Barzani'nin dedesini kimler idam etti?
Barzani'nin bir dedesini İttihatçılar idam etmiş, amcası ise Türkiye'ye sığınmıştı... İşte Barzani ailesinin dramı;

Mustafa Armağan'ın yazısı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile Diyarbakır'daki görüşmesi birçok açıdan ilk olma özelliğine sahip.
Hem bölgesel Kürt meselesinin geldiği noktayı göstermesi, hem de Türkiye'nin adı konulmamış bir devletin idaresine girmiş bulunan topraklardaki yeni yönetime el uzattığını göstermesi bakımlarından önemli bir buluşmaydı.
Bu tarihî ziyaret, Barzani ailesinin tarihine eğilmek için de iyi bir fırsat sayılmalı. Zira bu "şeyhlik"ten "millî liderliğe" doğru ilerlemekte olan siyasî aile, yaşadığı bölgenin yakın tarihinde pek çok ilginç ve kritik olaya imza atmış ve bizim tarihimize de hiç tahmin edilmeyen noktalardan girip çıkmıştır.
Barzanî ailesi aslında yabancımız sayılmaz. Değerli araştırmacı Müfit Yüksel'in verdiği bilgilere bakılırsa aile Türkiyelidir: Siirt'in Şirvan kazasından olup Arap asıllıdır. 18. yüzyıl sonlarında Irak'taki İmadiye kazası yakınlarında bulunan Barzan bölgesine göç etmiştir.
İlk bilinen Barzanî, Şeyh Tacüddin olmakla birlikte ailenin ismi daha çok Şeyh Abdüsselâm zamanında şöhret bulmuştur. Şeyh Abdüsselâm'ın şöhreti ise Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî'nin halifelerinden Seyyid Taha'ya bağlanıp ondan halifelik almasından ileri gelir.
David McDowall'ın verdiği bilgiye göre Şeyh Abdüsselam, meşrutiyetin ilanına tepki gösteren Kürt aşiret liderlerinden biridir. Yeni rejimi dinden çıkmakla suçlarken vergisini ödemediği için hükümetin baskısına maruz kalır.
Barzani'nin dedesi idam ediliyor
Bu sırada ilginçtir, onun Dohuklu Nur Muhammed ile birlikte kendilerine Behdinan'dan beş kaza verilmesi, burada Kürtçenin resmî ve eğitim dili olması, memuriyetlere Kürtçe bilenlerin atanması, Şafiî mezhebinin benimsenmesi ve hukuk ve kanunun Şeriat'a göre belirlenmesi vs. için bir dilekçe verdiğini görürüz ("A Modern History of the Kurds", I. B. Tauris, 2004, s. 98).
Mustafa Barzani
Vefatından sonra yerine oğlu Kâdiriyye tarikatından da icâzet almış olan Şeyh Muhammed geçer. Böylece Nakşî-Kadirî olarak Kürtler arasında ayrıcalıklı bir yer edinen Barzani ailesinin, bu defa II. Abdülhamid devrinde Bitlis ve Van'da bir süre ikamete tabi tutulduktan sonra memleketi Barzan'a geri gönderildiğini görürüz. Ancak Barzani ailesi asıl şöhretini, Şeyh Muhammed'in oğlu II. Abdüsselam zamanında kazanır. Abdüsselam, Balkan Savaşı'na destek ve katkısı dikkate alınarak 4. rütbeden Osmânî nişanıyla ödüllendirilirse de, yıllar sonra giriştiği gereksiz polemikle İskilipli Atıf Hoca'nın idamına giden yolu da döşeyecek olan "sakar" edibimiz Süleyman Nazif'in Musul valiliği sırasındaki aleyhte raporları yüzünden 1914 sonlarında 5 arkadaşıyla birlikte yakalanarak Musul'da idam edilir. İdam şokundan sonra meydan, kardeşi Şeyh Ahmed ile Mesud Barzani'nin babası olan Molla Mustafa'ya kalacaktır. Lakin Şeyh Ahmed'in, kaynakların bizi yanıltıp yanıltmadığını bilemiyoruz ama mehdilik ve domuz eti yenilebileceği gibi fikirleri ile Ehl-i Sünnet ve Şafiîliğe ters bazı görüşleri dolayısıyla gözden düştüğünü, bu yüzden kuvvetli bir medrese tahsiline sahip olan kardeşi Molla Mustafa Barzani ile arasının açıldığını görürüz. Rivayete göre 1927'de Şeyh Ahmed'in mollalarından Abdurrahman onun İlahlığını ilan etmiş, kendisini de peygamberliğine layık görmüştür!
Bunun üzerine Molla Abdurrahman, Şeyh Ahmed'in kardeşi Muhammed Sadık'ın adamlarından biri tarafından öldürülmüş, kendisi ise Irak kara ve İngiliz hava kuvvetlerinin desteğiyle girişilen bir harekâtta dağa kaçmış, 1932 yılı Haziran'ında ise 400 adamıyla birlikte Türkiye sınırından girerek jandarmalarımıza teslim olmuştur. Ankara, Eskişehir veya Edirne'de (veya her üçünde) bir süre "misafir" edildikten sonra belli şartlarla Irak'a dönmesine müsaade edilecek, Musul, Nasıriyye derken, nihayet Süleymaniye'de oturmasına karar verilecektir.
Bayar ve Menderes'e mektup
Onun yokluğundaysa yönetimi kardeşleri Muhammed ve Mustafa Barzani ellerine almışlardı. 1940'lı yıllara gelindiğinde Molla Mustafa Barzani'nin daha çok Kürt millî hareketlerine yöneldiğini biliyoruz. Nitekim 1946 yılında İran Kürdistanı'nın merkezi olan Mehâbad'da Kadı Muhammed ile birlikte bir "Kürt cumhuriyeti" kurma denemesine girişirse de, bu devlet ancak 11 ay yaşayabilecektir. Kürtler arasında bir efsane olan bu kısa ömürlü cumhuriyetin askerî gücünü Mustafa Barzani yönetiyordu.
Cumhuriyet Kürtçeyi eğitim dili yapıyor, bir kız okulu açıyor ve ülkedeki ilk Kürtçe kitap basacak matbaayı kuruyordu. II, Rıza Şah Pehlevi'nin duruma hakim olmasıyla bu efsane tarihe karışacak, matbaa da yok edilecek, Mustafa Barzani ise Sovyet hududuna kadar kovalanacaktı.
Molla Mustafa aşiretlerden kurduğu bin kişilik Peşmergeleriyle 200 kilometreye yakın bir yolu efsanevî bir yürüyüşle yakalanmadan aşarak kendine kucak açan Sovyetler Birliği'ne sığınır. 1958 yılına kadar da orada kalır. Askerî darbeden sonra dönüşünde Bağdat'ta büyük bir kahraman olarak karşılanır.
Onun yokluğunda aile içinde -İttihatçılarca idam edilen Abdüsselâm'ın oğlu- İsmail ön plana çıkar. Şeyh İsmail Filistin sorunuyla ciddi olarak ilgilenir ve İsrail'e karşı Filistinlilerle dayanışmaya girer ve 1956 yılında Filistinlilere destek sağlamak üzere TC Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başvekil Adnan Menderes'e biri Arapça, diğeri Osmanlıca iki mektup gönderir ve İsrail'in haksızlıklarına, Filistinlilerin mağduriyetlerine dikkat çeker. (Mektupları Müfit Yüksel yayımlamıştır. Bkz. Yeni Şafak, 21 Ocak 2012.) Babası Molla Mustafa'nın 1979'da vefatı üzerine yerine Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani geçer ve bazen Saddam'a, bazen de ABD'ye yaklaşarak dedesinin idamından 99 yıl sonra Diyarbakır'da Başbakan Erdoğan'la adeta bir devlet başkanı gibi buluşma noktasına gelir. Bir ailenin şeyhlikten liderliğe inişli çıkışlı tarihidir Barzanilerin biyografisi.
-
mustafa 11 yıl önce Şikayet Et22-25 milyon mu. abartlı ab rakamları bile 12 milyon diyor..etrafı yakıp yıktığınız için çok görünebilirsiniz..şu nüfus işini abartıp türkler üzerinde baskı kuracağınızımı zannediyorsunuz..65 milyon Türk sessiz duruyor diye az sanmayın..Beğen Toplam 10 beğeni
-
mustafa 11 yıl önce Şikayet Etasan osmanlı. bitti..haksız yere de asılmamış..şimdi torunu da hakkediyor da..ittiihatçılar yok dua etsin..Beğen Toplam 5 beğeni
-
hakan er 11 yıl önce Şikayet Etkürt. bu ülkede kürt olamak insanca yaşamak neredeyse imkanızdı bir zamanlar ama yavaş yavaş kürtler insanca yaşamaya başladı 22 / 25 milyon kürt halkı elbette olanları asla unutmaz nesillerine aktaracaktır zaman neyi gösterir bilmem ama kimsenin ettiğide yanında kalmıyacağınıda çok iyi biliyorum ve bu zülme imza atanların çoğu öldü kalanlarda gidiyor yavaş yavaşBeğen Toplam 4 beğeni
-
Hiçkimse 11 yıl önce Şikayet EtDikkatimi çeken nokta ŞU: " Rivayete göre 1927'de Şeyh Ahmed'in mollalarından Abdurrahman onun İLAHLIĞINI ( HAŞA ) ilan etmiş, kendisini de PEYGAMBERLİĞİNE layık görmüştür! " . " Şeyh Ahmed'in, -kaynakların bizi yanıltıp yanıltmadığını bilemiyoruz ama- mehdilik ve domuz eti yenilebileceği gibi fikirleri ile Ehl-i Sünnet ve Şafiîliğe ters bazı görüşleri dolayısıyla gözden düştüğünü, bu yüzden kuvvetli bir medrese tahsiline sahip olan kardeşi Molla Mustafa Barzani ile arasının açıldığını görürüz " GÖRÜLDÜĞÜ gibi her zaman ve zeminde SAPIK ÇIKABİLİYOR.. Özellklede DEVLET OTORİTESİNİN OLMADIĞI DÖNEMLERDE.. Mevlana HALİD -i BAĞDADİYE intisab etmiş bir aile olarak, HAKLARINDA ÇOK FAZLA YAHUDİ söylentisi olması, GÖZDEN DÜŞÜRME amaçlıda olabilir..Veya KÖKENİ ,SOYU yahudi olsa bile insan MÜSLÜMAN OLAMAZ MI ? Bunu bir AKLAMA çabası sanmayın zinhar.Fakat ŞER cephesi, bazen böyle taktiklerde kullanır.Gözden düşürmek istediğinin KENDİNDEN olduğu izlenimi verecek hatta ispat edecek tarzda HABER ve OLAYLAR tezgahlar.. SADECE İYİ ARAŞTIRALIM,ÖN YARGILI olmayalım derim..Beğen Toplam 4 beğeni
-
DADAŞ 11 yıl önce Şikayet Etcahiller iş başında diyen cahil..kaynak göster..masal anlatma. burası çayır değil...fikir bahçesi...biraz edebli ol...Beğen Toplam 6 beğeni