardır. Tek tiplikte tek benzerlik, evet bunların tamamı kavgacı değildir. İnsanlarla uğraşmazlar fikirleri eleştirirler. Bir kere bireyleşmeyi istemeyen bir hareket diyalogtan kaçınır. Herkesle oturup kalkarsa etkilenebilirler diye düşünür ve içe kapanır. Ama bu hareket sürekli diyalog diyor ve herkesle diyalog halinde.

Cemaat baskısı var mıdır peki, aforoz edilmeyle sonuçlanmadan?

Bu hareketin hastalık derecesinde dikkat ettiği şey ‘insan kazanmaktır’. Siz kazandığınız insanı –ki hiç kolay değildir kazanmak- kaybetmek ister misiniz? Baskı olur mu hiç?

TEKLİF VAR ISRAR YOK

Ayşe Arman bir röportaj yaptı gizemli bir Leyla hanımla. Kocamı kaptırdım, oğlumu vermem dedi kadın ve cemaat için “nezaketle insanların üzerine çöken bir kabus” dedi. Adam kazanmaya çalışırken ‘teklif var ısrar yok’ esası işlemiyor mu?


Bir insan siz onu kazanmaya çalışırken sizin kim olduğunuzu biliyor. Benimle 2 arkadaş bir sene ilgilendiler. Toptan anlamazlardı ama maçlara gelirlerdi. Defol git demedim onlara, arkadaşlıklarını sevdim. Israr da etmezler. Bana bir gün bile cumaya gidiyoruz sen de gel demediler. Ben bunu çok önemsiyorum. Teklif ile ısrarı ayıran üslup ölçüsü budur. Burada bir usandırma baskı olsa insanlar neden bunu kabul etsinler?

İnsan kazanma çabasının sınırı ne, küresel anlamda bir hedef var mı?

İnsanlık tarihine bakın, dünya hiçbir zaman tamamen müminlerden ibaret olmamış. Hz. Adem’in iki çocuğundan biri olmamış. Bu sizin elinizde olan bir şey değil ki. Allah’ın elinde.

KAÇ KİŞİSİNİZ: 5, 6 MİLYONUZ

Cemaatte kaç kişi vardır?


Bunu aslında en iyi devlet bilir, herkesi fişlediğine göre. (Gülüyor). Tahminim 70 milyonun 5 ya da 6 milyonudur. Bunun içinde dostlar, sevenler, fiilen katılanlar vardır, işini gücünü hizmete adayanlar hepsi vardır. Ama bana göre nüfusun yüzde 80’i 85’i bu hareketi destekliyor, iyi işler yapıyorlar diyor. Özellikle yurt dışındaki okulları, Türkçe olimpiyatlarını izleyip bravo diyordur.

110 ülkede okullarınız var. Türkçe dünya dili haline geliyor. Açılan okulların Türkiye’ye geri dönüşü ne olacak?

Bizim bir rüyamız var: 20 sene sonra BM’de Türkiye büyükelçisi kürsüye doğru giderken en az 80 büyükelçi ayağa kalkıp alkışlayacak ve Türkçe “yaşa, var ol” diyecekler. Onlar Türk okullarından yetişmiş insanlar olacak.

KAYNAK: (STAR)
YORUMLAR 119
  • ferhat islamoğlu 14 yıl önce Şikayet Et
    bu kadar tarafgirlik ve hezeyan bir arada olabilir mi?. her söledğinin tersi ortada iken konuşana baksana ya...furuat mış o zman kuranın hepsi furuat...onlar olmadan cennete girebilir o zaman ne yapacaz diğelerini...saçmalamak bu herhalde.abd ile ilişki yokmuş ABDEDE BİR BAKIN KİM KEFİL OLMUŞ BUYUK HOŞGÖRİSTE...
    Cevapla
  • teoman oraloglu 14 yıl önce Şikayet Et
    Ehli sünnet alimlerini okuyunuz. evet. ehli sünnet alimlerini okuyunuz. kim ne yaparsa dinden çıkar. neti ne ve nasıl yaparsa hangi sevabı alır. bir kul hangi küfür üzere dini islam dairesine çıkar. bunların hepsi mevcuttur.... bu hukumler varken kimsenin hukum vermesi(ki bu çok yanliş olur) doğru degildir. Dininizi iyi ögreniniz. Allahhu Tealanın rahmeti merhameti sonsuzdur.. Lakin... Gadabıda öyledir.
    Cevapla
  • Hidayet Karazor 14 yıl önce Şikayet Et
    Bizi kabul etmiyenler. Hristiyan papazlar ile konuşmuştum, biliyor musunuz Hristiyanlara göre biz Müslümanlar dinsiziz, çünkü onlara göre son peygamber Hz. İsa, Hz. Muhammed'i kabul etmezler, İslam'ı kabul etmezler hepsi ama biz yalakalığımızdan olsa gerek tutar dinler arası diyalog görüşmeleri başlatırız. Afrika'dan Alaska'ya misyonerlik yapılırken Kur'an Kurslarına türbana el uzatırız 5-6 milyonluk nur cemaati sokağa dökülmez, Said Nursi kadar mert olsaydınız Amerika'ya kaçmak yerine mücadeleyi seçerdiniz.
    Cevapla
  • Levent Yuksel 14 yıl önce Şikayet Et
    ARBi BARAEV: Ne kadar cesaretlisiniz. belkim bende eleştiriyorum ve cevaplar arıyorumda bu kadar bilinmeyen zan üzerine tekfir edercesine çıkarımda bulunmak zor değilmi ? gerçekten çok cesaretlisiniz. tekfir kudan öte Allah hakkıdır.
    Cevapla
  • Levent Yuksel 14 yıl önce Şikayet Et
    Şeyma y.k: Toparlayalım. bir şeyi ifade edeyim derken yanlış bir ifadeyi peşinden sürükleyebiliriz. "tahrif edildi diye yok sayamayız" ifadesi bu dinler şeriatının geçerli olduğu anlamına çekilebilir bazılarınca. tevhid adem a.s bu yana bir olup tahrif edilen şeriatımızın önceki dinlerdeki tahrifini yalanlayıp kendisini doğrulayarak islam dini ile insanlar üstünde hükmünü tamamlaması hasebiyle "tahrif edilen ve hükmü olmayan din üzerine olanları yok sayamayız" demek daha doğrudur.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Türkiye'nin beklediği an geldi! Arda Güler golle döndü
Tahkim Kurulu'ndan Fenerbahçe'nin Süper Kupa cezasına indirim