Bikini ile muhafazakar mayo karşı karşıya mı?

Mehmet Barlas, tatil için gittikleri Karaburun Çakmaklı'da plajda muhafazakar mayoluların ve tesettürlülerin saldırısına uğradığını iddia eden aileden yola çıkarak laikliği yorumladı:

Bikini ile muhafazakar mayo karşı karşıya mı?
Bikini ile muhafazakar mayo karşı karşıya mı?
GİRİŞ 19.08.2006 08:36 GÜNCELLEME 08.04.2021 16:36

Bikini ile muhafazakar mayo karşı karşıya gelmemelidir...

Türkiye'deki başı açık kesim kadınlarının, genellikle başı kapalıların varlığından rahatsız oldukları kesin.

Başı açık olanların önemli bölümü, doğrudan 'Başı örtülü düzen'in, kendilerini de zorla içine almasından endişe ediyor. Neticede bölgemizde bir 'İran olayı' yaşandı yaşanıyor. Başı açıkların bir bölümü de, kadın hakları açısından başı kapalıların durumundan rahatsız. Onlara göre kadınlar, sadece dini inançlarının gereği olarak değil, erkeklerin veya 'Çevre'nin zorlamasıyla örtünüyor.

Sade başı açık kadınların değil, laikliği bir temel toplum düzeni olarak kabul etmiş erkeklerin de rahatsız olduğu durum ise, AK Parti çekirdek kadrolarının, sadece başı kapalı kadınların eşleri ve yakınları tarafından oluşmuş bulunması. Bu üniform görüntü, AK Parti kadrolarının bir kitle partisine mensup siyasi topluluk değil, sanki bir 'Cemaat' miş izlenimi yaratmasına neden oluyor. Yaz mevsiminde erkeklerde görülen ' muhafazakar mayo' da, bu izlenimi pekiştiriyor. Ama başı açık olanların arasında, toplumsal gerçekleri reddetmek yerine, onları anlamaya çalışan kesimler de var. Örneğin başörtüsünün (Veya türbanın), eve kapatılmış kadının toplum hayatına çıkma iznini sağlayan bir araç olduğunu savunanlar var. Eve kapatılmış bir başı açık yerine, çalışan, siyasete katılan, üniversiteye giden bir başı örtülü daha çağdaş değil midir?

DEĞİŞİM
Veya sadece erkeklerin var ve egemen olduğu bir kültür, AK Parti iktidarında, başları örtülü olsa bile, kadınların da sahneye çıktığı bir modele dönüşmüştür. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, iktidar kadroları eşleriyle birlikte kamuoyu önüne çıkmaktadır.

Bütün bu durumlar yıllardır tartışıldı, hala tartışılıyor. Yeni olan durum, başı örtülülerin başı açıkların durumundan ne ölçüde rahatsız oldukları sorusuna ilişkin. Çünkü haberlere göre, Hürriyet gazetesi muhabiri Gülden Aydın ve ailesi, tatil için gittikleri Karaburun Çakmaklı'da plajda  muhafazakar mayoluların ve tesettürlülerin saldırısına uğramış. Aydın, kızının, bikini giydiği için, İzmir Karaburun'da 4 muhafazakar mayo erkek ve 10 tesettür mayolu kadının saldırısına uğradığını şu anlattıkları içinde iddia etmiş:

-9 Ağustos'ta, ablam, kızım ve komşunun liseli iki kızıyla koya gittik. Ablam uyuyordu. Yüzmek için hazırlanırken, arkadaşlarıyla kağıt oynayan kızımın 'Lütfen temizler misiniz?' dediğini duydum. Bir kadının yanı başımızda büyük tuvaletini yaptırdığı çocuğunu alıp uzaklaştığını gördüm. Kızım da 'Burası herkese açık alan. Lütfen o pisliği temizler misiniz?' diye seslenince  muhafazakar mayolu iki erkek ve arkasından birkaç kadın geldi. Erkeklerden biri kızıma, 'Sen buranın çevre sağlık müdürü müsün?' dedi. Adamın biri kızımın göğsünü avuçlayıp bağırdı, 'Bikini giyen pislikleri istemiyoruz. Gideceksiniz buralardan!' Kızım da 'Burası Türkiye Cumhuriyeti. Tabii bikini giyeceğim. Beğenmiyorsanız İran'a gidin' diye karşılık verdi. Kalabalık çoğaldı. Kızımın üzerine abandılar . 'Durun' diyerek yerimden fırladığımda bir adam kolumdan tuttu, birkaç kadın bana vurdu. Dizlerimin bağı çözüldü. Ablam, 'Durun, Allah aşkına ne yapıyorsunuz? Kardeşim gazeteci' dedi. Elleri havada durdu. Linç halkası gerileyerek açıldı.

KAMPLAŞMA

Bu olayı 'Olur böyle şeyler' diye polise intikal etmiş günlük haberler arasında geçiştirmek, ne yazık ki mümkün değil. Çünkü toplum, buna benzer durumların beklentisi içinde, adeta kamplaşmış yapıda. Belli ki bu olayı toplumsal ve siyasi kamplaşmalardan fayda sağlayacaklarını hesap eden birileri büyütecektir. Bizim vurgulamamız gereken gerçek ise ancak şöyle olabilir:

Başı açıklar ve başı kapalılar, bikinililer ve  muhafazakar mayolular, AK Partililer ve CHP'liler, Milli Görüşçüler ve Sosyal Demokratlar, Muhafazakarlar ve Mukaddesatçılar ile, Türkiye gerçeği, çoğulculuk ve farklılıklar üzerinde kurulmuştur. Anayasal demokrasimizin temel felsefesi, her kesimin birbiriyle birlikte yaşaması ve birbirinin varlığına tahammül etmesi çizgisindedir. Buna karşın, hala etnik bölücü terörün de devrede olduğu 'Güneydoğu Sorunu' nu çözebilmiş değiliz.

Hoşgörü ve tahammül yerine 'Nefret'i ve 'Hesaplaşma' yı ikame edenler, Ortadoğu coğrafyasını kana ve yoksulluğa buladı. Biz demokrasimiz ve laik düzenimizle bu coğrafyanın siyasi kaderinin bir nevi dışına çıkmayı başardık. Hiç unutmayalım ki, Türkiye'de kendileri gibi olmayanları susturup bastırmak isteyen 28 Şubat'ın toplum mühendisleri, sonunda AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını sağladı.

Karaburun'daki olayın aydınlanmasını ve bunun benzerlerinin bir daha olmamasını dilemek, şu anda yapabileceğimiz tek şeydir. Bunun gibi demokrasiyi ve seçimleri 'Laik-anti laik' kamplaşması üzerinde sürdürmeye çalışmak, sadece Türkiye'nin bunalımlarını derinleştirecektir.

Mehmet Barlas / Sabah / mbarlas@sabah.com.tr

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Kars'ta köylülerin hemen önüne yıldırım düştü
Kassam Tugayları İsrail'e ait bir "Apache" tipi helikopterini hedef aldı