Yezidilerden Soykırım Talebi ve PKK

Irak'taki Yezidiler, ABD Başkanı Obama’ya bir mektup yollayarak, Türkiye’ye sözde Yezidi soykırımı baskısı yapılmasını istediler. Peki bu ilginiç çıkışın siyasi arka planında neler var:

Yezidilerden Soykırım Talebi ve PKK
Yezidilerden Soykırım Talebi ve PKK
GİRİŞ 21.02.2009 12:46 GÜNCELLEME 23.11.2019 12:05
Bu Habere 38 Yorum Yapılmış

Araştırmacı Ali Rıza Bayzan'ın makalesi

 

 

Elbette her kesimin olduğu gibi Yezidilerin içinde de marjinal gruplar vardır. Marjinal gruplardan hareketle nispeten “sessiz çoğunluk” olarak tanımlanabilecek sağduyulu ana gövde hakkında yargılamada bulunmak yanlıştır.

 

 “Yezidilerden Soykırım Talebi”

 

NTV-MSNBC’den Çetiner Çetin’in Erbil’den bildirdiğine göre “Irak’taki Yezidiler, ABD Başkanı Obama’ya bir mektup yollayarak, Türkiye’ye sözde Yezidi soykırımı baskısı yapılmasını istediler.

 

Habere göre “Irak’ın kuzeyindeki Yezidilerin siyasi ve ruhani liderleri, ABD Başkanı Barack Obama’ya, Osmanlılar döneminde katledildiğini iddia ettikleri 1 milyon Yezidi için Türkiye’ye soykırım baskısı yapılmasını istediler. Irak’ın kuzeyindeki Musul kenti yakınlarındaki Şengal kasabasına bağlı ve Yezidilerin kutsal merkezi olan Laleş’de bugün bir araya gelen Yezidilerin siyasi ve ruhani liderleri, ABD Başkanı Obama’ya gönderilmek üzere bir mektup yolladılar. Mektupta, 1916 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun, Ermenilere destek verdikleri gerekçesiyle yaklaşık 1 milyon Yezidi’nin öldürüldüğünü iddia ederek, Obama’dan Türkiye’ye Yezidi katliamını “soykırım” olarak tanıması için baskı yapmasını talep ettiler.[1]

 

Yezidiler

Yezidiler, İslâm kökenli bir dinsel harekettir. Irak’ın kuzeyi, Suriye ve Kafkaslar’da görülen bir dini grup dünya genelinde 500 bin mensubu var. En büyük cemaati Kuzey Irak’ta.[2]

 

Yezidiler arasına girip haklarında araştırma yapan isimlerden birisi olan Fransız oryantalist Roger Lescot, Ahmet Taymur ve Abbas Azzavi’ye kendi araştırmalarına dayanarak ve Yezidiliğin İslâm’ın heterodoks bir mezhebi olduğunu savunmaktadır.[3] Yezidilerin Türkiye’deki önde gelen isimlerinden İbrahim Bulut’a göre, kökeni Şamanizm’e dayanan Yezidilik İslâmiyet’in içinde var olan bir inanç biçimidir: “Yezidilerin önde gelen isimlerinden İbrahim Bulut, “Asıl isteğimiz Yezidilik’in Diyanet tarafından bir din olarak kabul edilmesi.” diyor. Avrupa’da faaliyet gösteren Yezidi dernek ve kuruluşlarını ise fazla “politik” olmakla suçluyor: “Diyanet’e yeniden başvuracağız. Hak talebinden çok varlığımızın kabul edilmesini istiyoruz. Çünkü insanlar bizi yanlış biliyor ve bildiği ölçüsünde değerlendiriyor. Diyanet bizim için sadece, Yezidiler vardır, inançları budur, desin yeter. Başka bir hak talebimiz olamaz. Avrupa’daki dernekler Yezidiliği bir Kürt meselesi ve örgüt davasına dönüştürüyorlar. Bunlar bizi bağlamıyor.” Yezidilik’in Müslümanlığın bir parçası olduğunu, bunun aksini düşünmenin yanlış olduğunu savunan Bulut’a göre İslâmiyet’te var olan birçok kaide kendilerinde de var: “Allah’ın birliği inancı bizde de var. Müslümanlığın bir parçasıyız yani. İslâmiyet şemsiyesi altında toplanmak istiyoruz. Yalnızca bizim dinî açıdan tanınmamız gerekiyor.”[4]

 

Kürtçü ideologlar ise, örneğin Selahaddin Mıhotuli, Yezidiliği de Müslümanlığa karşı, Kürtlerin özlerini koruma çabasının bir ürünü olarak değerlendirmektedir: “... Kürt Arya halkının Müslümanlık içinde yeni arayışlara girmesi kaçınılmazdı. Ancak bu arayışların söylenmesi bile yeniden kılıçtan geçirilmelerini getirdi ki bu her zaman olmuştur, bu nedenle uzlaşmacı bazı yönelimler doğdu. Bunların başında ‘Yezidilik’ gelmektedir... Yezidilik Müslümanlığın ağır yükü altında filizlenen Zerdüştlük olup bu yükün altında fazlaca dal budak salamamıştır.[5]

 

Torî müstear ismiyle yazan Mehmet Kemal Işık da Kürtçülük ideolojisi çerçevesine oturtmaktadır Yezidiliği: “Kürtlerin İslâm inancından önceki dini inançları Yezidilik idi. Dualist düşünce tarzı olan Yezidilik kendisinden önce olan Zedüştlük, Mandakizm, Manişeizm ve Hurremizm düşünce tarzlarının bir devamıdır. Yezidilikte de Zerdüştlük inancında olduğu gibi iki tanrının varlığına inanılır. Bu tanrılardan birincisi aydınlığı doğrudan Güneş, ikincisi ise Ahriman ve onun emrinde olan Şeytan’dır.[6]

 

Yezidiler öteden beri Batı’nın ilgisini çekmiştir. Misyoner örgütlerin, Yezidilere olan ilgisi oldukça eskiye dayanır. XIX. yüzyılın ortalarına doğru Doğu ve Güneydoğu’daki Nasturiler/Süryaniler üzerinde propaganda çalışmaları başlatan Amerikan misyonerleri Yezidilerle karşılaşmışlardır. Amerikalı misyonerler, din değiştirmede çok başarılı olamadıysalar da kurdukları etkili ilişkilerle Yezidileri manipüle etmeye çalışmışlardır.[7]

 

Bu bağlamda ilginç bir örnek İngiliz Sir Henry Layard’dır. Layard  1849’da Siirt’in Kurtalan’ın Kurukavak köyünde misafir kalmış.[8] Layard Osmanlı’daki ünlü İngiliz büyükelçi Lord Stanford Canning’in yetiştirmesi olup daha sonra (1877-1890 yılları arasında) İngiltere’nin İstanbul sefirliğini de yapmıştır. Layard, uzun yıllar önce Kurukavaklılardan gördüğü büyüleyici konukseverliğin karşılığını ödemeyi oğluna vasiyet ederek ölmüş. Torunu 1979’da köylülerle mektuplaşmış. 1981’de köyle gelmiş ve çeşme yaptırmış. Her yıl bir ya da iki kez köye geliyormuş. Köylü tarafından özel bir törenle karşılanıyormuş.[9]

 

Yezidilerin Kutsal Mekânı Laleş  

 

PKK’nın Yezidi Hesabı

PKK terörü ve başka nedenlerle Avrupa’ya göç eden, Yezidiler giderek Türkiye’ye karşı giderek yabancılaşmaktadır. İsveç ve Almanya Yezidilere karşı özel ilgi duymaktadır. Türkiye’ye vize uygulayan İsveç ve Almanya, Yezidilere sıra geldiğinde ayrıcalıklı bir politika izlemektedirler.[10]

 

Almanya’daki Kürt Yezidiler kısmen PKK tarafından örgütlenmekte ve yönlendirilmekte olduğunu da not etmeliyiz. PKK tarafından, 1993’te Almanya’da kurulan, “Kürdistan Yezidiler Birliği (YEK)”[11] adı altındaki oluşum ile Avrupa genelindeki Yezidilere yönelik örgütlenme çalışmaları başlatılmıştır. 1997’de, çatı örgüt konumunda kurulan ve merkezi Bielefeld şehrinde bulunan “Kürdistan Êzidîler Federasyonu (FEK)” ile organize bir şekilde faaliyet yürütülmeye başlanmıştır.

 

1999’da Kürdistan Ulusal Kongresi (KUK)’nin katılımıyla gerçekleştirilen Kürdistan Yezidiler Birliği’nin ikinci kongresinde, PKK-Yezidi ilişkilerinin daha örgütlü hale getirilmesi yönünde karar alındığı bilinmektedir.

 

Celle Kürdistan Yezidiler Birliği’nin başkanı Abdullah Uca’nın kızı Feleknas UCA’nın Mayıs 1999’da Alman Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS)’nden Aşağı Saksonya Eyalet Meclisi’ne girmesi ve Haziran 1999’da yapılan Avrupa Parlamentosu üyeliğine seçilmesi PKK tarafından da büyük bir alkışla karşılanmıştır.[12]

 

Feleknas Uca’nın söylemi PKK’nın söylemi ile örtüştüğüne işaret etmek gerek. Bunun bir örneği Yeşiller Partisinin daveti üzerine Molbourne Eyalet Parlamentosu’nda yaptığı konuşmadır. Uca, bu konuşmasında PKK ağzıyla iddialarda bulunmuştur. Feleknas Uca, Türkiye’nin Güney Kürdistan’ı işgal etmek istediğini söyledi. İşgal ve sınır ötesi operasyonlarla Kürt sorunun çözülmeyeceğini ileri sürdü. Uca, Türkiye’nin 1974 yılından bu yana Kuzey Kıbrıs’ı işgal ettiğini iddia ederek “Sorun işgalle çözülseydi, Kıbrıs sorunu çözülürdü” dedi. Uca, Türkiye’nin amacının Güney Kürdistan’ı işgal ederek bölgede yerleşme olduğunu belirtti. Uca ayrıca PKK’nın aktif savaş yürüttüğü dönemlerde kimsenin ses çıkarmadığını silahları susturduğunda ise “terörist” olarak damgalandığına ileri sürdü.[13]

 

PKK’lı çevrelerce Yezidilere yönelik propagandaların daha organize bir şekilde yapılabilmesi için Almanya’da 1996’dan itibaren “Laliş” isimli dergi çıkarılmaktadır. 22–24 Aralık 2000 tarihinde Kürdistan Ulusal Kongresi (KUK)’nin organizesiyle gerçekleştirilen Yezidi Kongresi’nde yapılan konuşmalarda Yezidiler ve Kürtlerin tek bir millet olduğu, Kürtlerin VII. yüzyılda zorla müslümanlaştırıldıkları, buna karşın Yezidilerin ulusal kimliklerini korumayı başardığı, Yezidilerin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da PKK’ya her türlü desteği vermeye devam edecekleri hususları vurgulanmıştır.


Diğer taraftan YEK faaliyetlerinin PKK tarafından yönlendirilmesi ve bağımsız Yezidilerin de bu durumu kabul etmemesi nedeniyle anılan kesim tarafından kurulan “Mala Ezidiyan” isimli derneğin, YEK ile propaganda temelinde zaman zaman çatıştığı görülmektedir. [14]

 

Sonuç Yerine

Bütün bunlar tüm Yezidiler aynı kefeye konulmasını gerektirmez elbette. Yezidilerin çoğunluğunun hala Türkiye’ye saygı duyduklarını ve eşit yurttaşlık dışında bir taleplerinin olmadığını belirmek gerekir. Elbette her kesimin olduğu gibi Yezidilerin içinde de marjinal gruplar vardır. Marjinal gruplardan hareketle “sessiz çoğunluk” olarak tanımlanabilecek sağduyulu ana gövde hakkında yargılamada bulunmak yanlıştır.

 

Devletin bir yandan güvenliği sağlama bir yandan da temel hak ve özgürlükleri gerçekleştirme yükümlülüğü vardır. Temel hak ve özgürlükler bağlamında Yezidilerle ilgili diyalogun, AB ve ABD üzerinden sürdürülmesi yanlış bir tercihtir. Taleplerin AB ve ABD üzerinden gelmesi, uluslararası ilişkilerde Türkiye’nin elini zayıflatmaktadır. Türkiye kendi yurttaşlarının sorunlarını, bizzat kendisi doğrudan görüşerek çözmelidir. Bizce Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye vasiyeti, siyasetin temel ilkesi olmalıdır: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Bunun yolu da hiç kuşkusuz daha fazla demokrasi ve daha fazla hukuktan geçmektedir.

 

 

 

[1] “Obama’ya Yezidilerden soykırım talebi” başlıklı haberi Güncelleme: 11:16 TSİ 02 Şubat 2009 Pazartesi www.ntvmsnbc.com/news/474111.asp Haber 3 Şubat 2009 tarihli Hürriyet tarafından da yayımlamış.

[2]www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2007/08/070815_yazidi.shtml Amed Gökçen, “Güneşin İnsanları”, National Geographic Dergisi, Aralık 2004; Faik Bulut, “Yezidiler: Güneşe Yakaranlar”, Atlas Dergisi, Ağustos 2000 / Sayı 89

[3] Roger Lescot, Yezidiler, çev., A. Meral, İstanbul-2007, Avesta Yay., s. 17

[4] Haşim Söylemez, Yezidiler Diyanet’ten tanınma istiyor, Aksiyon, Sayı: 668 – 24.09.2007

[5] Selahaddin Mıhotuli, Arya Uygarlıklarından Kürtlere, İstanbul–1992, Berfin Yayınları, s. 162

[6] Torî, Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik ve Yezidler, İst.- 2000, Berfin yay.

[7] John S. Guest, Yezidilerin Tarihi, çev., İbrahim Bingöl, İst.-2001, Avesta Yay., s.139-154. International Mission Board’ın perspektifinden Yezidi Kürtler www.imb.org/centralasia/people/kurds.html

[8] Austen Henry Layard Paris’te doğan, İtalya’da çocukluğunu geçiren ve hukuk eğitimini İngiltere’de tamamlayan Layard’ın doğuyla tanışması 1839’daki gezisiyle olur. 1845’te Mezopotamya’da kazı çalışmalarına başlayan Layard’ın ‘Ninova ve Kalıntıları’ (Nineveh and its Remains) adlı yapıtı yazarın çalışmaları sırasında gün gün aldığı notlardan oluşuyor. 1849 yılında İngiltere’de yayımlanmış olan kitap Mehmed Uzun’un yazdığı önsözüyle Avesta Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. (14 Aralık 2007 Radikal)

[9] İbrahim Agah Çubukçu, "Yaşayan Yezidilik" Türk-İslâm Kültürü Üzerine Araştırmalar ve Görüşler, AÜİF Yay., Ank.-1987, s. 128 vd

[10] Almanya’daki Yezidi merkezi için bkz., www.yezidi.org

[11] Başkanı Serhan Cemil 02 Kasım 2007, Yeni Özgür Politika

[12] Uca’nın 1976 Almanya’nın Celle kentinde doğmuş olduğunu da not etmek gerek. Kişisel web sitesi www.feleknasuca.de

[13]www.beroj.com/?k=1768

[14] KOMÎTÊYA RÊVEBIR YA MALA ÊZÎDIYAN (Oldenburg) Yezidisches Forum e.V. - Mala Êzîdiyan Eidechsenstr. 19 - D-26133 Oldenburg

(Haber 7)

YORUMLAR 38
  • ..... 14 yıl önce Şikayet Et
    ........ ben bir Ezidiyim diyen arkadaşın Ezidi olduğuna inanmıyorum çünkü Ezidi biri olsaydı o yasak kelimeyi yazmazdı.
    Cevapla
  • eren istem 15 yıl önce Şikayet Et
    .... Türkiye yıllardır 1915 tarihli tehcir genelgesini gerekçe göstererek bunun soyıkırım olmadığını iddia eder. Neymiş orda geçici yer değiştirme lafı geçiyormuş, soykırım lafı değil. Belgede illa Ermenileri katledin ibaresinin olması mı gerekiyor. En basitinden o yılları göz önüne getirdiğinizde büyük bir rakam olan Anadoluda'ki 1 milyon Ermeni'ye tek bir insan kalmamacasına ne oldu? Türkiye hep stratejik ittifaklarını kullanarak nereye kadar engelleyecek? Bu bir başarı mı?
    Cevapla
  • Yurdakul ÇATALBAŞ 15 yıl önce Şikayet Et
    Eeeee! artık böyle;. Evet ey insanım;hepimizin gözü aydın olsun. Artık bundan böyle dünya üzerinde konuşulması kesinlikle yasak olan tek konu var o da Türk'lük ve Türk'ler. Artık bırakın dünyayı, Türkiye Cumhuriyeti'nde bile konuşulması yasaklanması gereken tek konu bu oldu herhalde. Öğle merak ediyorum ki; acaba biz ne zaman hakkımızı ona buna soracağız?Şayet hiç br hakımız kalmadıysa devlet büyüklerimizden ricamız bizleri de bir kavime iltihak ettirselerde onlarda kurtulsunlar biz de kurtulalım. LÜTFEN!
    Cevapla
  • Azazel Siyah 15 yıl önce Şikayet Et
    Ben Bir Yezidi'yim.... Bu soykırım söylemleri tamamen bizleri bilmeyen provokatörlerin Türklere ve Müslümanlara karşı bizleri ve onlarıda bizlere karşı kışkırmasından başka birşey değildir eğer bir Yezidi "Osmanlı bize soykırım yaptı" diyorsa o ya Yezidi değil yada kör bir cahil. Osmanlı olmasa Yezidiler olmazdı bizler Osmanlının hoşgörüsü sayesinde varız. Buradan Yezidi kardeşlerime sesleniyorum sakın bu provokatörlere inanmayın bizleri kandırmalarına izin vermeyin. Müslüman kardeşlerimizde bilsin bizler Şeytan'a tapmıyoruz.
    Cevapla
  • ilyas fermani 15 yıl önce Şikayet Et
    ALEVİ KARDEŞLER... kesinliklen aleviliğin ne olduğunu ne olmadığını iyi araştırınız sakın ha birileri sizlerin ehlibeyte olan muhabetinizden istifade ederek sizleri hakyoldan saptırmasın biz inananıyoruzki ali ve hüseyin mutlak haklıydılar yezid ve taifesi dunya menfuatleri için bizlere koca bir kaos mirasbıraktılar ve kıyamete kadar yas ve gam bıraktılar ama onlara kızarak imanımızı asla tehlikeye atmamalıyız alevi kardeşlerimiz sakın ezidilerin durumuna düşmemeleri gerekir menfeat hiçbirşeydir İMAN HERŞEYİMİZDİR.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Kassam Tugayları'ndan Netanyahu açıklaması! Ebu Ubeyde iddialara son noktayı koydu
Trabzonspor'dan Başakşehir'e Avrupa için vize yok